Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika AK Parti MKYK üyesi Prof. Dr. Edibe Sözen Kübra Par'a konuştu

        KÜBRA PAR/GAZETE HABERTÜRK

        Fotoğraflar: Ece OĞULTÜRK

        NEDEN KONUŞTUK?

        1 Kasım seçimi yaklaşıyor. Cuma günü tüm partiler aday listelerini teslim etti. Listelerde en önemli değişikliği önceki seçimde 9 puan birden kaybederek iktidardan düşen AK Parti yaptı. Savcı Sayan, Uğur Işılak, Abdurrahim Boynukalın gibi kamuoyu gündemini ‘çıkışlarıyla’ meşgul eden isimler bu sefer aday gösterilmedi. Peki, bu yeni liste bize ne söylüyor? AK Parti yeni bir strateji mi benimsiyor? İktidar ile medya arasındaki gerilimli ilişkinin sonu nereye varacak? Sosyal medyada esip savuran AK-troller konusunda bir adım atılacak mı? Geleneksel medya ve sosyal medya üzerine çalışmalarıyla bilinen, geçtiğimiz hafta yeniden MKYK üyeliğine seçilen Prof. Dr. Edibe Sözen ile buluştuk ve AK Parti’nin iletişim stratejisinin eğrisini doğrusunu konuştuk...

        'MUHALEFET PARTİLERİ MEDYAYI BİZDEN DAHA İYİ KULLANDI'

        - 1 Kasım’da yapılacak genel seçim için milletvekili aday listeleri belli oldu. AK Parti listesiyle seçmene ne mesajlar veriyorsunuz?

        7 Haziran’da tek başına iktidar olamayınca, araştırma şirketleri, yereldeki kanaat önderleri ve teşkilatların tavsiyeleri çerçevesinde durum gözden geçirildi ve yeni bir liste hazırlandı. Şahsen ben tek başına iktidar olmaya hazır bir AK Parti görüyorum. 1 Kasım’a büyük bir başarıyla gideceğiz.

        - Savcı Sayan, Uğur Işılak gibi isimler aday gösterilmedi. Bu bir strateji mi? Vitrin isimlerden çok AK Parti’nin eski kadrolarından gelen isimler mi öne çıktı?

        Aktörlere bağlı düşünmemek lazım. Bu dönem olmaz, başka dönem olur... 3 dönem kuralında tüzük değişikliğine gidildi ve bir kısmı yeniden aday gösterildi. Onların dışında yerel halkın ve teşkilatların istediği adaylar da öne çıkınca yeni bir mutabakat oluştu.

        ‘BOYNUKALIN DAHA KONTROLLÜ DAVRANMALIYDI’

        - Geçen hafta Hürriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıyla gündeme gelen Abdurrahim Boynukalın da aday gösterilmedi...

        Gençlik Kolları Başkanımız Abdurrahim Boynukalın’ın gündeme ilişkin konuları değerlendirme, eleştirme hakkı var ama siyaset bir tecrübe alanıdır. Her istediğinizi söylemek, her istediğinizi yapmak yerine daha kontrollü davranılması gerekir. 78 milyon insanı temsil ediyorsunuz, hareketlerinizin kamuoyunu incitmemesi lazım. Kendisi çok genç bir arkadaşımız, inşallah ileriki dönemlerde tekrar aday olacaktır. Öte yandan, medya da masum değil, şiddet üretiyor. Toplum ancak kendi eyleminde şiddet varsa dikkat çekebileceğini düşünüyor. Bugüne kadar şiddet üreten medyaya insanlar gül uzatmak istemiyor.

        - Gül uzatmasınlar ama camlarını kırmak, içeriye saldırmak, “Evinin önüne gidip döveceğim” diye tehditler savurmak neyin nesi?

        Tabii ki bunlar yanlış... Milletvekili olarak daha dikkatli olmak, şiddet ile anılmamak gerekir...

