Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Kayra Sır: Ülkemin duygularını evrensel bir dilde yazmak istiyorum
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İngiltere'de Jaime Braidley, Tamlison Collins, Dewi Matthews ve 'Karayip Korsanları' serisinden 'Joshamee Gibbs'i canlandıran Kevin McNally'den dersler alan Kayra Sır, SHOW TV'de yayınlanan 'Çukur' ve 'Baba'da rol aldı.

        Kayra Sır, BKM'nin 'Sinatro' adlı projesine seçildikten sonra Yılmaz Erdoğan'ın tedrisatından geçerek oyunculuk bilgilerini ve yeteneklerini geliştirdi.

        Kayra Sır, Habertürk HT Stüdyo'nun konuğu olarak İngiltere'deki derslerin, Yılmaz Erdoğan ve Haluk Bilginer'in kendisine olan etkisini anlattı.

        Kayra, oyunculuk yapıyorsun aynı zamanda balerinsin. Baleye devam ediyor musun?

        Baleye profesyonel olarak devam etmiyorum ama dansı hep hayatımda bulundurmaya çalışıyorum. Sürekli dans ediyorum. Hareket etmeyi çok seviyorum, küçüklüğümden beri buna alışığım.

        Baleye profesyonel olarak neden devam etmiyorsun?

        Çocuk tiyatrosuna balerin olarak katılmıştım. Orada dansçıydım. Sonra şans eseri hocamın bir oyuncusunda eksik vardı, o yüzden bir repliği benim canlandırmamı istemişti. Oradan da aslında bu mesleğe âşık olduğumu fark ettim. Dans etmeyi ne kadar sevsem de aslında hayatımı sürdürmek istediğim mesleğin oyunculuk olduğunu anladım. TRT’de kısa bir film vardı. Çocuklara paylaşmayı öğretmek adına çekilen bir kısa film yapmak istemişlerdi. Ben de hocam sayesinde orada başrol oynadım. TRT Çocuk kanalında yayınlandı ama şans eseriydi. O zamanlar oyuncu olacağımı bilmiyordum. Sadece dans ediyordum.

        REKLAM

        O filmde oynaman nasıl gerçekleşti?

        Anaokulundayken de çok aktif bir çocuktum. “Kim olsun? Bu işi kim rahat yapar?” dediler. Hocam da “Kayra yapar” dedi. “Yapmak istiyor musun?” diye sordular. Ben de "evet" dedim. Zaten çocukluğumdan beri kamera önünde olmayı ve sahnede gösteri yapmayı çok seviyorum. O yüzden hemen kabul ettim.

        Bale yaptın, jimnastik yaptın, bir de konservatuvarda da okudun değil mi?

        Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi bale bölümüne yarı zamanlı olarak girdim. Daha sonra da 5’inci sınıfta tam zamanlı sınavlarına katıldım. Tam zamanlıyı da kazanınca liseye kadar Mimar Sinan Üniversitesi'nde bale okudum. Daha sonra dediğim gibi çocuk tiyatrosuna dansçı olarak katıldım. Oradaki hocam sayesinde tiyatroya inanılmaz bir ilgim oluşmaya başladı. Fark ettim ki ben bu mesleği yapmayı çok seviyorum. Çünkü içinde hem dans bulunduruyor hem sözlerle de kendini ifade edebiliyorsun. Yani bir insan olarak tamamen kendini kullanabiliyorsun ve kendini ortaya koyabiliyorsun. Ben de okulunu okuyayım dedim o yüzden de Pera Güzel Sanatlar Lisesi'ne geçtim. Orada eğitim almaya başladım. Sonra bakayım dünya bu işi nasıl yapıyor diye düşündüm. İngiltere’de ‘Guildhall Academy’ diye bir konservatuvar var. Orada yaz okulu sınavlarına katıldım.

        Kimlerden ders aldın?

