Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Son zamanlarda daha sık duymaya başladığımız “eşsiz” bir demokrasi tarifine değinerek söze başlamak istiyorum.

        Ne zaman Batı’daki bir ülkeyi eleştirseniz, ki mesela bu çoğunlukla o ülkenin teröre destek vermesi üzerinden oluyor, karşınıza şu tuhaf cevap çıkıyor:

        “Ama bu ülkeler çok ileri düzeyde bir demokrasiye sahipler. Her özgürlük koruma altında ve yaşam kalitesi çok yüksek.”

        Böyle bir demokrasi tarifini anlamak mümkün mü bilmiyorum.

        Ancak bildiğim şu.

        Bir ülkenin bir diğerini terör örgütleri üzerinden tehdit etmesi ya da o örgütlerin kendi topraklarında mayalanmasına, gelişmesine ve eylemlerine açıkça göz yumması; o ülkenin ileri düzeyde demokrasiye sahip olduğu iddiasıyla kapatılıp örtülemez. Hoş görülemez, anlayışla karşılanamaz, mazeret konusu olamaz.

        Bir başka ülkenin insanlarını öldüren bir terörist faaliyete destek olmak, o ülkeyi düşman ilan etmek ya da hedef göstermektir.

        SÖMÜRGECİ ZİHİN DÜNYASI

        Bunu herhangi bir demokrasi tanımı içinde meşru görmek, sömürge döneminden miras bir zihin dünyasıdır ki, bu da her türlü ağır eleştiriyi hak edecek kadar vahim bir anlayıştır.

        Dünyayı sömürge ve her bakımdan kendisinden aşağıda gördüğü kategoriler yaratarak görmenin sonucudur bu zihniyet. Mesele sadece geçmişinizde fiilen sömürgelere sahip olmanız değil, aynı saldırgan ve ayrıştırıcı arzu ve yaklaşımların parçası olmanızdır.

        11 Eylül sonrasında dünyayı “yeniden anlama” biçimi olarak dayatılan bu çerçeve, bir yanıyla oryantalist bakış açısının da yeni yorumu oldu.

        Kendisine demokrat, bir başkasına gelince terör destekçisi olanların ve aynı zamanda dünyayı “demokrasi-otokrasi” ekseninde tanımlayıp herkese yer dayatanların hikayesi de farklı değil.

        Türkiye, kuşkusuz kendi demokrasi serüveninde sıkça arızalar yaşıyor, özgürlük ve adaletle ilgili tartışmalar can yakıcı biçimde devam ediyor. Bu bizim hikayemiz.

        Şunu açıkça ifade edelim.

        “Beyaz adam”ın elinde sopasıyla terbiye edip “demokrasi için şans verdiği” bir ülke olmadık hiçbir zaman.

        O yüzden de kimin ne yaptığına ve dediğine aldırış etmeksizin kendi demokrasi çıtamızı yükseltme yükümlülüğümüz her zamankinden daha fazla.

        O zaman “kendisine demokrat, ama dünyaya tepeden bakan”lara söyleyecek sözümüz daha kuvvetli olacaktır.

        İSVEÇ’E SERT TEPKİ

        Bu konuya nereden geldiğimiz malum.

        Hikayenin özeti ve geçmişi şöyle. İsveç, kendi topraklarında Türkiye aleyhine faaliyetlere izin verirken, dünyanın “demokrasi cephesi” onu ve Finlandiya’yı NATO üyesi yapmak istedi.

        Türkiye bu taleplere haklı olarak itiraz etti ve geçtiğimiz yıl NATO zirvesinde bu durum ortak bir metinle dünyaya ilan edildi.

        Tezimiz, ortaya koyduğumuz iddialar haklıydı ve halihazırda da aynı yerdeyiz.

        Dün İsveç'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hedef alan çirkin eylemin de bu terör parantezinde olduğu çok açık.

        Ankara’nın tepkisi çok sert oldu.

        TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un tepkisini aktaralım. Bu değerlendirme, Türkiye’nin tezlerini de özetliyor bir bakıma:

        "İsveç'in başkenti Stockholm'da bölücü terör örgütü PKK üyelerinin gerçekleştirdiği, Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan eylemi lanetliyoruz. İsveç'in demokrasiye açık bir tehdit olan bu alçak terör eylemine izin vermesi ve göz yumması asla kabul edilemez. NATO'ya üyelik talebinde bulunan bir devlette bu saldırının kolaylıkla gerçekleşmesi tehlikeli ve vahimdir. İsveç Devleti'nden bu alçak terör eylemini gerçekleştirenlerin ve sorumlularının derhal tespit edilmesini ve hukuk önünde gerekenin yapılmasını bekliyoruz."

        Başkan Şentop, İsveç Meclis Başkanı'nın 17 Ocak’ta yapacağı Türkiye ziyaretini de iptal etti.

        Tüm siyasetin, bu yönde tepki göstermesi ve bunu seçim yaklaştıkça yükselen tansiyonun veya güncel tartışmaların parçası olarak görmemesi çok önemli.

        Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet başkanına yönelik bir eylem karşısında birlik olmak, dünyanın gidişatına baksanız da bakmasanız da elzemdir.

        Sonra siyasetle ilgili hesabınız ya da sözünüz neyse ona devam edersiniz elbette.

        Diğer Yazılar