Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Yıl: 2016

        Gazete, hafta sonları yayımlanan dergisinde, Yeni Amerika Vakfının Amerikan

        Strateji Programında üst düzey araştırmacı olan Paraf Khanna'nın, mart ayında

        piyasaya çıkacak olan "İkinci Dünya: Yeni Küresel Düzende İmparatorluklar ve

        Etki" adlı kitabından derlenen bir makalesini yayımladı.

        Khanna, "Hegemonyaya Elvada" başlıklı makalesinde ABD'nin politikaları ve

        dünya genelindeki gelişmelere göre 2016 yılındaki olası durum hakkında

        tahminlerde bulundu ve Amerikan yönetiminin, dünya üzerindeki etkisini

        kaybetmemek için çaba harcaması gerektiğini, ancak AB ile Çin'in büyümesinin

        önüne geçme şansının çok az olduğunu belirtti.

        "Dünyadaki güç dengesi Bush'un iki başkanlık döneminde kökten değişti. Hem

        onun politikaları nedeniyle hem de daha da önemlisi bu politikalara rağmen. Belki de tarihin nasıl hızla oluştuğunu görmenin en iyi yolu biraz ileriye bakmaktır" diyen yazar, ABD'nin, güç dağılımında farklılığı önleyebilmek için, BM ile tam işbirliğini tercih etmesi, ortak güvenlik ve huzurun sağlanmasında liderlik yapabileceğini, yapması gerektiğini dünyaya kanıtlaması gerektiğini kaydetti.

        ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, "ABD'nin kalıcı düşmanları yok"

        sözünü hatırlatan yazar, "Ancak kalıcı dostları da yok" dedi.

        -ABD'NİN İMAJI-

        Dergideki yazıya göre çoğunluk, Afganistan ile Irak'ın işgalini Amerikan

        emperyalizminin bir sembolü olarak görüyor. Ancak işgal politikası, emperyalizme özgü aşırılığın işareti ve her harcama, ABD silahlı kuvvetlerini zayıflatıyor.

        ABD'nin çıkarlarının peşinden koşması, terör ağlarında direnişi canlandırıyor,

        direniş de intihar eylemleri gibi tarzlar doğuruyor.

        ABD'nin tek kutuplu dönemi, Washington'un hegemonyasına karşı diplomatik ve finansal karşı hareketleri ve yeni bir dünya düzenini canlandırıyor. ABD başkan

        aday adayları Clinton, McCain veya Obama'nın bu büyümeye karşı koyma şanslarıysa çok az.

        21. yüzyılın süper güçleri olarak ABD, Çin ve AB'nin gösterildiği yazıda,

        Rusya, Hindistan ve savaşlarla boğuşan İslam ülkelerinin bu büyüme sürecinde geride kalacakları tahmininde bulunuluyor.

        Yazıda, AB'nin büyüme sürecinde, yabancı öğrencilerin artık ABD yerine

        Avrupa'da okumak istemelerinin, yönetim şeklinin ve fakir ülkelerin, artık

        Amerikan rüyası yerine Avrupa rüyasını tercih etmelerinin etkisi olduğu

        belirtiliyor.

        -TÜRKİYE AVRUPA SÜPER GÜCÜNÜN BİR PARÇASI HALİNE GELİYOR-

        Yazara göre Türkiye'nin durumu, üç büyük süper gücün hemen dışındaki halkada kalan "ikinci dünya" ülkeleri açısından bir örnek teşkil ediyor. Yazara göre, "Türkiye, saldırgan bir yeni-Osmanlıcılık içeren gurura sahip ve bu bazı AB

        standartlarıyla gerginlik yaratsa da, sonuçta Avrupa'nın Suriye, Irak ve İran'da

        istikrar sağlamasına hizmet etme imkanı sunuyor."

