Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar 12 yıllık tutku: Danimarkalı Kız

        Deniz EGELİ/ GAZETE HABERTURK-PAZAR

        Ressam bir çiftin hikâyesi anlatılıyor Danimarkalı Kız’da... Eina ve Gerda Wegener’ın hayatı... Gerda bir kadın portresini tamamlamak için kocasından poz vermesini rica ediyor, kadın kıyafetleri giyen Eina’nın, Lili’ye dönüşmesi daha doğrusu kendini buluşu böyle başlıyor. Üstelik bu evlilik, bu şekilde tam 26 yıl sürüyor. Filmde iki durum var; kendini bulmaya çalışan bir adam, kocasını kaybetmek istemeyen âşık bir kadın. Tom Hooper ve Eddie Redmayne bu filmin çekilmesi, tamamlanması için 12 yıl uğraştı ve bu mücadeleye de değdi. Danimarkalı Kız, 4 dalda Oscar’a aday; Eddie Redmayne en iyi erkek oyuncu, Alicia Vikander en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi kostüm ve en iyi yapım tasarım. Filmin başrol oyuncuları perde arkasını anlattı

        EDDİE REDMAYNE: BENDEKİ KADINSILIK KAVRAMI OLAĞAN

        ■ Senaryoyu ilk okuduğunuzda neler hissettiniz? Hikâyeyi önceden biliyor muydunuz?

        Lili ile Gerda’nın hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Okuduğum şey son derece tutkulu, aşkın sınırlarını sorgulayan bir hikâyeydi. Üstelik içinde orijinallik ve sadece kendisi olmak için mücadelesi verenler vardı. Lili’yi canlandırırken peşinde olduğum şeyler de bunlardı.

        ■ Rolünüz zordu, korktunuz mu hiç?

        Rol teklif edildiği için büyük bir sorumluluk duydum. Lili, son derece harika biri ve trans toplumunda bir ikon. Onu canlandırma fırsatı verildiği için çok şansıyım. İnsanları hayal kırıklığına uğratmamak ve hatırasına zarar vermemek için endişe duydum.

        ■ Rolünüze nasıl hazırlandınız?

        Film bana senaryonun verilmesinden uzun bir süre sonra başladı. Bu sürede içinde Lana Wachowski’yle çalıştım. Birlikte Lili hakkında konuştuk. Hatta onda Gerda’ya ait eserler vardı ve bana kitaplar tavsiye etti; Kate Bornstein’ın “Gender Outlaw” ve Jan Morris’in “Conundrum”ı. Çalışmaya çok önceden başladım.

        Lili ve Gerda ressam ve filmde sizin de resim yapmanız gerekti.

        Biliyor musunuz, resim yapmayı severim bu yüzden epey heyecanlandım. İyi bir ressam değilim ama resim yapmayı seviyorum. Ama bana ilginç gelen Gerda’nın resimleriyle Lili’nin, Einar olarak yaşadığı dönemdeki resimleri arasındaki fark...

        ■ Nedir o fark?

        Einar Wegener’in resimlerine bakarsanız belirgin özellikleri vardır ve kısıtlanmışlardır. Oysa Gerda’nınkiler çok daha özgürdür. Benim için bu ilginçti. Lili’nin Einar olarak yaşadığı dönemdeki fotoğraflarına ve çizimlerine baktığınızda onu adeta boğan büyük yakaları var. Lili kendini açığa çıkarırken bir örtüyü açtı.

        Tom Hooper bir röportajında sizinle çalışmak istemesinin nedenlerinden birinin kadınsı yönüyle bağ kurabileceğinizi düşünmesi olduğunu söylemiş.

        Bundan çok söz ettik mi bilmiyorum. Yönetmenler oyuncularda hep bir şeyler arar ve biz de karakteri bulmaya çalışırız. Anneme çok benzerim. İlk profesyonel işim, “12. Gece”de Viola’yı oynamaktı. Bu yüzden bendeki kadınsılık kavramı olağan.

        ■ Hooper ile nasıl çalıştınız?

        Oyunculuğa başladığınızda tek kişilik bir orkestrasınızdır. Ama çalıştığınız kişilerle arkadaş olursanız onlarla tekrar çalışma fırsatınız olur. Tom, arkadaşım, bütün numaralarımı bilir. Yani olağanüstü yeteneğe sahip bir arkadaşla çalışmak gerçekten büyük bir zevk.

        ALİCİA VİKANDER: ÇOK ŞÜKÜR Kİ BENİ GERİ ARADILAR

        Senaryonun size geliş hikâyesi nedir?

        Metroda gazete okuyordum. Tom Hooper ve Eddie Redmayne’nin “Danimarkalı Kız” için bir araya geleceği yazıyordu. 12 yıldır bu filmi yapmaya çalışıyorlardı ve tutku projesine dönüşmüştü. İki gün sonra menajerim aradı, “Çok iyi bir kadın rolü” dedi. Gerçekten de okuduğum en güzel ve eşsiz hikâyelerden ve yolculuklardan biri olduğunu düşündüm. Tom’la buluştum. Sonra çok şükür ki beni geri aradılar...

        ■ Karakteriniz Gerda’yı anlatır mısınız? Sizce gerçek hayatta nasıl bir kadınmış?

        Zamanının çok ötesinde bir kadın. 1920’lerde bir kadının çalışması çok zordur. Kendini yetiştirmiş ve kendi portresini çizmeye çalışarak çok şey öğrenmiş bir kadın. Başkalarıyla ilgilenmesinden, sevmesinden ve desteklemesinden çok etkilendim. O kadar cömertmiş ki kendini ihmal etmiyormuş.

        ■ Kocasının kararına saygı gösteriyor. Herkesin yapabileceği bir şey değil.

        Kesinlikle öyle. Çok zorlu bir yolculuk. Birinin gerçek kimliğine bürünmesi için o kişiye fırsat veriyor. Aynı zamanda sevdiği kişiyle bağını kaybetme korkusu da var. Ama öyle bile olsa, her zaman o kişiyi ön plana koyacağını biliyor.

        ■ Tom Hooper ve Eddie Redmayne ile çalışmak nasıldı?

        Bir kez çalıştığınız yönetmenle tekrar çalıştığınızda dilini anlıyorsunuz. Onlar aynı zamanda çok iyi arkadaşlar, hemen hissediliyor. Bence bu işin özgün ve hatasız olması için en önemli şey bu.

        ■ Filmin tamamlanması yıllar sürdü ama tam zamanı olduğunu düşünenler var. Katılıyor musunuz?

        12 yıl mücadele verdikleri için mutluyum. Toplumda hâlâ seslerini duyurmak, kabul edilmek için uğraşan ve nihayet insan hakları konusunda bir hareket olduğunu düşünen transgender’lar açısından anlatılması çok önemli. Bu hareketin bir parçası olmak çok güzel. “Danimarkalı Kız” cuma günü vizyona girdi. “Gizli Dünya” 19 Şubat’ta

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