Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yeni bir kurumumuz veya kurulumuz daha oldu. Afet Yönetimi Politikaları Kurulu; hayırlı olsun. Orman yangınlarıyla zorlu mücadele verdiğimiz günlerde afetlerle baş etme yöntemimizde de bir sorun olduğu ortaya çıkmıştı. Ama uyarılarımızı dikkate alan olmamıştı. AFAD veya ilgili bir kurumun bakanlıkların üzerinde konumlanarak, direkt cumhurbaşkanlığına bağlı olmasının gerekli olduğunu defalarca yazdım. Bu deprem sebebiyle de konuyu daha fazla gündeme getirip, AFAD’ın bir bakanlık çatısı altında olmasının yanlışlığına ve koordinasyondaki eksikliklerine dikkat çektim.

        Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Afet Yönetimi Politikaları Kurulu teşekkül ettirilmesi geç kalınmış olmasına rağmen önemli bir adım. En azından bu deprem sebebiyle bir yanlış düzeltilmiş olacak. Bakalım AFAD’ın, Kızılay’ın konumunda nasıl bir değişiklik olacak? AFAD’ın baştan aşağı gözden geçirilmesi için, barınma, konteyner temininde ve çadır konusunda gösterdiği ilginç performanslara bakılması yeterli olabilir. Kızılay için cümle kurmaya bile gerek yok!

        Afetlerle mücadelede Türkiye’nin yetişmiş personeli, birikmiş tecrübesi, kesinlikle yeterli seviyede makine parkı, donanımı var. Ama bunları koordine edecek kurumları ve işbaşında insanı yok. Olan kurumlarının yapısı bozuldu, elaman kalitesi kalmadı. Şu an helva yapma sorunu yaşıyoruz.

        Mesela Orman Genel Müdürlüğü ekipleri yılların tecrübesiyle orman yangınlarıyla mücadelede işlerini iyi yapıyorlar. (Araç gereç eksikliği, zamanında uçak, helikopter kiralanmaması gibi hususlar ise ayrı bir konu.) Ama yangın şehre, kasabaya, köye, fabrikaya, limana, elektrik santraline sıçradığı zaman acil durumun şekli değişiyor. İş orman personelinin ilgi ve bilgi alanından çıkıyor ve adeta sahipsiz kalıyor. Kimin, nasıl müdahale edeceği bilmecesi ortaya çıkıyor. Bunu yaşadık. Bu deprem sebebiyle de bir bakanlık çatısı altındaki AFAD’ın yetersizliğini, koordinasyon eksikliğini, devletin ilgili kurumlarının deprem öncesi organize edilemediği gerçeğini gördük. Bakanlıklar üstünde konumlandırması gerçeği bir zaruret olarak karşımıza çıktı.

        Bakanlıklar altındaki kurumların acil durumlarda devletin imkanlarını bırakın yönlendirmeyi, elimizdeki varlıkların envanterini bile çıkaramadığını biliyoruz. Bu durumda afet anında kimi, hangi teçhizatla ve hangi yetkiyle olay mahalline yönlendirebilirsiniz. Yaşanan bir örnek; Bir şehirden askerlerle dolu uçak deprem bölgesindeki bir havalimanı için havalanmak istiyor, ama varacağı meydanın, ilgili otoritelerin bu uçuştan haberi yok ve dolayısıyla gelişine izin vermiyorlar. Yurt dışından yardım için gelen çoğu yabancı ekipler, yardım uçakları da bu sıkıntıyı yaşadı. Deprem bölgesine hangi araçların, kamyonların, TIR’ların öncelikle gireceği hususunda karmaşa oldu. Ciddi iletişim sorunu yaşandı. AFAD olayın bu tarafını unutmuş olduğundan GSM operatörleri baz istasyonlarını faaliyete geçirmek için ekiplerini öncelikli olarak sahaya sokamadı.

        Dün, Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’nın kapanış konuşmasında tüm bu hususlar ele alınmış olmalı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Afet Yönetimi Politikaları Kurulu kurulacağını açıkladı. .Halihazırda 9 tane olan politika kurullarına 10’ncu olarak Afet Yönetimi Politikaları Kurulu eklenecek, ama bu hususu da iyi düşünmek lazım. Kurula ilave olarak da başka adımların atılması gerekli olabilir.

        ULAK 5G'sini Barcelona'da yabancı şirketler tanıttı

        ULAK 5G'sini Barcelona'da yabancı şirketler tanıttı
        0:00 / 0:00

        Barcelona’da bu sene yapılan Dünya Mobil Kongresi’ne (MWC) diğer ifadeyle dünyanın en büyük iletişim ve haberleşme fuarına deprem sebebiyle ülkemizden birçok şirket katılamadı. Katılamayanlardan birisi de ülkemizin yerli ve milli baz istasyonu geliştiren şirket ULAK Haberleşme oldu. Geçen yıl kendi adıyla fuarda boy gösteren, ürünlerini sergileyen ULAK için bu yıl Barcelona MWC’da sürprizler vardı. Kendisi gitmedi ama ürünleri fuarda dünyanın en önemli yabancı şirketlerinin stantlarında yer aldı.