        İstanbul'a sadece bir kere bakmanın, Türkiye'nin AB üyesi olamasa da,

        giderek daha fazla Avrupalı olduğunu anlamaya yettiğini belirten yazar, yabancı

        ülkelerde yaşayan Türklerin gönderdiği yılda 1 milyar doların, kalkınmayı ülkenin

        doğusuna doğru yaydığını ifade etti.

        Yazıda, Türkiye'nin, Bulgaristan ve Romanya'nın da üye olmasıyla AB'ye

        Yunanistan sınırı dışında daha geniş bir sınırla bağlanmasının, Türkiye'nin nasıl Avrupa süper gücünün bir parçası haline geldiğini gösterdiği belirtildi.

        -"ABD IRAK'TAN ÇEKİLECEK, ANCAK 20 BİN KADAR ASKERİNİ 'BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİNDE' KONUŞLANDIRMAYA DEVAM EDECEK"-

        Yazara göre, 2016 yılında durum şöyle olacak:

        -ABD Irak'tan çekilecek, ancak 20 bin kadar askerini "bağımsız Kürt

        devletinde" konuşlandırmaya devam edecek. Bahreyn açıklarında savaş gemisi,

        Katar'da da hava gücü bulunduracak.

        -Afganistan'da istikrar sağlanacak.

        -İran, nükleer güç sahibi ülkeler arasında yer alacak.

        -Çin, Tayvan'ı topraklarına katacak, Büyük Okyanus kıyılarından Pakistan'ın

        Gwadar limanına kadarki bölümde deniz hakimiyetini artıracak.

        -AB, üye sayısını 30'a çıkartacak ve Kuzey Afrika, Rusya ve Hazar denizinden

        petrol ve doğal gaz alacak, nükleer enerji tedarik edecek.

        -"GÜNEY AMERİKA'NIN DOĞAL LİDERİ OLARAK BREZİLYA GÖRÜNÜYOR"

        Venezuela Devlet Başkanı Chavez'in ABD'ye meydan okumasının ideolojik,

        ikinci dünyanın meydan okumasınınsa yapısal olduğu belirtilen yazıda, "Chavez

        hala iktidarda olmasına rağmen, Güney Amerika'nın doğal lideri olarak Brezilya

        görünüyor. Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika'yla beraber küresel ticaret

        müzakerelerini yürüttü" denildi.

        Asya ülkelerinin, ABD ile veya ABD'siz, dünyanın kaderini belirlediği fikri

        savunulan yazıda, Doğu'da Çin'in, Batı'da Avrupa Birliği'nin yükselmesinin, kısa

        süre önce sadece ABD'nin etrafında döndüğü sanılan dünyayı kökten değiştirdiği

        ileri sürüldü.

        -BÜYÜK ÜÇLÜ-

        Avrupa ve Çin'in moralinin yükseldiği, ABD'nin moralininse zayıfladığı ileri

        sürülen yazıda, şöyle denildi:

        "Küreselleşme ağının şimdi 3 örümceği var. Bu manzarada Amerika'yı benzersiz yapan şey onun liberal demokratik idealleri değil, aksine coğrafi konumu. Çin ve

        Avrupa Avrasya karasının iki ucundayken, Amerika izole bir yerdedir. ABD eskiden dünyanın bir köşesinden bütün dünyayı yönetmeyi becerdi. Ama şimdi AB ve Türkiye'nin uzak durduğu ABD'nin Avrasya'daki varlığının temelleri zayıf, Orta Doğu'nun büyük kısmında varlığı istenmiyor ve Doğu Asya'nın güvenini büyük ölçüde kaybetmiş durumda. (Tesadüfi imparatorluk) olsun olmasın, ABD bu durumu hızla kabul edip bu gerçekliğe uyum sağlamak zorunda. ABD imparatorluğunu devam

        ettirmek hem kan hem de maliyet olarak ancak daha da pahalı hale gelir ve buna değmez. Ayrıca, tarih bu çabanın başarısızlığa uğrayacağını gösteriyor. Nitekim oldu da."

