Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol Haberturk.com'a konuştu! Avrupa'yı doğalgaz krizi mi bekliyor? - Güncel haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Küresel enerji piyasası, 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana radikal bir şekilde yeniden şekillendi ve hükümetleri, işletmeleri, halkı kısaca hemen herkesi fazlasıyla etkiledi. Etkilemeye de devam ediyor.

        Avrupa, Rus enerjisine bağımlılıktan uzaklaşmanın gerekliliğini yeni yeni kabul etse de kriz beklemeden büyümeye devam ediyor.

        Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’a göre ilk küresel enerji krizinin ortasındayız. 70’lerde petrol krizi vardı. Şimdi bir petrol krizi, bir doğalgaz krizi ve bir kömür krizi var. Tüm fiyatlar hızla yükseliyor ve enerji güvenliği birçok hükümet için bir öncelik…

        REKLAM

        Peki enerji krizinde kışa her geçen gün yaklaşırken en az zararla nasıl çıkılabilir? Enerji arzı dengeleri açısından nükleer yatırımlar bu krize çare olabilecek düzeyde mir? Diğer üretici ülkelerin üretimi artırmadan Rusya’ya yaptırımları ile fiyatları tutmak mümkün olur mu? Türkiye’ye enerji krizinden en az hasar alması adına çözümler var mı?

        Tüm merak edilenleri, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol, Haberturk.com’dan İrem Kuşoğlu’na değerlendirdi.

        “ESAS OLARAK EKONOMİDE BAZI TEDBİRLER ALMAMIZ GEREKİYOR”

        Enerji krizi sadece Avrupa’yı değil bütün dünyayı derinden etkiliyor. Şüphesiz Türkiye de bu ülkelerden birisi… Türkiye her ne kadar enerji koridoru rolü ile kaynakları itibariyle avantajlı gibi görünse de ithal kaynaklara bağımlılığı nedeniyle hiper bir enflasyonla karşı karşıya. Peki, Türkiye’ye enerji krizinden en az hasar alması adına çözümler var mı?

        Fatih Birol “Türkiye uluslarası ekonominin bir parçası” diye başlarken konuya ilişkin şu yanıtı verdi:

        “Ülkeleri enerji grubunda kabaca iki gruba ayırırsak, bazı ülkeler enerji fiyatlarını belirliyorlar, bazı ülkeler ise bazı ülkeler de bu belirlenen enerji fiyatlarını yaşamak zorundalar. Eğer çok büyük bir petrol ya da doğalgaz rezervine sahip değilseniz, dünyada oluşan fiyatlar sizin ekonominizi etkileyecektir. Şu anda dünya büyük bir enerji krizi ile karşı karşıya. Şimdiye kadar yaşamadığı kadar büyük bir enerji krizi. O yüzden fiyatlar çok hızlı bir şekilde arttı ve kısa bir süre içerisinde de düşeceğini de maalesef düşünmüyorum. Türkiye gibi enerjisini büyük oranda ithal eden ülkeler de bu yüksek enerji fiyatlarıyla da maalesef bir süre daha yaşamak zorunda. Bunu en aza indirmenin yollarından bir tanesi, enerjiyi mümkün olduğu kadar verimli olarak kullanmak. Diğeri de mevcut, yerli enerjinin payını artırmak. Türkiye için buradaki en önemli konulardan bir tanesi de yenilenebilir enerji. Özellikle rüzgar, güneş ve hidroelektrik gibi enerjilerden daha fazla faydalanmak. İkincisi de yakın bir zamanda Türkiye’de nükleer enerji denkleminin bir parçası olacak. Bu da güzel bir haber. Ama genelde bakarsak kısa bir süre içerisinde Türkiye’nin çok büyük değişimler mümkün görünmüyor. O bakımdan ekonomik alanda alacağımız tedbirlerle yüksek enerji fiyatlarının ekonomimizin negatif olarak etkisini minimize etmemiz gerekiyor. Yani enerji için alacak bazı önlemler var ama esas olarak ekonomide bazı tedbirler almamız gerekiyor.”

        REKLAM

        Geçtiğimiz günlerde “Termik santrallerin ulusal düzeyde ve Avrupa düzeyinde işletilmesi konusunda sıkı işbirliği geliştirilmeli.” açıklamasında bulunan Birol’a bu kapsamda Türkiye’ye de tavsiyelerini sorduğumuzda “Tabii şu anda dünyada savaş var. Ve bu savaşın en önemli taraflarından birisi Rusya. Rusya işgalin bir gün öncesine kadar dünyanın bir numaralı petrol ihracatçısı. Bir numaralı petrol ihracatçısı ve kömür piyasalarında da önemli bir aktördü. Bu nedenle de dünya enerji sistemi büyük bir krizden geçiyor” diyerek sözlerini şöyle devam ettiriyor:

        “Bu krizen geçerken ülkeler kullanmayı düşünmediği kaynaklardan yararlanabilirler. Mesela Almanya. Almanya çevre konusunda, iklim değişikliği konusunda başında geliyor. Almanya Rusya’dan olan doğalgaz bağımlılığını azaltmak için tekrardan kömür kullanmaya başladı. Ki özellikle bu kış ayları çok zorlu geçecek. Kış aylarına hazırlıklı geçirilmeli. Bu Türkiye için de geçerli. Ancak bu alınacak tedbirlerin geçici tedbirler olduğunu, dünya enerjisinin geleceğinin temiz enerji teknolojileri olduğunu da vurgulamam gerekir.”

