Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Milli Takım İsveç - Türkiye maçı yazar yorumları - Futbol Haberleri
        1

        HAKAN ÜNSAL - EMRE AKBABA'NIN DÖNÜŞÜ - HÜRRİYET

        Uğruna bir veya iki turnuva feda edip, geleceğimizi kurtar mak için sabır gösterip, zaman vereceğimiz jenerasyon bu mudur? Eğer bu soruya net bir şekilde evet cevabı veriyorsak, o zaman saha içinde beklentiyi düşürüp, kadro devamlılığı sağlamak ve saha dışı etkenleri iyi yönetmek zorundayız.

        2

        Eksiklerimiz çok. Lider oyuncumuz yok, tecrübemiz az, agresif değiliz, sistemimiz yok ve sahada dağınık bir görüntü veriyoruz. Artılarımız da var... Yetenekliyiz. Genç, dinamik bir ekibiz ve daha iyisini verebilecek ama kapasitesine ulaşa mayan oyuncularımız var. Yani çok sey yapabiliriz.

        3

        OĞUZHAN OYNARSA...

        Milli takımın en kilit oyuncusu tartışmasız Oğuzhan Özyakup. Yetenekli ve iyi oynadığında takımı da oynatan Oğuzhan ’ın bu yanına çok ihtiyacımız var. Çünkü, kenarda oynayan Cengiz ve önde oynayan Cenk, Oğuzhan ’ın oyun görüşüne ve akıllı paslarına göre performansları çok artacak oyuncular konumunda. Cengiz Ünder , topu kullanmayı değil, silahı olan süratini kullanarak tehlikeli alanda topla buluşmalı.

        4

        YENİ SOL BEK ÖMER

        Ömer Bayram , temposu ve etkili oyunuyla milli takımın yeni sol bekidir. Emre Akbaba, girip maçı de ğiştirmesiyle yeni kariyerinde bambaşka bir sayfa açtı. Galatasaray’a transferin den özgüveni artan Emre , milli takıma da bunu taşıdı ve maç kazandıran adam oldu. Milli Takım kazandı ama diğer kazanan Galatasaray oldu. Oğuzhan bu oyununu aynı seviyede tutmayı başarırsa başka bir oyuncu olur.

        5

        LUCESCU ANLARSA...

        Lucescu’nun bu maçtan çıkara cağı ders, kimi oynatıp kimi oynat mayacağı olmalıdır. Çünkü, başladığı 11’in oyunu ve yaptığı değişiklikler sonrası yapılan geri dönüş çok net mesaj içeriyor. Performansı iyi olana ve formayı daha çok isteyene vermesi gereken bir milli takım bu.

        6

        KAYBETTİĞİMİZ AVANTAJI GERİ ALDIK

        Bu galibiyet, teknik direktör Lucescu açısından da kritikti. Bunca kaybın ardından kazanamasa belki de istifa etmek zorunda kalacaktı. Ama şunu da söylemek lazım; bundan son raki maçlar onun için hâlâ çok zor. Sağ bekte görev yapan Zeki, ilk yarı durgundu. Bunu da heyecanına bağlıyorum. İkinci yarıda kendini gösterdi. Gerçekten çok gayretliydi.

        7

        Defansın göbeğindeki Çağlar zaman zaman hata yapsa da, yanındaki Kaan Ayhan ile beraber ikinci yarıda daha iyi oynadı. Mehmet Topal ise her zamanki gibi sahanın her tarafına koştu, mücadele etti. İsveç gibi savunma yönü son derece başarılı, pozisyon oyununu iyi uygulayan bir takıma 2-0 geriden gelmek hiç kolay değildir ve büyük iştir. Grupta Rusya mağlubiyetiyle kaybettiğimiz avantajımızı geri aldık ama daha işin başındayız. Genç oyuncuların çok ihtiyacı olan bir deplasman galibiyeti ve zamanlaması çok iyi.

