BU KEZ DENİZ BAYKAL SUÇSUZ!
Bu seçim 2002 seçiminden çok farklı. Sandık başına gidecek olanlar, verecekleri kararın “stratejik” olacağını bilmek zorundalar. Her zamanki gibi yalnızca bir parti iktidara gelmeyecek, AKP’nin dört buuçuk yıllık icraatlarına bakıldığında, bir rejim değiştirmeyle karşı karşıya kaldığımızı da görüyoruz.
Sokaklarda milyonlarca insan buna karşı direneceğini ortaya koyuyor. İlk direniş meşalesini yakanlar Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (1976) oldu. Başkanı Canan Güllü ve ikinci başkan Birten Gökyay, Kadınları Koruma ve Dayanışma Derneği (1994) Genel Başkanı Tansu Talay Tulgar oldu. Bu öncü kadınlar, 4 Aralık 2006 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı Köşkünde bin seçilmiş kadınla, cumhuriyete sahip çıkma konusunda toplantı yapıp karar aldılar. Nereden mi biliyorum? Aynı toplantıda konuşmacılardan biriydim.
Atatürkçü, Kemalist adını her ne şekilde ifade ederlerse etsinler, laik cumhuriyete sahip çıkanlar, biraraya geldiklerinde, memleketin durumu konuşulduğunda, sözü döndürüp dolandırıp Deniz Baykal’a getirerek, ona duydukları tepki nedeniyle sandığa gitmediklerini ve gitmeyeceklerini söylerler.
Bu tepki, tamamen duygusal ve ilkel bir tepkidir. Bunu söyleyenler de dahil, herkes biliyor ve aslında kabul ediyor. Ancak, Baykal’ın çıkışları CHP seçmeninde bile tepkiyle karşılanmıştır. Bu sayı kaç kişidir, bilmiyorum, kimsenin bildiğini desanmıyorum. Fakat, 2002 seçimlerinde sandığa gitmeyen 8 milyon kişi söz konusu. Bunun yarısı, bu nedenle gitmediyse, çok ürkütücü. Bu tür tepkiyi, sosyal demokrat taban gösteriyor. Bir örnek vereyim; son yerel seçimde İstanbul Esenyurt beldesinin üç dönemdir beledşye başkanlığını yapmakta olan önce CHP sonra SHP adayı olan Gürbüz Çapan’a kendi hemşehrileri, akıllarınca ders vermek için ya sandığa gitmediler ya da AKP’li adaya oy verdiler. Şimdi, yaptıkları köylü başkaldırısı nedeniyle bin pişmanlar ama iş işten geçmiş durumda. İşte Deniz Baykal’a kızıp CHP’ye oy vermeyenler de aynen bu düşünceyle hareket etmişlerdir.
Baykal’ın bu konuda suçu yok mudur, yanlışı yok mudur? Olmasaydı, bu tepkiler oluşur muydu!
Yeniden başa dönüyorum; bu seçim, stratejik karar seçimidir. Bir daha gerginlik, kuşku, korku yaşanmak istenmiyorsa, sandığa gidilecek.
Sokaklardaki milyonlar “birleşin” diye bağırıyorlar. Bunu ilk duyan ve önemseyen Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu, gerçeği görüp, seçim sabahı hangi sonuçla karşılaşacaklarını farkettikleri için, birleşme yolunu seçtiler ve son derece de başarılı biçimde sorunun içinden çıktılar. Artık, bir aksilik olmazsa baraj sorunları kalmadı. Bu ortak hareket edişleri matematik aklın gereği idi. Bu duruma göre, şu anda, üç partinin Meclis’e gireceği görünüyor. Ama yeterli değil. Çünkü Güneydoğu’dan en az 30 bağımsız milletvekili gelecek. Bu nedenle dördüncü bir partinin yani MHP’nin de daha orada olması gerekiyor. Kamuoyu yoklamaları özellikle gençlerin Genç Partiye itibar ettiklerini ortaya koymakta.
CHP’nin baraj sorunu olmayışına karşın, DSP’nin yüzde beşleri aşacağını beklemek çok fazla iyimserlik olur. Bu nedenle, düşünce ve kadrolarında hiçbir fark olmayan bu iki partinin adı ne olursa olsun birlikte olması kadar doğal bir şey olamaz.
Bülent Ecevit’in ve Deniz Baykal’ın yanlışlarını sorgulamayı bırakıp, geçmişle hesaplaşmanın gereksizliğini değil ama anlamsızlığını taban, özellikle de il başkanları birbirine söyleyip, genel başkanlara manevra alanı yaratılmalıdır.
Atatürk ve devrimler düşmanlığı, silahlı kuvvetler nefreti, karşı devrimcileri CHP düşmanlığında odaklandırmıştır. Baykal’dan nefret ediyorum diyerek sandığa gitmeyenler farkında olmadan buna hizmet ediyorlar.
Tek başına baraj aşma şansı olmayan DSP ile birliktelik CHP’ye 25, bilemediniz 30 milletvekili kazandırır. Sayıya bakıp, yorum yapmak, ‘olsa da olur olmasa da’ demek yanlıştır. Sorun sayılarla oynamak değil, kitlelerin taleplerine karşılık vermektir. DSP, teşkilatının kabadayılık yapacak hali de lüksü de yoktur. Deniz Baykal’ın da işleri kolaylaştırması gerekiyor. Basında yazılanlara, anlatılanlara bakılırsa, bunu yapmaya çaba harcıyor.
Cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan, demokratikleşme yönündeki adımları atan, devrimci dinamik CHP’nin bu tarihsel misyonu bugün de devam etmektedir. Hem seçmeni hem de yönetimi, bunun gereğini yerine getirme olgunluğunu göstermelidir. Meydanların isteğinin, Baykal tarafından bu kez doğru okunduğunu sanıyorum. erolmutercimler@haberturk.com
- Vakıfbank elendi!14 yıl önce
- SABRIN ZAFERİ; AKP ve DTP İKTİDARI, AMA PROBLEMLERİ BÜYÜK...17 yıl önce
- CHP TOPARLANABİLİR Mİ?17 yıl önce
- YAŞ'IN FARKLI ANLAMI17 yıl önce
- ZAFER ÜSKÜL DİNAMİTLEDİ17 yıl önce
- Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmamalı17 yıl önce
- SEÇİMİN GALİBİ AKP VE MHP; KABUL EDİYORUM BEN KAYBETTİM...17 yıl önce
- 23 Temmuz sabahına öngörüler17 yıl önce
- Irak'a müdahalenin 'G' günü gelmiş17 yıl önce
- BU SEÇİM YAPILMASIN!...17 yıl önce