        William Shakespeare’i kendi dili olan İngilizce’de oynamak hedeflerimden biriydi. Kendisini bu şekilde daha iyi anlamaya başladım. Shakespeare’in oyunlarını ve diğer İngiliz yazarların yazdığı oyunları kendi dilinde oynamak çok keyifli bir deneyimdi ve bu hedefimi İngiltere’de değerli hocalarımla gerçekleştirmek oyunculuğa karşı duyduğum tutkumu daha da besledi. Guildhall Academy of Dramatic Arts’da oyunculuk eğitimimi Jaime Braidley’den aldım. Kendisi İngiliz tiyatrosunda çok önemli bir eğitmen ve yönetmendir. 'Faith Machine' adlı oyunu oynadık ve William Shakespeare’in sahnelerini derlediğimiz bir tiyatro gösterisi oluşturduk. Royal Academy’de Tamlison Collins sınıf öğretmenimdi. Dewi Matthews, 'Alexander Tekniği' öğretmenliğimi yaptı. Aynı zamanda kendisi Alexander Tekniğini bulan Frederich Matthis Alexander’ın kendi öğrencisi. Kevin McNally’den oyunculuk eğitimi aldım. Kendisi, 'Karayip Korsanları' serisinden 'Joshamee Gibbs' olarak tanınıyor. Gerçekten her biri benim için ayrı ayrı çok değerli. Bir de altı yaşında çalışmaya beraber çalışmaya başladığım bir piyano hocam vardı. Onunla birlikte London College Of Music’in düzenlediği sınavlar var. Dokuz aşamalı bir sınav eğer son seviyeye gelirsen London College’in müzik bölümünde burslu bir şekilde devam etme hakkı kazanıyorsun. Onunla birlikte çalıştım ve sonuna kadar geldim.

        Kevin McNally
        Kevin McNally

        Yaz okulu olmasına rağmen sınavla mı giriliyor?

        Tabii... Özellikle uzun kurslarda öyle oluyor. Daha sonrasında ‘Royal Academy’e katıldım, yaklaşık 2 aydı. O da aynı şekilde sınavla alıyor. Çünkü sonunda sana bir diploma veriyorlar ve bu diploma artık İngiltere’de oyuncu olarak çalışabilirsin anlamına geliyor.

        Sınavda ne sordular?

        Videolu bir audition göndermeniz gerekiyor. Bir tane drama parçası bir tane de komedi parçası oynuyorsunuz. Hocalar, eğitime almaya uygun olup olmamanıza göre değerlendiriyor.

        İngiltere’de oyunculuk yapmak için bir girişimde bulundun mu?

        Aslında üniversiteyi tamamen orada okumak istedim. Birçok sınavın son aşamasına da geldim ama üniversite sınavına girdiğimde pandemi süreci başladı. O yüzden okullar da sadece İngiliz öğrencileri alma kararı verdiler. Ve o sene yabancı öğrenci kontenjanını kapattılar.

        REKLAM

        Senin için kötü olmuş.

        Ama sonra daha farklı kapılar açtı bana o yüzden de "her şeyde bir hayır vardır demek ki" dedim.

        Ama üzülmüşsündür değil mi?

        Kesinlikle devam etmek isterdim. Ama oradaki okula gidememem ‘Baba’ dizisine geçmeme vesile oldu. Yoksa onları yapamayacaktım. Çok sevdiğim oyuncularla çalıştım. O yüzden her şeyde bir hayır vardır diye düşünüyorum. Belki istersem yüksek lisans için İngiltere’ye başvurabilirim.

        Sinetro'ya katılma fikri nasıl oluştu?

