Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eğitim Çocuğunuz okula başlamaya hazır mı?

        PERVİN KAPLAN/HT GAZETE

        60 aydan itibaren çocukları okullu yapan 4+4+4 eğitim sistemine çocuklar kadar öğretmenlerin de hazır olmadıkları ayrı bir tartışma noktası. Anadolu Eğitim Sen’in 2 bin öğretmenle yaptığı araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 65’i eğitim almadıklarını, yüzde 31’i ise aldıklarını ama işe yaramadığını söylüyor.

        60-66 aylıkları aile isteğine bağlı, 66 ayını dolduranları da zorunlu ilkokula başlama yaşında kabul eden 4+4+4 eğitim sisteminde ağırlıklı olarak çocukların “hazır olup olmadıkları” tartışıldı. Öğretmenlerin ‘okul öncesi’ olarak kabul edilen bu yaş grubuna eğitim vermeye hazır olup olmadıkları da çocuklar kadar olmasa bile gündeme geldi. Gerçekten sınıf öğretmenleri bu yaş grubuna eğitimvermeye hazır mı? Bu sorunun yanıtını arayanlardan biri de Anadolu EğitimSen oldu. 2 bin öğretmenle yapılan araştırma, öğretmenlerin sistemvemüfredat değişikliği için kendilerini hazır görmediklerini ortaya koydu. Öğretmenlerin yüzde 65’i “1. sınıflarda yapılan sistemve müfredat değişikliğine ilişkin herhangi bir eğitimaldınızmı?” sorusunu “Almadım” diye yanıtlarken, yüzde 31’i bu yönde eğitimaldıklarını ancak işe yaramadığını söyledi. Eğitim aldığını ve bunun da işe yaradığını ifade eden öğretmen oranı ise yalnızca yüzde 4’ü buldu.

        ‘SIRALARDA UYUDULAR’

        Benzer bir çalışmayı gerçekleştiren bir başka kurumise EğitimReformu Girişimi (ERG) oldu. Proje uzmanı Alper Dinçer, okula başlama yaşının değiştirilmesini izleyen dönemde küçük çaplı da olsa birinci sınıf öğretmenleriyle görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek şöyle konuştu: “Bu görüşmelerde birinci sınıf öğretmenleri neredeyse istisnasız biçimde, 69 ay yaş grubundan daha genç öğrenci grubuyla çalışma konusunda tecrübe sahibi olmadıklarını ve bu eksikliği gidermek için herhangi bir kurumdan sistematik biçimde destek almadıklarını belirttiler. Ayrıca öğretmenler daha genç yaş grubunda bulunan 60-68 aylık öğrencilerin, özellikle okul öncesi eğitimalmamaları durumda, sınıfta çok yoğun biçimde tuvalet sorunu yaşadıklarını, konsantre olmakta zorluk çektiklerini ve ders sırasında zaman zaman sıkılıp sıraların üstüne uzanarak uyuduklarını sıklıkla dile getirdiler.” Biz de şu anda görev yapan öğretmenlerin 60-66 aylık çocuklara eğitimvermek üzere yetişip yetişmediklerini ve hazır olup olmadıklarını öğretmen yetiştiren akademisyenlere sorduk. ODTÜ EğitimFakültesi Dekanı Prof. Dr. Gölge Seferoğlu, Türkiye’de öğretmenlerin yetişmesi için uygulanan öğretim programı kapsamında birinci sınıftaki öğrencilerin okula başlama yaşının 6 yaş (72 ay) olarak kabul edildiğini ve programların da bu doğrultuda hazırlandığını söyledi ve ekledi: “İlköğretime başlama yaşının 60 aya çekilmesi tümderslere ait programlarda köklü ve sil baştan değişiklerin yapılmasını gerektiriyor. Yine aynı şekilde okutulan kitaplar ve kılavuzlar yeniden düzenlenmeli. Şu anda görev yapan sınıf öğretmenleri, 60-72 aylık dönem çocuklarının gelişimsel düzeyleri hakkında yeterli bilgi ve deneyimsahibi değil. Bu nedenle hemçocukların hemde öğretmenlerin problem yaşamaları kaçınılmaz.”

        ‘YETERSİZ KALIYOR’

        Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Özden de öğretmenlerin 60 ve 66 aylık çocukların öğrenimleri için yetiştirilmediklerini kaydediyor. Özden, “Sınıf öğretmenlerinin bilgi ve becerileri okul öncesi öğretmeniyle ve okul öncesi ortamıyla kıyaslandığında yetersiz. Bu yetersizliği sınıf ortamının okul öncesi sınıf ortamı gibi olmayışı ve öğrenci sayısı gibi değişkenler de olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca sınıf öğretmenleri belirli birmüfredatı takip etmek zorunda olduklarından 66 aylık öğrencilerin gereksinimlerini karşılamak konusunda yetersiz kalabiliyor” diye konuşuyor. Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretimüyesi Prof. Dr. Ayla Oktay, öğretmenlere hizmet içi eğitimverilmediği takdirde 60-66 aylık çocukların eğitimi için bilgilerinin sınırlı olduğunu vurguluyor. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretimBölümü ÖğretimÜyesi Yrd. Doç. Dr. AyşegülMetindoğan ise bireysel olarak kendini geliştirmiş, deneyimli, çocukları anlayabilen öğretmenlerin olduğunu ifade ederek, “Ama ne yazık ki eğitimleri yoluyla bunu pek çoğunun alabildiklerini düşünmüyorum” diyor.

