Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam ‘Tayyip istifa!’ meşru bir talep midir?

        Bugün kimi Gezi'de yer alan kimi klavye başından ateşli destek vermekle iktifa eden bazı tanıdıkların eleştirilerine, orantısız sitemlerine dair birkaç kelam sarf etmek istiyorum.

        Diyalog aynen şöyle gelişiyor:

        "Tayyip istifa!" demokratik bir taleptir. Ne yani, suç mu işledik?

        - Demokratik hak, talebini iletmekle sınırlı. Ancak onunla yetinmedin. Eylem sürecinin başkalarının hayatını tehlikeye attığını göre göre, Başbakan'ı zorla ve şerle indirmeyi kendisine görev edinmiş vurucu ve yıkıcı güçler camileri üs olarak kullanıp Dolmabahçe ofisine, Ankara genel merkeze ve Başbakan'ın Keçiören'deki evine eşzamanlı saldırı ve kuşatmalar düzenlerken bile, tam 16 gün o meydanda kaldın. Oluşan şiddet eylemlerine yelkenlerini şişiren bir rüzgâr gözüyle baktın. Ortada istifa etmeyi gerektirecek aman aman bir demokrasi sorunu filan olmadığı hatırlatıldığında ise çıldırıyorsun. Neden istifa edecekmiş Tayyip mesela, ne yapmış da kötü yönetim olmuş?

        "Kürtajı yasakladı."

        - Hayır, yasaklamadı, sadece bu konunun toplum nezdinde tartışılmasını sağladı.

        "Ertesi gün hapını reçeteye bağlattı."

        - Hayır, bu haplar reçetesiz satılabiliyor.

        "Üç çocuk dayatıyordu."

        - Kadınların bir seferde üç çocuk doğurabileceği kimyasal deneylere mi tabi tutuluyoruz? Nihayetinde bu durum evli çiftlerin iradesine kalmış bir şey.

        "İçki kullanımını yasakladı."

        - İçki kullanımını değil, reklamlarının bu denli ferah feza yapılmasını yasaklamak istedi. Reklam ajansında çalıştığım için infialini anlayabilirim ama hak vermek zorunda değilim.

        "İçki içen herkes alkoliktir diyor, iki ayyaşın yaptığı kanun gibi laflar kullanıyordu."

        - Tamam bunlar hata, yanlış, bunu ben dahi eleştirdim. Sen de eleştir. Ancak sakın kastedilen Atatürk ve İnönü idi deme, Odatv bile bu kişilerin Orhan Aldıkaçtı ile Vural Arıkan olduğunu yazdı.

        "Başbakan'ın üslubu çok sert."

        - 27 Nisan e muhtırasına karşı dik durdu helal olsun derken tebrik ettiğiniz şey de o sertlikti.

        "Başbakan diktatör."

        - Diktatörler daha sivil daha demokratik bir anayasa yapmak için uğraşmaz. Diktatörler devlete isyan etmiş güçlerle aynı masaya oturup barışma olasılıklarını araştırmaz. Diktatörlüğün hüküm sürdüğü bir ülkede, yerinden yönetimlerin güçlendirilmesi fikri, demokratikleşmeyi dinamik kılan yoğun bir tema olarak bu denli güçlü bir biçimde gündemde kalmaz. Diktatör kendisine "O.Ç.T." diyenlere biber gazı değil, gerçek mermi atar. Diktatör 16 gün boyunca o meydanda oturup kendisine itibar suikastı yapan gençlere "Lütfen artık evlerinize gidin, gözlerinizden öpüyorum" demez. Diyebileceğin en ama en fazla "Başbakan'ın otoriter eğilimleri var" cümlesidir, o da bu denli bir kalkışmayı, "Devrim yapıyoruz, Tayyip'i indiriyoruz, kahrolsun AKP" hezeyanını açıklamak için yeterli değildir. Başka?

        "28 Şubat'ta ben sizin başörtünüzün yanındaydım; sen de şimdi benim Başbakan'ı istifa ettirtme talebimin yanında olmak zorundasın."

        - Bunu duyduğum 50. kişisin. Anlayamadığım şu: Bu kadar kalabalıktınız da neden bizim 28 Şubat gündemini yıllarca yaşadık; yaşamaya devam ettik ve ediyoruz? Bu kadar kalabalıksınız da nasıl oldu da o kutladığınız yere göğe koyamadığınız "bazı Gezi destekçileri"nin Kabataş'ta Z.D.'yi dövmesine, üzerine işemesine engel olamadınız? Engel olamadığınız gibi inanmadınız, günlerce yalan olduğunu iddia ettiniz.

        Ayrıca dün aldığı borç senedini bir gün sonra bozdurmaya gelen uyanık alacaklı tavrı da pek hoş değil doğrusu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