Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Görevimiz Tehlike” filmi ilk vizyona girdiği zaman hem müzikleriyle hem de aksiyon sahneleriyle bayağı sansasyon yaratmıştı. Tam serinin yere çakıldığını düşünürken Tom Cruise hamle yaptı ve serinin devam edeceğinin sinyallerini verdi. Tam da yaz aylarında film sıkıntısı çekerken filmin Temmuz’da vizyona girmiş oluşu kafa dağıtmamıza vesile oldu. Cruise seriyi o kadar sahiplendi ki, sanki onu çocuğu gibi görüyor. Hatta Imdb.com sitesindeki bilgiye göre; Cruise altıncısını çekmek için kolları sıvamış. Hoş kendisi şu ara “Top Gun 2” ve “Jack Reacher: Never Go Back” filmlerinin çekimleri ile meşgul… Önemli bir hatırlatma; filmin DVD’sinin ön siparişini 11 Aralık gibi verebilirsiniz.

        Tom Cruise uzun süredir düşüşteydi ve kendini yeniden gündeme getirmesi için acilen bir şeyler yapması gerekiyordu ve yaptı. Yapımcılığını üstlendiği "Mission: Impossible - Rogue Nation” bu sefer voliyi vurarak iyi bir hasılat elde etti, hem de yazın vizyona girmiş olmasına rağmen! Malum seri olarak yapılan filmler bir yerden sonra izleyiciyi sıkıyor, çünkü aynı hikâye evirip çevrilip önümüze sunuluyor, bu da seriden soğumamıza sebebiyet veriyor. Serinin beşinci filmi misyonunu tamamlayarak bize şunu düşündürdü: “Görev başarıyla tamamlandı!” Serinin en iyisi olduğunu kolayca söylemek mümkün… Birinci filmdeki detayları bünyesinde barındıran film, nefes kesici aksiyon sahneleri ile görselliği yerli yerinde kullanarak sürükleyiciliğini elinden hiç bırakmadı. CGI teknolojisini kullanmadan bunu başarmak pek kolay değildir, ama serinin diğer hikâyelere oranla, bu hikâyeye daha fazla emek harcandığı açıkça ortada… Filmde öyle bir plan sekansı var ki, resmen dudak uçuklatıyor. Ayrıca Tom Cruise’un arzusu nedeniyle kovalamaca ve uçak sahnelerinde özel efekt kullanılmadığını da belirtmek gerek.

        SERİYİ YENİDEN TOM CRUİSE ÇEKİP ÇEVİRDİ

        Blockbuster sinema dünyasında kendine yer edinip de, bunu beşinci filmle kıran Tom Cruise’un oyunculuğu için de söylenecek pek söz yok, çünkü oynadığı sahneler çok tehlikeli. Genelde öyle sahnelerde dublör kullanıldığı için Cruise’un o sahneleri dublör kullanmadan canlandırmış oluşu gerçekten de takdire şayan… Cruise artık eski formunda değil diyenlere sanırız iyi bir ders verdi. Kulağımıza çalınan bir bilgiye göre; Cruise çekimler sırasında bir kaç kez yaralandı.

        Genel itibariyle film, kendi içinde küçük epizotlara bölünmüş gibi bir his yaratmasının yanı sıra gerçek efektlere ağırlık vererek, kovalamaca ve çatışma sahneleriyle dolu bir aksiyonolduğunu kanıtlıyor. Peki, bu filmi bu kadar özel yapan Cruise mu? Bir nevi diyerek önemli bir detayı paylaşıyoruz sizinle: deli bir aksiyon ustası olan Cruise, bu sefer havalanmakta olan bir uçağa dışarıdan tutunmaya karar vermiş.Eğer böyle giderse Cruise yaşına başına bakmadan kendini arabanın altına atacak. Sınır koymayı sevmeyen Cruise’un daha nice Görevimiz Tehlike filmlerini izleyeceğiz gibi geliyor. Biz filmlerden bıksak bile o oynamaktan asla bıkmayacak.

