Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam İçindeki çocuğu yaşatan ünlü anneler Bebek Dergisi’ne konuştu!

        ebebek’in her ay okuyucularıyla buluşturduğu Bebek dergisi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında objektiflerini ünlü annelere çevirdi. Kendilerine çocuk olmak deyince neler hissettikleri sorulan ünlü anneler, aynı zamanda en çılgın ve keyifli çocukluk anıları da ebebek röportajında okurlarla paylaştı.

        SEREN FOSFOROĞLU

        “KIZIMLA OYNARKEN BAZEN TAVŞAN BAZEN KAPLAN OLUYORUM”

        Nil’e baktığımda kendi çocukluğumu görüyorum. Bana çok benziyor. Olgun ve yaşından büyük davranan bir çocuk. Sanatçı genleri ona da geçmiş sanırım. Beraber onun yazdığı tiyatro oyunlarını oynamak, yaratıcı drama yapmak en büyük keyfimiz. O hangi rolü verirse oynuyorum. Bazen onunla tavşan olup zıplıyor bazen kaplan olup kükrüyorum :))

        REKLAM

        GÜLŞAN ŞEN

        “KİANA'YLA HAYAT DENEN MUCİZEYİ YENİDEN ŞAŞKINLIKLA, MERAKLA VE HEYECANLA KEŞFEDİYORUM”

        Zaten ruhundaki çocuğu hiçbir zaman dizginlememiş 41 yaşında bir kadın olarak çocukla çocuk olmak bana kendi mizacımdan uzaklaşmayı ifade etmiyor... Ben kızım doğduktan sonra onunla hayat denen mucizeyi yeniden şaşkınlıkla, merakla ve heyecanla keşfetmeyi öğreniyorum. Her şeye bir bebeğin gözüyle bakabilme lütfunu yaşıyorum. Biz büyüklerin dünyasında çok sıradan ve ilgi çekici olmayan şeylerin onun için ne kadar şaşırtıcı deneyimler ve büyük zaferler olduğunu görmek günün her ama her anını büyüleyici kılıyor. Birbirine çarpınca nesnelerin ses çıkartmaları, onları elimizden bırakınca yere düşmeleri, güneş vurunca duvarda gölgemizin oluşması, bir düğmeye basınca ışığın yanması veya ayakta dik durabilmemiz bizlere ne ifade ediyor ki normalde? Her biri kanıksadığımız ve hiçbir önemi olmayan detaylar. Ama kızımla hepsini yeniden bambaşka bir şekilde görüyorum, hissediyorum, bambaşka bir yoğunlukta algılıyorum. Bir gün kıyafetimize su damlayınca o noktada rengin farklılaşmasına şaşırıyoruz, bir başka gün banyodan çıkınca parmak uçlarımızın buruşmuş olduğunu fark edip dikkatle onları inceliyoruz... Evet, 1 yaşında bile olsa o bunları algılıyor ve bana da gösteriyor. Ruhumun nasıl zenginleştiğini anlatamam, çocukla çocuk olmak bu demek benim için artık, klasik anlamı değil.

        REKLAM

        İPEK YAYLACIOĞLU

        “ÇOCUKLUK ARKADAŞIMLA KOMİK KOSTÜMLER TASARLAYIP DIŞARI ÇIKIYORDUK”

        Çocukla çocuk olmak denince hissettiğim tek şey eğlenmek… İçimizde hep var olan ama büyüdükçe bastırdığımız, düşünmeden, başkalarını umursamadan eğlenebilmek. Çocukluk arkadaşlarımla çeşit çeşit komik kostümler (arap şeyhi, japon turist vb.) tasarlayıp hazırlanıp dışarı çıkıyorduk. Benzinciden çikolata alıyorduk o şekilde! İnsanların şaşkın bakışlarına da anlam veremiyorduk bir de.

        ZEYNEP BEŞERLER

        “İÇİMDEKİ ÇOCUK HEP YAŞIYOR”

        Çocukla çocuk olmak tabii ki hayatımda hala olan bir durum. Sanırım pek büyüyememiş bir ruha sahip olmanın getirdiği özellikleri biraz taşıyorum. Anne olmama rağmen ailemin evinde en sevdiğim yemeklerin yapılması, her huysuzluğumun alttan alınması, annemin sürekli sırtımı kaşıması... Hala içimdeki çocuğu canlı tutuyor. Kardeşimle 2 tava ve bir limon alıp mutfakta tenis oynarken limonun patlayıp bütün duvarları kaplamasıyla sonuçlanan tenis maçlarımızı da es geçmemeliyim.

        AKASYA ASILTÜRKMEN

        “YAZ GELİNCE AĞAÇ TEPESİNDEYİM”

        Çocuk olmak demek, umarsızca dut ağacına tırmanmak ve dalından şişene kadar dut yemektir. Son dut ağacı maceram pek iyi değildi ama. Bir iki sene önce Edremit taraflarında dalları dut dolu ağaca tırmanıp başladım dutları yemeğe. Komşu teyze “çok yeme karnın ağrır” dedi. Tabii ki cevabım “bir şey olmaz” olduğunda hep başıma gelen şey gerçekleşti ve akşam feci karnım ağrıdı. Komşu teyze bana iki çorba kaşığı kekik suyu içirdi de geçti karnımın ağrısı. Yine de pişman değilim, yaz gelince ben yine ağacın tepesindeyim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