        Yazıda, ne Çin'in, ne de AB'nin, dünyanın tek lideri olarak ABD'nin yerini

        alamayacağı, bu üçünün sürekli güç kazanmak ve ötekileri dengelemek için mücadele

        edeceği tahmininde bulunuldu.

        Yazıya göre, Avrupa ulus üstü bütünleşme modelini Orta Doğu sorunlarını

        çözmek için bir model olarak pazarlarken, Çin egemenliğe saygı ve karşılıklı

        ekonomik çıkara dayanan "Pekin uzlaşmasını" öne çıkaracak. Amerika bu oyunun

        içinde kalmak istiyorsa kendisini direnilmez kılmak zorunda kalacak. Dünyanın

        büyük sorunlarıysa ABD, Çin ve AB'den oluşan üç büyükler arasında çözülecek.

        -ABD'YE TAVSİYELER-

        ABD başkanlarına tavsiye olaraksa "siz başkansınız, imparator değil" diyen

        yazar, ABD'nin büyük üçlüyü bir veri olarak kabul edip bir G-3 toplantısı

        yapmasını, gündemi empoze etmek yerine önermesini tavsiye ediyor ve uzlaşma gerektiren konularıysa "iklim değişikliği, enerji güvenliği, silahların yayılması ve isyancı devletler" olarak sıralıyor.

        Çin'e Sudan'daki tiranlara ve Myanmar'rdaki cuntaya daha az silah ve destek

        karşılığında fazla temiz batı teknolojisi verilmesini öneren yazar, Avrupalılarla

        birlikteyse İran, Özbekistan ve Venezuela gibi ülkelerin halkına, etkisiz

        yaptırımlar yerine sonunda rejim değişikliğine yol açacak teşvikler içeren büyük

        reddedilemez paketler önerilmesini tavsiye ediyor.

        -İKİNCİ DÜNYA DEVLETLERİ-

        Ortada hala ABD'nin küresel egemenliğini gösteren bol miktarda istatistik

        olmasına rağmen, trendlerin farklı bir şey gösterdiğini belirten yazar, ABD'nin

        dünyada egemenliğinin nasıl hızla azalmakta olduğunu anlamak için geçen 2 yılı, dünyanın stratejik açıdan önemli 5 bölgesindeki yaklaşık 40 ülkeye seyahat ederek geçirdiğini belirtiyor.

        Yazara göre, ikinci dünya dediği bu ülkeler ne küresel ekonominin birinci

        merkez bölgesinde ne de çevredeki üçüncü dünyadalar. Büyük Üçlü'nün etrafında ya da arasında olan ikinci dünya ülkeleri, gelecek kuşakta hangi süper gücün üstün olduğunu belirleyecek olan arada "salınan" ülkeler.

        Venezuela'dan Vietnam'a, Fas'tan Malezya'ya yeni küresel gerçeklik,

        ülkelerin ittifakını kazanmak ya da etkilemenin bir değil üç yolu olduğunu

        gösteriyor. Amerikan koalisyonu, Avrupa uzlaşması ve Çin'in danışmacı stili.

        Bunlardan hangisinin 21. yüzyılda egemen olacağını jeopolitik pazar belirleyecek.

        Yazara göre Doğu Avrupa, Orta Asya, Güney Amerika Orta Doğu ve Güneydoğu

        Asya'daki anahtar ikinci dünya ülkeleri, sadece "yeni doğmakta olan pazarlar"

        değil.

        "Çin'i de bu ülkelere katarsanız, toplamda dünyadaki döviz rezervleri ve

        tasarrufların büyük kısmını ellerinde tutuyorlar, harcama güçleri onları küresel

        ekonominin en önemli yeni müşteri pazarları ve böylece küresel büyümenin motoru haline getiriyor'' diyen yazar, ''bunlar, ABD'nin yerini almıyorlar, ama ona da bağımlı değiller'' ifadesine yer veriyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