Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Animasyon filmlerinin yeri ayrıdır, onlar sıkıntılı yaşamımızın, en büyük neşe kaynağıdırlar. Bizi güldürür ve neşelendirirler, hatta öyle bir büyü yaparlar ki, o büyünün etkisinden kolayca çıkamazsınız. Renk paletinden damlayan renkler ile soluk yaşamımızı canlandırarak, bize daha önce hiç tatmadığımız deneyimi yaşatırlar. Animasyon böyle bir şeydir işte! Bir kere sizi himayesi altına aldı mı, artık ondan kurtuluşunuz yok. Çocukluğumuzdan beri bize eşlik eden çizgi filmler, artık yerini yavaş yavaş animasyon filmlerine bırakmaya başladılar. Her yaşa hitap eden animasyonlar var. Büyüyen animasyon çılgınlığı ortaya çok güzel işlerin çıkmasına vesile oluyor, bu da animasyon ile olan bağımızı kuvvetlendiriyor. Yıllarca hafızalardan silinmeyecek animasyon filmlerinin, kült oluşları da bu yazdıklarımızın kanıtı!

        Animasyon filmleri yapmayı bıraktığını açıklayarak bizi üzen Hayao Miyazaki'nin sektördeN çekilip emekliliğini kutlaması, animasyon dünyasında bayağı tartışılmıştı. Gönül isterdi ki devam etsin, ama aldığımız bir habere göre, son filmi ile istediği başarıyı elde edemeyen Miyazaki'nin bu kararı almasının sebebi Stüdyo Ghibli'nin durumunun kötü oluşuymuş. Bilemiyoruz tabi doğru olup olmadığını.

        Bildiğimiz bir şey varsa o da, Pixar'ın canlı animasyon tekniğiyle 3 boyutlu ve sıradışı işler ürettiği. 2 boyutlu animasyon yerini artık 3 boyutluya bıraktı. Gerçekten şu ara animasyon filmlerinde büyük bir artış var. Kimi çocuklara yönelik, kimi yetişkinlere... Seçeneklerin fazla olduğu animasyonlar renkli ve canlı bir dünyaya transfer olmak isteyenler için, iyi bir seçim. Kısa süreliğine gerçek yaşamdan koparak sanal bir maceraya çıkmak isterseniz listemize bakmanızı tavsiye ederiz.

        İşte listemiz:

        1- Wall-E (2008):

        Şu ana kadar yapılmış en iyi animasyon filmlerinden biri olan "Wall-E" duygusal sahneleriyle bir animasyon filminin nasıl duygu yüklü olabileceğini göstererek, bazı önemli söylemlerde bulunuyor. Robotlara mimikler ekleyen yönetmenler, onların da aynı insanlar gibi sevinip üzüldüklerini perdeye yaftalıyorlar. Keşke onlarla iç içe olsak diyorsunuz, yani seyirciye o kadar yakınlar. Yüzlerindeki hüzünlü ifadeleri nasıl unutabiliriz ki... Özellikle de Wall-E! Bir de romantik aşk var ki, her izleyişinizde içinizi burkacak ve gözleriniz dolu bir şekilde koltuğunuza yapışacaksanız, hem de en güçlü tutkalla! Duyguyu sonuna kadar veren animasyon, sevimli ve yardımsever robotların dünyalarındaki yaşam biçimlerini daha net anlamanıza vesile olacak. Onları insani özelliklerle süsleyen yönetmenler, sadece birer makinadan ibaret olmadıklarını anlatmak üzere yola çıktıklarını filmin her karesinde belli ediyorlar. Karşımızda melodramatik bir animasyon örneği var, ama animasyonun bazı sahnelerindeki ders verici mesajlar seyirciye sert bir tokat atıyor. Silkelenseniz de kendinize gelemiyorsunuz. Bu animasyonu halen izlememiş olanlar varsa mutlaka kaçırmasınlar.

