Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Baykal’ın yaşadığı olay bir yönüyle sadece kendisin i ilgilendirir. Bu olayın konuşulması bile kendisine yöneltilen alçak saldırının maksadına hizmet eder. Meselenin diğer bir yönü ise doğrudan doğruya Baykal’ın Türk siyasal hayatında oynadığı rol ve CHP’nin Baykal’la durduğu noktadır. Eğer bu nokta dikkatle analiz edilirse saldırının sadece Baykal’a değil, Türkiye’de Baykal’ın temsil ettiklerine karşı bir saldırı olduğu da daha rahat görülebilecektir.

        TÜRKİYE SIKIŞTIRILIRKEN

        İki kutuplu dünyanın yıkılışından sonra, içinde yer aldığı Batı sistemi Türkiye’nin kontrolden çıkmaması için çeşitli müdahaleler yapmaktadır. Türkiye’nin kendi tarih ve uygarlık coğrafyasıyla kuracağı yeni ilişkiler, bölgesel güç olma eğilimi karşısında Batı’dan gelen baskılar Türkiye’yi Batı sistemi içindeki bağımlılık ilişkilerinde tutmaya yönelik çalışmaları getirmiştir. Türkiye’yi AB üyeliğine kabul etmeden Batı sistemine bağımlı tutma girişimlerine en açık kesim Türkiye’nin egemen bloğu içerisindeki Batıcı kesimdir. Kültürel ve zihinsel dünyalarıyla kendi kültürleriyle yabancılaşmış, kendi halklarından uzaklaşmış, sömürgeci anlayışıyla yaşayan bu kesimin AB’ye kabul edilmeyen bir Türkiye’nin ikinci sınıf bir üyeliğe razı edilmesi ve ABD’den gelen her talebin karşılanması konusundaki tavırları bilinen hususlardır.

        Bu taleplerin arasında Türkiye’nin etnik kimliklere göre siyasal bakımdan ayrışması, mezhep ve dinsel özelliklerine göre bölünmelere uğraması, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze ekonominin gösterdiği kalkınma çabalarını bölgesel işbirliği projeleriyle geliştirme ya da tamamlama arayışlarını bırakarak ABD ve AB’nin belirlediği bir anlamda “sömürgeci” ve güdümlü bir yapıda kalması gibi birçok örnekten bahsedebiliriz.

        Türkiye’nin halkın oyuyla seçilmiş iktidarları bu taleplere bütünüyle evet diyemezdi, muhalefetin de dize getirilmesi gerekirdi. Bunun için iktidarların üzerinde terör, darbe girişimleri, suikastlar ve benzeri birçok iktidarsızlaştıracak unsur kullanılmıştır. 28 Şubat Süreci, Ecevit’in partisinin parçalanması, bütünüyle dışarının talebinin sonuçlarıdır. Türkiye’deki bu anti-demokratik örnekler dış konjonktürün belli sermaye gruplarıyla militarizmin uzlaşmasının yansıması olarak da okunabilir.

        BAYKAL’IN TARİHİ ROLÜ

        CHP Milli mücadelenin lideri Mustafa Kemal Paşa’nın partisidir. Bu partinin daha sonra tek parti yönetimine kaydığı, Türkiye’de batıcılığın temsilcisi haline geldiği, entelektüel düzeyde ‘modernleşme’ ile ‘batılılaşma’ arasındaki farkın üretilemediği bir zeminde batıcılığın, bir nevi Kuvayi Milliye ruhuna aykırı işbirlikçi zihniyet ürettiğine yönelik bir çok eleştiri yapılabilir. CHP böyle bir eğilim içerisinde bürokrasi ile özdeşleştikçe rahmetli Turan Güneş’in ifadesiyle “halktan uzaklaşmıştı”.

        Deniz Baykal CHP’nin bu tarihsel kırılma noktalarının farkında olan bir liderdir. Hem siyaset bilimine hâkimiyeti, hem Türk siyasi hayatının karşı karşıya bulunduğu sorunları analiz etme yeteneği ,hem de entelektüel birikimiyle, CHP’yi bürokratik ideolojinin temsilcisi olmaktan yani en fazla kendi tarihsel kimliğine yabancılaştığı bir noktadan alıp farklı bir yere taşıdı.

        Batı menşeili büyük sermayenin Türkiye’deki işbirlikçileriyle ABD ve AB çizgisinde Türkiye’nin milli varlığını tehdit eden taleplere karşı Baykal’ın milli tavrı bürokratik darbeci-cuntacı gelenek karşısında demokrasiye, bu gelenek içerisinde olabileceği kadarıyla olan bağlılığı, dini değerlere saygılı tutumu Baykal’ın Türkiye’nin belli bir medya ve sermaye grubu tarafından karalanmasına yol açmıştır.

        Son yaşanılan olay Baykal’sız bir CHP isteyenlerin yüzünü güldürmüştür. Onların sevinci ABD ve AB çizgisinde Türkiye’den istenilen her şeye karşılık verecek bir CHP ümididir. Bunun mümkün olup olmayacağını yaşayarak göreceğiz. CHP’liler Baykal’ın temsil ettiklerinin ne kadar farkında?

        vbilgin@haberturk.com

        Diğer Yazılar