Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri, siyasetin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

        İYİ Parti yönetiminden önemli isimler bu öneriye sert tepki gösterdiler. Buna gelmeden önce CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun tepkileri ve son açıklamaları üzerinde durmak istiyorum.

        Kılıçdaroğlu adaylık sürecinde her gün yeni bir adım atıyor. Esasen kendisini adaylığını ilan etmiş sayanlar pek de haksız sayılmaz.

        Tam da bu nedenle HDP konusundaki tepkileri, doğrudan bu partiyi anmadan şekilleniyor. Bakanlık tartışmasında “Yok öyle bir şey” demesi, ancak sözünün devamında 6’lı masaya pas atması da bunun yansıması.

        CHP, herhangi bir söylem ya da eylemle HDP aleyhinde tavır almıyor, hatta aynı zeminde olmaktan rahatsızlık da duymuyor. Tezkere oylamasındaki “hayır” oyu bunun en açık örneği.

        Seçim takvimi daraldıkça bu alanda yeni tartışmaların, üstelik daha da sertleşecek biçimde devam edeceğini şimdiden öngörebiliriz.

        CHP’NİN STRATEJİSİ

        İzlediğim ve kulislerden edinebildiğim kadarıyla Kılıçdaroğlu’nun stratejisi birkaç başlık altında özetlenebilir.

        Birincisi, yeni seçim yasası ile “altın hisse” avantajını yitiren küçük partileri kendi adaylığı için yanında tutabilmek. Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin bu davete sıcak bakması muhtemel görünüyor.

        İkinci olarak herhangi bir şekilde HDP’yi doğrudan hedef alacak açıklama ya da yaklaşımlardan uzak durmak. Şu ana kadar da böyle davrandı. Ancak HDP, kendisini dolaylı muhatap alan bu yaklaşımı da kendi stratejisi açısından doğru bulmuyor.

        Üçüncüsü, iki belediye başkanını adaylık kulvarının dışında tutarak, hem partisine hakim olduğu, hem de süreci yönettiği vurgusunu güçlendirmek.

        Ancak burası en zorlu başlık CHP lideri için. Çünkü her iki ismin de farklı ve meşru yöntemlerle aday gösterilebileceğine dair tartışmalar ve arayışlar bitmiş değil. Bu dengenin Mansur Yavaş ismi üzerinden İYİ Parti’ye uzandığı da bir başka önemli nokta.

        Bir dördüncüsü, İYİ Parti’nin CHP’’den oy almasını ya da kendisine gelmesi muhtemel oyların adresi olmasını engellemek istiyor. Çünkü sayısal anlamda olmasa da, etkinlik boyutuyla İYİ Parti’nin masanın belirleyici aktörü olması Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önünde ciddi bir engel oluşturuyor.

        KİMİN SÖZÜ PARTİYİ BAĞLAR?

        Gelelim kimin söylediği siyasi partileri bağlar ya da bağlamaz tartışmasına.

        Öncelikle Meral Akşener’in Yeniçağ TV’de Gürsel Tekin’in sözleri üzerine yaptığı açıklamaların altını çizelim.

        “Sayın Gürsel Tekin çok tecrübeli, CHP’nin kilit taşlarından bir tanesidir. Dolayısı ile böyle bir cümle kurduğuna göre, böyle bir kanaat belirttiğine göre partisinin görüşlerini iletiyor demektir.”

        Bu sözlerin anlamı, mesajı ve yakın geleceğe dair verdiği izlenim gayet açık.

        İYİ Parti, CHP yönetiminde olmasa bile Tekin’in sözlerini ciddiye almış ve parti görüşü olarak değerlendirmiş.

        Gürsel Tekin parti yönetiminde değil, tamam doğru. Fakat şu da doğru. Siyasi partiler, sadece kurumsal anlamda partide yönetici pozisyonunda olan isimlerden ibaret değil. Böyle bir tanım siyasetin alanını daraltır.

        Kimi isimlerin ne söylediği konumuna göre değil, siyasi ağırlığına göre değerlendirilir. Tekin de öyle bir isim.

        YAVAŞ HAMLESİNE DEVAM

        Benzeri bir durum daha önce İYİ Parti’de yönetici konumunda olan Yavuz Ağaralioğlu için de geçerli.

        Tam da bu nedenle dün gece Habertürk’te söylediklerini fazlasıyla dikkate almak gerekiyor.

        Adaylık konusunda verdiği mesajlar doğrudan Kemal Kılıçdaroğlu’na elbette. Özeti şu: Aday dayatmayın.

        Mansur Yavaş hatırlatması ise İYİ Parti’nin adaylık konusunda karşı hamlesinin giderek daha belirgin hale gelmesi. Meclis Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ve yakın tarihte İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu üzerinden verilen mesajlarla bir bütünlük oluşturuyor.

        Akşener, hep altını çizdiğim gibi şu ana kadar CHP liderinin adaylığına destek anlamında tek bir söz söylemedi.

        HDP tartışması bu nedenle tek başına bu partiye gösterilen tepkiden oluşmuyor.

        İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’na yönelik tavrının bir yandan zeminini, diğer yandan bahanesini oluşturuyor.

        Diğer Yazılar