        8

        UĞUR MELEKE - ARKADAN ÇEKİLİNCE DÜŞMEYEN ÇOCUKLAR - HÜRRİYET

        Türk futbolunun yükseliş dönemi, 1996-2008 arasındaydı. Tam 4 büyük turnuvaya gittik. İki yarı final, bir çeyrek final oynadık. Tarihimizde ilk kez birinci torba gördük. Avrupa’nın elitleri arasına girdik. 2008-2018 dönemini ise en hafif ifadeyle, “duraklama dönemi” olarak adlandırabiliriz. 5 büyük turnuvanın sadece birine, gitmeyeni dövdükleri Euro 2016’ya gidebildik. Onda da son 16’ya kalamadık. Yani biz, tam 10 yıldır Avrupa’nın son 16’sının dışındayız. Sürekli yenildik. Yenildikçe de bahane ürettik.

        9

        BU TAKIMI SEVDiM

        Tam 10 yıldır Avrupa’nın son 16’sının dışında kalmış bizim seviyemizde bir ülkenin “yenilmeye ve bahane üretmeye alışan” bir nesle elveda demesi doğal. Neşter doğal. Zaten tecrübeli bilge Lucescu , bu yüzden göreve getirildi. “Adam gibi adamcılar” çetesini dışarıda bırakması ve yepyeni, tertemiz, pırıl pırıl bir takım kurması için. Dün uzun yıllar sonra bir resmi maçta böyle bir kadro vardı sahada. Çağlar, Cengiz, Okay gibi pırıl pırıl çocuklarla, Mehmet, Oğuzhan, Cenk gibi ahlaklı deneyimlilerin karması. İlk yarım saatte iki ayrı pozisyonda Hakan ve Cengiz arkadan çekildikleri, pekâla rakiplerine sarı kart göstertebilecekleri halde düşmediler, devam ettiler. Bayıldım bu tavra.

        10

        Bir önceki kurnaz nesilden sonra, top oynamaktan çok konuşan o ekipten sonra ilaç gibi geldi bu tavır. Dün topa yüzde 65 sahip olduk. Rakibimizin iki katı kadar pas yaptık. Özellikle ikinci yarıdaki olumlu futbolumuzla hop oturduk hop kalktık. Ve sonunda hak ederek kazandık... Ancak maçı kaybetseydik de görüşüm aynı olacaktı: Bu “arkadan çekilince düşmeyen adam lar” da, niyeti hesap görmek değil oynamak olanlarda, prim tartışması yapmayanlarda ısrar etmek gerek. Varsın yenilsinler; “adam gibi adamlar” gibi başımızı öne eğdirmesinler yeter. Ben sevdim bu takımı...

        11

        SADECE 3 FAULLE BİTİRDİK

        Dün gece o kadar çok topla meşguldük, oynamaya o kadar hevesliydik ki 90 dakika dolduğunda sadece 3 faul yapmıştık. İsveçliler’se daha ziyade karşılamayla meşgul oldukları için 13 faulleri vardı o sırada. Her şeyiyle harika bir geceydi gerçekten.

        12

        BU GRUPTA İKİNCİLİK DE DEĞERLİ OLABİLİR

        Euro 2020 için toplam 24 bilet dağıtılacak, 20’si klasik elemeler yoluyla... Mart’ta 5’li veya 6’lı grubumuzla mücadeleye başlayacağız, ilk 2’ler direkt olarak turnuvaya gidecek. Yani esas rota orası... Uluslar Ligi’yse hem hazırlık maçlarının yerine bir alternatif, hem de turnuvaya gitmek için bir tür arka kapı.

        13

        Uluslar Ligi’nde B kategorisinde olmak aslında avantajlı. Çünkü olur da A kategorisindeki 12 takım da klasik elemeler yoluyla turnuva bileti alırlarsa, B’den 4 değil 8 ülke play-offlara kalacak. Euro 2020 için 1 değil 2 bilet, B kategorisinden dağıtılmış olacak. Yani A kategorisinde boş kalan play-off spotlarının B’den takviye edileceğini unutmamak gerek. Grup ikincilerinin de şansı olabilir günün sonunda. Mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek gerek. Bu grupta ikincilik de değerli olabilir.