        ABD merkezli Advanced Micro Devices, Inc. (AMD) ve Analog Devices gibi önemli iki firma ULAK’ın ürününe stantlarında yer verip, lansman sunumu yapmışlar. Sergilenen, ULAK tarafından yerli ve milli imkanlarla geliştirilmekte olan 5G baz istasyonu temel komponentlerinden 32T32R RRU ürünü. Dünyanın en büyük fuarında, uluslararası arenada Türkiye ilk kez böyle bir teknolojik ürünü yabancı şirketlerin talebiyle gösterime sunmuş oldu. Deprem sebebiyle Barcelona seyahatimi iptal ettiğimden, bu gelişmenin şahidi olamadım.

        Henüz tasarım aşamasında olan ULAK 5G baz istasyonu ürünü, AMD ve Analog Devices gibi chipset üreticilerinin ciddi desteğini alarak, stantlarında sergilenmesi önemli bir gelişme. ULAK’ın şirket olarak fuarda olmasından daha da önemli. Çünkü ürününü dünyanın en önde gelen teknoloji firmalarına sunmaya başlamış. Daha ne olsun.

        Mesela AMD, iş ve tüketici pazarları için bilgisayar işlemcileri ve ilgili teknolojileri geliştiriyor. Çok uluslu yarı iletken şirket. Ana ürünleri arasında sunucular, iş istasyonları, kişisel bilgisayarlar ve gömülü sistem uygulamaları için mikroişlemciler, anakart yonga setleri, gömülü işlemciler, grafik işlemciler bulunuyor. Analog Devices, Inc. ( ADI ) ise veri dönüştürme, sinyal işleme ve güç yönetimi teknolojisinde uzmanlaşmış çok uluslu, yarı iletken şirket. ULAK ev sahipliği yapan iki şirketin kimliği de çok güçlü.

        Dünyada çip krizinin yaşandığı bu ortamda çok az firmanın ulaşabildiği yeni nesil chipsetler için bu iki firma ULAK Haberleşme’ye destek vermiş. Türk mühendislerinin ortaya çıkarmış olduğu ürünü de fuarda kendi standlarında sergileyerek, lansmanını yapmışlar. Böylece ULAK, fuara katılmadan ürünlerini çok iyi bir şekilde tanıtma şansını yakalamış.

        Ekonomik kriz, deprem ve 6'lı masa krizi!

        Ekonomik kriz, deprem ve 6'lı masa krizi!
        0:00 / 0:00

        Krizin de krizi olur mu? Oluyormuş. O günleri yaşıyoruz. Ekonomik krizimiz ilginç tuhaflıklar, denemeler, ehliyetsiz yaklaşımlar içeriyor. Ekonomik krizin sebeplerini çözmeden, özellikle insan hatalarını, liyakat meselesini tam konuşamadan başka krize savrulduk.

        Deprem bir afet ama onun yönetimini de krize çevirdik. Deprem kuşağında yaşıyoruz. Kısa süre önce de yıkıcı bir deprem yaşadık. Fakat devlet kademeleri bundan ders almadığı gibi deprem sebebiyle toplanan vergileri tedbirler için değil, kolay yoldan, amacı dışında başka yerler için harcamış olduklarını öğrendik. Ülke insanına güvenimiz sarsıldı. Ehliyet, yeterlilik krizi yaşıyoruz.

        Depremde yaşanan krizleri, liyakatsiz kişilerin sebep olduğu sorunları konuşamadan, tartışamadan siyaset krizi patladı. Gündem değişti. Deprem, ekonomi krizini, siyaset, 6’lı masanın dağılması da deprem krizini arka plana attı. Siyasette de ehliyetsizlik, beceriksizlik, tecrübesizlik sorunu mu yaşıyoruz? Yani insan sorunu etrafımızı kuşatmış gibi. Sistem hep kriz çıkaranların önü mü açıyor acaba.

        Bence son kriz bağıra bağıra geliyordu. Süreci kötü yöneten, sözler verdiği 4 partiyle ortak hareket edip, en önemli ortağını ikinci plan atan, hatta “geçmişte destek olduk, bize mecburlar” yaklaşımı sergileyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve etrafındakiler oldu. İYİ Parti 6’lı masadan kalkmadı, kaldırıldı. Kenara itildi. Masadaki diğer 4 parti lideri CHP ile ortak hareket ettiğinden çözüm arayışına bile giremedikleri gözleniyor. Çünkü hepsi Kılıçdaroğlu’nun gölgesinde var olabiliyorlar.

        İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in masadan kalktıktan sonra yaptığı açıklamalar da tartışmalı. Kullandığı dil, iletişim şekli ve iki belediye başkanı; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş haricinde başka bir alternatif yol haritası sunmaması da siyaseten sorunlu. İYİ Parti’nin yer almayacağı Millet İttifakı’nın şansı ne olabilir? Eğer bu ittifaka HDP de katılırsa, durum daha da enteresan hal alabilir.

        Bir de siyasetin asıl oyuncusu henüz devreye girmiş değil. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan. Yeni bir açılım, parlamenter sistem söylemi ve yeni oluşumlar da gündeme gelirse siyasette taşlar ciddi anlamda yerinden oynar…

        Diğer Yazılar