        2- Spirited Away (Ruhların Kaçışı) (2001):

        Animasyon ustası Miyazaki'nin en önemli yapıtlarından biri olan animasyon, fantastik dünya ile gerçekler arasında sıkışıp kalan küçük bir kızın maceralarına konuk oluyor. Genelde küçük kızları başkarakter koltuğuna oturtan Miyazaki, iki dünya arasında sıkışıp kalan, küçük kızların yaşantılarına derinlemesine dalarak, onların çatışmalarına yer veriyor. Tıpkı burada olduğu gibi... Miyazaki animelerinde her zaman yolunda gitmeyen şeyler vardır ve onların çözüme kavuşması için bol diyalog koyarak hikâyedeki ana fikri ortaya çıkarır. Konu şu şekilde gelişir: Ailesi ile yeni bir kasabaya taşınmak için yola çıkan Chihiro, ailesinin yolda bir tünel görüp içeri girmesiyle dünyası adeta alt üst olur. Çünkü o tünel büyülüdür. Kasabada bir başına kalan Chihiro ailesini bulmak için tüm enerjisini harcar ve korku dolu bir yaşam böylece başlamış olur. Özellikle belirtmek istiyoruz; Miyazaki animeleri çocuk animeleri değillerdir, tamamıyla yetişkinlere özgüdürler. Anime yapmayı bırakan Miyazaki'yi bundan böyle göremeyeceğimiz için, eski animelerini seyrederek ona saygı duruşunda bulunabiliriz.

        3- Up (Yukarı Bak) (2009):

        En az "Wall-E" kadar iyi olan "Up" klişe animasyon filmlerine çarpı atarak, alışılmışın dışında bir animasyona imza atıyor. Ütopik bir hikâyeye sahip yaşlı ve huysuz bir adamın hayallerine yer veren "Up", "Bir ev nasıl uçar?" sorusunu soruyor. Yaşlı adam döşüyor işte, çılgın olan bir yaşlıdan zaten bu beklenir. Demek ki hayallerine takmış. Evinle oradan oraya seyahat etme fikrini ortaya atan yaşlı adam, balonla uçmayı çok sevdiği için evini uçan bir eve dönüştürüyor. Çünkü o göklerin hâkimi... Bulutların arasında bambaşka bir hayal âlemine gidiyor. Filmin adı da bu yüzden "Yukarı Bak". Yaşlı adam yerde olmayı sevmiyor, ne yapacaksınız!

        Huzurun yerde değil gökte olduğuna inanan yaşlı adamın, düşlerinin peşinden gitmesi ve imkânsızı başarması gerçekten çok anlamlı. Hem animasyon kalitesi, hem de ilginç hikâyesiyle 2009 yılının en iyi animasyonu.

        4- Howl's Moving Castle (Yürüyen Şato) (2004):

        Fantastik tarafı güçlü olan anime, gençlere ağırlık vererek onların aşklarına, büyülü dünyalarına, mücadelelerine ve sırlarına konuk oluyor. Büyücüler, cinler, yürüyen şato ve daha niceleri... Miyazaki'nin atmosferi her ne kadar renkli görünse de, her şey göründüğü kadar renkli değil. Çok güçlü çatışmalar var. Dışarıdan bakıldığında fantastik bir anime gibi görünüyo, ancak ondan çok daha ötesi! Kara büyünün etkisinden kurtulmak için, uğraş veren genç kız, aynı zamanda dışarıda patlak veren savaşı önlemek zorundadır. Bir taşla iki kuş misali... Miyazaki epizotik hikâyeleri birbirine bağlayarak onların tek bir celsede çözülmesini istiyor. Ardı ardına ilerleyen epizotik hikâyelerin çarpıcı sürprizlerle dolu oluşu, Miyazaki'nin zekâsını ortaya koyuyor. Miyazaki'nin animelerindeki düğümleri çözmek öyle kolay değildir, başta basit gibi gözükürler, ama gitgide zorlaşırlar. Miyazaki bize olayları sorgulatarak, onları içselleştirip gerçeklerle yoğurmamıza imkân tanıyor. Bu animede bunu çok göreceğiz.

