Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Selva Çam: Bunu yapan zihniyet hastalıklıdır!

        Türkiye’de her gün kadına şiddet ve kadın cinayetleri haberleriyle uyanıyoruz. Ayşegül T.’nin şort giydiği için saldırıya uğradığını duyunca siz neler düşündünüz?

        Haberi ilk okuduğumda iki açıdan bakmak gerektiğini düşündüm. Birincisi şiddet var, ikincisi hayat görüşüne ve giyim tarzına müdahale var. Bunu yapan zihniyet hastalıklıdır. Aklı başında normal bir insanın bir başkasının görüşüne saygı duymaması mümkün değil. Kadına şiddet evrensel bir problem. Bunun çözümü kanunlarla olur. 2003 yılından beri Medeni Kanun, Ceza Hukuku, Anayasa’nın maddeleriyle bunu güvence altına almaya çalışıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülkeyiz ama ne kadar kanun koysanız da toplumda zihinsel dönüşüm sağlayamazsanız yetersiz kalıyor..

        Seküler kesimden ‘Kadın şortlu olduğu için saldırıya uğradı, bu yüzden muhafazakâr kesim olayı yeterince kınamıyor’ şeklinde sesler yükseldi. Siz ‘O da öyle giyinmeseymiş’ diye düşündünüz mü?

        Elbette hayır. Kıyafet konusu aslında benim yumuşak karnım. Yıllarca kıyafet sebebiyle baskı ve dışlanmışlıklara maruz kalan biri olarak, giyimi yüzünden kimsenin dışlanmasını ya da olumsuz bir bakışla karşılaşmasını istemem. Türkiye özgür bir ülke. Ülkemizde herkesin istediği gibi giyinebilmesi, istediği gibi inanabilmesi gerekiyor. Biz zaten 14-15 yıldır bunu sağlamaya çalışan bir partiyiz. Ayrıştırıcı bir üslupla sadece kıyafeti yüzünden saldırıya uğradığını söylememiz de bu sorunun çözümüne faydalı mı, emin değilim. Olaylara bir bütün olarak yaklaşmalıyız.

        Giyimi nasıl olursa olsun genel olarak kadına şiddete karşı durmamız gerekir anlamında mı söylüyorsunuz?

        Aynen öyle. Kılık kıyafet meselesi artık gündem dışı kalmalı. Türkiye bunu aştı. Kimsenin kıyafeti beni ilgilendirmiyor, kafa yapısı ilgilendiriyor. Özellikle yaşadığımız 15 Temmuz’dan sonra geçmiş yaraları kaşımak bana anlamlı gelmiyor. Medyada “şortlu kadın” ifadesi kullanıldı. Basının da bunu aşması gerekiyor. Şiddetin her türlüsüne hep birlikte karşı olmamız lazım. Şimdi bu sebepten yapılan bir şiddet var, bundan önceki dönemde başörtülü kadınların örtüsünü çekiyorlardı. Tepki aynı olmalı. Ben bu zihinleri hasta olarak tanımlıyorum. Kimse kimsenin hayat tarzına müdahale edemez ve bu Anayasa’da güvence altına alınmıştır.

        Sizce Türkiye’de kadına şiddet probleminin temelinde nasıl bir zihniyet yatıyor? Bu bir muhafazakârlık sorunu mudur yoksa ideolojiler ötesi bir cinsiyetçilik sorunu mu?

        Tamamıyla hastalıklı bir zihniyet sonucu. Geleneksel de değil, din referanslı da değil. Bizim dinimiz her türlü inanca saygıyla bakan bir din. Şiddet meselesi aile ortamında başlıyor. Aile içinde şiddete şahit olan çocuk ileride kız arkadaşına, eşine şiddet uygulayabiliyor. Akran zorbalığı diye bir kavram var. Yaşıtına baskı uygulayan çocuk ailesi tarafından hoş görülüyor. 7 yaşında bir çocuk bunu yapınca aile hoşnut oluyor, 20’li yaşlarda bir başka kıza şiddet uygulayınca manşet oluyor. Bunu aşabilmemiz için aile ortamında başlayan, eğitim hayatında devam eden bir zihinsel dönüşüm gerçekleştirmemiz gerekiyor. Aksi halde istediğiniz kadar kanun koyun sonuç istediğiniz oranda değişmeyecektir.

