Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar 'Dansözüm diye şatoyu yakıştıramadılar'

        HT PAZAR / Aysun ÖZ

        Geçtiğimiz hafta magazin gündemine dansöz Asena damgasını vurdu. Şato alacağı haberleriyle çok yazıldı, çizildi, konuşuldu. Bir tek o konuşmadı. Asena kontes kostümleriyle HT PAZAR'a şato hikayesini anlattı

        "Dansöz Asena, şato alıyor!" Birkaç gün önce magazin gündemine bu haber düşünce ortalık karıştı! Basına inanmayanlara da kısa bir demeçle "Allah'ın izniyle şatoyu alacağım, evraklar hazır" diye bizzat kendisi ilan etti. Ardından pek çok köşede yazarı, "Monaco'da değil o, orada şato almak o kadar kolay değil" diye eleştirdi.

        Biz de Asena'yı aradık ve işin aslını astarını öğrenmek istedik. Gerçekten şato alıyor mu, nerede alıyor, nasıl alıyor? Asena'yı şimdiden şatonun havasına sokmak için de sohbet ve fotoğraf çekimi için Pera Palace Hotel Jumeirah'ı seçtik. Barok elbisesi ve MAC'in yaptığı dönem makyajıyla Asena daha ilk karelerde havaya girmişti. Önce bir kontes kadar sert bakmaya başladı kamera karşısında, sonrasında şato alacak olmanın da heyecanıyla otelin kubbeli salonunda "kendi şatosu"ndaymış gibi şendi...

        Şatoyla ilgili haberlerle birlikte her kafadan bir ses çıktı...

        Halk yüceltiyor. Entel ve snob kesim hiçbir zaman iyi bir şey söylemez ki zaten!

        Sizin almanız herkesi şaşırttı, niye?

        Hiç hayatlarında şato fiyatı sordular mı? Oturduğum evi satsam yine alırım. O kadar pahalı değil. İtalya'da krizden dolayı almayanı dövüyorlar. Fiyatlar 500 bin dolarla 750 bin dolar arasında... 16 senedir deliler gibi çalışan bir kadın niye alamasın ki? Bunu da yapamayacaksam, o zaman intihar edeyim. Başka bir ünlü alsaydı bu kadar olay olmazdı ama bir dansözün alması insanları rahatsız etti. Ben de böylece dostu düşmanı anlamış oldum. Gerçekten dostluğuna inandığım insanlar, "Sen delisin alırsın, bir gecede neler almış neler atmış insansın. Gidelim döşeyelim" dediler. "Aaa şato mu" diye yaklaşanları da listeledim ve hayatımdan çıkardım. Benim babaannem, komşusu ev aldığında börek açardı; ben öyle gördüm. Ne yazık ki bizde hazımsızlık var, çekememezlik var.

        İlk kim aradı?

        Ünlü soruyorsan benim hiç ünlü arkadaşım yok. Yurtdışından hiç ummadığım okul arkadaşlarım aradı. Sanat çevresinden kimseden beklemiyorum, çünkü samimiyetim yok. İş yaptığım insanlardan tebrik aldım. İlk kutlayan erkek arkadaşım, çünkü ona da sürpriz oldu.

        Sevgiliden bile saklandığına göre, nereden çıktı şato almak; çocukluk hayali miydi?

        Almanya doğumluyum ve orada da ikamet ediyorum. Ocak ayından beri de Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre, Monaco, Nice, Monte Carlo dolaşıyorum. Derken bir iş teklifi geldi Monaco'dan.

        'MONACO DA DEĞİL, NICE YAKINLARINDA'

        Şatoyu aldığınız yerden yani...

        Aslında şato Monaco'da değil, Nice'e yakın dağlık bir arazide.

        Monaco nereden çıktı peki?

