Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Müzik Kerem Görsev: Hayatımda ilk kez 2 ayda albüm çıkardım

        Her albümü müzikal bir günlük gibi Kerem Görsev’in. Yaşıyor, hayal ediyor ve üretiyor. Naif, keyifli bir serüven yaşıyor dinleyicisiyle. “After The Hurricane” adlı yeni albümünü kaç defa dinledim bilmiyorum. Emirgan’ın kabadayı sokak kedisine yazdığı “Cat Shelter” mı, Kemikler Köyü’ndeki 500 yıllık zeytin ağaçlarına yazdığı “Olive Tree” mi, yoksa Mustafa Koç’un cenazesinden etkilenerek bestelediği “Big Heart” mı derseniz, ayrım yapamam. Yeni evli Kerem Görsev’in eşine yazdığı 4 parça daha var albümde. Bodrum’da yaşayan ve albüm tanıtımı için İstanbul’a gelen Görsev ile Galata’da buluştuk. Yeni albümünü, hayallerini, evliliğini ve aşkı konuştuk. HT Cumartesi'den Ekin Türkantos'un haberi...

        REKLAM

        Albümünüzü kaç defa dinledim bilmiyorum, bayıldım. Nasıl bir ruh haliyle ortaya çıktı?

        Kasırga olduğu zaman ortalık darmaduman olur. Geçen sene Irma kasırgası oldu, ortalık önce mahvoldu sonra sütliman oldu. Ve hayat normale döndü. Normale döndükten sonra eskinin verdiği yaralar sarıldı. “After The Hurricane” de bir fırtınadan sonra sütliman olan bir yaşantıyı anlatıyor.

        Albümü 4 saatte kaydetmişsiniz. Bu acelecilik neden?

        İki şey parayla satın alınmıyor, sağlık ve zaman. Biz bu müziği New York’ta 4 saatte kaydettik, çok değerli arkadaşım Ferit Odman her şeyi ayarladı. Dünyanın önemli müzisyenleriyle çaldık. Öncesinde Bodrum’da provaları yapmıştık ve ben zaten beynimde bitirmiştim. 24 Ocak’ta yaptık albümü. Hayatımda ilk kez 2 ayda albüm çıkardım.

        Albümleriniz müzikal bir günlük gibi aynı zamanda...

        Geçen seneki albümüm “Spring Water”ı 22 yıl evli kaldığım eşim Pınar’a yapmıştım. Bu albümde de 4 parçayı yeni eşim Deniz’e yazdım. Hayatın, kalbin, ruhun ne olacağı belli değil. Bir anda her şey değişebiliyor. Uzun vadeli planlar yapmamak lazım. Yaşadığınız anı namusunuz, şahsiyetinizle ciddi yaşamanız lazım.

        REKLAM

        ‘ROCK’N ROLL DÖNEMLERİM VARDI’

        Bodrum günleriniz nasıl geçiyor?

        Bu aralar sütten kesildim, bir şey üretemiyorum. Zaten her an üretim olmaz yani. Konserler yapmak istiyorum. 2020’de yapacağım proje her şeyiyle evde bekliyor. Ben tüccar terzi değilim. Sipariş üzerine beste yapmadım, reklam müziği, jingle ya da film müziği yapmadım. 18 saniyelik sipariş beste istiyorlar ama benim 18 saniyede anlatabileceğim bir müzik yok. Kullanmak isterlerse albümden kullanabilirler. Benim işim akustik caz yapmak. Sipariş değil benim yaşadıklarım. Başka projelerde de yer almıyorum. Kendi yönettiğim müziklerde kendimi daha iyi hissediyorum.

        Hayatınız bir film olsa, türü ne olurdu?

        Sıkıcı olurdu, gişe yapmazdı. Sanat filmi olurdu, içinde piyano olurdu. Biraz Rock’n Roll yaşadığım dönemler vardı, onlar zaten edit edilirdi. 1980- 94 arası enteresan, gizli bir yaşantım vardı. Ama hayatımın hiçbir döneminde namussuzluk yapmadım, gurur duyduğum bir şeydir. Zevkimi aldım yani, mutluyum.

        ‘BİR AŞK YAŞIYORUM ŞU ANDA’

        Hayatınızı müzikle ifade etmek size nasıl bir bakış açısı kazandırdı?

        Caz barışçıl, düşündüren, uygulatan bir müzik tarzıdır. Nitelikli caz ve klasik müzik dinleyen, operaya ve baleye giden insanların yaşantılarında çok büyük hatalar yaptıklarına inanmıyorum. Demek ki daha duyarlı insanlar oluyoruz. Arabasının kül tablasını yere döken ya da AVM’de engelliler için ayrılmış yere arabasına park eden bir entelektüel görmedim. Benim çevremde dikkat ediyorlar böyle şeylere. Baskı altına girmeden, menfaat beklemeden, namusunuzla kendi müziğinizi çalın. Ben varlıklı bir insan değilim ama istemediğim yerde, istemediğim müziği para karşılığında çalmam. Benim duruşum budur. İnandığım müziği çalıyorum.

        REKLAM

        Müzikle ilgilenen insanlar kendilerini pek ifade edemiyor, siz öyle değilsiniz. “Bu şarkıyı eşim için yaptım” diyebiliyorsunuz. Aşka bakışınızı merak ediyorum...

        Aşk özel bir duygu, bunu yaşadığında hissedebiliyorsun. Dünyadaki en sevdiğim varlık kızım. Ama âşık oldum ve yeniden evlendim mesela. Bir aşk yaşıyorum şu anda. Eskiden de aşk yaşıyordum ama sihri kaçan bir şey yeni bir aşk doğuruyor.

        Kızınıza verdiğiniz en güzel tavsiye nedir?

        Benim kızım nasihat almıyor maalesef, 18 yaşında. En güzel şey bir bireyin kimseye güvenmeden çok iyi eğitim alması, Türkçe dışında iki lisanı anadili gibi konuşması. Kızımdan beklediğim bu. Allah sağlık, mutluluk versin.

        CAZA FRANK SINATRA'YLA BAŞLA

        Caz dinleme terbiyesi var mıdır? Çocuklarına caz sevdirmek isteyen ailelere neler önerirsiniz?

        Kalkıp da prograssive caz, yani John Coldrey, Ornette Coleman dinletirseniz cinnet getirir, cazdan nefret eder. Halbuki, vokal caz olarak Not King Hall, Frank Sinatra, büyük orkestraları, Joao Gilberto’yu dinletirseniz merak edip araştırmaya başlar. Benim de dinleyemediğim caz türleri var. İnsanlar şaşırıyor. Ya da biri caz dinlemez ama Neşet Ertaş dinleyip hayal kurar. Bizim ortak noktamız akustik müzik. Arif Sağ, Âşık Veysel hep hikâyelerini sazlarıyla anlattılar. Burada Âşık Veysel “Uzun İnce Bir Yoldayım”, Münir Nurettin Selçuk “Biz Heybeli’de Her Gece Mehtaba Çıkardık” dedi, orada da “Fly Me To The Moon” dediler. Bunlar akustik müzikler. Teknolojinin dünyayı zorlamadığı, aşkların mektuplarla itiraf edildiği dönemlerdi. Ben kız arkadaşıma mektup yazıp içine gül koyup New York’a yolluyordum. 15 gün sonra yanıt geliyordu o da parfümünü sıkıyordu mektuba. Bir romans vardı. Şimdi öyle değil ki. Suni bir heyecanla ilişki başlıyor. Halbuki aşk bir romanstır, caz da bir romans müziği...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