        'KADINLARI EVE KAPATMAK İSTESEK KADIN İSTİHDAMINI ARTIRIR MIYDIK?'

        AK Parti’nin kadın politikalarında muhafazakâr bir çizgi benimsediği ve kadın-erkek eşitliğine yeterince önem vermeyip, özellikle anne kimliğini öne çıkararak geleneksel ataerkil görüşleri beslediği yönünde eleştiriler var, ne dersiniz?

        Biz muhafazakâr ve demokrat bir parti olduğumuzu baştan söylemiştik. Geleneksellik ne demek? Ataerkillik ne demek? Bu kavramları tekrar masaya yatırmalıyız. Benim üç çocuğum var ve çok yoğun tempoda çalışıyor olmama rağmen onlara yemek hazırlayabiliyorum. Modernlik ve geleneksellik birbiriyle örtüşmez mi? Dönemin domatesinden konserve yapmayı seviyorum. Bunlar geleneksellikse evet yapıyorum. Fakat modern dünyanın gerçeklerini bir yana koymuyorum.

        Ataerkillikten kastım bütün özgürlük alanı kocası tarafından belirlenmiş, evin ve çocukların yükü omuzlarında olan kadın anlayışı. Bu anlamda ataerkil yapıyı besleyen bir tarafı var mı AK Parti politikalarının?

        2002’de partimizi kurarken, kurucu genel başkanımız aynı anda kadın kollarını da kurdu. Dünya çapında 4.5 milyon kadın üyeye sahip bir yapıyız. Kadını eve kapatmak gibi bir derdimiz olsaydı böyle bir teşkilat kurmazdık. Sayın Cumhurbaşkanı’mız ilk günden beri kadınların siyasette rol almasına çok olumlu bakıyor. Kadınlarımız parti yönetimine katılıyor. Partimiz bir okul gibi çalışıyor. Kişisel gelişim dersleri veriyoruz, kendilerini yetiştiriyorlar, farkındalıkları artıyor. Daha önce evlerinden çıkarken sorun yaşayan kadınlarımız şimdi eşleri tarafından destekleniyor. Okullaşma oranında ciddi bir yol kat ettik. Emine Hanım öncülüğünde ‘Anne-Kız Okula’ ve ‘Haydi Kızlar Okula’ gibi büyük kampanyalar yürüttük. Kadınları eğitime tabi tuttuk. İlkokul mezunu olup daha sonra dışarıdan üniversite bitiren çok kadın var. Kadınlara verilmiş haklarla ilgili çalıştaylar yapıyoruz.

        Partinizin kadın meselesine bakışının eleştirilmesine geçmişte ‘yüksek sesle kahkaha’, kürtaj ya da kızlı-erkekli öğrenci evleri gibi tartışmalar neden oldu. AK Parti ‘evinin kadını, ailenin annesi, mutaassıp bir hanım’ modelini mi benimsiyor?

        Bence bu konuda bize haksızlık ediliyor. 2002’den beri biz sürekli neyi yapmadığımızı anlatmaya çalışıyoruz. Söze “Aslında öyle değil” diye başlıyoruz. İnsanların zihninde önyargılı bir şablon var. Geçmiş 14 senemiz var bizim. Bu sürede kimin neyine karışılmış? Münferit olaylar vardır tabii ki ama biz bunu toplumun geneline yayamayız. Benim özgürlüğümün başladığı yerde bir başkasının özgürlüğü bitiyorsa ben buna karşıyım.

        Ya 3 çocuk meselesi? Kadın istihdamını azaltmaz mı?

