Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kimileri bunun bir eksiklik olduğunu söylüyor! Hayatta var olabilmek hırs ve rekabet duygusu çok önemliymiş. Bu doğuştan insanın içinde olan bir şey mi yoksa hayatı anladıkça geliştirilen bir duygu mu bilmiyorum; bildiğim tek şey bu ikisi ben de hiç olmadı.

İlkokulda sınıfta çok çalışkan arkadaşlarım vardı. Annem hep dersleri pekiyi olan arkadaşlarımı örnek gösterip beni gaza getirmeye çalışırdı: “Sen Halit’ten daha iyisini yapabilirsin…” Bu ‘daha iyisini yapabilme’ kalıbı tüm çocukluk ve ergenlik dönemimde takip etti beni: “Sen ondan daha hızlı koşabilirsin, daha güçlü olabilirsin, daha yüksek puan alabilirsin…” Anneme göre ben birçok konuda arkadaşlarımdan ‘daha iyi olabilirdim’ ancak bir sorun vardı o da benim böyle bir isteğim olmaması! Beden dersin birilerinin benden daha hızlı koşması, benim sonuncu olmam umurumda değildi. Teneffüslerde bilek güreşi turnuvalarında kürdandan hallice kollarımla ilk yenilen olmak beni üzmez, bu saçma yarışmadan hemen kurtulduğum için mutlu ederdi. Çocukken arkadaşlarım arasında atari salonlarında en az süre geçiren bendim. Bir seviye, bir seviye daha atlamak için ekranın başında saatlerce oturmaktan daha sıkıcı bir şey hatırlamıyorum. Üniversitede arkadaşlarımın okey müsabakalarına bırakın dahil olmayı ‘yancı’ olarak oturmak bile zulümdü benim için. Bir şeyin şampiyonu olmak istemedim hiç, herkesi geçip zirveye ulaşmak gibi bir derdim de olmadı. Sadece beni mutlu edecek kadar mücadele ettim… Rekabetim kendimle oldu hep, başkalarıyla değil. Kimseyi geçmek için hırs da yapmadım. Kimileri bunun bir eksiklik olduğunu söylüyor… Bilmem belki öyledir ama şimdi bu kadar yıl sonra “Ben neden rekabet konusunda bu kadar umursamazım” diye hırs yapacak halim yok.

REKABETÇİ İNSANLAR DAHA DIŞADÖNÜK OLUYORLARMIŞ

Bilim insanları rekabetçiliğin sadece kazanma isteğinden daha fazla bir şey olduğunu söylüyor. Araştırmalar başkalarından daha iyi performans gösterme çabası ve başarıyı çevremizdekilerle kendimizin karşılaştırarak değerlendirme eğilimi olduğunu söylüyor. Bunu keyifli bulanlar var; kazanmaya, performansınızı iyileştirmeye ve kendinizi başkalarıyla karşılaştırma konusunda yüksek motivasyona sahipseniz daha rekabetçi olmaya daha yatkın olabilirmişsiniz. Rekabetçiliğe evrimsel açıdan bakıldığında, bu durumun hayatta kalmamıza da yardımcı olduğu söyleniyor. Eğer ilk insanlar arasında benim gibi daha ilk turdan ‘oyunu’ kaybetmeye gönüllü olanlar fazla olsaydı, insanlık buraya kadar gelemezdi sanırım.

Daha rekabetçi insanların daha dışadönük ve vicdanlı olduklarına dair bir araştırma gördüm geçenlerde. Bilim insanlarının yıllarca süren çalışmalarına söyleyecek sözüm yok ancak kendi hayatımda ‘rekabet duygusuyla’ hareket edip etrafındaki insanlar için hayatı cehennem çevirenler gördüm. Vicdan kelimesini cümle içinde bile kullanamıyorlardı!

REKABET DOPAMİN SEVİYESİNİ ARTTIRIYOR, PEKİ YA SONRA?!

Rekabetçilik, hırs meselesi üzerine bilimin bu kadar düşündüğünü bilmiyordum. Konuyla ilgili okudukça yeni bir şey çıktı karşıma. Mesela ‘rekabet duygusuyla’ hareket edip hırslarına yenik düşen insanların sosyal statülerine daha fazla kafa yormaları ve kendilerini olumsuz değerlendirmeleri durumunda depresyon ve anksiyete belirtileri yaşamaları diğer insanlara göre daha yüksek olasılıkmış. Hayatı, “Onu geçmeliyim”, “Daha iyi olmalıyım”, “Birinci gelmeliyim” diye yaşayanların ruh sağlıklarının kötüleştiği de bilimsel bir çalışmanın sonucu… Ebeveynlerinin ‘gazıyla’ okulda arkadaşlarıyla rekabete giren çocukları kaygı düzeylerinin arttığı tespit edilmiş.

Rekabet duygusuyla hareket edenlerde dopamin seviyesinde artış oluyormuş. Bunun kısa süre için pozitif katkıları oluyorken uzun vadede hafızadan kişinin duygusal durumuna kadar birçok alanda negatif etkileri olduğu belirtiliyor. Bilim insanları insanların gelişmek istediğini ama bu gelişim sürecinde sürekli başkalarıyla karşılaştırılmanın pek de faydalı olmadığını söylüyor.

REKABETÇİ YA DA HIRSLI OLMAMAK BİR EKSİKLİK DEĞİL

Okuduklarımdan öğrendiğimi rekabetçi ya da hırslı olmamak bir eksiklik değilmiş. Doğrusu bu beni mutlu etti. Rekabet duygusu az olanların ‘anı’ yaşama durumunda hırslı insanlara göre daha iyi olduğu söyleniyor mesela. Kendi adıma, rekabetle bir derdim yok. Sadece bu duygunun yıkıcı tarafını anlamıyorum. Bir anlam veremiyorum. ‘Büyük bir mutluluğun’ peşinde koşarken yol üzerindeki bir dolu ‘küçük mutluluğu’ ıskalamayı, görmezden gelmeyi, umursamamayı saçma hatta komik buluyorum.

Günün sonunda, “Elimde yalandan kocaman, rengârenk geçici, oyuncak zaferler”le geldiğim yola bakmaktansa, her adımın tadını çıkarmak istiyorum. Her hangi bir konuda ‘En’lerle anılmamak bir eksiklik mi? Kimileri öyle olduğunu söylüyor! Onlarla mücadele etmemeyi tercih ediyorum. Ben kazandıklarımla mutluyum…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar