Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her yıl olduğu gibi yine Sevgililer Günü geldi çattı, Cumartesi gününe denk gelen 14 Şubat Sevgililer Günü, âşıkların bir araya geldiği özel bir gün… Peki, ya aşksızlar ne yapacak? Aşksızlar için en ideal seçimlerden biri aşk filmlerini seyrederek, kendilerini oradaki karakterlerin yerine koymaları… En azından âşıkmış gibi davranabilirler. Fazla melankolik olmaya hiç gerek yok! Aslında Sevgiler Günü artık tüketim günü olmaya başladı, herkes birbirlerine hediye alarak tüketime katkı sağlıyorlar. O gün gerçekten farklı ve sıradışı bir şey yapmak gerek ki, günün anlamı ve önemi ortaya çıksın. Elbet planları olanlar vardır. Planlarınızı harekete geçirin!

        Sevgilisi olmayanlar her yıl Sevgililer Gününde telaşa girerler. Aslında telaşa girmemeleri gerek neticede bu gün çok da kutsal bir gün değil. Sonuçta Sevgililer Günü geleneği bize çok yabancı. Tüm dünya kutladığı için biz de kutluyoruz. Özel günleri hepimiz severiz, insanlar o günlerde hatırlanmayı severler. Kim sevmez ki? Şu bir gerçek ki; sevgilisi olanlara her gün bayram… Önemli olan aşkı ortaya çıkarmak ve sergilemek… Eğer aşkınızı sergileme konusunda tereddüttünüz varsa işte size fırsat!

        Sevgilinizi takın kolunuza ve romantizmin tadını çıkarın. Romantizmden anlamayız biz diyorsanız, kendinize göre bir kutlama yapabilirsiniz. Örneğin sevgilinizle eğlenceli bir aşk filmi seyrederek, sevginin gücünü keşfedebilirsiniz. Hele ki sinema aşığı iseniz, fırsatlar sizden yana. Fırsatlardan bahsedelim hemen. !f film festivali deneysel filmlere imza atarak, sizi bambaşka bir yolculuğa çıkarıyor, hatta konseptleri de kalp! Kalbimiz hem festival, hem de aşk için atıyor. Festival’in 14 Şubat’ı kapsıyor oluşu, sinema tutkunu âşıklar için, harika bir deneyim. Onların aşk yuvası olan festival, tüm sevgilileri/âşıkları bir araya getirerek toplu bir kutlama yapacak.

        O kutlamada yer almak için hemen biletlerinizi alın. Tabi bunların dışında başka seçenekler de var. Örneğin; sevgilinizle beraber evde DVD seyretmek…

        Sizin için hazırladığımız film listemiz:

        1- My Best Friend’s Girl (Arkadaşımın Aşkı) (2008): Kadın-erkek çekişmesinin, abartılı olarak ele alındığı konulara odaklı olan “Arkadaşımın Aşkı” sıradan bir romantik komedi… Konusuna gelince: Birkaç haftalık flört döneminden sonra, Dustin, kız arkadaşı Alexis’in kendisinden uzaklaştığını fark eder. Onu tekrar kazanabilmek için en iyi arkadaşı Tank’in yardımına başvurur. Tank, kadınları önce baştan çıkartıp, sonra adeta delirterek ayrılma konusunda ustadır. Sevgilisi tarafından terkedilmiş erkeklerle anlaşır; çünkü onunla ilişki kuran kadınlar, eski sevgililerine dönerler. Yönetmenliğini Howard Deutch’un yaptığı filmde, başrolu Kate Hudson, Alec Baldwin, Jason Biggs, Dane Cook gibi ünlü isimler paylaşıyor.

