Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eğitim “O ülkelerde öğretmen olmak, doktor olmaktan daha zor"

        'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 100 günlük eylem planı içinde "5 yaş erken çocukluk eğitimi"nin de zorunlu eğitim kapsamına gireceğini hatırlattı.

        Habertürk'ten Fatmanur Boylu'nun haberine göre; 5 yaş erken çocukluk eğitiminin zorunlu kapsama alınmasının ardından okul öncesi öğretmenliği garanti meslek olarak görülmeye başlandı, popülerliği de arttı. Bir yanda bu talepler artarken ders verecek mekan sıkıntısı da artmaya başladı.

        "ÖĞRETMEN ADAYLARININ FAKÜLTEYE GELME BİÇİMLERİ SIKINTILI"

        Okul öncesi öğretmen yeterliliği konusu eğitim fakültelerinde başlıyor. Öğretmen adaylarıyla ilgili gözlemlerini aktaran Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Temel Öğretim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dilek Acer, teorik eğitimin pratiğe dönüştürülmesinin önemli bir sorun olduğuna dikkat çekti. Acer, "Öğrencilerinin eğitim fakültelerine gelme biçimleri sıkıntılı. Artık okul öncesi öğretmenlik çok popüler oldu. Atanma şansları da yüksek. Bu yüzden garanti meslek olarak görüyorlar. 'Benim ruhuma uygun mu ben bu işi yapabilir miyim' sorusu sorulmuyor. Sadece çocukları sevmek yetmez. Bu ilk koşul ama çok tutkulu ve sabırlı olmak, kendinizi sürekli geliştirmeniz gerek" diye konuştu.

        REKLAM

        ADAYIN DERDİ "DEVLET GÜVENCESİ"

        Öğretmen adaylarının çoğunlukla Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulları tercih ettiğini ya da istediğini söyleyen Acer, "Birçok öğrencinin derdi devlet güvencesi altında olmak, para kazanmak. Bu şekilde düşünenler teorik olarak hazırlanıyorlar. Atandıktan sonra gittikleri okulda hiçbir şey yok diye yakınıyorlar.Staja gönderiyoruz ama sınıf yönetimini sağlayamıyorlar. Elleri ayakları birbirine giriyor" dedi.

        "NEDEN BU ÜLKELERDE ÖĞRETMEN OLMAK DOKTOR OLMAKTAN DAHA ZOR"

        Okul öncesi eğitimle ilgili tavsiyelerde bulunan Acer, "Eğitim fakültelerine öğrenci kabul etme sistemi sorgulanmalı. Finlandiya örneğinde olduğu gibi öğretmen adayları öncelikle psikolojik yeterlilik aşamalarından geçmeli. Bu yüzden Finlandiya, Güney Kore gibi ülkelerde öğretmen olmak, doktor ya da avukat olmaktan daha zor" diye konuştu.

        REKLAM

        “İYİ ÖĞRETMEN VELİ GÜDÜMÜNE GİRMEZ”

        Velilerin öğretmenler üzerinde fazla tahakküm kurduğuna dikkat çeken Acer, "Öğretmen alanını iyi bilen, sahip çıkan biriyse anne-baba güdümüne girmez. Örneğin bazı veliler çocuğu üşümesin diye dışarı çıkmalarına izin vermiyor, öğretmeni tembihliyor. Araştırmalar da göstermiş gibi hastalanmanın soğukla ya da mikropla oluştuğuna dair anlamlı bir ilişki yok. Önemli olan şey havaya uygun giyinmek. Gelişmiş ülkelerde yaz kış dinlemeden çocuklar dışarı çıkarılır. Çocuk doğayı gözlemleyemezse enerjisini atmaz. Sosyal davranış problemleri olur. Daha içe kapanık veya saldırgan olup arkadaşlarına ve çevresine zarar verebilir" diye belirtti.

        “LOJMANLARIN ANAOKULUNA ÇEVRİLMESİ DAHA MALİYETLİ”

        5 yaş okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesiyle beklenen diğer sorun ise fiziksel yeterlilik. Milli Eğitim Bakanlığı, bakanlığa bağlı lojmanların anaokuluna çevrilmesiyle ilgili tespit çalışmalarına başladı. Ancak uzmanlar lojmanların anaokullarına dönüştürülmesinin, sıfırdan yapımına göre daha maliyetli olabileceğini öngörüyor.

        Acer, "Anaokulları ne yazık ki çok kalabalık. Öğretmenler eğitmekten ziyade çocuklar birbirine zarar vermesin diye uğraşıyor. İsterseniz dünyanın en iyi programını uygulayın, destekleyecek ortamınız yoksa hiçbir işe yaramaz" dedi.

        REKLAM

        ÇOCUKLARA MEKAN ŞOKU

        Anaokulunda oluşturulan sevimli, renkli ve sıcak atmosferin ilkokula başlar başlamaz tek tip hale gelmesinin çocuklara uygun olmadığını söyleyen Acer, "Avrupada ilkokul 3. sınıfa kadar anasınıfından ayırt etmeniz çok zor. Çocuk sayısı az. Sınıfta bir merkezde renkli köşeeler görüyorsunuz. Vakit geçirebiliyorlar. Çünkü hala oyun çağında. Sınıfın bir kısmı oyun ihtiyacını giderebilir" diye tavsiyelerde bulundu.

        "ÇADIR KÜLTÜRÜNDEN GELDİĞİMİZ ANAOKULLARINDA DA BELLİ OLUYOR"

        Türkiye'deki anaokullarının çoğunun aynı şekilde düzenlendiğine dikkat çeken Acer, "Geleneksel sınıf düzenlememiz var. Göçebe toplumuz, çadır kültüründne geliyoruz. Ev ve sınıf düzenlemelerimiz buna benziyor. Anasınıflarında dolapları duvarlara yapıştırıyoruz, ortada bir masa ya da masa yok çocuklar amaçsızca ortada koşuyor. Böyle olmamalı. Sınıflarda öğrenme merkezler oluşturulmalı. Bütün çocuklara aynı anda aynı şeyi yaptıramayız. Bir tarafta boyalar, kağıtlar, bir kenarda şapkalar, kostümler, bir tarafta, büyüteç, çiçek, taş gibi doğaya merak ettiren örnekler olabilir" diye anlattı.

        Haberi Hazırlayan: Demet Demirkır
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