Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Ebru Gündeş'in Umre meselesi

        *

        Şöyle ki, korkarım kendisiyle aynı gerekçeler yüzünden daha uzun bir süre Hac ya da Umre yüzü göremeyeceğim. Babamla gitsem, küs döneceğime eminim. Kocamla gitsem küs döneceğime eminim. Babamla da eşimle de, öyle bir seyahati, gereksindiği manevi donanıma uygun bir sükûnet içinde geçiremeyeceğime eminim.

        Suudiler'in kadın karşıtı uygulamalarına bakıp mübarek topraklarda ferah feza saydırarak, olmadı hıncımı dönüp hayatımda zaman zaman söz sahibi olmuş bu iki otorite figüründen almaya kalkışarak, nasıl bir Hac? Benim için bir hayli gerekli ve sonuçta sevdiğim iki erkek kategorisine giren bu şahıslarla ilişkimi maneviyat yolunda Niyazi eylemek, ibadetin ruhuna ters. Erkek kardeşlerimden biri eşiyle simbiyotik ilişki içinde olduğundan böyle bir farizayı benimle değil karısıyla gerçekleştirmeyi tercih eder, diğeri benimle gitmek istemez(küçükken ona çok kötü davrandım).Şu saatten sonra bir süt kardeş edinemeyeceğim de kesin gibi; yani dana büyüklüğünde bir kadın ve erkeği birbirlerine nikah düşmesin diye emzirmeyi kabul edebilecek anaçlıkta bir kadın olabilemez herhalde.

        Bunu aklıma getirmiş olmam bile hoş değil; getirdiğim yetmemiş gibi bir de yazıyorum. Ben kiiim Hacca gitmek kim, belki,ama mesele de keyfe keder bir mesele değil, Umre biraz lükse kaçıyor şu durumda ama, Hac zevzeklere bile farz.

        Sonuç itibariyle biz huysuz, geçimsiz ve fakat Allah rızası içün Umre yahut Hac yapmak da isteyen 'kadın kısmı' için bir çıkar yol yok mudur? Çok yalnızız. Kalabalık da değiliz.

        Şunun şurasında bir Ebru bir ben. Doktor murakabesi altında verilecek bir fetva tarikiyle 'huzursuzlukları ve huysuzlukları nedeniyle yanlarında erkek barınamadığından, bırakınız gitsinler, bırakınız yapsınlar' diyecek bir ehl'i hibre raporu ile filan? Gizlice gider geliriz, yansıtmayız medyaya. Yol mudur bir şans? Hiç mi?

        'Evrim'e dair birkaç not daha...

        'Hiç mi?' dedim de aklıma geldi, dün yazdığım yazı dolayısıyla bazı okurlar 'evrim yok mu sizce, yani hiç mi yok?' diyorlar. Görüşümü söyleyeyim:

        Var oluşumuzu salt evrim ile açıklamaya kalkmak, dışındaki diğer açıklayıcı teorileri yok saymaya inat etmek, büyük bir binanın asıl mimarını, tasarımın büyüklüğünü ve göz alıcılığını es geçip; onun şans ve rastlantısallığa bağlı olarak çözüm üretebilen iklim ayarlayıcılarına, modüler mobilyalarına, geri dönüşümlü malzemelerine dikkat kesilip, evet budur, demeye benziyor. Pekâlâ, bir tasarım ve o tasarımın yönlendirdiği bir evrim söz konusu olabilir. Nitekim hücre bilimindeki gelişmeler 'tek yol Evrim' diyenleri, 'benim tanrım bilim' mood'unda gezenleri günden güne daha da zora sokuyor ve sokmaya da devam edecek gibi.

        Aynı şekilde 'bilimsellik' meselesine de bir açıklama getirmem gerekiyor sanırım. 'Bilim karşıtı' değilim. İnsanlığın acılarını dindiren tedaviler geliştirdiği sürece bilimin destekçisiyim. Bana neye inanıp neye inanmayacağı¬mı söylemeye kalktığı yer¬de külahları değişiriz. Ama durum böyledir diye, hayatın anlamını bilimsel etkinliklerde arayan kişilerin samimi çabalarına abesle iştigal muamelesi yapmayı da çirkin bulurum. Bırakalım herkes bulmayı umut ettiği şeyi, dilediği mecrada arasın. Bu arada, bilim bana Tanrı'nın fotoğrafını çekip getirse iplemem. Kur'an'daki Tanrı bana yeter.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