        2- Aşk Tutulması (2008): Eski Türk filmleri tadında olan “Aşk Tutulması”, kimi zaman dramatize edilmiş karakterleri ve olayları bastırıp komediye yelken açarken, kimi zamansa; tıpkı matematik kurallarında olduğu gibi, komediyi elinin tersiyle iterek senaryo gereği, ters orantı kuruyor. Diğer bir deyişle, gülerken hüzünlendiriyor, hüzenlendirirken de güldürüyor. Seyircileri retro havası almaya iten yönetmen, bazı sekanslardaki rayına oturtulmuş sabık müziklerle parodi yaparak, “romantik” kelimesini ön plana çıkartıyor kendince

        3- He's Just Not That Into You (Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar) (2009): Ken Kwapis’in yönettiği ve Ben Affleck, Jennifer Aniston ile Drew Barrymore’un oynadığı “Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar”, 20’li 30’lu yaşlarında Baltimore’lu bir grup insanı konu alıyor. Yönetmen, kadınla erkeğin ilişkisini kapalı bir dünya gibi resmetmeyip kenarına köşesine hayattan ayrıntılar iliştiriyor, ilişkilerine en büyük tehdidin gerçek hayattan geldiğini ima ediyor. Karâkterlerinin arasındaki iletişimsizliğin altını çizmeyi abarttığı veya yola çıkıp hayatı geride bıraktığı bölümlerde, vitesi yükseltiyor ve bunun yanı sıra kaçınılmazı kabullenebilmenin erdemleri üzerine uzun, dingin, ama her an izleyiciye yaşattığıyla ilgili bir güzel bir deneyim sunuyor bize sanki.

        4- My Bloody Valentine (Sevgililer Günü Katliamı) (2009): Kan görmeye ne kadar dayanabilirsiniz? Kömür madenindeki kazada 5 kişinin ölmesine sebep olan Tom Hanniger, on yıl sonra, Sevgililer Günü’nde kasabaya döndüğünde, sebep olduğu ölümler hâlâ yakasını bırakmamıştır. Karanlık geçmiş yine gün yüzüne çıkar. Başında madenci kaskı ile elinde, kazma olan sapık bir katil etrafta kol gezmektedir. Tom ve diğerleri dehşetle fark ederler ki katil onları öldürmeye gelmiştir. O katil seneler önceki katil midir orası muallak işte. “Sevgililer Günü Katliamı” ilk başta kopya cinayeti süsü veriyor. Zamanla anlıyorsunuz ki, olaylar hiç de sanıldığı gibi gerçekleşmiyor ve yıllar önceki katilin ruhu filmdeki karâkterlerden birine geçiyor.

        5- Perfect Sense (Yeryüzündeki Son Aşk) (2011): Mükemmele yakın aşkın tanımını yapan “Yeryüzündeki Son Aşk”, duygular olmayınca aşkın da öleceğini simgeliyor ve şunu ekliyor: aşk dokununca güzeldir! Evet, gerçekten de aşk dokununca güzeldir, ama bazen aşk gözler aracılığıyla da anlam kazanır. Savaşı kazanmak için robotlaşmamamız gerektiğini ima eden film, aşkın kutsallaştırılmış tarafını, derin bir mevzu üzerinden anlatıyor. “Yeryüzündeki Son Aşk”, duygular ve tensel dokunuşlar olmadığı zaman, insan olmanın özünün yitirildiğini vurgularken, karakterlerin duygularını kaybetmemek adına verdikleri mücadele de olumsuzluklara karşı durulan tavrı sergiliyor. “Yeryüzündeki Son Aşk” zorlukları başarmanın mucizevi etkisi ile beyinde yer eden bazı etiketlerin kaldırılmasıyla, imkânsızın çözümüne ulaşacağımızın garantisini sağlayan dramatik bir yaşam kurgusu…

        6- Rio, Eu Te Amo (Rio, I Love You) (Seni Seviyorum Rio) (2015): "Rio, Eu Te Amo" 10 yönetmen tarafından çekilen 11 filmden oluşuyor.Dünyanın farklı ülkelerinden gelen yönetmenler,her bir filmde Rio’nun başka bir semtini aşk ile kuşatıyorlar. Her filmin karakteristik bakış açısını yansıtan kısa aşk öyküleri, kültürler arasında bir kara delik oluşturarak geçişi sağlıyorlar. Filmin oyuncu kadrosundaHarvey Keitel, John Turturro, Nadine Labaki, Rodrigo Santoro, Ryan Kwanten ve Vincent Cassel gibi isimler yer alıyor. Film 14 Şubat Sevgililer Günü vizyona girdi. John Turturro varsa izlenir!

