Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayranlarını çok sevdiğini belirten Tobin Bell, Türkiye’ye gelerek hayranlarını ziyaret etmek istediğini açıkladı. Bell’in Türkiye’ye karşı olan ilgisi zaten çok belliydi. Resmi ‘Twitter’ hesabında İstanbul hakkında paylaştığı resimler gözümüzden kaçmadı doğrusu… Dur durak bilmeden çalışan ve kariyerini filmlerle süsleyen Tobin Bell, meşgul olmayı seven bir oyuncu. Bell, yaşına rağmen oldukça enerjik. Çünkü spor yapıyor. Sağlığını düşünen Bell, zinde kalmak adına formunu koruyor. Aynı anda bir çok proje ile uğraşması da cabası! Tobin Bell’e göre insanlar kendi karmik yolunu takip etmeliymiş. Pek anlamadık ama neyse… Bell hakkındaki en önemli bilgi ise, Bell’in Dünya Kupası’na olan düşkünlüğü. Söyleşiyi yaparken Bell’in Dünya Kupası ile ilgili olduğunu öğrendik. Meğer ne ilginç adammış Tobin Bell…

        Testereseverler uzun süredir “Saw 8” in gelmesini bekliyorlar. Ama üzülerek belirtiyorum ki, “Saw 8” in yapılıp yapılmayacağı yönünde,henüz net bir bilgi yok. Bunu bizzat Tobin Bell’in ağzından duydum. Bell, bana bunun spekülasyon olduğunu ve “Saw 8”in yeniden çekilebilmesi için Lionsgate’in süreye ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Keşke tam tersi olsaydı. Tabi şunu da belirtmek gerek, Lionsgate “Saw 8”i tozlu raflara doğru fırlatmadı, halen üzerinde çalışıyor. Evham yapmayalımhemen,önünde sonunda “Saw 8”e kavuşacağız. Sadece sabırlı olmamız lazım! Halen bir umut var. Tobin Bell gerçekten çok enteresan bir oyuncuymuş, söyleşide kendisini daha yakından tanıma fırsatına eriştim. Bel, boşa John Kramer olmamış. Bunu neden mi söyledim, açıklayayım: Hayvan düşkünü olan Bell, insanların ve hayvanların istismar edilmelerine dayanamadığı için öfkesine hakim olamıyor. Saw serilerinde de bu böyleydi. Sonuçta Bell kendi kimliğini yansıttı, başka bir şey yapmadı.

        Duyduk duymadık demeyin Tobin Bell artık yönetmen oldu. Oyunculuk artık Bell’e yeterli gelmediği için sınırlarını genişletti. Umarız yönetmenlikte aradığını bulur. Yalnız Bell ile yaptığımsöyleşide ilgimi çeken çok önemli bir detay var o da şu: Bell bize Jigsaw rolüyle popüler olmasından dolayı rahatsız olmadığını, tam tersine çok mutlu olduğunu aktardı. Eh, ne de olsa beklediğimiz bir cevaptı. Bell’i Saw serileri ile tanıdık belki ama o zaten meşhurdu. Demek ki, Bell’i fazla önemsememişik. Bell, altı yaşından berisahne tozu yutuyor. Birçok ünlü oyuncu ile beraber “New York Actor Studio”da oyunculuk eğitimi alan Bell, şu sıralar “Dark Corners”ın çekimleri ile meşgul durumda… Film, ülkemizde vizyona girer mi, bilinmez. Bize değerli vaktini ayıran Tobin Bell’e çok teşekkür ederiz. Bell bu söyleşisiyle tüm hayranlarına selam yolluyor.

        ‘Imdb.com’dan aldığımız bir bilgiye göre, “Saw 8”in çok yakında vizyona gireceğinden bahsediliyor, ancak bununla ilgili henüz belirli bir tarih yok ve sizin isminiz de oyuncular listesinde yer alıyor. Bu gerçekten doğru mu? Eğer doğruysa “Saw 8”i kimin yazıp yönettiğini çok merak ediyoruz. Eğer bir sorun olmazsa bize bildiklerinizi bahşeder misiniz lütfen…

        Tobin Bell: ‘IMDB.COM’da gördüğünüz şey hakkında bilgi sahibi değilim. Ama söyleyebileceğim tek şey; bunun spekülasyon olduğu yönündedir.

