Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Küçük Sırlar'a psikolog yasağı!

        Psikiyatri uzmanları, psikologlar ve dernek başkanları, Küçük Sırlar dizisine tepkili.

        Uzmanlar, 4 hafta gibi kısa bir sürede gençleri etkisi altına alan bu tarz dizilerin yayımlanmaması gerektiğini belirtiyor.

        Gossip Girl (Dedikoducu Kız) isimli yabancı diziden uyarlanan Küçük Sırlar dizisinde öğrencilerin okula lüks otomobiller, topuklu ayakkabılar, kırmızı ruj ve ojelerle geldiği görülüyor. Dizide, cinsellik, alkol ve uyuşturucu gibi konulara sürekli vurgu yapılıyor.

        Televizyon Gazetesi'nin yaptığı haberde, Converse ayakkabılarla görmeye alıştığımız lise öğrencilerini, artık ekoseli eteklerinin altında topuklu ayakkabılarla görmenin olası olduğunu belirtiyor. Hatta birçoğunun kırmızı ruj sürerek ya da lüks otomobillere binerek okullarına gitmek isteyebileceğini vurguluyor. Bunların nedenlerini de uzmanların yanıtlarında arıyor...

        Kanal D'de yayımlanmaya başlayan 'Küçük Sırlar' dizisi, ergenlik dönemindeki gençleri şimdiden etkisine almış durumda. İnternette diziyle ilgili karşılaşılan yorumlar da şu şekilde:

        "Böyle bir lise mevcut ise ben liseyi tekrar okumak istiyorum. Ben de okula ehliyet alacak yaşta olmamama rağmen son model arabamla gitmek istiyorum. En büyük derdimin içkinin suratımı şişirmesi olmasını da istiyorum."

        Gençleri 4 hafta gibi kısa bir sürede bu denli etkileyen dizide, cinsellik, alkol ve uyuşturucu gibi konular sürekli gündemde tutuluyor. Öğrencilerin süper mini etekleri tartışmalara yol açıyor. Türk toplumuna ve ahlaki değerlerine aykırı konuların dizide işlenmesi, ahlaki ve milli değerleri birç ok şeyin üzerinde tutan kişileri ve dizinin çekimlerinin yapıldığı İstanbul Erkek Lisesi yönetimini rahatsız etti.

        Bu nedenle okul yönetimi, geçen hafta Küçük Sırlar'ın çekimlerinin kendi liselerinde daha fazla devam etmesini istemediğini belirtti. Gazeteci-yazar Bekir Hazar da, ataerkil toplum değerleri ağır basıp diziden rahatsız olanlar arasında. Hazar, 29.07.2010 tarihli yazısında Kanal D Genel Müdürü İrfan Şahin'e seslenerek, ondan bir yönetici gibi değil baba gibi düşünmesini istedi.

        BABALARIN BAŞI AĞRIYORMUŞ

        Hazar, "...bu diziyi göz hapsine aldın mı bilmiyorum. Ancak 22 defa düşün. Bir yönetici gibi değil. Bir baba gibi. Aksi halde başın ağrıyacak sevgili İrfan Şahin. Ben bir babayım, başım ağrıyor." diyerek düşüncesini dile getirdi.

        Geleneksel toplum değerlerine bağlı olan psikologlar ve dernek başkanları da bu dizilerin yayımlanmaması konusunda hemfikir.

        Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Başkanı Ayşe Bostancı, bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklıyor: "Küçük Sırlar, CNBC-e'de yayımlanan Gossip Girl'ün uyarlanmış hali. Geçtiğimiz yıllarda yayımlanan Doktorlar dizisi, hâlâ devam eden Kavak Yelleri, bu yaz başlayan Muhteşem Çift ve Küçük Sırlar hep yabancı dizilerin kopyala yapıştır mantığı ile önümüze sürülmüş halleri. Ülkemiz için oldukça marjinal konular, bu dizilerde vakayı adiyedenmiş gibi anlatılıyor.

        Eğer Küçük Sırlar, Gossip Girl'ün aslına sadık kalacaksa, bu dizide çok daha berbat, bu ülke insanının kaldıramayacağı şeyler göreceğiz. Bu nedenle aile ve gençlikle ilgili her kurum, eğitimciler, vakıflar, dernekler bu diziye karşı sesini yükseltmeli. Sadece bu diziye değil bu tarz tüm dizilere esaslı bir tepki vermeliyiz."

        Toplum yapısı ve kültür öne sürülerek cinsellik konusunda yeterli eğitim verilmeyen ve yanlış bilgiler ışığında bastırılan ülkemiz gençleriyle ilgili, Psikiyatri Uzmanı Alper Evrensel de bir takım açıklamalarda bulundu. Yapımcıların, ülkemizdeki gençlerin ilgi alanının cinsellik olduğunu bildiğini ve bu nedenle cinsellik temasını "toplumun tabularını ve kültür yapısını zorlayacak ölçüde" dizinin içine yerleştirdiğini iddia eden Evrensel, böylelikle reyting almanın çok daha kolay hale geldiğini de ekliyor. Evrensel, yapımcıların sorumsuzca gençlerin hayatını etki altına almalarının, telafi edilemeyecek sonuçlara yol açacağını belirtiyor ve bu sorunu büyük ölçüde dizilere bağlıyor.