        Buraya kadar her şey çok olumlu olmasına karşın yine bir ‘ama’ kelimesi ile karşı karşıyayız. Nedir bu ama kelimesi? Açıkça izah etmek gerekirse; Fas’ta geçen bir hızlı motorsiklet kovalamaca sahnesinde mizahın işi ne? Ne gerek vardı? Aksiyon filmi olarak piyasaya sürülen “Görevimiz Tehlike 5”te yer alan komedi ne yazık ki akışı bozdu, sebebi de şu: sakar ajan filmlerinden beslenen yönetmen filme farklı bir hava katmak isteyip de üstesinden gelememiş. Eh ne de olsa aksiyon filmlerinde komedi filmin ruhunu bozuyor. Aksiyon-komedi şu ara oldukça revaçta bunu çok iyi biliyoruz ancak burada olmamalıydı. Sadece motorsiklet sahnelerinde değil, diğer sahnelerde de mizaha yer verilmiş. En iyisi mizahı görmezden gelerek filmin içine doğru sürüklenmek, aksi takdirde filme haksızlık etmiş olacağız.

        GÜZEL SÜRPRİZLER

        Sadece işin pazarlama alanına eğilmeyen Tom Cruise ve yönetmen Christopher McQuarrie hikâyeye odaklanarak, sadece entrika ile hikâyeyi gözümüze sokmaya çalışmıyor. Entrika var, ama olması gerektiği gibi! Tom Cruise’un başbakanı odaya alışından tutun da orada yaşanan sürprizlere kadar her şey yerli yerinde.

        2.35: 1 teknik sistemle çekilen film, eski yılların casus filmlerinden ilham alarak, araya yeni karakterler yerleştiriyor. O karakterlerden biri de sakar ajan tiplemeleriyle ünlü Simon Pegg’in canlandırdığı Benji karakteri. Karakterin filme yeni bir hareket kattığını rahatça ifade edebiliriz, fakat biraz eğreti kalıyor sanki… Şu şekilde yorumlamak gerek: yukarıdaki paragraflarda filme mizah yerleştirildiğinden bahsetmiştik, Simon Pegg’i senaryoya dâhil edebilmek için mizah sahneleri aralara sıkıştırılmış. Poker surat komedisindeki ustalığını hemen hemen çoğu filminde gösteren Pegg, maalesef burada gösteremiyor. Senaryoda biraz sırıtmış! Senaryoya göre; IMF’i ortadan kaldırmaya çalışan dolandırıcılık örgütü olan Sendika’nın tehlikeli faaliyetlerinden kurtulmak için Pegg, Tom Cruise’a yardım ediyor ve sonrasında örgütün hedefi haline geliyorlar. İşte alın size macera! Sürpriz sekanslarla dolu olan film, klişelerden kurtulmaya çalıştığı için bir sonraki sahnede neler olacağını kolayca tahmin edemiyoruz, bu da filmin gizemli oluşunun güzel bir sembolü!

        Gelelim serinin neden çok tuttuğuna… Başarılı bir müzik yaparak yola çıkan film, müziği beynimize kazıyarak başarısını perçinliyor. Film ve müzik arasında müthiş bir balans var. Filmin müziğinin Grammy Ödülü'ne aday oluşunu da unutmamak lazım! Her zaman ilk filmin yeri ayrıdır o ayrı konu, ama beşincinin de ilk filmden aşağı kalır yanı yok.

        Netice o ki; Mission: Impossible - Rogue Nation” hikâyesiyle, kurgusuyla, oyunculuklarıyla, heyecan yaratan sahneleriyle ve görselliğiyle izleyiciyi senaryonun içine hapsediyor ve oradan hiç çıkmak istemiyorsunuz. Filmde akışı bozan ya da izleğe zarar veren sahne olmadığı için (komedi sahneleri hariç) senaryo tökezlemiyor, su misali akıyor. Karakterlerin neyi niçin yaptıklarını rahatça anlıyoruz. Senaryodaki amaç belli olduğu için karakterler ona göre hareket ediyorlar. Hareketli sekansların senaryo ile olan uyumunu da işin içine kattık mı tamamdır! Senaryoda yer almayan gedikler sayesinde tam kıvamlı bir aksiyon filmi seyretmiş oluyoruz.

        Diğer Yazılar