Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Siyaset Demokrasi mi, ileri demokrasi mi?

        Bugünkü manşetimizi herhalde gördünüz.

        Amerika Birleşik Devletleri'nde bir üniversite, polisin biber gazı sıktığı öğrencilere tazminat ödemeye karar verdi.

        Öyle üç beş kuruş falan değil, toplam 1 milyon dolar.

        Öğrenci başına 30 bin dolar. İleride dava açması muhtemel mağdurların hakları da baki.

        Gaz sıkan polisin ise işine son.

        Bu olayın olduğu yer Amerika Birleşik Devletleri.

        Sadece "demokrasi" ile yönetiliyor.

        Türkiye ise demokrasiyi aşmış durumda.

        İleri demokrasi.

        Bizde devletten 30 bin dolar tazminat almak için biber gazı yemek değil, ölmüş olmak gerekiyor.

        Bizim ileri demokrasimizde devlet sizi haksız yere öldürürse 30 bin dolar alabilirsiniz. O da AİHM'ye giderseniz.

        Yurtiçinde ileri demokratik yargıda rayiç daha düşük. Asgari ücretten hesap yapılıyor.

        Biber gazına ise para falan yok.

        Eğer bir protesto hareketi yapıp karşılığında biber gazı yerseniz tazminat istemeyi falan düşünmeyin.

        Çünkü zaten hemen yakalanıp içeri atılıyorsunuz.

        Sonra örgüt mensubu olmakla suçlanıyorsunuz.

        Anında müebbet hapisle yargılanıyor, 20 yıl falan civarında ceza alıyorsunuz.

        Devletten tazminat istemeyi falan bırakın, tutuksuz yargılanabilirseniz büyük nimet.

        Dava sonunda paçayı kurtarırsanız tazminat istemek aklınıza bile gelmiyor, yırttığınıza şükredecek hale geliyorsunuz.

        Arada karakolda yediğiniz dayak falan da yanınıza kâr kalıyor.

        Amerika Birleşik Devletleri demokrasi, biz ileri demokrasiyiz.

        İnşallah ABD de ileride bizim gibi bir sonraki aşamaya, yani ileri demokrasiye geçecek.

        İlk kez biz ABD'den ilerideyiz.

        İleri demokrasinin kıymetini bilin.

        Ya biz de ABD gibi sadece demokrasi olsaydık.

        Küçücük çocukların eline 30 bin dolar tazminat geçerdi.

        O kadar para çocukları şımartırdı vallahi.

        Ana baba sözü dinlemez hale gelirlerdi.

        Bu ne biçim memleket!

        Hiç hesapta yokken, birdenbire kendimi Prag'da buldum.

        Çok uzun zaman önce, Doğu Bloku üyesiyken gelmiştim Prag'a.

        Bomboş, sessiz sakin bir şehirdi. Rejimin yarattığı ruh haline vermiştim o günkü halini.

        Bugün de çok farklı değil.

        Turistik bölgelerdeki yoğun turistleri çıkarın, yine bomboş. Çok güzel ama boş bir şehir.

        Sanki insan eksiği var.

        Hele akşam 9.00 dediniz mi, tiyatrolar, konserler başlayınca kent tam anlamıyla bir insansızlığa yatıyor.

        Sohbet ettiğimiz Çek bir profesör ilginç bilgiler veriyor.

        En ilgimi çeken, halkın yüzde 70'e yakınının ateist olması.

        "Çevremizde yeterince dindar ülke var. Bu yüzden Çeklerin büyük bölümü ateist olmayı seçti" diyor.

        Bunun üzerine profesöre, "O zaman sizde epey bir terörist vardır" diyorum.

        Soruma bir anlam veremiyor.

        "Niye?" diye soruyor.

        "Boş ver önemli değil. Türk tipi espri" diyorum.

        Yine de ciddi ciddi yanıtlıyor. "Yok. Bizde herhangi bir terör örgütü yok. Terör de yok. Sıradan suç var ama terör yok" diyor.

        Prag'da bir süre önce "kaçak içki"den 20 turist ölmüş.

        Bunun üzerine geniş çaplı bir denetim başlatmışlar. Denetim sonuçlanana kadar ülke çapında

        yüzde 20'den fazla alkol oranı olan tüm içkilerin satışı yasaklanmış. Bira, şarap serbest.

        Gerisi yasak.

        Çekler hayli bozulmuş bu duruma. Bir an önce yasağın bitmesini bekliyorlar.

        Prag'da dün ilk günüm.

        Siz bu satırları okurken dönmüş olacağım.

        Pırıl pırıl hiç bozulmamış bir şehir, korunmuş tarih, kartpostal gibi binalar, tertemiz toplu taşıma araçları, her yerin çok ucuz olması, gürültüsüz, karmaşasız bir ortam, renksiz, cinayetsiz, terörsüz televizyon haberleri canımı çok sıktı.

        Türkiye'yi özledim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