        “LIONSGATE’İN SÜREYE İHTİYACI VAR”

        ‘Lionsgate’ başta neden Saw serilerine devam etmek istemedi, bunun nedeni neydi? Sanıyoruz ki daha fazla Saw filmi olacak…

        T.B:‘Lionsgate’ Saw serilerini devam ettirmek niyetinde, ancak hikayeye devam etmeleri ve zenginleştirmeleri adına, biraz zamana ve düşünmeye ihtiyaçları var. Onlara göre; (Lionsgate’ın hayranları üzerinde her zaman parmağı var. )

        Jigsaw karakterini canladırmak hoşunuza gitti mi? Saw serilerinden önce sizi çok iyi tanımıyorduk ama sizin televizyon serilerinde oynadığınızı keşfettik. Televizyon serilerinde mi oynamayı tercih edersiniz yoksa sinema filmlerinde mi? Ayrıca Jigsaw karakterinin hayatınızı değiştirip değiştirmediğinizi merak ediyoruz, eğer değiştirdiyse Jigsaw’dan önceki yaşamınız nasıldı?

        “JOHN KRAMER’I CANLANDIRMAYI SEVİYORUM”

        T.B: Evet, John Kramer’i canlandırmayı seviyorum. O tamamiyle farklı bir boyuttan geliyor. John Kramer güçlü ve çok katmanlı bir karakter, bu yüzden mücadeleyi seviyor. Zaten kendisi hikayenin merkezinde yer alıyor, bu en büyük ödül…

        Ben, onun izinden gitmeyi tercih ediyorum, mesela role hazırlanmak ve bir sonraki filmin çekileceği lokasyonları tamamlamak gibi… Altı yaşından beri aktör olmayı arzuluyordum ve hayallerim gerçek oldu.

        Dünya çapında ünlenen Saw serisi, bana popülerlik getirdi. Herkes yüzümü tanır oldu. Ben, önceden de tanınıyordum ve hayranlarım vardı, ama bir oyuncu olarak, geniş çaplı tanınma olayı gerçekten çok güzel bir şey.

        Türkiye’de Saw serileri çok fazla kişi tarafından izlendi. (sayıyı tam olarak kestiremiyoruz) Bu yüzden Türkiye’deki hayranlarınız çok fazla. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir gün hayranlarınızı ziyaret etmek için Türkiye’ye gelmek ister miydiniz? Bu durum sizi mutlu ediyor mu?

        T.B: Ülkenizi ziyaret etmek istememin yanı sıra, ülkeniz hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isterim. Ayrıca Türk hayranlarıma teşekkürlerimi iletiyorum.

        “SAW 3D LİONSGATE’İ MEMNUN ETTİ”

        Amerika’da “Saw 3D” çok fazla izlendi mi? Hasılat ‘Lionsgate’ için tatmin edici miydi, yoksa tam tersi miydi?

        T.B: Lionsgate’ın “Saw 3D” ile mutlu olduğunu düşünüyorum. “Saw 3D” hem hikaye gelişimi hem de hasılat açısından oldukça başarılıydı.

        Neden Saw serileri bu kadar başarı elde etti? Bunun en önemli nedeni neydi? Biz bu başarıyı perçinleyenin zeki ve akıllı ‘Jigsaw’ karakteri olduğunu düşünüyoruz…

        T.B: Korku fanatikleri,bu tür filmlere kendilerini adeta adamışlar. Çok katmanlı hikaye zekice kurgulandığı zaman değer biliyorlar. Korku türünde ortaya güzel işler çıkıyor, ancak yazılan hikayekorkutucu anlardan daha korkunç olmalı, özellikle de polis bulguları ve görsel efektler… İzleyiciler hem karakterlerin derin motivasyonları hakkında fikir üretmeyi seviyorlar hem de karakterler arasındaki ilişkiye önem veriyorlar.

        “NEW YORK’TAKİ ACTOR STUDIO’DA YAPTIĞIM ÇALIŞMA KENDİME İNANMAMI SAĞLADI”

        Dünya çapında ünlü bir aktör olmayı hiç düşünmüş müydünüz? Okuduğumuz bir makalede sizin bu kadar ünlü bir oyuncu olmayı beklemediğiniz yazıyordu. Bu doğru mu?

        T.B: Ben her zaman,filmlere estetik anlamda katkıda bulunacağımı kafamda canlandırdım. İyi iş her zaman iyi iştir. Hangi ülkede oynadığınızın, iyi ya da kötü karakteri canlandırıp canlandırmadığınızın hiçbir önemi yok. (Ben iyi ve kötü adam tanımlamalarına inanmıyorum, çünkü insanlar bundan çok daha karmaşık) Çünkü bu, sanatın birleştirici unsurlarından biridir.

