Bir futbol hikayesi: Maurizio Sarri...

Sarri'nin eski kulübü Napoli'de ise işler Chelsea'den biraz farklıydı. Sarri'nin Napoli'de en iyi anlaştığı oyunculardan olan Lorenzo Insigne, eski teknik direktörüyle ilgili konuşmuştu:

"Juventuslu Sarri, Napoliler için ihanetin ta kendisi. Ama onun profesyonel olduğunu ve Napoli'ye her şeyi verdiğini unutmamak gerekiyor. Benim için bir zamanlar çok önemliydi. Juventus'a gitmesi bize zarar verir ama suçlayamam. Bu, onun kararı"

Napoli, Sarri San Paolo'dayken tarihinin en başarılı dönemlerinden birini geçirmişti. En azından kazanma yüzdesi ve kazanılan puanlar bakımından. Ancak sezon sonunu yine Juventus'un gerisinde tamamladılar. Sarri o zamanlar neden şampiyon olamadıklarına dair soruya "Siyah-beyaz çizgili formalara ihtiyacımız var" yanıtını vermiş ve Juventus'un kazanma kültürüne dikkat çekmişti. Napoli taraftarları ise daha çok onun futbol anlayışına saygı duymuştu.

Napoli'den Sarri'yle birlikte Chelsea'nin yolunu tutan Jorginho da İtalyan teknik adamın ayrılığıyle ilgili şöyle diyordu: "Harika bir sezondu ve onun ayrılmasını görmekten nefret ediyorum. Napoli taraftarı onu hala yüreklerinde hissediyor, kızgın olmaları normal. Onlar oldukça tutkulu insanlar ve size her şeyi verebilirler. Bu olayı ihanet olarak da görebilirler"

Sarri, İtalya'da Toskana'dayken tanınır hale gelse de aslında Napoli'de doğmuştu. Toskana ekibi Empoli'yi çalıştırırken "Toskanalı hissetmiyorum, Toskanalıyım. Samimi ve tartışmayı severiz ancak doğrucuyuz" Napoli'nin Bagnoli bölgesinde dünyaya gelen deneyimli çalıştırıcının çocukluğuna dair erişilen tek detay, küçükken Napoli taraftarı olmasıydı. Napolililer, belki de bu yüzden onu bu kadar sevip bu denli nefret etti.

Napoli'de çalıştırdığı ilk takım ise Sorrento oldu. Sorrento'da onun öğrencisi olan sağ bek Ronaldo Vanin, yıllar sonra Sarri'yi "Sarri sadece kazanmayı istemiyor. Daha fazlasının peşinde" diyerek özetliyor ve ekliyordu: "Onu mükemmeliyetçi biri olarak kabul edebilirsiniz. Bir pası 10 santimetre yanlış atarsanız hemen sizi geliştirmenin yollarını bulmaya koyulur"

"Onun anlayışı, takım olarak sahada ne yapmanız gerektiğini bilme üzerine kurulu. Her antrenman boyunca eğlenirken aynı anda tüm opsiyonları, senaryoları hatırlamak zorundasınız. Antrenmanları asla uzun tutmaz. Topu her zaman ayağınıza almalı ve savunma hattınız, kademe anlayışınız mükemmel olmalı. Saha dışında mükemmel bir insan ancak sahada çok fazla şey bekliyor"

Sarri hakkında bugüne kadar pek çok şey yazılıp çizildi. Serie A'daki ilk teknik direktörlük deneyiminde lig tarihinde ilk maçına çıkan ilk teknik adam olmuştu. Sürekli sigara içmesi ve eşofmanlarıyla dolaşması zaman zaman ilgi çekti. Sahada oynattığı futbol birçok futbol otoritesi için cezbediciydi. Futbolcuları onu, Ronaldo Vanin'in de anlattığı gibi mükemmeliyetçi biri olarak gördü. Napoli'ye gittiğinde aslında orada ilk başta sevilmemişti.

2015-16 sezonunun başında Rafael Benitez'le yollar ayrıldı ve yerine Sarri getirildi. Bu açıklama yapıldığında Napoli sokaklarında çoğunluk, yönetimin tercihinden memnun değildi.