        14

        MAÇIN FARKI

        Bizim 6 oyuncumuz 74 saat içinde 4 saat resmi maç oynadılar. İsveç koçu Janne Andersson ’sa 4 gün önceki Avusturya maçında alternatif bir kadro sahaya sürdü ve neredeyse tüm aslarını dinlendirdi. Dinlenmiş bir takıma karşı oynadığımız ikinci yarı olağanüstü.

        MAÇIN SAYISI

        Dün ilk 11’imizde tam 8 oyuncu, Avrupa’nın büyük liglerinde forma giyiyorlardı. Zeki Lille’de, Kaan Fortuna’da, Cenk Everton’da, Hakan Milan’da düzenli oynuyorlar. Oyuncu listemiz iyi. Artık amaç bunu sürekliliği olan bir takıma dönüştürmek.

        15

        MAÇIN ADAMI

        Kahramanımız Emre ve 1 gol-1 asistli Thelin maçın yıldızlarıydılar elbette. Ancak Oğuzhan ’ın performansını da pas geçmemek gerek. Oğuzhan ’ın yeniden doğuşu gibiydi dün gece. Hem savunmada, hem hücumda maestro gibiydi.

        MAÇIN HEYECANLISI

        Dün yediğimiz iki golde de sağ bekimiz Zeki Çelik ’in direkt hataları var. Öne biraz kontrolsüz çıktı, bölgesinde büyük boşluklar bıraktı. Lâkin tüm kariyerinde birinci lig maç sayısı 4 olan bir genç adamdan söz ediyoruz. Bu ekibin devam etmesi gerekiyor kesinlikle.

        16

        MUSTAFA SAPMAZ - UMUT DA VAR GALİBİYET DE VAR - AKŞAM

        On birde Rusya maçından tam beş oyuncu farklıydı. Başlaması beklenmeyen, belki de istenmeyen demek daha doğru olur; Okay Yokuşlu ve Mehmet Topal orta sahası da maç başlamadan önce eleştirildikleri kadar kötü oynamadılar. Mircea Lucescu TRT Spor mikrofonlarına maç öncesi bu tercihinin “taktiksel” olduğunu açıkladı. Uzun toplarla oynayan İsveç’e karşı uzun boylu oyuncu sayısını fazla tutmak istedi. Maç içerisinde Okay Yokuşlu defans merkezindeki Çağlar ve Kaan’a yardım ederek orayı üçledi. Mehmet Topal da top bizdeyken Öndeki Oğuzhan ’a destek verdi, top rakibe geçtiğinde baskıyı ön alanda yaptı.

        17

        Lucescu’nun planı, bu merkezin etrafındaki oyuncuların ayağa paslarla hareketli oyunlarıyla iş gördü. Pozisyon vermeden pozisyon bulduk. Ancak verdiğimiz ilk golde kalemiz golle burun buruna gelirken; ikinci pozisyonda aynı adama iki kez vurma şansı vererek golü yedik. İkinci yarının başında Claesson saf bir yetenek golü attığında, topu oynayan biz, golleri atan İsveç'ti. Dünkü maçı kaybetsek bile oyun umut verecekti. Rusya maçına göre doğruların daha fazla olduğu bir maçtı. Bu oyuncu grubu tekrar sayısını artırdıkça becerisini sergileyip bu tip maçları rahat kazanmasını öğrenecek.

