Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Siyaset Özerk bölgeleri tartışmalıyıs

        BDP'li milletvekilinin PKK'lı teröristlerle kucaklaşmasını "Aaaa" diyerek hayretle karşılayanlar BDP Kongresi'ni izledi mi acaba?

        Orada olanların dağda terörist kucaklamaktan aşağı kalır yanı var mıydı?

        Öcalan posterleri, ölen PKK'lılara saygı duruşu, kucaklaşmaktan daha mı önemsizdi!

        Üstelik kucaklaşmak bireysel tavır, orada söylenenler ise parti tavrı.

        O zaman da demiştim "Niye şaşırdınız!" diye.

        Tekrarlamaya gerek yok.

        BDP Kongresi'nde olan biten saçmalıkları, yukarıda saydıklarımı bir kenara koyup bir değerlendirme yapmak istiyorum.

        Zırvaları ve rezillikleri bir kenara atınca, kongreden benim aklımda kalan tek cümle şu oldu: "15-20 bölgeden oluşan özerk yönetim öneriyoruz."

        Bunu söyleyenlerin "kimliklerini" ve içlerinden bazılarının "tıynetlerini" bir kenara bırakırsak, bu cümlede "çok da kabul edilemez" ne var?

        Bence kabul edilemez hiçbir şey yok.

        "Olmalı" dediğim bir durum değilse de "Neden tartışmayalım" diyebileceğimiz bir öneri söz konusu.

        Türkiye bugün 7 coğrafi bölgeye bölünmüş durumda.

        Peki bunu kim böldü ve ne zaman bölündü bir fikriniz var mı? Bu "bölgeleri" 1941 yılında Ord. Prof. Besim Darkot başkanlığında, içinde yabancı uzmanların da olduğu bir kurul belirledi.

        Konuyla ilgili bir uzman, "O günün şartlarında oldukça başarılı sayılabilecek bu ayrımda, günümüz teknoloji ve imkânları göz önüne alındığında pek çok eksik ve hataların olduğu görülmektedir. Bugün çoğu akademisyen bu bölge ayrımının sırf yetersizliğinden dolayı yeniden yapılması noktasında aynı görüştedir" diyor.

        Bu bölgelerin yeniden belirlenmesinde bence hiçbir sakınca olmadığı gibi "fayda" vardır.

        Sadece etnik değil, kültürel, ekonomik, gereksinim, gelişmişlik düzeyi, iklim ve hatta inanç gibi etkenler göz önüne alınarak bu bölgeleri yeniden değerlendirmek ve sayısını artırmayı tartışmak Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir meseledir.

        Eğer gerçekten Türkiye'yi 21. yüzyıl boyunca idare edecek ve hatta 22. yüzyıla taşıyacak bir Anayasa yapmayı planlıyorsak, bu meseleyi tartışmadan Anayasa yapmak, kısa süre sonra yeni bir Anayasa ihtiyacını da beraberinde getirecektir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