Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞTAN şunu belirteyim: Kamu kaynaklarından (devlet değil kamu!) profesyonel spora pay ayrılmasına karşıyım. Kamu bütçesinden spora bir pay ayrılacaksa gençlerin, sıradan vatandaşların spor yapma imkânı sağlanmalı, bu işten para kazanacak endüstriyel stadyumlara veya vergi affına değil.

        Şimdi sadede gelelim: Stadyumun inşası, açılışı, yolları derken asıl konu güme gitti yine. Stadyumun asıl hedef kitlesi taraftarlar tam anlamıyla güme gitti. Hele açılış gecesindeki 45 bin kişi sadece protesto amacıyla orada bulunan bir grup gibi damgalandı. Halbuki tribündeki seyircilerin büyük bölümü oraya protesto için gelmiş değildi. Başbakan, TOKİ Başkanı ve şurekasının da pek umurlarında olduğunu zannetmiyorum. Asıl dertleri çok sevdikleri takımlarını bundan böyle medeni bir ortamda izlemek, desteklemek, başarı gelirse doyasıya sevinmekti.

        Peki inşası yılan hikâyesine dönen bu stadyumda taraftarların talepleri ne kadar dikkate alındı? Stadyumun konumu ve inşaatıyla ilgili seçimler zaten İstanbul’daki rant paylaşımı üzerinden yapıldı. TOKİ, Galatasaray, belediyeler dahil her kurum kendi kazanacağı paraya odaklandığı için taraftar hangi semtte yoğun, yeni stada gider mi, hangi grup nerede oturur sorularının sorulduğunu hiç sanmam. Türkiye’de adet olduğu üzere tüm bunlar tepeden inme yöntemlerle halledildi.

        İnşaat kısmı bitti şimdi de stadyumdaki davranış konusuna gelindi. İşte en kritik konu da bu. Galatasaray, Türkiye’nin en modern futbol stadyumuyla beraber hiç kuşkusuz yeni bir seyirci tipi de yaratmak istiyor. Bu, endüstriyel futbolun yeni endüstriyel seyircisi.

        Bu yeni seyirciye her istediğinizi dayatamazsınız. Hele daha statta hiç resmi maç oynanmadan, “Onu almayız, bunu almayız” demek en yapılmayacak hareket. Bu seyirciye hem müşteri muamelesi yapıp reklama ve sponsorlara boğulmuş bir stadyumda oturtarak hem de hâlâ eski üslupla “Bunu yap, bunu yapma, stada böyle gel, böyle gelme,” diyemezsiniz.

        Çünkü bu yeni stadyumda bundan sonraki yıllarda maç izleyecek, para harcayacak kitleyi birinci dakikadan küstürmüş olursunuz. 20 ila 40 bin kişilik paralı seyircinin yerine yenisini koymak öyle kolay değil.

        Bu yeni futbol seyircisi biraz şımartılmak ister. Binlerce lirayı bayılıp sezonluk koltuğunu almıştır, karşılığında da en iyi hizmeti bekler. Dandik tostla ve ayranla yetinmez. Stadyumda evindeki konforu bekler. Maç öncesi ve sonrasında eğlendirilmekten hoşlanır. Otoparkta yer bulamamak canını çok sıkar. Hele medyanın önünde azarlanmak hiç hoşuna gitmez.

        Eğer tribün gelirinizi Avrupa seviyesine yükseltmek istiyorsanız bu yeni seyircileri el üstünde tutmaktan başka çareniz yoktur. Bunun yolu da önce bu seyircinin gönlünü almaktan geçer.

        Diğer Yazılar