        Üç çocuk meselesi nüfusumuzun genç kalması için tamamen araştırmaların sonucunda ortaya çıkan bir politikadır. Bu söylem AK Partili bir politikacının ağzından çıktığı için bu kadar tepki gördü. Bir CHP’li söylese yine bu kadar tartışılacak mıydı? Kadın istihdamını artırmak istiyoruz ve bunu başarmak zorundayız. Ulusal istihdam stratejimizin en önemli noktalarından bir tanesi de bu zaten. Öncelikle çalışma hayatında kadınların sırf kadın olduğu için yaşadığı sıkıntılarla ilgili bir mobbing yönergesi yayınlandı. İşverenin kadın ve genç çalışanlar için ödemiş olduğu sigortaları devletin ödemesi kadınların daha fazla işe girmesini sağladı. Eğer anne izin sonrası yarı zamanlı çalışmak istiyorsa yarı zamanlı çalışıyor ama tam maaş alıyor. Aradaki maaş farkını devlet ödüyor, yani kadının çalışması teşvik ediliyor. Biz asla çalışan anneyi çalışmamaya teşvik etmiyoruz. Erken emeklilik konusunu da gündeme getirdik, doğumdan kayıplarını sigortaya saydırmaya başladık. 2008’de işgücüne katılma oranı % 24.5 iken, 2015’te bu oran % 31.6’ya çıktı. İstikrarlı ve önemli bir artış söz konusu. 2023’te % 41 kadın istihdamını hedefliyoruz. Bütün bunlar AK Parti’nin kadını çalışma hayatında görmek istediğinin ispatlarıdır. Kadınları eve kapatmak isteyen bir zihniyet bunları yapmaz.

        'PEYGAMBER EFENDİMİZ EV İŞLERİYLE UĞRAŞIRMIŞ'

        Toplumsal cinsiyet eşitliği meselesine siz nasıl bakıyorsunuz? Kadın evdeki bulaşıktan, çocuk bakımından, her türlü domestik işten sorumlu mudur?

        Toplumsal bazı öğretilerimiz sonucu evlerimizde bir iş bölümü var. Genelde erkekler dışarıdaki işler, kadınlar evdeki işlerle uğraşmışlar. Ama bu demek değil ki bugün çalışan bir kadın sadece ev işleriyle uğraşıyor, elbette ortak bir payda var. ‘Bunu erkek yapmaz’; ‘Bunu kadın yapmaz’ gibi ayrımları hayatlarımızdan çıkarmamız lazım. Önemli olan evdeki ortak paylaşım. Peygamber Efendimiz ev işleriyle uğraşırmış. Biz onu örnek alıyorsak zaten bu işleri aşmamız lazım. Kendi hayatımdan örnek verecek olursam benim 2 erkek 1 kız evladım var. Oğlanları da kendi işlerini yapabilecek şekilde yetiştirdim. Daha 8 yaşında bulaşık nasıl yıkanır, çamaşır nasıl yıkanır biliyorlardı

        ‘AK PARTİ İÇİNDEAYRIMCILIK YOK’

        Peki sizin parti içinde “Bacım siz biraz kenarda durun” tavrıyla karşılaştığınız oluyor mu?

        O tarz bir durum yaşamadım, çünkü sizin duruşunuz da çok önemli. Biz kadın kolları olarak yaptığımız işleri ön plana koymayı seviyoruz. Yine de geleneklerimizden gelen bazı engeller var açıkçası... Ama kadınların iş hayatında zorluklarla karşılaşması sadece bizim ülkemizin problemi değil. 2008’den itibaren Avrupa Halk Partisi’nde kadın kolları gözlemci üyesiydik. AB’de daha çok muhafazakâr demokrat partilerin dahil olduğu bir şemsiye kuruluş bu. Orada kadın sorunlarını tartışırken Avrupa’da da hiçbir fark olmadığını gördüm. Erkeklerle aynı yeteneklere sahip bir kadın aynı işte düşük ücret alıyor. Bunlar kanunlarla güvence altında üstelik. Siyasette de ilerlemek o kadar güç ki. Biz daha önü açık hareket edebiliyoruz. AK Parti’de kadınlara bazı pozitif ayrımcılıklar yapılıyor. Yönetimlerimizde en az % 30 gerekliliği var. Ana kademede % 30’u tutturduk. Sayın Erdoğan, belediye meclis seçimlerinde ‘‘Her üç meclis üyesinden biri kadın olacak’’ demişti. Bu anlamda bir dönüşüm söz konusu. Parti yönetiminde kesinlikle ayrım yok. Üç genel başkan yardımcımız yürütmede şu an. Ben kadın kolu başkanı olarak katılıyorum. Dördümüze de söz hakkı veriliyor. Gereken desteği alıyoruz.

