Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU sene 1 Mayıs Taksim’de kutlanacak. 1 Mayıs’ın dünya işçi hareketinin birlik ve dayanışma günü olarak kabul edilmesinin üzerinden yüz yılı aşan bir zaman geçti. Ülkemizde 1 Mayıs’ın bayram olarak kabul edilmesi ise birinci yaşını doldurmaktadır. Hâlâ da gündemimizde bu bayramın nerede kutlanacağı önemli bir mesele olarak tartışılmaktadır.

        İşçi hareketinin 19. Yüzyıl’da ortaya çıkan Sanayi Devrimi’yle birlikte yükseldiği ve çok büyük zorluklarla karşılaştığı bilinmektedir. İşçi sınıfının

        doğuşuyla birlikte karşılaştığı sorunların başında emeğin sermaye karşısında bütünüyle korumasız bir şekilde bulunması gelmektedir. Bunun birçok yönden problem teşkil ettiğini düşünmek mümkündür. Henüz toplumsal

        olarak bu tecrübenin ilk yaşandığı ülkelerde doğaldır ki çalışma süreleri, ücretler, sağlık sorunları, işsizlik ve çalışma şartları gibi birçok konunun nasıl çözüleceğine dair hiçbir bilgi ve deneyim söz konusu değildir.

        Bunlar içerisinde çalışma sürelerinin apayrı bir yeri vardır. Çünkü sanayi çağının doğuşuyla birlikte milyonlarca köyünden, toprağından kovulmuş insan kentlere, fabrika bacalarının tüttüğü yerlere doğru hareket etmiş ve buralarda

        şartları bilinmeyen, işverenlerin insafına terk edilmiş bir şekilde iş talep eder hale gelmiştir. İşte o günlerde işverenlerin işe aldıkları bu işçilere, verdikleri işin günde 16 saatte mi yoksa 20 saat mi süreceği gerçekten insafa kalmış bir konuydu.

        DEMOKRASİ VE EMEK

        19. Yüzyıl’ın sonunda işçi hareketinin çalışma sürelerinin belirlenmesine yönelik eylemleri aynı yıllarda, farklı ülkelerde aşağı yukarı aynı neticelere ulaşmıştır. ABD’de ilk olarak çalışma sürelerinin 10 saatle sınırlandırılması ve arkasından 8 saatlik çalışma süresinin kabul edilerek yaygınlaştırılması çok önemli bir kazanımdır. Maksadım 1 Mayıs’ın tarihsel arka planını hatırlatmak değil.

        Üzerinde duracağım husus işçi sınıfının gelişmediği toplumlarda meselenin doğrudan doğruya çalışma süreleriyle ilgisi olmayan boyutlarıyla alakalıdır. Şunu ifade etmek istiyorum ki, Türkiye’de çalışma süreleri daha Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren yasal olarak hiçbir sorunla karşılaşılmadan zaten sekiz saat olarak düzenlenmiştir. Ama yasalarla teminat altına alınmış birçok hak bulunmasına rağmen emek toplumsal, ekonomik ve siyasal nitelikleri bakımından ne kadar özgür olabilmiştir?

        Emeğin 1 Mayıs’ta kazandığı şey sembolik olarak çalışma sürelerinin kısaltılması değildir. Esas olarak 1 Mayıs’ın anlattığı emeğin dayanışmayla hak elde etmesidir. Dayanışmanın ve mücadelenin demokratik sistemin bir parçası olarak yarattığı kazanımlardır.

        DAYANIŞMA VE MÜCADELE

        Demokrasiyi ülkemizde daha çok dört beş yılda bir seçim sandığına gitmekle sınırlı bir şekilde anlama eğilimi hâkimdir. Oysa seçimler demokrasinin sadece bir parçasıdır. Seçimsiz olmaz fakat tek başına seçim yeterli değildir. Demokrasi katılım süreçlerinin zengin olduğu bir rejimdir. Bu katılım süreçlerinden biriside işçi hareketinin muhtelif eylemleridir. Bunların en kurumsal yapılarından biriside sendikal mücadeleler, işçi eylemleri, toplu

        sözleşmeler ve grevlerdir. Bu hareketlerin gerçekleşmesi için dayanışma kültürünün, mücadele ruhunun ve örgütlenme bilincinin dinamik olması zarureti vardır.

        Ülkemizde demokrasinin az gelişmişliğinin birçok sebebinden bahsedebiliriz. Eğer işçi hareketinin zayıflığından, işçi sınıfının nitelik ve nicelik olarak güçsüzlüğünden bahsetmiyorsak mutlaka mesele eksik kalacaktır. İşçi sınıfının kendi iradesiyle kendi çalışma sürelerinden başlayarak bütün çalışma hayatının “bir sosyal hukuka” kavuşturulduğu bir tecrübe aynı zamanda demokrasinin toplumsal temellerini yaratmıştır. Bugün Türkiye’de

        eksik olan budur. Emek demokratik süreci zenginleştirecek bir konuma kavuşmamıştır.

        Bu bakımdan ülkenin demokratikleşme süreci ile emeğin kaderi arasında önemli bir bağ bulunmaktadır. Bunun yeterince farkında mıyız?

        vbilgin@haberturk.com

        Diğer Yazılar