Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Bilmediğimizi bilmiyoruz...

        Doç. Dr. Neva ÇİFTÇİOĞLU BANES / GAZETE HABERTÜRK

        Fiyatı diğer araçlardan daha yüksek olan hibrit araç reklamlarını görmüşsünüzdür. Beş ana avantaj sayılır:

        1. Az benzin kullanımından dolayı daha ekonomik. Çünkü saatte 65 km sürate kadar benzin yerine elektrik kullanıyor. Kırmızı ışıklarda ya da sıkışık şehir trafiğinde dururken, motor tamamen gaz kesiyor.

        2. Kullandıktan sonra satmak istediğiniz zaman diğer araçlar kadar değer kaybetmiyor.

        3. Az benzin (ya da dizel) kullanmasına bağlı olarak hava kirliliğine diğer araçlar kadar sebep olmuyor.

        4. Diğer araçlar gibi sık bakım yaptırmaya gerek duyulmuyor.

        5. (Bazı ülkelerde) daha düşük vergi ödeniyor. Bütün bu özellikler göz önüne alınınca özellikle doğa severler ve de benzin fiyatlarının yüksek olduğu ülkelerde kesesini düşünenler doğal olarak hibrit araçlara yöneldiler. Geçen hafta California Üniversitesi (Santa Barbara) bilim insanlarının binlerce hibrit araba kullanıcısı üzerinde yaptığı istatistiki araştırma sonuçları, gerek hibrit araç satıcılarını gerekse kullanıcılarını daha değişik düşünmeye yönlendirdi. Stanford Social Innovation Review isimli bilimsel derginin son sayısında yayımlanan bu araştırma, hibrit araç satışlarının aslında hava kirliliğinin azaltılmasında hiçbir işe yaramadığını gösteriyor. Bunun sebebi (tahmin edildiği gibi) hibrit araçların fonksiyon bozukluğu değil. Sebep genelde hibrit araç sürücülerinin düşünüş şekli: Ekonomik ve de doğayla barışık araç aldığını düşünen doğa severler işe gidip gelme mesafesini dikkate almaksızın hep hayallerini kurdukları şehir dışındaki bahçeli, çiftlik tarzındaki evlere ya da hep beğendikleri ama işe uzak (benzin masrafı artar) diye taşınmayı erteledikleri mahallelere göç ediyorlar. Ya da araçlarıyla uzun seyahatlere çıkmayı zevk ediniyorlar.

        Yapılan hesaplamalara göre bu durumda hibrit araba kullanmanın aslında ne ekonomiye ne de hava kirliliğini önlemeye ciddi bir etkisi oluyor. Bu aynen “Yok, kilo alırım” diyerek bir dilim yaş pastayı geri çevirip daha sonra üzerinde “düşük kalorili” yazan bisküvi paketinin tümünü midesine indirmeye benziyor. Aldığı toplam kalori, yemediği pastanın kalorisini 3’e 5’e katlıyor, haberi yok. Hibrit araç kullanımının etkileri üzerine araştırma yapan grubun, aynı bilimsel dergide benzer bir makaleleri daha var. Bu araştırmalarında da enerji tasarruflu ampul kullananların ekonomik açıdan ne derecede avantajlı oldukları incelenmiş. Sonuçlar burada da aynı. Tüketiciler ampuller nasıl olsa enerji tasarruflu diye ampulleri kullanmadıkları zaman düğmelerini kapamayı gerekli görmüyorlar. Bütün bunun üzerine bir de daha önce aydınlatma gereği duymadıkları yerleri de aydınlatmak için daha çok ampul tüketmeye başlıyorlar. Araştırmacılardan Dr. Roland Geyer’in yaptığı basın toplantısındaki sözleri gerçekten çok önemli: “Bir ürünün üzerine yazılan ‘Doğayla barışık’ ve ‘Ekonomik’ tanımlamaları tüketiciler tarafından yanlış anlaşılıyor. Maalesef teknoloji henüz TAMAMEN doğayla barışık, kullanımı TAMAMEN masrafsız olan bir ürün ortaya çıkarmadı. Her yeni ürün bir öncekilerin ortalama kullanım süreleri ve zararları incelendikten sonra DAHA İYİ BİR ALTERNATİF olarak piyasaya sürülüyor. Standartlar dışına çıkıldığı an, üreticiler tarafından verilen garantiler doğal olarak geçerliliklerini yitiriyor. Sanırım yanlış kullanıldığı için gereğinden fazla paralar ödenen çok sayıda ürün var. Araştırmalarımıza devam edeceğiz. Tüketicilere buradan tek bir mesajım var: Aldığınız ürünleri amacına uygun kullanın ki işe yarasınlar!” Ne dersiniz, Dr. Geyer haklı değil mi? Gerçekten de bilmediğimizi bilmiyoruz...

        1 Alafranga tuvaletler: Geleneksel alaturka tuvaletlerimizin yerini alafranga tuvaletler aldığı andan itibaren diz ve bel sorunu olanlar, ameliyat geçiren hastalar, kilolular ve yaşlılar derin bir nefes aldılar. Lakin bilim insanlarına göre alafranga tuvaletlerin hayatımıza getirdiği sağlık sorunları da var. Sayılan hastalıklar içerisinde bağırsak tembelliği, hemoroit ve divertikül listenin başında bulunuyor.