        5- Bolt (2008):

        Kendini süper kahraman zanneden bir köpeğin hayal ve gerçek arasında yaşadığı dilemmayı anlatan animasyon, içsel sorgulara zemin hazırlayarak Bolt'un yolunu bulmasına yardımcı oluyor. Gerçeği öğrendikten sonra öfkeli bir köpeğe dönüşen Bolt, içine kapanarak çevresindekilerin ona neden yalan söylediklerini bulmaya çalışıyor. Hayat da yalanlarla dolu değil midir zaten? İnsan gibi olmayı seven Bolt, aynı insanlar gibi hareket ederek hayata küsüyor. Zengin bir hayattan, berduş bir hayata geçiş yapan Bolt'un yolda başına gelenler, gerçek yaşamla tanışmasına vesile oluyor. Tüm bunlar Bolt'un başına gelmeseydi o hala hayal dünyasında yaşıyor olacaktı. Büyülü dünya içinde ayrı bir, büyülü dünya anlatan animasyon, eğlenceli ve duygusal sahneleriyle izleyenleri mıknatıs misali kendine çekecek. Filmi seyrettikten sonra keşke Bolt gibi bir köpeğim olsaydı diyeceksiniz.

        6- Minuscule: Valley Of The Lost Ants (Kayıp Karıncalar Vadisi) (2013):

        Diyalogsuz bir animasyon nasıl olur hiç düşündünüz mü? İşte karşınızda Minuscule! Sembollerle ve bazı seslerle isteklerini anlatan, uğur böceği tüm film boyunca yardımseverliğini ve iyi niyetini karıncalara yardım ederek kullanıyor. Uğur böceği o kadar sevimli çalışkan ki, boyuna posuna bakmadan karıncaların görevlerini üstleniyor, içinde nasıl bir inanç varsa artık. İnsanlık dersi veren uğur böceği hayattaki aylak insanlara gönderme yaparak boş durmanın kötü olduğunu vurgulayarak, çalışkan olmanın altın kurallarını kendi yöntemleriyle öğretiyor. Buraya kadar her şey çok olumlu, ama olumsuzluk yaratan kötü karıncalara ne demeli? İyilik ve kötülük arasında gidip gelen hikâye, uğur böceğinin, kötü karıncalara karşı verdiği amansız savaşı perdeye aktarıyor. Hikâyemizdeki uğur böceği iyiliği temsil eden bir melek sanki... Sessiz film tadında olan animasyon, usta çizimleriyle, kusursuz görselliğiyle, panoramik ve doğal görüntüleriyle eşsiz bir deneyim sunuyor. Mutlaka seyredilmeli!

        7- Paddington (2014):

        "Paddington", görselliğiyle, hikâyesiyle, eğlenceli ve duygu dolu sahneleriyle seyirciyi mutlu eden bir aile filmi. İngilizlere ait bazı bilgiler veren film, mekân kullanımıyla da fazlasıyla İngiliz kokuyor. Paddington yeni bir buluş değil aslında, daha önce televizyon çizgi dizisi olarak yapılan animasyona, yenilikler katılarak beyazperdeye uyarlanışını zaten biliyorsunuzdur. Farklı bir mizah anlayışıyla perdeye yaftalanan animasyon, hikâyedeki duyguyu seyirciye geçiren nadir animasyonlardan... Çocuklara ders veriyor oluşu da artısı! Öğretici yanını sonuna kadar kullanan animasyon, İngilizlerin yaşantısı hakkında da bazı bilgiler vererek onların farklı bir mizah anlayışlarına sahip olduklarını dile getiriyor. Konuşan bir ayı ilginizi çekiyorsa o halde filmi izleyin, eminim ki ondan öğrenecek çok şeyiniz vardır.

        Diğer Yazılar