Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat "Beni ortadan kaldırabilirler"

        Yönetmen Mustafa Altıoklar, Bloomberg HT'de Gülin Yıldırımkaya ile HT Gündem'in konuğu oldu. Altıoklar sinemaya ve Türkiye'nin gündemine ilişkin sorulara çarpıcı yanıtlar verdi.

        Gişe yapan filmlerin sinema açısından önemli olduğunu kaydeden Altıoklar, Recep İvedik için de "çocuk filmi" değerlendirmesinde bulundu. Altıoklar şöyle konuştu:

        "Çok gişe yapan filmler elbette olmalı. Çok daha hafif meseleleri inceleyen, biraz da tembel işidir o türdeki bütün filmler. Bunların olması da gerekir. Küçümsediğim sanılmasın bunların da alıcısı var. Kolay hazmedilebilen bu filmlerin en önemli alıcıları da çocuklar. Çocukların sevdiği bu filmler çocukları sinema salonlarına gitmeye alıştırdığı için çok önemli bir rol oynuyor. Büyüdükçe de zevkleri değişecek. Elbette sanatı tüketmeye ilk basamaklardan başlayacak. Şimdi daha anlamlı filmleri seviyorum ama benim çocukluğumda da bu filmler gırla gidiyordu, Cilalı İbo'lar vs. vardı, yurtdışında da benzer örnekleri vardı.

        Altıoklar'ın örnek gösterdiği Fransa'da, Ulusal Sinema Merkezi bulunuyor. Sinema için de üç ana kaynak mevcut: * Biletlerden kesilen yüzde 10'luk vergi (Bizdekinin aksine doğrudan sinemaya aktarılıyor) * Televizyon reklam gelirlerinden yüzde 1.5'luk vergi (Bizde RTÜK'e aktarılıyor) * Elektronik alet satışlarından yüzde 3.5'luk vergi Altıoklar, 2008 yılında Fransız sinemasının bu kaynaklardan 1.5 milyar Euro aldığını, bunun karşılığında da 84 milyon seyircinin sinema salonlarında toplandığını kaydetti.

        Sinemanın stratejik bir sektör olduğunu vurgulayan Altıoklar, bu durumun ilk defa Kültür Bakanlığı dışında farklı bir bakanlık tarafından farkına varıldığını söyledi.

        "Yatırımın geriye dönüş hızının en hızlı olduğu endüstrilerden biri sinema. Altı ay para harcarsınız bir ayda o para geri döner. Azar azar dönüşleri de yıllarca devam eder: Yurtdışına satarsınız, DVD'ler falan..." diyen Altıoklar, yasaların sinemaya kalıcı gelir sağlanmasını engellediğini, iş dünyasının da endüstileşmemiş bir sektöre para yatırmak istemediğini söyledi.

        BAKAN ÇAĞLAYAN DA FARKINDA

        Sinemanın ekonomik ve artistik olmak üzere iki büyük problemi olduğunu kaydeden Altıoklar, "Artistik problemimiz yok. Muazzam bir tecrübe ve zenginliğe sahibiz. Teknik donanım açısından da sorun yok. Ekonomik olarak önümüz açılmalı. Kaynaklar sinemaya doğru aktarılmalı." şeklinde konuştu.

        Türkiye için Fransız modeline benzer bir model oluşturulması gerektiğini söyleyen Altıoklar, sponsorluk yasasından da şikayet etti: "ABD'de bir filmde Sikorsky helikopter kullanılır, bu sayede reklam yapılır. Tom Cruise Ray-Ban gözlük takar, moda olur. Bir felaket filmi çekilir, o filmdeki virüse karşı kullanılan ilaç piyasaya sürülür. Biz de filmlerimize bunları taşımalıyız ve dünyaca ünlü starların da bulunduğu filmler çekmeliyiz, yılda bir defa iki defa. Mesela ürün yerleştirme çok önemli. Bizde ürün koyduğunuz zaman mozaikleniyor. Bakan Çağlayan'ın net olarak gördüğü şey o. Diyor ki 'Ben Türkiye'de çok güzel bir otelin önünde çekilen bir filmde o oteli mozaiklediğiniz zaman ben onu nasıl dışarıya pazarlayabilirim.' Bunun derhal çaresini bulmalıyız. Sponsorluk yasasında çok büyük defolarımız var. Televizyon için de düzenleme yapılmalı, bu kaliteyi de artırır."

        JENERİK SENARYO

        Mustafa Altıoklar geçen hafta çok tartışılan ve emekli Org. Çetin Doğan'ın "jenerik senaryo" diye savunduğu Taraf Gazetesi'nde yayınlanan darbe iddiaları ile ilgili Gülin Yıldırımkaya'nın "Gerçek mi, senaryo mu, bir senarist gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık ilginç bir komplo teorisi ortaya attı:

        "Jenerik senaryo diye bir kavram yoktur. Jenerik 'künye' demektir. Onu yapanlar 'jenerik' olur, senaryo değil.

        BÜYÜK SENARYO TORYUM İÇİN

        Senaryolar çok büyük bir senaryonun bir parçası. Küçük küçük senaryoların arka planındaki büyük senaryo toryum. Dünyanın en büyük rezervleri Türkiye'de. Ve parmak kadarı bir şehrin bir günlük bütün enerjisini sağlayacak güce sahiptir. Biz bir toryum çıkartamıyoruz. Çünkü madenlerle ilgili uluslararası anlaşmamız var. Ve bizim madenleri koruma görevi TSK'da. TSK'yı yıprattığınız zaman bu toryum madenine ulaşabilirsiniz. Amaç, Mustafa Kemal ve onun zihniyetini yıpratıp ona ulaşmak. Mustafa Kemal'in askerci bir zihniyete sahip olduğu söylenir. Oysa İttihat ve Terakki'den atıldı çünkü 'Asker siyasete katılmasın' dedi. Askerin siyasete karıştırılmamasını Mustafa Kemal bizzat söylemiştir.

        PETROL DE ÇIKARTAMADIK

        Petrol çıkartmaya da mesela izin verilmedi, Türkiye topraklarında petrol yok mu yani? Bu yeni bir şey değil, 1800'lerin ortalarındanberi varolan bir politika. Osmanlı'nın yıkılışı da bu yüzden. Mustafa Kemal diye biri çıktı sonradan milli birliğimizi sağladı. O zamanlar toryuma uyanmadıkları için petrol bölgeleri paylaşılmak istendi.

        TSK İKİ NEDENLE YIPRATILMAK İSTENİYOR

        Isparta uçağının neden düştüğünü biliyor musunuz? Toryum konusunda dünyanın en önemli bilim adamları vardı uçakta ve toryum üzerine bir kongreye gidiyorlardı. Türkiye topraklarının toryum nedeniyle peşkeş çekileceğini söylüyorlardı. Öylesine ciddi ve kurcalanmak istenmeyen bir mesele. Paralel bir kurgu sözkonusu. TSK iki nedenle yıpratılmak isteniyor. Birincisi ekonomik... Ve bu bölgede batının görmek istediği idare biçimi laik demokratik cumhuriyet değil aslında. TSK bizim batı ile ilişkilerimiz içinde hangi anti demokratik şeyi uyguladı? Asker mi, sivil otorite mi yasakları getiriyor? Tabii ki faşist cunta rejiminin karşısında olacağım her zaman."

        Mustafa Altıoklar, bu açıklamalarından sonra "Bu programda anlattıklarımdan sonra beni ortadan kaldırabilirler. Yani o kadar ciddi bir konu." dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