Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Obama’yla birlikte ABD’nin Irak’tan çekileceği üzerinde konuşulan bir konudur. Bununla birlikte Ortadoğu’nun daha derinde yaşadığı değişim, toplumsal ve ekonomik yapısından Ortadoğu rejimlerine sirayet eden değişim dinamikleri üzerinde çok fazla durulmadığı dikkat çekmektedir.

        ABD’nin Irak işgali, sadece bu ülke için değil belki de bütün dünya için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Irak’ın işgaliyle yaşanan olaylar ve arkasından yaşanan büyük ekonomik krizin yarattığı sonuçlar bir yönüyle ‘dünya sisteminde’ ortaya çıkan, benim ‘tek kutupluluğun sonu’ için önemli bir gösterge saydığım değişime yol açmıştır.

        ABD sadece Irak’ı mı işgal etmiştir? Fiili olarak işgalden söz edilecek olursa, durumu Irak’tan biraz farklı görülse de Afganistan da aynı olaya maruz kalmıştır. Ya diğerleri. Yani ideolojik, kültürel ve ekonomik olarak yıllardır ‘işgal altında’ yaşayan Ortadoğu rejimlerinin durumu nedir?

        Ortadoğu eski Ortadoğu mu?

        Bugün Ortadoğu’ya baktığımızda iki önemli olay dikkat çeker. Bunlardan birincisi, daha eski olanı ABD’nin dolaylı işgali diyebileceğimiz, bağımlılık ilişkileri içinde olan bir çeşit Amerikacı kralların, şeyhlerin yönetiminde bulunan ülkelerdir. Bu ülkelerin yönetici aileleri, yönetim kadrosu uzun yıllardır ‘petrol ekonomisi’ üzerinden ABD’ye bağımlı halde, bir çeşit ‘sömürge idaresi biçiminde’ ABD vesayeti altında iktidarlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.

        Bu ülkeler arasında, ABD’ye bağımlılık düzeni petrol vasıtasıyla kurulan ve sıkı denetim altında tutulanların zaman ilerledikçe kendi haklarıyla aralarında siyasi mesafenin iyice açıldığını söyleyebiliriz. Bu yönetimler kendi halklarına düşman bir siyasal otorite haline gelmişlerdir. Bunlara örnek olarak ilk akla gelen İran’da çöken ‘şahlık rejimi’ dir. Bu rejim, kendi halkına düşmanlık etme derecesi belki de en üst düzeye çıkan, geri ve baskıcı bir devlet yapısının en kötü örneklerinden birisi olarak tarihin çöp sepetinde yerini almıştır. Ortadoğu’da bulunan ‘Baas rejimleri’ veya diğer şeyhlik ve krallıkların da bu arada hatırlanması gerekir.

        Ortadoğu’da yaşanan ikinci önemli olay ise, petrol zengini ülkelerde dahil olmak üzere bütün bölgede ortaya çıkan değişme eğilimleridir.

        Değişimin Aktörleri

        Bölge ülkelerinde birinci ya da ikinci kuşak ABD yanlısı yönetimler döneminde bu ülkelere düşen petrol gelirleri, birincisi bu ülkelerin alt yapılarından başlayarak, birçok alanda yatırımların gerçekleşmesine imkan vermiş ciddi bir bayındırlık hareketi başlatmıştır. İkincisi, bu ülkeler başta modern şehirler inşa etmek olmak üzere, turizm tesislerinden, finans merkezi oluşturmak gibi ekonomik faaliyetlere yönelmişler, enerji kaynaklardan kendilerine düşen payı yatırıma yönelttikçe toplumda ciddi bir yenilenme imkanı ortaya çıkmıştır. Üçüncü bir gelişme dinamiği ise, bu toplumların belki de bütün tarihlerini değiştirecek insan kaynaklarında yaşanan yenilikle ilgilidir.

        Enerji gelirlerinin yarattığı imkanlar sadece yönetici kadroların değil geniş bir kesimin genç nesillerini dünyanın çeşitli ülkelerinde eğitim görmelerine imkan vermiştir. Daha sonra bu eğitim çalışmaları ülkelerin içerisinde modern kurumlar etrafında örgütlenerek yayılmaya başlamıştır. Genç kuşakların dünyadan haberdar, dünyanın bilgisiyle donanmış bir şekilde yetişmeleri bu toplumların yenilikçi, yeni aydınlara sahip olması anlamına gelmektedir.

        Kısaca ifade etmek gerekirse ABD’nin Ortadoğu bölgesinde geleneksel sömürge tipi rejimler üzerinden kontrol ettiği siyasetin temelleri hızla aşınmaktadır. Ortaya çıkan yeni toplumsal yapı içerisinde aydınlar, iyi eğitim görmüş genç nitelikli bir iş gücü, yeni meslek sahipleri ve yeni girişimci bir unsur olarak ‘yerli kapitalistler’ ön plana çıkmaya başlamıştır.

        Öyle anlaşılıyor ki yeni Ortadoğu’da eski politikaları eski müttefiklerle sürdürmek ABD için çok kolay olmayacak.

        Diğer Yazılar