        Monaco'da yüksek sosyeteye dans ettiğim o gece, dansım bitti selam vermek için eğildim. Alkış kıyamet derken bir şey eteklerimi çekiştirmeye başladı ve birden salonda ses kesildi. Bir baktım 4-5 yaşlarında küçük bir kız eteklerime yapışmış. Ancak herkes şokta. Programdan sonra beni küçük kızın ailesi masasına davet etti. Meğer o küçük kız kemoterapi görüyormuş. Herkesin şaşırmasının sebebi de ilk defa bir şeye böyle tepki vermiş ve gülmüş. Annesi-babası çok teşekkür etti, ilgilendi. Çocuk için sürekli gidip gelirken, "Lütfen haftada 2-3 gün Nice'te kal" dediler. "Çocuk seni görmek istiyor, gülüyor". Uzun zamandır çocuk için oraya gidiyorum; gönül borcu, karşılıksız sevdim. Küçük de olsa bir ev alayım istedim.

        Küçük dediğiniz ev, çeneleri yoran o şato mu?

        Hayır canım, bir oda bir salon istiyordum. Paris'te oturan arkadaşlarım araştırma yapmaya başladı. Çocuğu olmayan orta yaşın üzerinde bir dostlarına ev aradığımdan bahsetmişler, beni anlatmışlar. Aile inişli çıkışlı hayat hikâyemden çok etkilenip Güney Fransa'da hiç kullanamadıkları küçük şatolarında, "İstiyorsa otursun demişler".

        Küçük kızın ailesi de "Size ev tutalım burada yaşayın" diyor ama ben, kendim alayım bari vesile olsun istiyorum. Şatonun sahibi aile, "İstiyorsa 50 yıllığına kiralayalım ama almak isterse gereken her türlü desteği veririz" deyince almak için emlakçıyla diyaloga geçtik. Böyle gelişti işte.

        'ABARTILDIĞI GİBİ DEĞİL, 750 BİN DOLAR'

        11 oda 3 salon mu?

        Evet ama küçük küçük odalar. Ayın 19'unda gidiyorum, ben de o zaman göreceğim. Emlakçıdan aldığımız bilgiler bunlar. Şatonun sahipleriyle de konuşacağım. Orada bir düzen kuracaksam, küçük kız iyileşene kadar orası neden olmasın.

        Satın alacaksınız yani öyle mi?

        Her şeyiyle ilgilenip bir gün benim olacakmış gibi yaşamak istiyorum.

        Fiyatı nedir şatonun?

        750 bin dolar. Milletin abarttığı gibi ulaşılamayacak bir şey değil. Burada rezidans fiyatı 750 bin dolar. En kötü, oturduğum evi satar üstüne kredi çekerim, oradan alırım.

        'ALAMAZ DANSÖZ, DİYORLAR'

        Artık dansa da döndünüz, iyi kazanıyorsunuz sanırım?

        Bunca senedir hiç mi bir şey kazanmadık? Ayrıca belki erkek arkadaşım alıyor; size ne? Tebrik etmek varken "Alamaz, dansöz" diyorlar.

        Oyuncu olsaydınız böyle demezler miydi?

        Söylenmezdi ya da şarkıcı olsaydım yadırgamazlardı. Ancak sokaktaki ablalar yadırgamıyor, "Kız, artık şatona beni de çağırırsın" diyorlar. Çoğu "Sen bunları hak ediyorsun, babaannene bakıyorsun, onun duası yeter" diyor. Ama entel tipler nedense yakıştıramadılar dansöz Asena'ya şatoyu.

        Babaanne ne diyor?

        Evde bir enerji var, anlıyor, o yaptığım her şeyle mutlu.

        Götürecek misiniz onu da?

        Götürmek istiyorum. Ona bir formül bulmam lazım.

        Uçak korkunuz var, sürekli gidip gelmek zor olmuyor mu?

        O küçük kızın mücadelesine katkıda bulunacağım, önemli olan o. Zaten korkum yüzünden ev almayı tercih ediyorum. Bir de kız çocuğu hastasıyım. Benim kızım olmalı. Yukarıdan istiyorum, kız istiyorum. Kız evlat başka.

        Şato da var artık, tam evlenip çoluk çocuğa karışma zamanı!

        En kötü bir daire alacağım ama bir şatomuz var orada, istediğim gibi oturabilirim.