        OKUL ÖNCESİ DERSİ

        Dokuz Eylül Üniversitesi Buca EğitimFakültesi Okul Öncesi Ana BilimDalı Başkanı Doç. Dr. Günseli Girgin de her ne kadar öğretmenler bu konuda özel bir eğitimalmamış olsalar da mesleğini seven ve işine değer veren bir öğretmenin aldığı formasyon sayesinde kendini geliştirerek bu açığı kapatabileceği görüşünde. Girgin’in tavsiyesi, 60 ay konusunda ısrar dilecekse eğitimfakültelerine okul öncesi eğitim konusunda ders koymak.

        Öğrencilerin okul öncesi öğretmenlere ihtiyaçları var

        ‘RENKLERİ ÖĞRETMEK ZORUNDA KALDIK’

        BERNA AKTAŞ

        İşte geçen yıl birinci sınıfları okutan sınıf öğretmenlerinin 4+4+4 ve 60-66 aylık okula başlayan çocuklarla ilgili görüşleri:

        4+4+4 gelmeden önce de eğitim sistemimizde sorunlar vardı, okullar donanım olarak eksikti. Bunun üzerine altyapısı olmayan bir sistem gelince başta derslik sorununu artırdı. Asıl sorunlar öğrenci sayısının fazla dersliklerin yetersiz olduğu yerlerde oldu. Çok kalabalık sınıflar oldu. Yaş farkları sorun oldu. Sınıfım yaş gruplarına göre ayrılmadı. Ayırmak iyi miydi bilmiyorum çünkü aynı programı uyguladık. 2 yaş fark olan öğrenciler vardı. 60-72 aylıklar aynı sınıftaydı. Yaklaşık 15-20 cm’e kadar boy farkı var aralarında ve birbirlerine “Abla”, “Ağabey” diyorlardı. Anaokulu kreş öğretmenleri gibiydik. Kırmızı rengi bilmeyen çocuklar vardı. Onlara renkleri öğretmekle başladık. Oysa bizim eğitimimiz buna uygun değil, anaokulu öğretmenleri değiliz. Özellikle okul öncesi eğitim almayanlar çok zorlandı. 72 aylıklarla sorun yaşamadık, onlar hazırlardı. Küçük çocuklar güven sorunu yaşadı. Kendilerinden 2 yaş büyük çocuk hep ondan önce parmak kaldırdı. Küçüklerin okuma yazma süreçleri çok uzun sürdü. Annesi, öğretmeni yüklenip zorladığımız için okumayı ve daha güzel yazmayı öğrendiler ama kendilerine güvenleri sarsıldı. Bu gelecek yaşamlarını da etkileyecek. Kitaplar ya çocukların sıkıldığı çok basit kitaplardı, ya da karmaşık, ne olduğu anlaşılmayan etkinlikler vardı.

        ‘SIKILDIKÇA TUVALETE GİTTİLER’

        CEM YALÇIN

        BU sistem öyle hazırlıksız bir sistem ki ne öğrenciler ne öğretmen ne de okul buna hazırdı. Küçük çocuklar diğer çocukların arasında zaten bedensel olarak da küçük oldukları için oyunlara katılmaktan tutun da birçok şeye kadar kendilerini ifade etmekte zorlandı. 60-66 aylıklar oyun çağındaki çocuklar olduğu için sınıf ortamını bile algılayamadı. Ders nedir bilmiyorlar. Onlara uygun sınıf ortamı olmadığı için belli bir süre sonra sıkılıyorlar. Sürekli “Tuvalete gidebilir miyim?” diyorlar. Oysa tuvaletleri geldiği için değil, canları sıkıldığı için dışarıya çıkmak istiyorlar. Ama o yaşta yalan söylemeye alışıyorlar. Yalan nedir bilmeyen çocuklara öğrettik bunu. Öğretmenler okul birleştirmelerinden norm kadroya düştü, fazlalık oldu. Geleceklerini planlayamıyorlar. Gelecek kaygısı yaşayan öğretmen de okula olan aidiyet duygusunu yitiriyor. Benim de çocuğum 66 aylık ve yollamayacağım. O yaş çocuğu birinci sınıfta değil, anasınıfında olmalı. Ama birçok aile bunu anlayamıyor ve çocukları yolluyor. Bir kere öğretmenler o yaşa uygun değiller.

