Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Numan Kurtulmuş: Menderes'in ipini çeken el ile bombaları koyan el aynı

        Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Çok açık bir şekilde söylüyorum, bu ülkede 1960 ihtilalinde rahmetli Menderes'in ipini çeken el ile bugün Güneydoğu Anadolu'da o hendeklere bombaları koyan eller ve arkasındaki irade, aynı iradedir" dedi.

        Kurtulmuş, Ensar Vakfı Kırıkkale Şubesi tarafından İl Müftülüğü Konferans Salonunda düzenlenen "Düşünce Dünyamızın Mimarlarını Tanıyoruz" konulu programın açılışında değerlendirildi.

        Bu topraklarda verilen milli ve yerli düşünce mücadelesinin, bugüne kadar gelmesini sağlayan, Necip Fazıl'ın anılıyor olması ve onun anlaşılmaya çalışılması, genç nesillere aktarılmasını önemli bir vatanseverlik görevi olarak gördüğünü ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'de, Osmanlı'nın son döneminden itibaren, son iki asırdır, iki farklı fikri siyasi çizginin mücadele halinde olduğunu söyledi.

        Kurtulmuş, mücadelenin bir tarafında bu toprakların değerlerinden uzak, kendi değerlerinden kopmasını isteyen, tamamıyla Batı taklitçisi, ruh kökünden uzaklaşmış, bu memlekete ait ne varsa bunları eski, geride kalmış ve gericilikle ilgili meseleler olarak gören ve Osmanlı'nın o dönemlerde kurtuluşunun da ancak bu köklerinden uzaklaşmakla mümkün olduğuna inanan birtakım elitlerin ortaya koyduğu siyasi fikirler olduğunu aktardı.

        "BATI KARŞISINDA BELKİ MADDEN YENİLMİŞ GÖZÜKÜYORUZ"

        Necip Fazıl'ın, halkalarından birisini oluşturduğu ve son 150, 200 yıldır hiç kesintisiz olarak, büyük mücadelelerle bugüne kadar gelen ikinci bir siyasi çizginin de bulunduğunu hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

        "Bu çizginin temel iddiası, ortaya koyduğu değer ise evet, biz belki Batı karşısında madden yenilmiş görünüyoruz. Ama bu yenilgimizin sebebi, kendi değerlerimiz, medeniyetimiz değil, tam tersine, bu değerlerden uzaklaşmamız, kopmamızdır. Dolayısıyla yeniden kendi değerlerimizi ortaya koyabilirsek, bu değerler üzerinden ayağa kalkar, güçlü bir millet olarak tarihteki yerimizi yeniden alırız. Bu iddia, son 200 yıldır bizim fikri çizgimizin en temel iddiasıdır. Tanzimat Dönemi'nde ve sonraki dönemlerdeki tartışmasıyla birinci ve ikinci çizgi arasındaki temel tartışma, bir cümle etrafında devam eder. Bugüne kadar da bu çizgi, aslında bu cümle etrafındaki tartışmayla mücadele devam ediyor. İsimler, devirler, aktörler, yazanlar, çizenler değişiyor, oradaki kurumların kimlikleri değişiyor ama tartışmanın mahiyeti hiç değişmiyor.

        Birinci çizginin, Batıcı, Türkiye'yi ancak köklerinden uzaklaşırsa adam olur zanneden elitlerin ortaya koyduğu çizgideki tartışma şudur; İslam mani terakkidir. Yani İslam, bizim medeniyetimiz, değerlerimiz gelişmeye, kalkınmaya, ilerlemeye manidir. Ne yapacağız o zaman? Bu değerleri silip süpürürsek o zaman gelişeceğiz. Bizim tartışmamız ise İslam, mani terakki değildir. İslam, bizatihi terakkinin kendisidir, problem İslam'da değil, İslam'ı eksik anlayan Müslümanlardadır."

        "HANGİ ADIMLARI ATTINIZ DA MANİ OLUNDU"

        Uzun yıllar boyunca bu topraklarda, cumhuriyet döneminde de "modernleşme" denilen şeyin, sadece şekilden ibaret görüldüğünü belirten Kurtulmuş, "Uzun yıllar başörtüsü yasağının devam etmiş olması, tam da bu gerekçeden sürdürülmüş olan bir yasaktır. Ne demek, bir üniversite öğrencisinin başında, bir kamu görevlisinin başında başörtüsü mü olur? Modern Türkiye'nin modern insanlarının tabii ki bir Avrupalı, bir Batılı gibi giyinmesi lazım. Ama şunu unuttular; modernlik, kılık kıyafette, masada, kasada değil, modernlik zihniyetteydi, gönüldeydi, yaptığınız işlerle kaim olan bir şeydi. Hangi başarıyı ortaya koydunuz? İlimde ve fende hangi ileri adımı attınız da bu millet size mani oldu?" değerlendirmesinde bulundu.