        Psikolog Meltem Kavcar Sırmalı da reyting konusunda aynı fikirde. Sırmalı, "Ne yazık ki toplumda şiddet ve cinsellik seyrediliyor. Tabii yapımcılar para kazanmak için bu öğeleri kullanıyor. Televizyon ticari bir araç, ama sorumluluğu var. Bu durum, daha çok para kazanmak için sattığınız gıdanın içine kötü malzeme katmak gibi bir şey. Gençlerin farklı noktadan zehirlenmesi anlamına geliyor." diyor.

        DİZİLER GENÇLERİN HAYATINDA ÖNEMLİ YER TUTUYOR

        Alper Evrensel (Uzman psikiyatrist): "Ergenlik döneminde gençler model almak suretiyle iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı ayırt edebilirler. Model alırken öncelikle anne-babayı değerlendirmeye tabi tutarlar. Onun dışında, aile dışındaki insanları idealize ederler. İdealize ederken de daha ünlü, şöhretli, karizmatik, yakışıklı, güzel, zengin kişiler seçilir. Küçük Sırlar dizisi de gençlerin kendilerine idealize edecekleri figürler barındırıyor. Dolayısıyla gençler o dizide yaşanan ilişki modellerini ve yaşantıları da idealize edeceklerdir. Zamanla gerçek yaşamdaki olaylara tepki göstermeye başlayacak, anne-babasının koyduğu kuralları reddedecekler. Evden kaçmalar, okulu bırakmalar, hayalini kurdukları renkli dünyaya kavuşmak için birtakım arayışlar içine girmeler baş gösterecek. Bu nedenle diziler, gençlerin hayatında önemli yer tutuyor. İleride problem oluşturacak görüntülerin yayınlanmaması gerekiyor. Bu dizileri izleyen gençlerin çevresinde onlara doğru yol gösterecek kendilerinden 2-3 yaş büyük bir ağabey ya da abla modelinin olması gerekiyor."

        DİZİLERİ YASAKLAMAK ÇÖZÜM DEĞİL

        Psikolog Sırmalı ise, bu sorunun toplum içindeki yaşayışla, doğru ve yanlışın gençlere net olarak anlatılmasıyla ve önlerine doğru modeller koyulmasıyla halledilebileceğini söylüyor. Böyle bir durumda gençlerin kendilerine yeni bir model aramayacağını ve dizilerin bu anlamda sorun olmayacağını düşünüyor.

        Meltem Kavcar Sırmalı (Psikolog): "Milli Eğitim'e bağlı okulda bu dizide görülen unsurların hiçbirini göremeyiz. Senaryo gerçeğe uygun değil ancak; gençler beğendikleri kişileri hemen model alıyorlar. Okula, dizilerdeki karakterler gibi gitmek istiyorlar. Gençtir, saçına değişik bir toka takmak isteyebilir, topuklu ayakkabı giymek isteyebilir ancak okul için bunun bir şekli vardır, dozu vardır. Dizide uyuşturucuya, alkole ve paraya vurgu yapılması son derece yanlış. Her genç böyle dizileri izledikten sonra mutlaka arabasının olmasını ister. Peki, nasıl alınacak o arabalar? Çok genç yaşta insanlar ekonomik çıkarlar yüzünden çok farklı ilişkiler içerisine girebiliyor. Paranın bu kadar önde olması bir toplumdaki en büyük yanlıştır. Anne-babalar gençlere doğruyu yanlışı anlatmalılar. Kendi hayatımızı dürüst ve sağlıklı yaşamalıyız, çocuklarımızla ilişkimizi iyi tutmalıyız ki onların modeli biz olalım. Yoksa dizileri izletmemek, yasaklamak çözüm değil."

        AYARTICI İÇGÜDÜLER

        Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Başkanı da, aile kurumuna verdiği önemi vurgulayan açıklamalarda bulundu.Türkiye'deki ailevi değerlere zarar vereceğini düşündüğü diziyle ilgili korkuya kapılan Bostancı, devlet kurumlarının acil çözüm üretmesi gerektiğini savunuyor.

        Ayşe Bostancı (Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Başkanı): "Küçük Sırlar dizisi aile kurumuna, gençlerin hayat algısına, bu ülke insanının değerlerine taban tabana zıt hayatları modelliyor. Gençlere cazip gelecek, ayartıcı içgüdülerin sunulduğu diziyi iyi tahlil etmek gerekiyor. Mahremiyet, sadakat, sevgi, dostluk gibi kavramların yok sayıldığı, suçun özendirildiği bir okul ortamını modelleyen diziye karşı toplum sesini yükseltmeli. Taleplerini ilgili birimlere iletmeli. Aileyi korumakla görevli devlet kurumları gençlere zarar veren içerikler ile ilgili ivedi bir çözüm üretmeli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