        18

        Daha önce pek çok geri dönüş yaptık. Ancak bu geri dönüş yakın tarihimizin en kritik geri dönüşü olabilir. Yetenekli ve iyi niyetli oyuncuların üzerinde yeni bir futbol inşaa edebileceğiz. Dün doğru yaptıklarımızın yanı sıra şunlarda da ısrar etmeliyiz. Zeki, Çağlar, Ömer üçlüsüne bir stoper daha ekleyip bu defans dörtlüsünü ideal kılmalıyız. Rakip ceza sahası civarında Cengiz Ünder ve Hakan Çalhanoğlu ’nu daha fazla şut pozisyonuna sokmalıyız. Dün iyi oynasalar da Oğuzhan’ı Mehmet Topal’ın yanına çekerek, önde Yunus Mallı ’yı kullanıp Cenk ’i ilerdeki yalnızlıktan kurtarmalıyız. Emre Akbaba’ya yer açmalıyız. Lucescu iki maçtır bitiriş on birlerini doğru kurdu. Bunu başlangıç on biri yaptığımızda, her şey çok daha güzel olacak!..

        19

        ALİ ECE - NİHAYET... - FANATİK

        İlk 45'te topa sahip olduğumuz kadar üstün mü oynadık? Yoksa İsveç, İtalya'ya yaptığı taktiksel numarayı bize de mi yaptı? ilk yarıyla ilgili kafamızı karıştıran uzun süredir en pozitif gözüktüğümüz devreyi oynamamız ve buna rağmen devreye yenik girmemiz. Lucescu dönemi veya öncesi en büyük çelişkimiz stoperlerimizin Türkiye formasıyla, oynadıkları kulüp takımlarındakinin yarısı kadar bile verimli olamamaları.

        20

        Bu sadece Çağlar ve Kaan için değil dün sahada olmayan Ömer Toprak için de geçerli! Okay ile Mehmet Topal beraber ilk 11'de olunca gol yeme ihtimalimiz düşmüyor, aksine yetenek toplamımıza orantılı etkili kolektif hücum yapamadığımız için sürekli geri düşüyoruz! Halbuki en zengin olduğumuz mevkimiz ofansif orta saha. Topa sahip olmalıyız ama daha önde ve o topla daha fazlasını yapabilecek oyunculara sahibiz: İşte Emre Akbaba ve Yunus girdikten sonra oynadığımız oyunun estetiği ve istatistiği...

        21

        Gecenin sorusu

        Emre Akbaba, Oğuzhan, Yunus üçlüsünün veriminden sonra bir dahaki maçta Okay artı minimum ikisi 11'de başlayacak mı?

        Maçın starı

        Emre Akbaba sadece golleri atmadı, Oğuzhan ile Cenk arasındaki eksik parçayı yapbozun son parçası edasıyla tamamladı, herkesin performansını yüzde 100'e çıkardı.

        22

        Maçın olayı

        Maçtan önce Barış Manço çalma inceliğini gösteren ABBA, Cardigans vs çıkarmayı başaran İsveçliler'in müziğe futboldan daha yetenekli olmaları.

        Kısa mesaj

        Luce'nin çağırıp da gelmediği 8 oyuncu kimdir halen merak ediyor musunuz?

        23

        GÜRCAN BİLGİÇ - BU ÇOCUK OKUR - FOTOMAÇ

        Bu çocuk okur!

        Üç gün önceki Rusya düne geldiğimizde "taş üstüne taş konduğunu"gördük.

        İsveç gibi sert bir takıma karşı, üstelik deplasmanda topu ve oyunu böylesine kontrol etmek önemliydi.

        Bunu bir kenara yazalım.

        Goller yedik veya pozisyonlar verdik, doğrudur. Ancak daha formanın ağırlığına alışamamış, acemilikleri diz boyu oyuncularla da oynuyoruz. İlk yarıda Ömer, Zeki ve Kaan üçlüsünün kafası maçta değil, "hata yapmamalıyım" kelepçesindeydi. O yüzden Zeki ayağına gelen topları geri oynadı, Ömer kafasını kaldırmadan orta yapmaya çalıştı veya Kaan topla birlikte hiç öne mesafe kat etmedi.