        ‘YERDE OTURUP OYUN OYNADILAR’

        MEHMET EMİN KIRŞANOĞLU

        SİSTEM sorunları daha da artırdı. Bazı okullarda başta derslik olmak üzere sorunlar çözülemez halde. Bizim okulda her sınıftan 4’er şubemiz vardı. Ama birinci sınıfa kaydedilen çok olunca 8 şube yaptık. Derslik yetmedi, kütüphaneyi derslik yaptık. 60-66 aylıkları anasınıfına başlatılması gerekirken birinci sınıf oldular. Çocukların sırasının yanında yere oturmuş arkadaşlarıyla oyun oynadıklarını gördük. Bunlar okul öncesi çocuk davranışları. Oysa farklı dizayn edilmiş, oyun oynayabilecekleri okul öncesi eğitimde olmalıydılar. 60 aylık çocuk düğmesini ilikleyemiyor, el-ayak koordinasyonu bunun için gelişmiş değil. Bu çocuk okul öncesinde olsaydı, okul öncesi öğretmeni ve yardımcıları olacaktı. Bu yardımcılar aracılığıyla tuvalet eğitimini de alacaktı. Birinci sınıfta öğretmenin böyle bir yardımcısı yok. Çocuğu tuvalete götürseniz ders boş kalıyor, derste kalsanız çocuk altına yapıyor. Çok basit gelebilir ama bunlar büyük sorunlar. Öğretmenler olarak bizler belli bir yaş grubu için eğitildik, okul öncesi için değil. 60 ile 72 aylık çocuklar arasında fiziksel açıdan da farklılıklar var. Fiziksel becerilerde çocuk kendini ondan yetersiz görüyor. Bu durum zamanla bütün hayatına işlenmiş oluyor. Bizim okulda sınıflarda aylık ayrımı yapmadık. Çünkü yapabilen-yapamayan ayrımı getireceğini düşündük. Aylara göre sınıfları ayırmanın da çözüm olacağına inanmıyorum. Ayrıca 60 aylık çocuk da ortaokuldaki çocuk da 6 saat derse giriyor. Seçmeli dersler adı altında çocukların ilgi ve yeteneklerinin dışında dersler veriliyor. Formasyonu olmayan, pedagojik açıdan hiçbir öğretmenlik yetkisi olmayan kişiler ücretli ders veriyor. Seçmeli derslerin bazılarına imamlar giriyor. Milli güvenlik dersine nasıl askerlerin girmesi pedagojik ve bilimsel açıdan uygun değilse imamların girmesi de uygun değil.

        ‘BİRBİRLERİNE BEBEK MUAMELESİ YAPTILAR’

        TAMER ATALAY

        Aralarında yaklaşık 15-16 ay fark olan çocuklar aynı sınıfta aynı eğitimi görüyor. Sene sorunda 60-66 aylıklar okumayı bir şekilde öğrendi ama anlama, yorumlama sorunları vardı. Oysa bu çocuklar okul öncesinde çok daha başarılı olacaktı. Çocuklar bile kendi aralarındaki yaş farkını biliyorlar. 72 aylık ve üstü 60 aylıklara bebek muamelesi yapıyor, küçükleri aralarına almıyorlar. Onlara “Siz beceremezsiniz” diyorlar. Bunu duyan çocuklar güven sorunu yaşıyor. Okula başlamada doğru yaş 72 ay. 60 aylık çocuktan 6 saat ders görmesini bekliyorsunuz. 240 dakika onları sınıfta tutuyorsunuz. Planlanmadan gelen sistem. Okuma yazma programımız 4+4’e göre, ama hayat bilgisi, Türkçe, matematik programı 8 yıllığa göre ayarlı. Harfleri daha vermeden matematikte toplama çıkarma yapması gerekiyor. Çocuk problemi bile okuyamıyor. Eskiden 3. haftadan sonra yazı çalışmalarına geçebiliyorduk, ama geçen yıl 3 ay sürdü. Küçük çocukları 3 ay hazırlık sıkmadı ama 72 aylıklar sıkıldı, beklemek zorunda kaldılar. Onlar da yıl sonunda okumayı öğrendi ama anlam kazandırmada, yorumda sorun yaşadılar.

        ‘AKSAKLIKLAR BU YIL DA SÜRER’

        ALPER DİNÇER/ERG Proje Uzmanı

        2013-2014 öğretim yılı için 66-68 ay grubu rapor almadan sadece dilekçe vererek ilkokula kaydolmayacak. Bu değişiklik sınırlı da olsa 1. sınıflarda yaşanan zorlukların belirli bir ölçüde hafiflemesine yardımcı olma potansiyeline sahip bulunuyor. Ancak geçen yıl 130 bini aşkın 60-65 ay yaş grubu öğrencinin velilerinin istekleri doğrultusunda 1. sınıfa kaydolduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. MEB, yine bu yaş grubuna velisinin istediğiyle okula kaydolmasına izin verirse geçen yıl yaşanan aksaklıkların hafiflemesi pek olası görünmüyor. Bu sorunların aşılabilmesi için atılabilecek en makul adım okul yöneticileri ve öğretmenlerin 60-68 ay grubunda bulunan öğrencileri okul öncesi eğitime yönlendirmesi olacaktır. Ancak mevcut durumda bu doğrultuda MEB tarafından atılmış herhangi adım yok.

        YARIN: OKULLAR 60-66 AYLIK ÇOCUKLAR İÇİN HAZIRMI?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