        “PİYASALAR BİR NEBZE RAHATLAMAZSA DÜNYA EKONOMİSİ CİDDİ BİR RESESYONA SÜRÜKLENEBİLİR”

        Peki Rusya’ya yaptırımlar ve yaptırım tavsiyeleri krizin ortasında ne kadar etkili olabilir? Yoksa daha zarar verebilir mi? ABD Hazine Bakanı Janet Yellen geçtiğimiz günlerde Rus petrolün fiyat limiti önerisinde bulunmuştu. Gazetecilere açıklamalarda bulunan ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Putin'in gelirlerini baskılamak ve Rus petrolü fiyatını aşağıya çekmek için Avrupa, ABD, İngiltere ve diğer ülkelerin enerji yaptırımlarını pekiştirecek fiyat limitleri konusunda görüşmeler yaptıklarını söyledi. Peki Birol’un konu hakkında görüşleri neler? Diğer üretici ülkelerin üretimi artırmadan limit yaptırımları ile fiyatları tutması mümkün olur mu ve üretici ülkelere üretimi artırmaları yönünde bir çağrısı var mı?

        REKLAM

        Birol bu soruya şu şekilde yanıt veriyor: “Dünya petrol ihracatının büyük bir kısmı Ortadoğu ülkelerinden geliyor. Artı olarak Rusya da bu ülkelere dahil edilebilir. Bu zor günlerde dünya Ortadoğu ülkelerinin üretimi artırıp, piyasaları biraz daha rahatlatmasını beklemişti. Fakat bu ülkeler şimdiye kadar ufak adımlar atmalarına rağmen çok da ciddi adımlar atmadılar, üretimde de çok ciddi bir artış gösteremediler. Benim umudum önümüzdeki aylar içerisinde Ortadoğu’daki ülkelerin üretimini artırıp piyasaları bir nebze olsun rahatlatmaları şeklinde. Eğer bu olmazsa hem yüksek petrol fiyatları hem yüksek doğalgaz fiyatları dünya ekonomisini bir resesyona sürükleyebilir, enflasyonist baskılar daha da artabilir. O yüzden bu ülkelerin, Türkçe’de de dediğimiz gibi, ellerini taşın altına sokarak üretimi artırmaları gerektiğini düşünüyorum.”

        Petrol fiyatlarına limit konusuna gelince de ABD, Avrupa ülkeleri, Japonya, Avustralya, Kanada bu ülkeler çalışıyorlar. Eğer böyle bir limit getirme olacaksa diğer birçok tüketici ülke Hindistan gibi Çin gibi ülkelerin de böyle bir insiyatife ortak olmaları gerekir. Aksi takdirde böyle bir şeyi hayata geçirmede ciddi zorluklarla karşılaşılabilir”

        “YUMURTALARIN HEPSİNİ AYNI SEPETE KOYMAMAK ÖNEMLİ”

        Krizler, yeni çözüm önerilerini ve alternatif arayışlarını ortaya çıkarıyor. 2000’li yıllarda geliştirilen ancak rafa kaldırılan Nabucco Projesi gibi projelerin, Ukrayna Savaşı sonrasında canlanması söz konusu olabilir mi?

        Birol bu konuyu “Dünyadaki pek çok ülke Rusya’nın kendileri için güvenilir bir partner olmadığını düşünüyor enerji konusunda. Gerçekten de son derece hayati bir hata yaptığını düşünüyor ülkeler. Çünkü yıllarca, on yıllarca Rusya’ya enerji konusunda çok ciddi bir bağımlılık gösterdiler hem doğalgazda hem petrolde. Şimdi Rusya’nın yaptığı politikalar Avrupa’da büyük bir şok etkisi uyandırdı. Bu şok etkisi sadece Avrupa için değil başka ülkeler için de son derece soru işaretlerine neden oldu. O yüzden bizim yıllardan beri dediğimiz ‘yumurtaların hepsini aynı sepete koymama’ yani çeşitlendirme politikası önemli. Bu açıdan ben başka ülkelerden, değişik kaynaklardan doğalgaz veya daha farklı enerji türleri alma konusundaki projelerde yeniden bir canlanma olacağını düşünüyorum. Fakat şu an itibariyle ülkeler yeni projelerden çok, mevcut Rusya dışındaki projelerden nasıl daha çok fazla verim alabileceklerini düşünüyorlar. Belki bu tozduman ortadan biraz olsun ortadan kalktıktan sonra daha sakin bir şekilde ‘Acaba Rusya dışındaki hangi kaynaklardan hangi enerji kaynaklarını getirebiliriz?’ diye düşüneceklerdir. Aslında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sadece başka ülkelerden gaz ve petrol ithalatını değil, gaz dışındaki diğer enerji konusunda ister istemez bir getirim. Buna hem yenilenebilir enerji diyebiliriz, hem nükleer enerji diyebiliriz elektrikli arabalar diyebiliriz. Bu konuda ciddi hızlanmalar görüyoruz. Ülkeler çünkü artık dışa bağımlılığı sadece enerji konusunda değil, bir dış güvenlik sorunu olarak da görmeye başladılar.” olarak değerlendiriyor.