        Diğerinin daha zamanı var, 2-3 sene sonra.

        'Artık adım Elizabeth'

        "Yalnız kontes" olmayacaksınız herhalde şatoda, sevgilinizle beraber mi yaşayacaksınız?

        "Yalnız kontes" değil, Elizabeth olacak ismim! (Gülüyor...) Bu ismi çok severim. Sevgilime gelince, Kanada'da yaşıyor. Yarı Türk. Tatilde ancak gelebilir. En iyisi Avrupa'da buluşmak.

        Eski, kullanılmamış bir şato olduğunu söylediniz, ilk nereden başlayacaksınız tadilata?

        İlk başta bahçesini düzenleyip hayvanlar almaya başlarız, benim öyle bir tutkum var. Küçük kız gelir gider. Buradan arkadaşlarım gelir. Ziyaretçimiz çok olur.

        Nasıl dekore edeceksiniz?

        Muhtemelen filmlerdeki gibi her şey dökülüyordur, başörtüyü takıp temizliğe girişeceğim. Dekorasyonsa duvar kağıdıyla başlar herhalde.

        'ŞATOYA MAYDONOZ EKECEĞİM'

        Evle ilgili başka hayalleriniz var mı?

        Evle ilgili hayallerim yok, hep bahçem olsun istedim. Hayvanları çok sevdiğim için onlarla içiçe yaşamam lazım ki ileride çocuk yaptığımda o da hayvanlarla yaşasın. Gecekondu olsun ama bahçesi olsun. Şato da olsa maydanoz ekebileyim. Toprak önemli benim için.

        Şato küçük dediniz, maydanoz ekecek bahçesi var değil mi?

        Evet var. Görmem lazım tabii... Belki adı şatodur sadece, belki de hiç oturmayacağım, belki hiç altından kalkamayacağım, bilmiyorum. Ömrümde hiç şato düşünmemiştim. Bir de filmlerde çocukken şatolar hep korkunç yerlerdi. Küçük olsun, huzurlu olsun, bahçesi olsun yeter. Son 7-8 aydır öyle şeyler oldu ki hayatımda; küçük kız bana, ben ona şans getirdik. Şimdi istesem alırım o şatoyu.

        Evraklar tamam demişsiniz?

        Şatonun sahipleri benim almamı istediği için "Prosedürü hallederiz" dediler. O nedenle evraklar hazır dedim. En kötü evimi satar yine alırım..

        '2 evimi 2 arabamı sattım'

        16 yıl uzun ama hak etiğinizi aldınız mı?

        Kaybettiğim yıllarım çok. Mecburiyetten kaybettim. Danstan el çektirildiğim günleri, o yaraları kapatmaya çalışıyorum. O dönemde 2 evimi, 2 arabamı sattım.

        Toparladınız mı şimdi?

        Ona uğraşıyorum, Türk halkı beni çok seviyor. Ama bazı insanlar basını yanlış yönlendiriyor. Her şeyi babaannem için yapıyorum. Yoksa para önemli değil benim için. Öyle olsaydı bir şeyleri parmağımda oynatırdım, bir elim yağda bir elim balda, bir yerin patroniçesi olurdum. İstediğim gibi de yaşardım ama o kadar gururluyum ki ben kendi tırnaklarımla buralara geldim. Kimse benim için "Ona şunu aldım" diyemez. Çirkin bir kadın mıyım, başarısız bir kadın mıyım? İstediğim gibi zengin bir erkek bulurum ama deli gibi çalışıyorum, çünkü yanımdaki insanların maaşını ödemem gerek.

        'Astroloğum, mülk alacaksın, dedi'

        Bir dönem astroloğunuza sormadan adım atmıyordunuz...

        Şenay Yangel hocayla çalışıyorum hâlâ.

        Şato için ne dedi?

        "Mülk alacaksın" demişti. Her şeyi söylüyor. "Bu ay TV teklifi gelebilir, günlerini saatlerini söyle, değerlendirelim" diyor.

        "Şatoyu al" dedi mi?