        İsveç topu rakibe bırakıp, ikinci bölgeden hızlı çıkarak kontralarla gol arıyor.

        24

        İlk kez bir araya gelmeye başlayan bu çocukların hiç kırılmadan, topu sürekli yerde tutarak paslaşmaları veya yardımlaşmadan vazgeçmeden sahada kalmaları beni umutlandırdı.

        Tüm maçı sahiplenerek oynamaları, hata yapmalarına rağmen koşmaktan vazgeçmemeleri daha da önemliydi. Kulüp havasında bir milli takım için güzel işaretler bunlar.

        Okay – Topal ikilisinin orta sahayı tutmalarına, Oğuzhan'ın öne paslarıyla etkili oyun yorumu gelmeliydi.

        Hakan ve Cengiz'in içeri kat eden akıllı bindirmeleri veya Cenk'in koşuları bu paslara yanıt alamadı. Oğuzhan ya geç kaldı, ofsayt geldi sonrasında, ya da rakibe takılıp kaldı.

        25

        Dikkat ederseniz oyun karakteri veya düzen değil eleştirdiklerimiz.

        Performanslar üstünden konuşuyoruz.

        O nedenle umut hep cebimizde kalacak. Düşündüm de, bizi Fransa'ya kadar götüren maçlar da dahil olmak üzere, neredeyse dört yıldır, ilk defa "Bu takım olur" umudunu taşıdım.

        Karşımızda sonucu kabul etmeyen, sonuna kadar uğraşan ve bir planı olan takım vardı.

        26

        ATTİLA GÖKÇE - HAMDIK, YANDIK, DÖNDÜK! - MİLLİYET

        İlk yarının oynayan (!) tarafıyız. Top bizde (57-43). İsveç bize bırakmış topu... Geri dörtlüde top çeviriyoruz. Top çevirme oyununa Mehmet Topal, Okay Yokuşlu da katılıyor orta alandan. Kendi aralarında oynuyor çocuklar. Baskıyı görünce oyuna Sinan Bolat’ı da dahil ediyorlar. O da bir garip kaleci. Topu ayağıyla vurmadan önce geriliyor, dürtüyor, rakibinin üstüne gelmesini bekleyip son anda oyuna sokuyor meşin yuvarlağı. Bu arada yanlış anlaşılmasın, yer tutuşu, rakibi karşılama, yan top, karşıdan vuruşlarda -yediği iki gole rağmen- başarısız değil. Sinan Bolat belli ki boşuna çağırılmamış Milli Takım’a.

        27

        İsveç kendi yarı alanında, savunmasında sağlam duruyor. Bizimkiler o kalabalık arasında pas yaparak ceza alanına girmeye niyetlendiğinde kolay hamlelerle alıyorlar topu.

        28

        İlk yarıdaki oyunun en gayretli, en etkili oyuncusu Ömer Bayram. Geride al gülüm-ver gülüm top çevirmecesinde (!) tepesi atıyor. İçindeki enerjiyi hapsedemiyor. Sol kanattan yaptığı ataklarla topu hücum bölgesine taşıyarak adeta metrobüs (!) hizmeti sunuyor. Çok umut verici bir görüntü... Onun gayretleriyle Hakan Çalhanoğlu, Oğuzhan ve Cenk de enerji depoluyor. Ne var ki Milli Takım şut fukarası. Kaleye gönderdikleri toplar, kaleci çalıştırmaya bile yetmez. Top ayaktan çıkmadan zaten ölüyor.

        29

        Onca gayretine rağmen durağan, üretmeyen, indiremeyen bir görüntüsü var Milli Takım’ın. Haksızlık etmeyelim Zeki de sağ bekte olumlu işler yapıyor. Ama ilk golde Thelin’i kaçırıyor.

