Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Mars'ta yaşam ne zaman? 'Kendimizi çok da orijinal sanmayalım, değiliz'

        Gülenay BÖREKÇİ / Derya ÖZTÜRK / GAZETE HABERTÜRK

        1960’ların sonunda yazdığı “Tanrıların Arabaları” adlı kitabıyla ortalığı altüst eden ve sansasyonel bir başarının sahibi olan İsviçreli yazar Erich von Daniken, geçen hafta kalabalık bir araştırmacı grubuyla birlikte ülkemize gelerek Nevşehir Kalesi yakınlarında yeni ortaya çıkarılan dünyanın en büyük yeraltı şehrinde incelemeler yaptı. “Tanrıların Alacakaranlığı” adlı son kitabı yakında Artemis Yayınları’ndan çıkacak olan Daniken’le, Nevşehir ziyaretinin hemen öncesinde İstanbul’da buluştuk.

        -Türkiye’ye daha önce geldiniz mi?

        Evet, zaman zaman geliyorum. Ülkenizdeki önemli arkeolojik kazılardan birçoğunu ziyaret ettim. 82 yaşındayım ama dünyayı gezmeye devam ediyorum. Geçen hafta ABD’de, ondan önceki hafta Brezilya’daydım. Şimdi de buradayım işte.

        -Teorilerinize kanıt aradığınızı söyleyebilir miyiz?

        Evet tabii, her yerde kanıt arıyorum. Bulduğum kanıtlar bazen daha yoğun, bazen seyrek oluyor. Mesela Güney Amerika, Mısır ve İngiltere kanıt bakımından daha zengin.

        -Anadolu’da önemli bulgulara ulaştınız mı?

        Açıkçası çok sayılmaz ama hiç yok da değil. Mesela Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi şahane bir yer. Orada Hititler ve Urartular’dan kalma kanatlı tanrı heykelleri, kabartmalar ve fildişi oymalar var. Bunlar bana sorarsanız dünyanın en eski ziyaretçilerinin varlığına bir kanıt. Biliyorsunuz, kitaplarımda bu konuyu ele alıyorum. Bazı kültürlerde yazılı kanıtlar da var. Sümer tabletleri bu bakımdan birer hazine; firavunların hizmetindeki eski Mısırlı rahiplerin tabletleri de öyle. Hatta büyük Yunan tarihçi Herodot’un yazdıklarında bile benim teorilerimi destekleyecek muazzam bilgiler yer alıyor.

        ‘MARS’TA DA BİR HAYAT BAŞLAMASI İHTİMALİ MEVCUT’

        -Teorinizi kısaca hatırlayalım mı?

        Bildiğimiz tarihin tamamen yanlış olduğunu öne sürmüştünüz... Bunu o kadar uzun zamandır anlatıyorum ki. Her geçen gün yeni kanıtlar elde ediyoruz. Binlerce yıl önce Dünya dışı varlıklar, daha doğrusu başka bir gezegenin insanları, uzay araçlarıyla yeryüzüne geldiler. Atalarımız taş devrinden henüz çıkmamıştı, çok deneyimsizlerdi, ayrıca teknolojik bilgileri sıfırdı, bu yüzden gördükleri şeyleri akılları pek almadı. Ve onlardan bir hayli ileride olan bu Dünya dışı varlıkları “Tanrı” sandılar.

        -Ama değillerdi...

        Elbette değillerdi. Uzay gemileriyle yeryüzüne inen bu varlıkların Tanrı olduğunu düşünmek son derece saçma. Ama atalarımız buna inandı. Ve insanlar Dünya’nın dört bir yanında ve neredeyse hemen her kültürde buradan yola çıkarak türlü çeşit mitler türettiler.

        -‘Tanrıların Arabaları’nın temelindeki fikir buydu...Kimileri sizinle dalga geçti, kimileri de kıyasıya saldırdı...

        Aynen öyle.

        -Ama şimdi size haksızlık edildiğini, haklı olabileceğinizi düşünen bilim insanları var. NASA’nın Mars’ta kesin olarak su bulunduğuna dair son açıklaması da bence sizi haklı çıkaran bir şey.

        Mars, bizim sistemimizde Dünya’ya en benzer koşullara sahip gezegen. Dünya, güneşe ne fazla yakın ne fazla uzak; ideal ısıda... Hayat bu yüzden burada başladı. Bana kalırsa benzer koşullara sahip Mars’ta da günün birinde bir hayat başlaması ihtimali mevcut. Hem Hubble Teleskobu sağolsun; her geçen gün yeni bilgiler elde ediyoruz. NASA istatistiksel olarak sadece Samanyolu’nda 4.500.000 gezegende bizimkine benzer bir hayatın mümkün olabileceğini söylüyor. Yani kendimizi çok da orijinal sanmayalım; tek değiliz.

        ‘PANSPERİA, ZEKÂNIN EVREN DE NASIL YAYILDIĞINI GÖSTERİR’

        -Yeni kitabınız “Tanrıların Alacakaranlığı”nda, evrende tek olmadığımıza dair birçok kanıt bulduğunuzu anlatıyorsunuz. Hatta birçok bilim insanının, mesela tehlikeli fikirleriyle dikkat çeken Alman Hörbigger ve İsviçreli Svante August Arrhenius’un geçmişteki teorilerinin sizi desteklediğini yazıyorsunuz... Kısaca bundan bahseder misiniz?

        Arrhenius bundan epey zaman önce “Panspermia” teorisini ortaya atmış ve bununla Nobel Ödülü kazanmıştı.

        -Nedir bu panspermia?