        ‘DUYGUSUZ DÜNYA, ACIYI SADECE SEYREDİYOR’

        “AK Parti’nin dış politikası başarısız diyorlar. Peki, Amerika’nın, Almanya’nın, Fransa’nın dış politikası başarılı mı? Değil! Mülteci sorununda bunu açıkça gördük. İslamofobiyi mülteci sorununa indirgediler. Obama açıkça ‘Biz İslamofobiğiz’ dedi. Almanya ‘Açık kapı politikası uyguluyoruz. 800 bin mülteci alacağız’ dedi. İngiltere 20 bin, Fransa da 24 bin kişi alacağını söyledi. Kimse sözünü tutmadı. Bütün dünya çok daha rasyonel ve güçlü olabilmek için duygularını bir tarafa bıraktı. Duygusuz dünya, acıyı sadece seyrediyor. Sahile vuran çocuğa bir fotoğrafa bakar gibi baktılar. Politikada daha insani olmaya ihtiyacımız var.”

        ‘İKTİDARA YAKIN MEDYA HOMOJENLEŞTİ’

        - Son dönemde AK Parti olarak “Kuruluş değerlerine dönüş” sloganını dile getiriyorsunuz. Kendinizi gözden geçirme süreci mi yaşıyorsunuz?

        Seçim öncesi yaşanan bazı şeyler seçim sonuçlarını etkiledi. Bizim klasik bir kampanya yürütme alışkanlığımız var. Eskiden teşkilatlar sabah çok erken sahaya çıkar, kapı kapı dolaşır, gece yarısına kadar çalışırdı. Bu sefer ilgi biraz mitinglere kaydı. Mitinglere katılan AK Partililer “Burada mitingi yaptık, her şey tamam” deyip dağıldılar. Oysa aşağıda yapılması gereken çok daha farklı şeyler vardı. Muhalefet de mitingler yaptı ama medyayı daha iyi kullandı. Medya muhalefete ciddi anlamda destek verdi. 7 Haziran’da seçmenin yüzde 50’si hangi partiye oy vereceğine, medyayı izleyerek karar verdiğini söylüyor. Önümüzdeki seçimde sosyal medya ve geleneksel medyayı çok daha fazla ön plana çıkarmamız lazım.

        - İktidara yakın yayın yapan onca gazete ve televizyon kanalı varken “Muhalefet medyayı daha etkin kullandı” demeniz biraz tuhaf değil mi?

        İktidara yakın medyada homojenleşme oldu. Diğer tarafta ise iktidarı eleştirmek üzere medyaya çıkan muhalefet temsilcilerinin sesi biraz daha fazla duyuldu. Tabii, iktidar olarak bizim ürettiğimiz söylemde de eksiklikler vardı. Mesela emeklilere verilecek ikramiye konusunda eksikliğimiz oldu. Gençleri ise sosyal medyada yapılan söylemler etkiledi. Kısacası, asgari ücretle çalışanlar, emekliler ve gençler konusunda yeni bir çalışma yapmamız gerekiyor.

        ‘SEÇİM REKLAMLARINI DEĞİŞTİRMELİYİZ, POPÜLER BİR DİL KULLANMALIYIZ’

        - AK Parti ile merkez medya arasındaki gerilimartıyor. Bu kavgaya bir son vermeniz gerekmez mi artık?

        Medyayla olan savaş AK Parti’nin değil Türkiye’nin meselesidir. Türkiye, 7 Haziran’dan bu yana terörle mücadele ediyor. Ama bir kısım medya terör grubunun adını anmadan terör haberi yapıyor. Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Merkez medyayla yaşadığımız sorun Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürden kaynaklanıyor. Aslında sorun tek taraflı değil. Cumhurbaşkan’ımız ve Başbakan’ımız çıktığı andan itibaren canlı yayınlar yapılıyor ama AK Parti’nin yaptıklarını anlatmak için yeni bir dile ihtiyacı var. Örneğin seçim reklamlarının revize edilmesi gerekiyor. Daha popüler, daha basit bir dil kullanmamız lazım. Binlerce sayfa projelerinizi anlatmaya kalktığınızda insanlar sıkılıyor.