        REKLAM

        “RUSYA’NIN İŞGALİ NÜKLEERE DÖNÜŞÜ HIZLANDIRDI”

        Peki ya nükleer? İngiltere'de hükümet daha önce planlanan Sizewell C nükleer enerji santralinin inşasına onay verdi. Türkiye ise geçtiğimiz haftalarda Akkuyu Santrali’nin 4. reaktörünün temelini attı. Enerji arzı dengeleri açısından nükleer yatırımlar bu krize çare olabilecek düzeyde mi? Ek ne gibi yatırımlar yapılabilir?

        “Nükleer enerjiye bir geri dönüş olduğunu görüyoruz. Hatta bunu Rusya henüz Ukrayna’yı işgal etmeden önce ‘Nükleer enerjiye geri dönüş olabilir’ demiştim. Çünkü bazı emareleri görüyorduk. Rusya’nın işgali bunu hızlandırdı. Şimdi ben size birkaç örnek vereyim. Siz de değindiğiniz son derece doğru. ABD’de de nükleere olan teşvikler hızlandı. Kanada da öyle. Fransa’da, bizim Uluslararası Enerji Ajansı’nın bulunduğu ülke, Cumhurbaşkanı Macron yeni bir nükleer büyüme stratejisi getirdi. Bazı nükleerden artık çıkacağız diyen ülkeler, mesela Belçika, nükleerden çıkma kararını 10 yıl süre ile erteledi. Japonya Fukushima’dan sonra nükleer santralleri durduracaktı, Japonya Başbakanı yeniden çalıştırılması kararını verdi. Hindistan, nitekim Çin… Nükleerde bir hızlanma görüyoruz. Nükleerin bu krize tek çözüm olacağını düşünmek doğru değil. Ancak çarelerden bir tanesi olacağını söyleyebiliriz.

        REKLAM

        “AVRUPA’YI ÇOK UZUN VE ZOR BİR KIŞ BEKLEYEBİLİR”

        Avrupa’da yaşanan rekor sıcak hava dalgası enerjiye talebi de artırıyor. Bir yandan da sizin deyiminizle ‘Küresel bir enerji krizinin de ortasındayız’ . Peki Avrupa’yı yılın geri kalanında nasıl bir süreç bekliyor? Bireysel ve kamusal tasarruf önlemleri ne kadar süre yeterli olabilir?

        Birol’a göre asıl sorun yazın olan enerji talebi değil birkaç ay sonra gelecek olan kış dönemi… Kışın her şey Avrupa için çok daha zor olabilir.

        Birol bunu şu sözlerle anlatıyor: “Kışın doğalgaz tüketimi yıllardan beri zirve yapıyor. Bunun da nedeni Avrupa’daki ısınma sisteminin büyük bir oranda doğalgaza bağlı. Elektrik tüketimi ciddi bir şekilde doğalgazdan geliyor. Sanayi de doğalgazdan besleniyor ve doğalgazın çok büyük bir kısmı da Rusya’dan geliyor. Şimdi bu, mevcut durumda baktığımız zaman, Rusya’dan çok az bir gaz geliyor hala şu anda Avrupa’ya. Tabii bu yeterli değil. Tabii şu tehlike de var: Az gelen gaz tamamen de kesilebilir. Bu ihtimal de masada duruyor. Bunlara baktığımız zaman Avrupa ne yapıyor şu anda? Avrupa ABD’den tankerlerle sıvılaştırılmış doğalgaz getiriyor. Norveç’ten, Azerbaycan’dan, Cezayir’den aldığı gazla maksimum çıkarıyor. Ama bütün bunlara rağmen bu kış Avrupa için çok zor geçecek.”

        Son olarak Avrupa’daki liderlere tavsiyede bulunduğunu belirten Birol, “Siz sadece Rusya dışındaki ülkelerden aldığınız gazla bu kışı geçiremezsiniz” dediğini yapılacak tek şeyin ise tasarruf olduğunu belirtiyor.

        Birol’a göre bu tasarruf gönüllü de olabilir, gönüllülüğün ötesinde bazı idari kararlar ile de geliştirilebilir. Kamu binalarında, ticarethanelerde ve iş yerlerinde ısıtma oranlarını düşürmek bu kararlardan biri olabilir. Birol “Tasarruflar olmazsa Avrupa için durumun çok zor olabilir” diyor ekliyor “Eğer bu kış Avrupa’da uzun ve soğuk bir kış olursa Avrupa’yı çok zor günler bekliyor.”

        * Haberin görseli Uluslararası Enerji Ajansı'ndan servis edilmiştir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