Hatta kulübün efsanesi Diego Armando Maradona "Napoli, Sarri'yle başarılı olamaz. İyi bir insan ancak Rafa Benitez'i elimizde tutmalıydık." açıklaması yaptı.

Maradona’nın bu açıklaması sonrası birçok Napoli taraftarı, Arjantinli’nin safına geçti. Sarri’nin geçmişi başarılarla dolu değildi. Hatta üst liglerde sadece bir sezon geçirmiş olması, onun yeteneklerini sorgular hale getiriyordu.

Napoli halkının futbola bağlılığı, İtalya'yı aşan bir gerçektir. Simon Kuper, onların futbola bağlılığını “Napoli’de sıradan biri yemek yemek ve maça gitmek arasında tercih yapacaksa, soluğu şüphesiz statta alır, karnını başka bir şekilde doyurur” sözleriyle tanımlıyordu.

Buna rağmen Sarri’nin göreve geldiği sezon Napoli'nin sattığı kombine sayısı, Serie A’daki en az sayılardan biriydi. Napoli, ligde sadece Carpi'yi kombine kart satışında geçebildi.

Arkasında ciddi bir taraftar ve camia desteği bulamasa da Sarri durumundan memnundu. "Napoli'yi çalıştırmaktan oldukça memnunum." diyordu İtalyan çalıştırıcı.

"Başarısız olup Serie A’nın dibinde bir takımın başına geçmem hatta Serie B’ye bile düşmem bile şu anki mutluluğumu bozamaz. Çok fazla değişmeyi düşünmüyorum. Başkan, röportajlar için takım elbise giymemi isterse bunu yapabilirim. Ancak saha kenarında eşofmanlarımla olacağım."

Tecrübeli çalıştırıcı, Napoli doğumlu olsa da çocukluğu Toskana'da geçti. Bu yüzden okuldaki tek Napoli taraftarı kendisiydi. Futbolcu olabilmek için gerekli yeteneklere sahip değildi. Buna rağmen amatör kümede top koşturdu.

Futbolculuk inadını sürdürdüğü yıllarda hayatını kazanması için bankacılık yapıyordu. İşçi bir ailenin çocuğuydu ve çalışması lazımdı. Maceralar onun için fazla lükstü.

1990 yılına gelindiğinde üzerine eşofmanlarını geçirse de bu yarı zamanlı bir işti. Bankada çalışmayı 2002 yılına kadar sürdürdü. Ancak bir gün futboldan kopamadığını anladı.

Sarri "O günlerde kararımı vermiştim. İçimdeki futbol tutkusunu öldüremediğime göre hayatımı buna göre şekillendirmem gerektiğini düşündüm. Bu yüzden antrenör olmaya karar verdim." sözleriyle birçoklarının hayatını değiştirecek kararını özetliyordu.

Antrenörlükle bankada kazandığından daha az kazanacaktı ancak vazgeçmek için fazla tutkulu bir adamdı. İtalya futbolunun altıncı seviyesi olan AC Sansovino’da eğitim niteliğinde geçen süre zarfı olan iki yıl kaldı.

Şampiyonluk kazanamazsa antrenörlüğü bırakacağını söylüyordu. O günler de “Bay 33” lakabını kazandı. Lakabı, takımını 33 farklı hücum varyasyonuna çalıştırmasından geliyordu.

Hem kendine hem de o sıralar bilinmese de dünyaya haykırdığı meydan okuması başlamıştı. Sansovino’yla başarılı oldu ve futbolda tutunabileceğini en azından kendine kanıtladı.

Daha sonra Pescara, Arezzo, Avellino, Verona, Sorrento gibi alt lig kulüplerinde çalışarak yeteneklerini göstermek, üst seviyeleri hak ettiğini kanıtlamak istiyordu. O şans, 2012’de Empoli’yle geldi.

53 yaşındaydı ve Empoli ona şimdiye kadar gördüğü en güzel projeyi sundu. Onun da hedefi Serie A’ya çıkmaktı. İlk sezonunda play-off finaline kadar kazansalar da Livorno’ya kaybetmeleri, Serie A biletini bir yıl geciktirdi.

İkinci sezonunda 4-3-1-2 dizilimli anlayışını geliştirdi ve bu kez play-offla uğraşmadan Serie A’ya doğrudan çıktılar. Artık en üst ligdeydi ancak hâlâ olmak istediği yerde değildi.