        Çocuk tiyarosunda 'Sindirella’yı oynuyordum. Bir oyun çıkışı birlikte çalıştığım biri BKM’nin yeni bir çalışma için audition yaptığını ve şansımı denememi söyledi. Baktığımda audition’ın son günüydü, eve koşa koşa gittim. Annemle birlikte Keşanlı Ali Destanı’ndan 'Zilha' karakterini oynadığım bir videomu çektik. O an ezberimde olan tek komedi parçam 'Zilha’ydı. Daha sonra benimle yüz yüze görüşmek istedikleriyle ilgili bir mail aldım. Yüz yüze gerçekten çok keyifli bir audition geçirdim. Bana tamamen kendim olabileceğim bir alan sunulmuştu. 'Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?'den 'Gülseren’, 'Keşan’lı Ali Destan’ından 'Zilha’ ve 'Bir Demet Tiyatro’dan 'Feriştah'ın bir kaç sahnesini oynadım. Bir süre sonra olumlu olduğuyla ilgili bir telefon aldım. Yılmaz Erdoğan'ın kampında bir buçuk ay kadar kalacağımızı ve eğitim alacağımızı öğrendim. Aynı zamanda Yılmaz hoca bizim performanslarımızı yorumlayacak ve puanlayacaktı. Hem eğitim, hem bir yarışmaydı. Oraya gittiğimizde bizim için kocaman bir sinema projeksiyonu kurulmuştu, arkasında da bir sahne. Seçtiğimiz BKM yapımı filmlerden bölümleri partnerlerimizle birlikte sahnede oynarken kameralar bizi canlı bir şekilde çekiyordu. Oynadığımız bölümler de canlı bir şekilde projeksiyona yansıtılıyordu. Yılmaz hoca da bizi projeksiyondan izleyerek puanlıyordu. Bu yarışma - eğitim sürecini, puanlama tablosunda birinci olarak bitirdim.

        REKLAM

        ‘Baba’dan önce ‘Çukur’da da rol aldın. Oraya nasıl seçildin?

        Bir gece bana bir telefon geldi. “Çukur diye bir dizimiz var. Bir bölüm orada bir karakteri canlandırmanı isteyeceğiz. Yarın uygun musun?” dediler. Ben de “uygunum” dedim. Aslında okulum vardı ama yapmak istediğim için uygun olduğumu söyledim.

        Okulu ektin yani.

        Evet, arada oluyor öyle şeyler. Sonra da çekimi yaptık. Çok keyifli geçti çok da keyifli bir ekipti ama zaten bir bölüm yer aldım. Nasıl bir karakter olacağını da ne yapacağımı da hiç bilmiyordum. Sadece bir sahne için oradaki bir karakterin hoşlandığı kız oldum. O bölüm sanırım çok da sevildi. Çünkü internette bayağı bir dolaştı. Hatta bazı insanlar “Sen 'Çukur'daki o bölümdeki kızsın” diye sesleniyorlar.

        REKLAM

        Oyunculuk adına hedefin ve planların nelerdir?

        Hep yapmak istediğim işte en iyisi olmak istiyorum o yüzden oyunculukta da olabildiğince ilerlemek ve aynı zamanda yurtdışı projelerinde ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Bakın bizim ülkemiz sanat konusunda duygu konusunda çok zengin diyerek bunları onlara tanıtmak istiyorum. Umarım başarabilirim. Hedeflerim bu yönde. Aynı zamanda kendi filmlerimi de çekmek istiyorum. Kendi senaryolarımı yazmak istiyorum. Ama bunlar uzun süreli hedefler.

        Senaryo üzerine girişimlerin var mı?

        Kendimce yazıyorum. Henüz öyle profesyonel bir şey yok.

        Herkes kendince yazar sonra kitlelere hitap eder.

        Umarım öyle şeyler başarabilirim.

        Hangi hikâyeler seni daha çok etkiliyor? Senin zihninde olan hikâyelerin temelinde hangi konular var?

        Ülkemin duygularını evrensel bir dilde yazmak istiyorum. Çünkü duygular evrenseldir fakat herhangi bir ülkeyi taklit etmeden kendi ülkemin zenginliklerinden beslenerek senaryolar yazmak ve filmler çekmek istiyorum. Bir de ben ülke konusunda karışığım, annem Bulgaristanlı babam Samsunlu. Onlardan çok fazla hikâyeler dinliyorum.

        REKLAM

        Annen Bulgar Türklerinden mi?

