Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Atak helikopterini yerlileştirip, kullanmaya başladığımızda bu kadar çabuk ilerleme sağlanacağını kimse tahmin dahi etmiyordu. Artık kendi tasarımımız olan Gökbey helikopterini, Türk mühendislerinin geliştirdiği TEI-TS1400 motor havalandıracak. Bu projenin nihayetlendirilmiş son adımı da atıldı. Üstelik bu gelişmelerin test edildiği merkezde çok önemli bir yatırım. Bundan sonraki motor geliştirme çalışmalarında hayati önem taşıyacak bir teknoloji üssüne de ülkemiz kavuşmuş oldu. Gökbey’e entegre edilecek ilk helikopter motorumuz ilk defa burada çalıştırıldı. Bundan sonraki sertifikasyon aşamaları Gökbey ile sahada gerçekleşecek.

        Milli, özgün tasarımlarla yeni model askeri ve sivil amaçlı helikopter üretilmesi ve bu araçların en önemli bileşenlerinden motorun Türkiye’de geliştirilmesi belki de değerin bugün tam olarak anlayamayacağımız önemli bir aşama. Hatta Türkiye tarihinde kırılma noktası, bir mihenk taşı olacaktır.

        Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ (TUSAŞ-TAI) Genel Müdürü Temel Kotil ve ekibinin yoğun bir çalışma ve tüm eleştirilere rağmen özgüvenle geliştirdiği genel maksat helikopteri Gökbey için TUSAŞ Motor Sanayi AŞ (TEI) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Mahmut Akşit ve ekibi de gece-gündüz demeden yoğun gayretleriyle TEI-TS1400 turboşaft motorunu geliştirdi. Başından beri bu serüveni takip ettiğimden merakla bekliyordum. Türkiye’ye ilk defa Temel Kotil’in heyecanıyla Gökbey helikopterini ben ülkemize takdim etmiştim. Yine Mahmut Akşit ile milli, yerli motor üzerine Habertürk Tv’de Airport programımda yayın yaptım, yazılar yazdım. Gazeteci olarak o heyecanı yaşadım. Dolayısıyla motor denince erbaplarının hafızalarında nasıl bir dalgalanmaya sebep olduğunu biliyorum.

        İnsansız Hava Aracı (İHA) motorlarının ithal olması sebebiyle kamuoyunda oluşan endişeleri de TEI Genel Müdürü Akşit, hem geliştirdiği milli, özgün İHA motoruyla hem de açıklamalarındaki özgüvenle berhava etmişti. Şimdi helikopter motoruyla bu özgüvenimizin mukavemetini daha da artırmış oldu.

        Savunma Sanayimizin 3 Hocası

        Temel Kotil ve Mahmut Akşit her ikisi de aynı zamanda profesör, hoca. Ancak şu an sahada teoriden pratiğe geçişte gerçekten harikalara imza atıyorlar. Üstelik halen daha ülkemizde sivil ve askeri bürokrasi diktası varken, siyasiler halen daha yerli teknoloji noktasında yabancı lobilerin etkilerinde kalmaya devam edip, ithalat lobisine yakın dururken bunların olması çok değerli.

        Ayrıca bu işlerin arkasındaki itici güçlerin en önemli ismi, projelerin geliştirilip onaylanmasında katkı sunup TUSAŞ ve TEI’nin önü açan bir diğer hocayı, Savunma Sanayi Başkanı (SSB) İsmail Demir’i de başından beri heyecanlı mücadelesiyle, yürüttüğü çalışmalarla buraya not etmemiz gerekiyor.

        Türkiye son dönemlerde yerlileştirip, olabildiğince özgün hale getirdiği Atak helikopterinin ithalatında sürekli olarak motor meselesine takılıyordu. ABD, motorların kendi malı olması sebebiyle Türkiye’nin ihraç için sipariş aldığı Ataklarda kullanımına izin vermedi. Çok taliplisi olmasına rağmen ihracatını yapamadık. Biraz daha dişimizi sıkar, yurtdışından önemli partnerler de kazanabilir ve ittifaklar kurabilirsek havacılığın her alanında sıçrama an meselesi olacaktır.

        Beşinci nesil olarak tasarlanan Milli Muharip Uçak (MMU) projesini de bu ivmeyle, programa uygun şekilde ve başarıyla tamamlayabiliriz. En hassas yerlerinden birisi olan motor mevzusunu da elde edilen tecrübeler ve geliştireceğimiz ittifaklarla da rahatlıkla aşabiliriz.

        Türkiye şimdiye kadar ürettiği helikopterlerin itki sistemleri yurt dışından alıyordu. SSB, TEI’nin Turboşaft Motor Geliştirme Projesi (TMGP) ile bu projelerin en önemli bileşenlerinden motor sistemlerini de yerlileştirmek ve yerlilik oranlarını adım adım artırmak için başlattığı çalışmalar çok iyi ilerliyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vurgu yaptığı üzere ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nı daha etkin hale getirilmesi şart. Halen daha “Yerli Malı Belgesi” gibi tuhaf uygulamalar var. İhalelerde ve kamu kullanımlarında yerli teknolojilere öncelik verilmemesi önemli bir sıkıntı.