        Orta Doğu coğrafyasına dikkati çeken Kurtulmuş, Suriye'deki meselenin hangi noktaya geldiğinin herkesçe göründüğünü söyledi.

        "Davası, 'Büyük Doğu' olmayanların bu bölgedeki sorunları çözebilme yeteneği de olmaz" diyen Kurtulmuş, "Öyle ki zaten bu coğrafyayı, tam bir asır evvel Doğuyu kötü bir yer olarak görüp, yeniden dizayn etmek isteyenlerin siyasi hırsları ve müstevli birtakım iktidarları üzerinden biz bu coğrafyayı hallaç pamuğu gibi dağıttık. Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmadan önceki son genişliği 4,5 milyon kilometrekareydi. 20 yılda 4,5 milyon kilometrekareyi kaybettik" ifadelerini kullandı.

        "SURİYE'Yİ BELKİ DE 33'E BÖLMEK İSTERLER"

        Kurtulmuş, 6 asır boyunca Osmanlı adalet düzeninde yaşayan Balkanların hala dikiş tutamadığını, 4 asır boyunca Osmanlı adalet sistemi içerisinde yaşayan geniş Orta Doğu coğrafyasının da hala dikiş tutamadığını ve daha fazla dağılma, parçalanmanın eşiğinde bulunduğunu belirtti.

        Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:

        "Onlar Suriye'yi 3'e, belki de 33'e bölmek isterler. Irak'ı fiilen 3'e bölmüş vaziyetteler. Yemen, fiilen 2'ye bölünmüş vaziyette. İslam dünyasında birçok yer de siyaseten yönetilemez noktada. Onlar bölmek isterler, biz ise derlemek, toparlamak, bütünleştirmek isteriz. Bize düşen Osmanlı'nın ve Selçuklu'nun torunları olan, Büyük Doğu mektebi olan bizlere düşense, bu Doğuyu, bu coğrafyayı yeniden derlemek, toparlamaktır. Onlar önce sınırları bölüp, sonra zihinleri parçaladılar, biz ise önce zihinleri ve gönülleri toparlayıp ardından sınırları anlamsız hale getireceğiz."

        "HEDEFLERİMİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ"

        Darbelerle Türkiye'nin yolunu keserek, ülkenin hem ruh köküyle buluşmasını hem de iktisaden gelişmesini kimlerin engellediğinin bilindiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

        "Bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun, o canım şehirlerinde sokakların içerisine çukurlar kazarak, bombalar yerleştirenlerin kim olduğunu biliyorsunuz. Çok açık bir şekilde söylüyorum, bu ülkede 1960 ihtilalinde rahmetli Menderes'in ipini çeken el ile bugün Güneydoğu Anadolu'da o hendeklere bombaları koyan eller ve arkasındaki irade, aynı iradedir. Dün, Türkiye'ye uçağını yaptırmayan, Devrim arabasını yaptırmayan, Türkiye'nin sanayileşmesine müsaade etmeyen, Türkiye'de sadece dışarıdan aldığımız mallarla birtakım sözde gelişmeyi isteyen irade neyse, bugün Türkiye'nin ekonomik olarak gelişmesini istemeyen ve Türkiye'nin 20-25 bin dolar seviyelerine gelmesinden, gelecek olmasından dahi rahatsız olanlar aynı çevrelerdir. Dün, Necip Fazıl'ın karşısında kim varsa, bugün sizin karşınızda da o vardır. Mehmet Akif Ersoy'un karşısında dün kim varsa bugün de sizin karşınızda onlar vardır. Dolayısıyla bu istikameti, ruh kökümüzün bütün değerlerini bilerek hiçbir şekilde bu hedeflerimizden, maneviyatçı, Anadolucu, kalkınmacı oluşumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz."

        Bu topraklarda yaşayan insanların hür olmasını, fikirlerini, hayat tarzlarını, kıyafetlerini, ana dillerini, hepsini hür olarak yaşamalarını savunduklarını kaydeden Kurtulmuş, "Mütegallibe zihniyetiyle Türkiye'yi yönetmeye kalkanların, Türkiye'de fikirlerini ortaya koyanlar, hep tek tipçi oldular. 'Herkes devletin çizdiği insan tipi olsun, onun dışında kim varsa devlet cezalandırsın.' Devleti başka, milleti başka bir aygıt olarak tanımladılar. O kadar çok milletin bütün bu söylediğimiz özgürlük alanlarına müdahale ettiler ki biz bile kendi hayatımız içerisinde bunları yaşadık" diye konuştu.

        Toplantıya, Kırıkkale Valisi Ali Kolat, Kırıkkale AK Parti milletvekilleri Mehmet Demir, Abdullah Öztürk, Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı, Ensar Vakfı Kırıkkale Şube Başkanı Kadir Başer, gençler ve öğrenciler de katıldı.

        Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hayat Boşluk Kabul Etmez Projesi" sayesinde uyuşturucu bağımlılığından kurtulanlarla ve toplantıya katılan gençlerle de sohbet etti.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