Serie A’daki ilk sezonu, iyi başlamadı. İlk galibiyetlerini ancak altıncı haftada alabildiler ancak kolay kaybeden bir takım görüntüleri de yoktu. Sezonun çoğunu berabere kalarak geçirdiler.

38 hafta bittiğinde topladıkları 42 puanın 18’i beraberliklerden geldi. Empoli, herkesi şaşırtarak kümede kalmayı başardı. Hatta son dört haftada üç mağlubiyet alsalar bile.

“Genç oyuncularla oynuyoruz ve onlar hata yaparak gelişecekler” diyordu Sarri. Simone Verdi, Daniele Rugani ve Riccardo Saponara gibi gençlere güveniyordu, bundan vazgeçmeyecekti.

Empoli’yle ilk maçına çıktığında, Serie A’daki ilk maçına çıkan en yaşlı teknik direktör oldu. Birkaç kişi dışında herkes onu böyle tanıdı. Milan’a kadar kariyerini alt liglerde sürdüren Arrigo Sacchi hariç.

Sarri için “Onun takımını izlediğinizde, nasıl çalıştıklarını biliyorsunuz. Sarri bir dahi. İtalya alt yaş kategorileri için çalışırken Serie B’deki gençleri izlemeye giderdim ve genellikle Empoli’dekilerden etkilenirdim” diyordu efsane İtalyan.

Sarri’nin oyun anlayışı o yıllarda, rakibe göre dizayn ediliyordu. Rakibin en verimli hücum yanlarını analiz eder ve ona göre defansif önlemler alır, puan çıkarmaya çalışırdı. Ancak bu defansif zihniyette olduğu anlamına gelmiyordu. Sacchi’nin de dediği gibi, savunma, atak yapmak içindi.

Napoli'nin teknik direktörü olduğunda düzenlenen basın toplantısında ilginç sorularla muhatap olmaya başladı. Bir muhabir kendisine “Serie A’nın en az kazanan teknik direktörü olmak sizi üzmüyor mu?” sorusu bile yöneltti. Sarri ise bu soruya güldü.

“Yapmak için üstüne para bile vereceğim bir işten paramı kazanıyorum. Neden şikayet edeyim ki” cevabını verdi. Napoli doğumlu olması nedeniyle bu işe "Camia kontenjanından" olduğu eleştirileri de yapıldı.

İlk üç haftada gelmeyen galibiyetler sonrası eleştiriler iyiden iyiye arttı. Maradona da dozajı biraz artırmıştı ancak Sarri kendini bozmadı.

“Maradona bu kulübün bir efsanesi” diyordu İtalyan çalıştırıcı. “Ona cevap vermeyeceğim. Beni tanıdığını öğrendiğim için çok mutluyum ve umarım yakın zamanda fikrini değiştirir.”

Sarri’nin Napoli’si, şüphesiz futbolu seven her kişiyi heyecanlandırdı, hatta zevk verdi. Ancak buraya gelene kadar kolay olmadığını kendisi de itiraf ediyor. “Futbolun dibinden başlamak, zordu ancak eğiticiydi. Alt ligler bana çok şey öğretti, olgunlaştırdı." diyor Sarri.

Sarri, Napoli'nin başına geçtiğinde eleştiri yapanlar daha sonra özür diledi. Ancak en büyük özür, dobralığıyla bilinen Diego Maradona’dan geldi; “Onu yargıladığım için pişmanım, hatamı anladım. Oynattığı, oynadığımız oyundan son derece memnunum.”

Sarri sadece övgü toplamakla kalmadı, rakiplerinin de beğenisini kazandı. Önceki sezon 61 teknik direktörün oy kullandığı sezonun en iyi teknik direktörüne verilen Panchina d’Oro’yu 25 oyla kazandı.

“Ödüller beni genelde heyecanlandırmaz. Ancak bu ödül farklı. Oylar, teknik direktörlerden geldiği için bu ödüle sevindim. Beş yıl önce Serie C’deydim. Empoli’den Napoli’ye benimle çalışan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ederim ancak Marcello Carli ve Cristiano Giuntoli’ye ayrı bir parantez açmam lazım.” dedi Sarri.