        New York’taki Actor Studio’da yaptığım çalışma kendime inanmamı sağladı. Orada daha önce James Dean ile aynı binada bulunmuş olan Lee Strasberg ile çalıştım. Diğer isimler ise sırasıyla şu şekilde yer alıyor: Ellen Burstyn, Elia Kazan, Karl Malden, Al Pacino, Melissa Leo, Christopher Walken, Arthur Penn, Estelle Parsons, Shelly Winters, Kim Stanley, Geraldine Page ve Montgomery Clift… Bu isimler dünya çapında çok büyük bir etki yarattılar. Eğer kendinize inanmıyorsanız, zorluklara karşı direnip, sebat etmeniz zor olacaktır.

        “LIONSGATE’IN DESTEĞİ PAHA BİÇİLMEZDİ”

        Jigsaw olarak tanınmak sizi rahatsız ediyor mu? Jigsaw karakterini canlandırmak sizi zorladı mı? Rolü kabul etmeden önce çok düşündünüz mü?

        T.B: Jigsaw karakteri ile insanların üzerinde iyi bir etki bıraktığım için mutluyum. Kendi ruhumla böyle bir role bürünmek büyük bir şanstı. Aktörler hangi rol olursa olsun, o role hayatlarını vermeliler. Bana bunu yapmamda yardımcı olan aktörlere, yönetmenlere, yazarlara, yapımcılara, ve ekiplere şükrediyorum. Lionsgate’ın desteği paha biçilmezdi.

        Saw serilerinde birbirinin içine geçen çok fazla mesaj vardı, bunu sizden duymak istiyoruz. Jigsaw olarak asıl mesajınız neydi ?

        T.B: Hayatlarımıza değer vermeliyiz. Hem de her saniyesine… Kendimizi verimli olabilmek adına yetiştirmeliyiz. İşler yolunda gitmese bile… Etrafımızda şükredeceğimiz şeyler var. Onların yüreğimizden ve ruhumuzdan geçmesine izin vermeliyiz. Çünkü o şükrettiğimiz şeyler düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkiler.

        “ŞÜKRETMEYİ BİLMELİYİZ”

        “Saw3 “de Jigsaw öldü (eminiz), kimbilir belki de Jigsaw ölmemiştir ve bir sonraki serilerde yeniden gözükecek… Siz de bizim gibi mi düşünüyor sunuz? Biz Jigsaw’u yeniden görmek istiyoruz, sadece flashbacklerde değil…

        T.B: Bu fikri sevdim. “Bittiğini mi düşünüyorsunuz…ama hala BİTMEDİ…”

        “SPORU SEVİYORUM”

        Siz Saw serilerinde her zaman “oyun oynamak istiyorum” dersiniz. Hayatın bir oyun olduğuna, ve bizim de o oyunun bir parçası olduğumuza inanıyor musunuz? Gerçek hayatınızda oyun oynamayı sever misiniz?

        T.B: Ben oyun oynayan biri değilim. Belki masa tenisi, belki de ‘Gin Rummy’, bilemiyorum. Sporu çok seviyorum. Özellikle de futbolu ve Amerikan futbolunu… Beyzbolu da aynı şekilde. Bu röportaj sorularına yanıt verirken ‘Dünya Kupası’ ile meşgul durumdayım.

        “BENİM ADIM JOHN”

        Saw serilerinde tahmin edemeyeceğimiz bir çok sürpriz ve kurbanları ele geçiren tuzaklar vardı Bu tuzaklar tıpkı bir bulmaca gibiydi… Bu yüzden adınız Jigsaw öyle mi? Belki de başka bir sebebi vardı…?

        T.B: Önceki filmlerde John, deneklerin vücutlarından aldığı parçalarla puzzle inşa ediyordu. Polis cinayet sahnelerini araştırdığı zaman o parçaları buluyordu. O nedenle Polis, John’a, Jigsaw demeye başladı. “Saw 2” filminde dedektif Matthews Jigsaw’a şunu söyledi: “Sanırım sana Jigsaw olarak hitap edilmesini seviyorsun”, John ona şekilde yanıt verdi: “Hayır, Polis ve medya bana o şekilde hitap ediyor. Benim adım John.”

        İnsanlar şiddetten rahatsız oldukları için Saw ve ona benzer filmleri izlemek istemiyorlar, ancak Saw serilerinde insanlık adına çok önemli dersler vardı.Ama ne yazık ki, bazen o dersler öne çıkmayıp şiddet öne çıkıyor. Saw serilerinde neden bu kadar şiddet vardı, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

        T.B: Şiddet; insanlık dersi veren bir kontrpuan (çeşitli melodileri birbirine uydurma)dır. Tıpkı güzel bir müzik gibi… Senfoni, konçerto ve sonat tamamiyle farklı motiflerdir ve ritimler tek bir parça halindedir. Akıcı bir müzik, ağır çalınan bir parça ve farklı ritimler bir araya geldiklerinde dinleyici rahatlatırlar. Mesela heyecanlandıran motiflerde ve acil anlarda olduğu gibi.. Bu, bir bütün olarak işlemek durumundadır. En iyi Saw filmleri birbirlerine başarı ile entegre olan psilojik motiflerden ibarettir. James Wan ve Leigh Whannell tarafından yapılan “Saw” buna en iyi örnektir. Oluşturulan alt-metinler şiddetin anlamını ortaya koyar ve ona zemin hazırlar.