        7- The Time Traveler's Wife (Zaman Yolcusunun Karısı) (2009): Paralel kurgu ile örülü film zaman yolculuğu hikâyesini, aşk üzerinden işliyor. Farklı zaman dilimleri nedeniyle kavuşamayan âşıkları merkeze alan film, aşkın kavuşulamadığı zaman güç kazanacağını ve kalıcı olacağını vurguluyor. Pek de yalan sayılmaz! Aşkı engellerle donatan yönetmen, bilim kurgu mitini aşk ile yumuşatıyor. Bu filmi bilim kurgu diye izlememezlik yapmayın, çünkü yoğun duyguları bir arada yaşayabileceğiniz bir film, hele Sevgiler Gününde izliyorsanız, tam filmin içine öyle bir gireceksiniz ki, tekrar çıkmanız zor olabilir.

        8- Great Expectations (Büyük Umutlar) (1998): Charles Dickens’ın romanından adapte edilen film, fakir bir ailede büyüyen bir adamın maceralarını anlatıyor. Fakir ama soylu adamın hayatının aniden değişmesi ise, filmin en önemli noktası, çünkü fakir karakter miti çürütülüp, yerine beyefendi bir karakter oturtulacaktır. Bu beyefendi karakter çocukluk aşkına kavuşmak için, ideallerinin peşinden gitse bile, onu bekleyen çok büyük bir engel vardır. O engeli aşması da gerçekten çok zordur. İhtiraslı bir aşkı aktaran film, müzikleriyle de hafızalara kazınmıştır. Charles Dickens’ın bu ölümsüz eseri nasıl unutulabilir ki? Life In Mono’nun müzikleriyle izleyenleri hipnotize eden film, insanların içinde yeşeren umutlara selam yolluyor ve umutların daha da büyümesine vesile oluyor. Hem de sonuna kadar savaşın diyerek…

        9- Sweet November (Kasımda Aşk Başkadır) (2001): Keanu Reeves ile Charlize Theron’ın başrollerini paylaştığı film, melankolik bir hikâyesini hüzünlü bir şekilde anlatıyor. Kanserli bir kadına âşık olan, adamın hikâyesi, trajik olduğu kadar romantik de! “Aşk kanserin bile en iyi ilacıdır” diye mesaj gönderen film, aşkın gücünü perdeye ışınlayarak oradan güzel bir enerji almamızı sağlıyor ve ‘ne aşkmış be!’ diye vurgu yapmamızı istiyor. Aksiyon filmlerinin öncüsü Keanu Reeves’i romantik bir filmde görmek bizi oldukça mutlu etti. Âşık bir adamı oynamayı başarabilmiş mi, derseniz? Evet başarmış!

        10- Love Story (Aşk Hikâyesi) (1970): Geçmiş yılların en başarılı oyuncuları Ali MacGraw ile Ryan O'Neal’ı bir araya getiren film, yine imkânsız aşkı huzurlarımıza getiriyor. Harvard Üniversitesinde Hukuk okuyan genç bir adamla, Radcliffe Kolejinde müzik öğrencisi genç bir kadının hikâyesini, dramatik bir biçimde aktaran film, klan çatışmasını ortaya koyarak aşka sekme vuruyor. Genç adamın âşık olduğu kız işçi sınıfından olduğu için, bu farklılık olayların melodramatik bir hal almasına neden oluyor. Sonrası daha da acıklı! Genç kadınla evlenen, genç adam eşinin, lösemi olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılıyor. Filmi izlerken hüzünlenebilirsiniz, o nedenle mendillerinizi yanınızda bulundurmayı ihmal etmeyin! Zengin ve fakirin klasik hikâyesi ile baş başa bırakıyoruz sizi.

        Diğer Yazılar