        Teknoloji odaklı sanayi hamlesinin ne anlama geldiği savunma sanayindeki başarılarla görülmesine rağmen diğer sektörlerde aynı hızda yaygınlaştırılmaması ciddi handikap. Sağlık ve telekomünikasyonda bu sıkıntılar görülüyor. Bu açıdan bakıldığında milli helikopter motoru ve TEİ Tasarım Merkezi’nin sanayinin diğer kolları için de rehber olabileceğini söylemek mümkün.

        Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın, “Türkiye artık hem askeri hem de sivil alanda motor üretim ve tasarımı yapabilen ender ülkelerden bir tanesi” tespiti önemli, fakat Türkiye’nin artık bu konuları ihracatın kilogram başına düşen ihracat değeri hesaplarıyla ele almaktan uzaklaşması lazım. Mobilya ve tekstil ihracatıyla kıyaslayacağımız bir durum değil. Mesela Bayraktar TB2 veya TUSAŞ’ın uydu kontrollü ANKA’sının son yıllarda Türkiye’ye kazandırdığı başarıları, stratejik değerlerini hangi kiloyla kıyaslayabiliriz? Kilosuna istenilen rakamları dahi vermemize rağmen satın alamadığımız hava savunma sistemleri sebebiyle ABD ile yaşadığımız sorunlar her şeyi anlatıyor olmalı…

        Yerli motor yapmakla işimiz bitmeyecektir. Bundan sonra Türkiye’yi başka hususlarla nitelikli hammadde tedarikiyle sıkıştırmak isteyenler de olacaktır. Dolayısıyla çalışmaya devam edip, mühendislikten temel bilimlere, matematik, fizik, kimya, biyolojiye, kısacası hammadde geliştirecek teknolojik detaylara da odaklanmamız şart. Bunları konuşmak bile güzel. Hava aracı platformları üretiyoruz. Üzerine koyacağımız her önemli bileşeni kendi insan kaynağımızla tasarlayıp geliştiriyoruz. Artık bu aşamadan sonra gerisini getiririz…

        TEİ-TS 1400’ün TUSAŞ’ın tasarımı Gökbey’de kullanılmak üzere teslimatının gerçekleşmesi ülkemize hayırlı olsun.

        Havayolları 2021 sonunda kâra geçebilir!

        Havayolları 2021 sonunda kâra geçebilir!
        0:00 / 0:00

        Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), 2020’de Kovid-19 salgınında ikinci dalga nedeniyle hava yolu şirketlerinin bu yıl ve gelecek yıl toplamda 157,2 milyar dolar zarar edebileceğine vurguluyor. IATA, sektörün finansal desteğe duyduğu ihtiyacın kritik olduğu, hükümetlerin havayollarına şu ana kadar 173 milyar dolar destek sağladığı, ancak Kovid-19 krizinin beklenenden çok daha uzun sürdüğü için desteğin yetersiz kaldığını ifade ediyor.

        Türkiye’de havayolları uzun bir süredir devletten kapsamlı bir destek bekledi, bekliyor. Ama o destek bir türlü gelmiyor. En son havacılık sektörüne 20 milyar TL destek verileceği bilgisi gündeme geldi. Ancak somut bir gelişme olmadı. Akabinde sektörün en önemli şirketlerinden Pegasus Hava Yolları, kaynak temini için 2,5 milyar TL’lik tahvil ihracatına çıktığını açıkladı. Kısacası devletten gelecek destekten ümit kesildiği için nitelikli yatırımcılardan (Fonlardan) maddi kaynak bulmak amacıyla tahvil ihracatına çıktıklarını söyleyebiliriz.

        IATA, kriz sırasında havayollarının maliyetlerini neredeyse yarı yarıya düşürdüğünü, ancak gelirlerinin daha da hızlı azaldığını, 2020’de 118,5 milyar dolar, 2021’de 38,7 milyar dolar olmak üzere toplam 157,2 milyar dolar daha kaybedeceğine dikkat çekiyor. Şu anki tabloya bakıldığında şirketlerin ancak 2021 sonunda kâra geçeceklerinin beklendiği bilgisi de IATA’ya ait.

        Dünya genelinde bazı bölgelerde hükümetler havayollarını bugüne kadar ayakta tuttu, ancak bundan sonrası daha zor gözüküyor. Çünkü dünya genelinde hükümet desteği alan havayolları yanlış planlama sonucu aldıkları desteği çoktan bitirdi. Türkiye’de ise zaten hükümet havayollarına beklenen maddi desteği henüz vermiş değil. Daha fazla geç kalınırsa destek verilecek şirketlerde ortada kalmayacak.

        Avrupa'nın en stressiz 10 havalimanı

        Avrupa'nın en stressiz 10 havalimanı
        0:00 / 0:00

        Dünyanın her noktasına en hızlı ve güvenli ulaşım aracı uçaklar ama havayolu yolculuğu aynı zamanda belli önlemler alınmazsa en streslisi olarak da karşımıza çıkıyor. Stressiz uçuş içinse uçuşun başladığı havalimanları büyük önem taşıyor. Özellikle yolcu dostu olarak bilinen havalimanları bu stresi en aza indiren mekânlar olarak biliniyor.