        Saw serilerinin neden ‘Halloween’ zamanı vizyona girdiğini bize açıklar mısınız? Halloween’in Saw serileri ile ilgisi nedir?

        T.B: Saw bir korku filmidir. ‘Halloween’ ise korku bayramı. Filmin korku bayramı gecesi vizyona girmesi önemli bir gelenek haline geldi. Hayranlar böyle olmasını çok seviyor.

        “AMANDA VE JOHN ARASINDAKİ İLİŞKİYİ UNUTAMAM”

        Saw serilerinde oynarken ilginç bir anınız oldu mu hiç? Eğer olduysa bizimle paylaşır mısınız lütfen…

        T.B: Amanda (Shawnee Smith) ve John arasındaki güçlü ilişkiyi her daim anımsayacağım. Bu; “Saw 3” filmine sıcaklık ve insanlık getirdi, zaten hikayenin de ihtiyacı vardı. Ayrıca dedektif Mathews’u canlandıran Donnie Wahlberg de “Saw 2”de gayet başarılı bir iş çıkardı. Bu benim için güzel bir anı oldu… Ayrıca Costas Mandylor’ın arkadaşlığı bana zaman içinde çok şeyler kattı.

        “CHARLİE CLOSER HİT MÜZİK YAPTI”

        Müzikler çok hipnotik ve baştan çıkarıcıydı, bu düşüncemize katılıyor musunuz? Sizi çok etkileyen bir müzik oldu mu hiç?

        T.B: Müzisyen Charlie Clouser tema ile uyumlu hit bir müzik yaptı ve müzik dünya çapında ünlendi. Mükemmel olduğunu herkes biliyor. Ayrıca Hydrovibeher (Heather St, Marie ve Mat Dauzat) isimli müzik grubu daha önce bazı filmlere katkıda bulundu.

        “ZORBA İNSANLAR BENİ SİNİRLENDİRİYOR”

        Jigsaw’un kötü insanları öldürmediğini biliyoruz, çünkü Jigsaw onlara bedel ödetiyor. Eğer yasalar olmasaydı, insanlar bir sürü kötücül insanı katlederdi. Siz böyle bir şeyi yapabilir miydiniz?

        T.B: Açıkçası, insanların hayatlarına müdahil olmak ve onların davranışlarını yargılamak bana zor geliyor. Güçlü insanlar ve güçlü hayvanlar istismar edildiklerinde (kötü muamele yapıldıklarında) öfkem tavan yapıyor. Zorba insanlar beni sinirlendiriyor.

        İntikam bazen iyi, bazen kötüdür. Aslında bu içinde bulunduğunuz duruma bağlıdır biraz da… Sizi kandırmak ve alt etmek isteyen birinden hiç intikam (Jigsaw gibi) almayı düşündünüz mü?

        T.B: Hayır. Ben başkalarının ne yapacağına müdahale etmemeye çalışıyorum. İnsanlar kendi karmik yolunu takip etmeli.

        Bugünlerde üzerinde çalıştığınız başka projeler var mı? Varsa bizimle paylaşır mısınız lütfen…

        T.B: Şu an birçok proje üzerinde çalışıyorum. Örneğin üzerinde çalıştığım “Unbelief”benim en çok ilgimi çeken bir proje. “Dark House”, “In Extremis”, “Keepers”, “Phantom Halo”, ve “Manson Family Vacation”ın çekimlerini tamamladım. Televizyona geçecek olursam, en son “Criminal Minds” (CBS) ve Wilfred (FX) dizisinde oynadım. Yakınlarda gelecek olan aksiyon filmi olarak da The “Rogue”da yer aldım. Şu aralar psikolojik gerilim film olan “Dark Corners”ı çekiyorum. Aynı zamanda da filmin oyuncusuyum.

        Röportaj: Arzu Çevikalp

        NOT: Tobin Bell hayranları için video yapacaktı ama zamanı olmadığından yapamadı, ileriki bir tarihte yapıp yollayacağını dile getirdi. Tobin Bell’den mesaj var: ‘Türkiye’deki tüm hayranlarıma teşekkürlerimi iletiyorum.’

        Diğer Yazılar