        Annem Bulgar Türklerinden ama Türkiye’ye 1999'da gelmiş. Onlardan çok güzel hikâyeler dinliyorum. Onlardan esinleniyorum. Senaryolarımı da ona göre yazmaya çalışıyorum ama dediğim gibi henüz öyle profesyonel, bunu kesin çekeceğim dediğim bir senaryom yok ama hazırlıyorum.

        Oyunculuk sana ne ifade ediyor?

        Oyunculuk yaşayamadığım hayatları yaşamamı sağlıyor. Bana böyle bir alan tanıyor. Çünkü insan olarak çok kısa bir süremiz var ve dünya üzerindeki her şeyi deneyimleyemiyoruz. Ben deneyimlemeyi ve maceraları araştırmayı çok seven bir insan olduğum için oyunculuk bunu yapmam adına bana imkân tanıyor. Benim de oyunculuk konusunda en sevdiğim şey bu. Bana da bunu ifade ediyor. Yaşayamadığım hayatları yaşamamı sağlıyor.

        Canlandırmak istediğin özel bir karakter var mıdır?

        Canlandırmak istediğim o kadar çok karakter var ki anlatamam.

        Daha yolun başında olduğun için çok vardır tabii ama mutlaka en özeli vardır.

        İç dünyası çok zengin olan bir karakteri canlandırmak istiyorum. Spesifik olarak söyleyemem ama özellikle bir kadın olarak iç dünyası zengin bir kadın rolü canlandırmayı çok istiyorum. Onu iyice ele alan bir rol.

        REKLAM

        ‘Baba’ dizisinde yol alırken mutlaka Haluk Bilginer’le de sohbetlerin olmuştur. Kendisinden edindiğin en önemli öğreti ne oldu?

        Tabii ki de ağzından çok değerli cümleler çıktı. Zaten benim için dizinin başından sonuna kadar bir öğretmen gibiydi ama ondan öğrendiğim en güzel şey onun bana söylediği bir şey değildi, onun kendi duruşuydu.

        Zaten sanatçılar öyledir. Sanatçı yapar, çırak ona bakarak öğrenir.

        Tam gerçek bir usta. Kendisiyle çalışmak hayatımdaki en iyi deneyimlerden birisiydi. Nereye gelirsen gel hayatta kendi duruşunu bozmaman gerek. Kendi değerlerin hâlâ seninle beraber olmalı. Çünkü şartlar ne olursa olsun çok saygı duyduğum bir insan. O bunu bana saygı duyun diyerek yapmıyor. Çünkü o kadar insan bir oyuncu ve usta ki o insanlığını hiç kaybetmemiş. Ondan öğrendiğim en önemli şey duruşuydu.

        Sonuçta Haluk Bilginer kolay olunmuyor. Haluk Bilginer’le ilgili bir hikâyen var mı?

        Ben ilk başta dizide Haluk Bilginer’in oynadığını bilmiyordum. Okuma provası için Ay Yapım’ın binasına girdim. Yolu bulamadım. Bir tane kapıdan geçtim. İçerde Haluk Bilginer ayakkabısını bağlıyordu. Geçtim sonra “Haluk Bilginer şu an yan odada ayakkabısını bağlıyor” dedim ve bir daha çaktırmadan baktım. Sonra içerden bir kadın “Nereyi aramıştınız?” diye sordu. Ben kadınla uzun uzun konuşuyorum ama o sırada “Haluk Bilginer gerçekmiş sadece benim hayallerimde var olan bir insan değilmiş” diye Haluk Bilginer’e bakıyorum.

        Haluk Bilginer’in karşısında oynamak zordur değil mi? En azından heyecanlanırsın. Onu nasıl başardın?

        Tabii ki insan başlarda çok heyecanlanıyor ama onu tanıdığında kendisi sana o kadar rahat bir alan tanıyor ki senin heyecanın kayboluyor. Kendini rahat hissediyorsun ve rahatça oynayabiliyorsun. Başta çok heyecanlandım ama baktım ki o kimseyi gerecek bir şekilde bir harekette bulunmuyor, hepimizin rahat olmasını istiyor, güzel iletişim kurmamızı istiyor. O yüzden bir süre sonra sen de öyle oluyorsun.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