        Araştırmacılar, “Aslında insanlar tuvalet ihtiyaçlarını çömelerek giderecek şekilde kas sistemlerine sahipler. Sandalyede oturur pozisyonunda o kasların bazıları görev yapamamaktadır. Böylece sağlık sorunları oluşmaktadır. Bizler çözüm olarak alafranga tuvaletlerinize oturduğunuzda ayaklarınızın altına alçak bir tabure koymayı öneriyoruz” diyorlar. Alaturka tuvaletlerin olmadığı yerde bu tuvaletlerin tepesine tüneyenlerin ciddi enfeksiyonlara sebep oldukları da makalelerinde antrparantez belirtiliyor.

        2 Duş almak: Her ne kadar her gün duş almak temizlik olsa da nasıl duş alındığını bilmemek cilt sorunlarına sebep olabilmekte.Dermatologlar haftada sadece 3 kez tüm vücudun ve saçların sabunlanması gerektiğini, diğer günlerde duş alındığında sadece akan suyla ter akıtmanın cilt için daha faydalı olacağını söylüyorlar.

        3 Nefes almak: Evet onu da yanlış yapıyoruz. Şimdi derin bir nefes alın bakalım... Nefes alırken de vücudunuzun hareketlerine dikkat edin. Nefes alırken omuzlarınız hafif kalktı değil mi?

        Göğsünüzü de güvercin gibi şişirdiniz Allah bilir... Yanlış! Size sağlık ve rahatlama getirecek, kan dolaşımınıza daha çok oksijen sağlayabilecek nefes almada göbeğinizin üzerinde, akciğerinizin hemen altındaki diyafram bölgesindeki kasların kullanılması gerekiyor.

        Otururken nefes alıp verdiğimizde birçoğumuz aslında yanlış olan “göğüs nefesi” tekniğini kullanmaktayız. Doğru nefes alınmadığı için sık sık yorgunluk hissettiğimizi, anksiyete ve panik atak yaşadığımızı, hatta kanser hücreleriyle ve de enfeksiyöz ajanlarla doğru düzgün savaşamadığımızı biliyor muydunuz? İyi haber: Uyurken vücudumuz otomatik olarak düzgün nefes almaya başlıyor ve böylece vücut biraz olsun tazelenebiliyor. Uyanıkken de doğru nefes alabilmek için kendimizi eğitmemiz mümkün. Örneğin yoga derslerinde ilk verilen ders doğru nefes almakla ilişkilidir.

        İyi haber: Uyurken vücudumuz otomatik olarak düzgün nefes almaya başlıyor ve böylece vücut biraz olsun tazelenebiliyor. Uyanıkken de doğru nefes alabilmek için kendimizi eğitmemiz mümkün. Örneğin yoga derslerinde ilk verilen ders doğru nefes almakla ilişkilidir.

        4 Uyumak: “Yok artık uyumayı da mı yanlış yapıyoruz?” diye tepki gösteresi geliyor insanın. Burada yapılan yanlış uyumamız değil, geceleri saat 3-4 civarında uyanmayı sağlıksız kabul ederek kendimizi ilaç küpüne dönüştürmemiz.

        Araştırmacılar bu şekilde parçalar halinde uyumanın normalde insanın doğasında olduğunu, uyanıldığı an uyumak için kendimizi zorlamak yerine oturup sıcak bir şeyler yudumlayarak rahatlamamızı, kitap okumamızı teklif ediyorlar. Bu şekilde uyanmayı sorun etmeyenler ertesi sabah güne, ilaç kullananlardan daha enerjik başlıyorlar.

        5 Diş fırçalamak: Nefesimizi kimyasal silah olarak kullanmak istemiyorsak dişlerimizi fırçalayacağız elbette. Fakat yapılan araştırmalara göre medium ve sert diş fırçaları dişetlerine ciddi zararlar verebiliyorlar. Kesinlikle yumuşak (soft) fırça öneriliyor.

        Fırça keman çalar gibi soldan sağa sağdan sola hareket ettirilirse dişeti çekilmelerine sebep oluyor. Fırça hareketi yukardan aşağı, aşağıdan yukarı olduğu takdirde oluşan plaklar daha kolay temizlenebiliyor. Diş hekimleri (özellikle 5-10 yaşlarındaki çocukların) yemeğin hemen ardından dişlerini fırçalamalarını doğru bulmuyorlar.

        Yemekten en az 1 saat sonra fırçalamak çok daha sağlıklıymış. Sebebi: Yemeklerden sonra dişlerin yüzeyinde meydana gelen pH (asidite) değişimi. Diş fırçalamak için beklenen 1 saat sürede diş yüzeyi ancak kendisini toparlayarak diş macununun temizleme işlemine hazır oluyormuş. Liste çok uzun. Bu 5 adet maddeyi düzeltmeyle yola çıkalım bakalım...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