        "Bir mülk girişimi yapacaksın ama acele etme, gününe, tarihine bakacağız" dedi. Derse ki "O şato iyi değil", oturmam. Ama o çocuğa yakın olmam lazım.

        'Şarkıcılık olmadı çünkü sesim yok'

        Şarkıcılık niye olmadı?

        Ses yok çünkü.

        Ses şart mı?

        Bu piyasa ne sesi olanları yedi, sesi olmayanları da bir gün yer. Sahneye çıktığım zaman çıt çıkmaz, şarkıcıyken o sessizliği yakalayamadım. Kendimi çok kötü hissettim. Ses yok zaten, bir tek güzelliğine, fiziğine bakıyorlar. "Kendimi rezil etmeyeyim" dedim, bıraktım.

        Koşa koşa dansa döndünüz...

        Zaten aşık olduğum mesleğim ve ödüllerim var. Niye uğraşıyorum şarkıcılıkla?

        Niye girdiniz müziğe?

        Çok gaz verdiler. "Herkes oluyor sen niye olmayasın" dediler. "Sahne hakimiyetin var, kulağın var, vücudun güzel, sahne kostümleri yıkılıyor, bir-iki ders aldın mı niye olmasın"? Bir de dansöz olarak engellendiğim için "Bari şarkıcı olayım" dedim. Ekmeğimi kazanmam lazım. Masa başı iş yapamayacağıma göre... Şarkıcı olamasaydım, turizm-otelcilik mezunuyum, onu yapardım. Engel olmasalar dansı bırakır mıydım hiç?

        Single'ınız mı var?

        2 single, bir albüm yaptım.

        Çabuk da pes etmemişsiniz yahu, bayağı direnmişsiniz?

        Albümde 4 şarkının da sözü ve müziği benim... Bir gün çocuklarım olduğunda "Anneniz bu haltı da yedi" derim.

        'KENDİMİ MADONNA GİBİ HİSSETTİM'

        Şarkıcılıktan dansözlüğü dönünce üzüldünüz mü peki?

        Valla dönünce herkes Madonna gibi davrandı. Kendimi Madonna gibi hissettim. Zaten "Utanmıyor musun mesleğini bırakmaya, sana o meslek neler verdi, biz seni öyle tanıdık" serzenişlerini alıyordum. Mesleğimi halk hiçbir zaman küçük görmedi. Türkiye'nin en küçük, ücra köşesinde bile başbakan gibi ağırladılar. Hem de en muhafazakâr bölgelerde. Anadolu'da "Gel, hanım sana börekler açsın" diyerek karşılandım. Sahneye çıktığımda kendimi assolist gibi hissediyorum. Mesleğime aşkım onlara da yansıyor, hatta bazen assolistin önüne bile geçiyor ismim.

        Siz sahnelerden çekilince herkes çekildi sanki...

        Siz varsanız bir şeyler var, yoksanız yok. Hayatım boyunca hiçbir meslektaşıma bir şey söylemedim. Tarzım değil, işime bakarım.

        'KENDİ İMPARATORLUĞUM VAR'

        Veliahtınız var mı?

        Veliahta karşıyım. Kendi çapımda imparatorluğum var. Herkesin kendi koltuğu var, başkasının pis koltuğundan kime ne?

        Bir tarz yarattınız ama...

        Benden önce dansöze farklı bakıyorlardı. Şimdi çatalı bıçağı bırakıp dansözü izliyor herkes. Tolga Han Ağabey Dans Federasyonu'nu kurdu, benim ısrarlarımla oryantali dans sporu olarak kabul ettirdi. Teşekkür etmeleri gerekirken benim adımı duyduklarında yüzleri ekşiyor. Artık kimseye iyilik yapmıyorum.

        Size iyilik eden olmadı mı?

        Piyasaya çıktığımda 2 sene üstüne para verdim. Babaannem "Ne zaman para kazanacaksın" diye sorardı. Herkes çıktıktan sonra çıkmayı bile kabul ederdim. Kimse yardım etmedi, sadece beni televizyona ilk Mustafa Topaloğlu çıkardı. Kendi çabalarımla Asena oldum.