        Tıpkı Rusya maçı gibi... Bizimkiler ve Lucescu, ancak 2-0’dan sonra uyanıyorlar. Larsson’un golünden iki dakika sonra Topal’ın asistiyle Hakan Çalhanoğlu’nun nefes aldıran golü geliyor.

        30

        Sonra Lucescu hamleleriyle Emre Akbaba, Serdar Gürler ve gecikerek (Dk.86) Yunus Mallı’yla kan tazeliyor Milli Takım. Yunus’un sarsıcı hareketleriyle Cenk de etkinlik kazanıyor. İşte onun akıllı asisti ve Emre Akbaba... Güzel bir geri dönüş. Artık beklerle birlikte Çağlar ve Kaan da katılıyor hücum oyununa. Öyle bir geri dönüş ki, asla geriye düşmezler artık. İşte Serdar Gürler asisti ve Emre’nin kafası.

        31

        Maçı kazanıyoruz. İsveç karşısında istatistik üstünlüğümüz yine hükmünü icra ediyor.

        Evet, tek devrelik oynuyoruz. Geç uyanıyoruz. Serdar Gürler’i yıllarca bekletmenin mahcubiyetini yaşıyoruz. Yine de bu genç ve masum çocuklarla övünüyoruz. Bu yazıyı tepetaklak değiştirmeye hiç niyetim yok. Kötüden iyiye gidişin, muhteşem dönüşün öyküsü çıktı ortaya.

        Son söz Lucescu muhaliflerine; Bugün izinlisiniz arkadaşlar!

        32

        METİN TEKİN - BU TAKIMDA GELECEK VAR - SABAH

        Bir milli maçın dışında oyun ve oyunculara bakarak bir yorum yapmak istedim. Sarılı ve kırmızılı oyuncular diye... Buna bakmaya çalışalım çünkü Lucescu'nun söylediği yeni bir milli takımdan söz ederken böyle bakmak lazım.

        Kalede dengesi tartışılır, çabukluğuyla öne çıkan bir kaleci: Sinan Bolat.

        Size'ları stoper size'ı olmasa da Çağlar ve Kaan çok mu pozisyon verdiler, tartışılır ama topu oyuna sokan stoperler.

        Yıllardır alıştığımız Gökhan Gönül'den sonra aynı dinamizm ve çabuklukta olmasa da oyun aklı ve tekniğiyle Zeki Çelik.

        Savunmasını hiçbir maçta anlayamadığım ama sırıtmadan solda oynayan Ömer.

        33

        Fizik kalite olarak baktığımızda iki ağır orta saha ama çabuk oynama konusunda aksamayan Celta Vigolu Okay ve en tecrübelimiz Mehmet Topal.

        Kenar oyuncusu olarak tam kafama yatmayan ama ilk defa kıpır kıpır oyunuyla dikkat çeken Hakan Çalhanoğlu.

        Lucescu'nun teknik kaliteyle oynayacağız dediği oyunun simgesi ve tarihi Oğuzhan Özyakup.

        Her zaman çok umutlu olduğumuz ama dün akşam performans olarak bunun altında kalan Cengiz Ünder.

        İki maçtır bir türlü santrfor oyunu içine alamadığımız Evertonlu Cenk Tosun.

        34

        Özelliği nedir diye sorduğumuzda vuruş yeteneğiyle gelen Emre Akbaba ve onunla gelen beraberlik ve galibiyet golü.

        Eğer dün akşamdan geleceğe doğru bakacak olursak tamamen fizik kalite ve direkt hücumla oynayan bir takıma karşı oyunu ele alışımız, Lucescu'nun tarifi hız ve teknikle etkili olduğumuz bir akşam izledik. Bu oyunu belki tek bir maçla anlatamayız ama ben hakikaten oyundan da bireysel yeterlilik anlamında da çok keyif aldım. Uluslararası arenada farklı oyunlara karşı neler yapabileceğimizi göreceğiz. Özellikle 2-0'dan geri dönüş bize çok şey anlatabilmeli.

        35

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