        Yolcu dostu, stressiz havalimanları şu özellikleriyle öne çıkıyor; Gecikme yaşanmaması, uçağa biniş mesafelerinin makul, alışveriş yelpazesinin geniş olması, restoran çeşitliliği, şehir merkezine yakınlık, kara ve demir yolu ulaşım ağı, uygun taksi ücretleri...

        ABD’li araştırma ve rezervasyon platformu OMIO bu kriterlerle Avrupa’nın en stressiz havalimanlarını araştırmış. Araştırmada Avrupa’nın en iyi tesislerine sahip olan Londra Heathrow Havalimanı'nın 7’nci olması dikkat çekiyor. Sıralamada geriye düşmesinin sebebiyse taksilerin pahalı olması, zamanında kalkışlarda alt seviyelerde bulunması ve yoğunluğunun yolcularda stres oluşturması.

        Avrupa’nın en iyisi Madrid’te

        Madrid Barajas Havalimanı, incelenen tüm tesisleri, çok çeşitli mağazalar ve restoranları ile Avrupa'nın en iyi havalimanı olarak seçilmiş. Madrid üzerinden seyahat eden yolcular 133 mağaza ve 54 restoran arasından seçim yapabilme imkânı bulabiliyor. Ek olarak, birkaç uçuş iptali ve ortalamanın üzerinde uçuş dakikliği, Barajas’ı Avrupa'nın en yolcu dostu havalimanı yapmış. Roma Fiumicino Havalimanı, Amsterdam Schipol, Kopenhag Havalimanı ve Moskova Sheremetyevo ana havalimanları arasında en yüksek puanı alanlar.

        REKLAM

        En dakik havalimanı Kopenhag

        Kopenhag Havalimanı, şehir merkezine 3 farklı toplu taşıma seçeneği ile bağlantı sunduğundan öne çıkmış, dakiklik açısından da uçuşların yüzde 96’sının programa uygun olması sebebiyle Avrupa’nın en dakik havalimanı olmuş. Moskova Sheremetyevo Havalimanı, 79 gastronomi tesisi ile mutfak seçenekleri açısından yelpazesi en geniş havalimanı seçilmiş.

        En stressiz havalimanı Helsinki

        Araştırmada en stressiz uçuş sağlanabilecek havalimanı ise Helsinki. Avrupa’nın en iyi yolcu dostu 6’ncı havalimanı, stresiz uçuş kriterinde 100 üzerinden 100 puan almış. Kopenhag Havalimanı en bağlantılı havalimanı, Londra Heatrow ise en iyi tesise sahip havalimanı olarak 100 puan almış.

        En stresliler en büyükler

        Avrupa’da en stresli havalimanları Paris Charles de Gaulle ve Londra Heatrow olarak tespit edilmiş. Stres yaşanmadan uçulan havalimanları konseptinde Charles de Gaulle “0” puan, Heatrow ise 6,90 puan almış. Avrupa’da en düşük oy alan havalimanların aynı zamanda en yoğunları arasında yer alıyor. Yıllık 50 milyonun üzerinde yolcu rakamını yakalayan bu meydanlar yolcular tarafından en stresli olarak belirlenmiş. Trafik yoğunluğunun yolcularda karmaşaya neden olduğu da vurgulanıyor.

        Esenboğa en stressiz ikinci havalimanı

        TAV’ın işlettiği Ankara Esenboğa Havalimanı listede 24’ncü sırada yer alıyor. Havalimanı Helsinki’den sonra listedeki en stressiz ikinci havalimanı olarak dikkat çekiyor. Puanı ise 79,39 olurken, Esenboğa Havalimanı en az oyu ise düşük bağlantılı başkent havalimanı alanında almış.

        Avrupa’nın en stresiz 10 havalimanı

        Şehir Havalimanı Bağlantı Tesisler Eğlence Stres Skor

        REKLAM

        1-Madrid Barajas 89.9 79.95 96.28 63.25 100,00

        2-Roma Fiumicino 48.9 83.96 96.27 42.38 93,40

        3-Amsterdam Schiphol 68.1 86.22 83,99 41,80 90,40

        4-Kopenhag Kopenhag 100.0 67.17 81.06 74.55 87,00

        5-Moskova Shetyevo 44.9 69.92 100,00 33.53 85.70

        6-Helsinki Helsinki 60.5 87.97 63.42 80.25 84,00

        7-Londra Heathrow 49.1 100,00 63.21 6,90 78.70

        8-Lizbon Lizbon 75.9 57,14 80.67 56,60 75.10

        9-Prag Vaclav Havel 93.4 66.42 62.15 70.62 74,30

        10-Berlin Brandenburg 54.44 72.93 63.03 48.44 69.8

        24-Ankara, Esenboğa 23.4 43.61 41.86 79.39 40.90

        Diğer Yazılar