        Arrhenius, ilk zeki ırkın bizden çok ama çok uzun zaman önce uzayın bir noktasında gelişmeye başladığını öne sürmüştü. Ben onları kitabımda “1 Numara” diye adlandırıyorum. 1 Numara kendi türünü evrene yaymak istiyordu ve bunun için etrafa milyarlarca tohum örneği yolladı. Koşullar gereği tohumların büyük kısmının yok olacağının farkındaydı. Kimisini güneş ışıkları kavuracaktı, kimisi soğuk bir gezegene düşüp donacaktı. Bu tohumların, deyim yerindeyse ‘inşa bloklarının’ pek az bir kısmı 1 Numara’nın kendi gezegenine benzeyen gezegenlere denk gelecekti. Hayat da zaten o pek az gezegende kök salacaktı. Panspermia tam olarak budur; bize zekânın evrende nasıl yayıldığını gösterir. Daha da önemlisi yalnız olmadığımızı hatırlatır. (Röportajın geniş hali bu hafta sonu HT Pazar’da olacak.)

        MARS'TA YAŞAM NE ZAMAN MÜMKÜN?

        NASA’nın Mars’ta sıvı halde su bulunduğunu açıklamasının ardından, Mars’ta yaşam olup olmadığına ilişkin tartışmalar güçlü bir şekilde alevlendi. Bilim insanları, yapılan bu açıklamanın çok uzun zamandır planlanan Mars’ı insanların yaşamasına uygun hale getirme projelerini güçlendirdiğini açıkladı. Konu hakkında açıklama yapan uzmanların çoğu Mars’ta insanlar için bir yaşam oluşturmanın mümkün olduğunu söyledi. Bir kısmı ise bilim insanlarının asıl amacının orada bir yaşam kurmaktan çok bir koloni kurup, uzaya açılmak olduğunu belirtti. İşte uzmanların Mars’ta hayat kurmak üzerine değerlendirmeleri...

        ‘Mars’ta yaşam 2040 ya da 2050’de gerçekleşebilir’

        Türk Astr. Der. Bşk. Prof. Dr. Aysun AKYÜZ: “İlk olarak, orada ilkel bir hayatın izlerine bakılacak. Çok ileri zamanlarda da insan gibi canlıların yaşayabileceği bir ortam oluşturulmaya çalışılacak. Bütün çalışmalar bu yönde. Mars, bize iklim olarak yakın bir gezegen. Şu an bizim yaşayabilmemiz için uygun bir ortam olmayabilir ama uzun vadede neden olmasın? 2040-2050 yıllarında böyle bir şeyin gerçekleşebileceğini düşünüyorum. İnsanların yaşayabilmesi için oksijen ve suyun olması şart. Orada kurulacak bir yaşamda da bunlar olmak zorunda. Sıvı suyun bulunduğunun açıklanması ileriye dönük planları güçlendirmiş oldu.”

        ‘Mars, dünya dışında yaşanacak en yakın yer’

        İst. Ünv. Astr. ve Uzay Bil. Böl. Dr. Sinan ALİŞ: “Mars’ta insan için yaşam oluşturmak, su haberinden bağımsız olarak düşünülen bir projeydi. Bu proje ‘Mars’ın Dünyalaştırılması’ olarak adlandırılıyor. Uzun vadede plan şu: Mars’ın toprağına, Mars koşullarında yaşayabilecek bitkiler yerleştirmek. Bitkiler bir süre sonra karbondioksiti alıp sentezleme sürecine başlıyorlar. Arizona’da ‘Biosphere 2’ adlı bir çalışma var. Çölde kurulan izole bir merkezde bu tip bitkiler oluşturmaya çalışıyorlar. Olumlu gelişmeler kaydettiler. Bu, yüzlerce yıl sürecek bir proje olabilir. Yaşanacak başka bir yer yaratılacaksa buna en yakın yer Mars gibi görünüyor.”

        ‘Mars uzaya açılabilmek için bir pencere olacak’

        İTÜ Uzay Müh. Böl. Prof. Dr. Alim Rüstem ASLAN : “Mars insanlar için alternatif bir yaşam yeri değil. Yapılan çalışmaların asıl amacı Mars’ta sürekli yaşamaktan çok orada koloni oluşturmak. Bu koloniyle de Mars’ı insanların uzaya açılması için bir adım olarak kullanmak amaçlanıyor. Şu an Mars’a gönderilmek için ekipler oluşturuluyor. Bunlar oraya giderken yanlarında bütün ihtiyaçlarını götüremeyecek. Mars’ta bunu üretmeleri gerekecek. Suyun bulunmasının önemi de bunların temin edilmesine yönelik çok büyük umutlar veriyor olması. Dünya yaşanmaz bir hale geldiğinde Mars yaşanılır bir hal alır mı almaz mı büyük soru işareti.”

        ‘Dünya dışı varlıkların üssü olarak kullanılıyor’

        Sirius UFO Uzay Bil. Arş. Mer. Bşk. Haktan AKDOĞAN : “Su bulunması orada bir yaşam kurmayı kolaylaştırıyor. Belki atmosferdeki şartlar insanların yüzeyde yaşamasına olanak sağlamıyor ama orada kendi atmosferini kurabilecek kapalı fanus ya da yerin altında kolonileşme şeklinde çalışmalar yapılabilir. Ama ben Mars’ın zaten Dünya dışı varlıkların üssü olarak kullanıldığını iddia ediyorum. Mars’ın yüzeyinde bizim bildiğimiz bir anlamda bir uygarlık yok. Mars’ta yeraltında, Dünya dışı varlıkların çok ileri düzeyde üsleri var. NASA bunları gizliyor. İnsanoğlu tabii ki bir noktaya geldiğinde yıldızlararası yolculuk yapabilme düzeyine gelecek. İnsanların Mars’ta bir yaşam kurması için gerekli teknoloji 20 yıla kadar üretilecektir.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