        ‘AK-TROLLER PARTİ RUHUNU BİLMİYOR’

        - AK Parti önümüzdeki süreçte sosyal medyayı nasıl kullanacak? Bu konuda bir strateji değişikliğiniz olacak mı?

        2012 yılında bu konuda bir araştırma yapmıştım. Seçim döneminde sosyal medyayı en iyi kullanan parti bizdik. Ama AK Parti dışındaki partilerin birden çok sosyal medya hesabı var. Takma isimler ve sahte hesaplar üzerinden yayılan çok ciddi bir dezenformasyon var. İnsanlar iktidarın açıkladığı icraatlardan çok dezenformasyona inanıyorlar. AK Partili gençler mücadele etse de sonuç alamıyoruz. Daha köklü bir yapılanmaya ihtiyaç var.

        - Bu konuda kurumsal bir adım atacak mısınız?

        Geçen seçimde 250 kişilik bir dijital ekip kurulmuştu ama mesele sayıca üstünlük değil oradaki amatör ruhu ortaya çıkarmak. AK Parti 1 Kasım seçimlerinde sosyal medyada amatör ruhu ortaya çıkaracak bir çalışma yapmalı.

        - AK-troller meselesine nasıl bakıyorsunuz? Aralarında AK Parti’yi ya da bu camiayı temsil ettiğini iddia edip küfürler eden, tehditler savuran, aşağılık şeyler yazan isimler var...

        Bu konuda partimiz zaten bir adım attı. Hakikaten bunların bir kısmının söylemleri partimiz tarafından kabul edilmeyecek düzeyde. Partinin ruhunu, ilkelerini, kurallarını bilmiyorlar. Oradan o şekilde yazmakla AK Partili olacaklarını zannediyorlar ama öyle bir şey yok. Bu tür aşırılıklara gerek yok. Aşırılıklar her zaman aşındırır.

        - AK Parti’ye son dönemde getirilen eleştirilerden biri de nobranlaşma, tehditkâr, kibirli bir havaya bürünme... Kimi AK-trollerin de benimsediği bu tavır partinize zarar vermiyor mu?

        Bunu sadece AK Parti olarak değerlendirmeyelim. Sorunuzu AK Parti’yle sınırlandırıyorsunuz ama AK Partili olarak bir twit attığımızda o kadar rezil cevaplar geliyor ki, bloklamak zorunda kalıyoruz. Dünya genelinde sosyal medyada böyle bir hava var. İnsanlar orada sokak diliyle konuşuyorlar. Çok rahat küfredebiliyorlar. Özellikle gençlerin kendi aralarında kullandıkları dil giderek argolaşıyor.

        ‘AK PARTİ KENDİSİYLE EN ÇOK HESAPLAŞAN PARTİ’

        - 7 Haziran’da AK Parti neden 9 puan kaybetti?

        Türkiye siyasi hayatına yeni bir parti olarak HDP katıldı. Bu da oyları etkiledi. Oylarımızın bir kısmı MHP’ye, bir kısmı HDP’ye gitti. Gençlerin, muhaliflerin, sol ve liberal kesimin adresi HDP oldu. Daha önceki seçimlerde ve referandumda liberaller bizi desteklemişti, fakat bu seçimde oylar keskinleşti.

        - Tek neden HDP mi? Mercedes’lere “Çerez parası” denilmesi, Soma’da işçi tekmelenmesi, para kutuları, kol saatleri... Bütün bunlar AK Parti’nin imajını yıpratmadı mı?

        Sonuçta bunlar hukuki olaylar. AK Parti’nin başına gelen her şeyi temcit pilavı gibi yeniden önüne koymaları partinin yıpranmasına neden oluyor. Türkiye’de kendisiyle en çok hesaplaşabilen parti AK Parti’dir. Tabandaki eleştirileri de her zaman önemsiyoruz. Bana söyler misiniz, hangi parti kendini bu kadar eleştiriye tabi tutuyor?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