        Bir ara ders veriyordunuz...

        Dans hocalığını festivallerde ve üniversitelerde workshop olarak yapıyorum.

        'İçimde yaradır'

        Yurtdışında dans edecek misiniz?

        Tek amacım yurtdışında, yabancılara kendimi kabul ettirmek. Filan kişi için "Dünya çapında tanınıyor" deniyor. Nereye açılmış, kime şarkı söylemiş? Oradaki Türklere söylüyor, bunu kabul etmeme imkân yok. Olimpia'da Fransızlara karşı sahne alamıyorsan ne anladım bu işten? Ben yapabilirim, dünyanın her yerinde beni seyrederler ama şarkıcı olarak dinlemezler.

        Yakında Avrupa işi var mı?

        Hollanda Kraliyet Ailesi'nin vakıf gecesinde Mercan Dede ile dans edeceğiz. 12 Ekim'de Madonna, Rihanna, Beyonce'nin Hollanda'da çıktıkları tek mekânda çıkacağım. Artık bu fırsatlardı değerlendiriyorum.

        Eskiden değerlendirememiş miydiniz?

        Seneler önce şans kapıyı çaldı gidemedim. Kraliçe Elizabeht'in tüm dünya sosyetesini, kraliçeleri, prensleri davet ettiği bir geceye çağrıldım ama engellendim. O içimde yaradır. Hatırladığım zaman ağlarım, hiç affetmiyorum yurtdışı kapımı kapatan herkesi... Allah'a havale ettim.

        'Evde de seksi bir kadınım'

        Aşk hayatınız iyi gidiyor sanırım, gözlerinizin içi gülüyor.

        İyi gidiyor, yeni zaten.

        Erkeksi bir tarzınız da var ama romantik misiniz?

        Çok romantik bir kadınım. Ancak erkek arkadaşım "Seni tanımadan önce çok beğeniyordum ama yanına gitsem döversin diye korkuyordum. Meğer bir melekmişsin, bir kuzu" diyor. Hayata karşı sert duruyorum ama içimde bir kedi var. Çok romantiğim.

        Nasıl romantiksiniz, mumları sofradan eksik etmez misiniz?

        Her şeyi yaparım, mumları eksik etmem. Seksi bir kadınım, sevgilimi mutlu etmek isterim, kadınlık görevlerimi iyi bilirim ama erkek arkadaşım da iyi bilir. Değer benim erkek arkadaşıma, çünkü o da bana bir pırlanta gibi davranıyor. Kadınlığımı ona hissettirmek istiyorum. Bilinen ilişki dışında hep güzel ilişkilerim oldu.

        Niye bitiyor peki ilişkileriniz?

        Hep evlenilmek istedim, yuva kuralım istediler. Benim kafa başka yerlerde ama... Evlenmek için geç kalınmış bir durumum yok. İlla evlenip çocuk yapayım diye düşünmüyorum, bir de astrolojiye bırakıyorum.

        Görünmüyor mu daha?

        Gördüğü an söyleyecek ve çalışacağım.

        Ünlü bir dansözsünüz ve sahnede son derece seksi kostümler giyiyorsunuz, kıskanmıyor mu erkek arkadaşınız?

        Seksiliğimi evde de devam ettiriyorum. Beni kaldıran erkekle beraberim. Kaldırmayanla uğraşamam. Vakit kaybı. Ünlüyüm ama erkeğin benim arkamda yürümesini istemem. Asena olduğumu hissettirmem, önümde yürüsün isterim benim erkeğim. Çok centilmen ve romantik olacak, bir bakışıyla ürkütecek ama kıskanç olmayacak.

        Siz kıskanç mısınız?

        İsterim ki sevgilime bütün kadınlar kur yapsın, çok hoşuma gider.

        ‘Dans, kocam gibi'

        "Sahneye çıktığımda insanlar, karşılarında dansıyla sevişen bir kadın görüyor. Kolumu kaldırırken erkeğe kaldırıyor muşum gibi dans ediyorum. Kocam gibi dans. O seksiliği hissediyor herkes..."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