        Ama bu dönem hükümette tek bir kadın bakan var, o da alışılageldik şekilde aileden sorumlu...

        Bu iş çok kolay değil ama bu erkekler için de böyle. Fazla rekabet var. Cumhuriyet döneminden bu yana en fazla kadının Meclis’te olduğu dönemi yaşıyoruz. Siyaset pastasından kadınların yeterince pay alabilmesi için bütün dünyada bir sürece ihtiyaç var.

        ‘LAİKLİKLE DERDİMİZ OLMADIĞINI 13 SENEDİR GÖREMEDİLER Mİ?’

        Geçen hafta verdiğiniz bir demeçte ‘Laiklik ülke için teminat’ demeniz çok dikkat çekti.

        Eskiden beri “AK Parti’nin gizli bir ajandası mı var? Şeriat mı getirecek?” diye sorulurdu. 15 Temmuz’da yaşananlardan sonra da “AK Parti buradan farklı bir noktaya mı gitmek istiyor?” gibi sorular soruldu. Dediğim gibi geçmişten beri sürekli neyi yapmadığımızı anlatmak zorunda kalıyoruz. AK Parti’nin laiklikle bir derdi olmadığını 13 senedir göremediler mi? Zaten Anayasa ile güvence altına alınmış bir hak ve özgürlük söz konusu. Ortak paydaları bulduğumuz sürece sıkıntı yaşamayız. 15 Temmuz’da yaşanan olay buydu. Vatan, bayrak ve milletin bölünmez bütünlüğü ortak paydasıyla herkes sokağa çıktı. Kimse kimseye “Şort mu giyiyor, başı mı örtülü” diye bakmadı.

        15 Temmuz’dan sonra AK Parti Genel Merkezi’ne ve bakanlıklara Atatürk posteri asıldı. Kurucu değerlere dönüş vurgusu mu yapıyorsunuz? E

        skiden de özel günlerde Atatürk posteri asardık. Kurucu değerlerle ya da Atatürk ile hiçbir zaman problemimiz olmadı. Ülke nasıl ekonomiyi düzeltir, insanlar nasıl refaha ulaşır, muasır medeniyetlerin daha üstüne nasıl çıkabiliriz gibi dertlerimiz var. Bundan sonra artık ayrışmaları rafa kaldırmamız, Yenikapı’da oluşan havanın devamı için elimizden gelen gayreti göstermemiz lazım.

        LÜTFİYE SELVA ÇAM KİMDİR?

        -AK Parti Kadın Kolları Başkanı ve Ankara Milletvekili.

        -Asker olan babasının görev yeri dolayısıyla Şanlıurfa’da doğmuş.

        - Çankaya’da seküler ve kozmopolit bir çevrede büyümüş, lisede kendi iradesiyle başını örtmüş. “Babam başlangıçta pek sıcak bakmadı. Yoldan geçenler ‘Niye örtüyorsun başını kızım, açsana’ derdi. ODTÜ’de kimya mühendisliğini kazandım. Orada da başımı açmamı istediler. Hocalarımla konuşmaktan çekinmez, din ve vicdan hürriyeti bağlamında kılık kıyafet özgürlüğüm olduğunu söylerdim. Bir sene uzaklaştırmaya kadar geldi cezalar. Sonra oğlum 1 yaşındayken mezun olabildim” diye anlatıyor.

        - ODTÜ’den mezun olduktan sonra Boston ve Troy State üniversitelerinde araştırma çalışmaları yapmış. 1 yıl mühendis olarak çalıştıktan sonra insan kaynakları uzmanlığına yönelmiş. MÜSİAD’da ve çeşitli STK’larda çalışmış.

        - AK Parti’ye 2002’de katılmış. MYK üyesi olarak Ekonomi İşleri Başkanı, Dış İlişkiler Başkanı olarak görev yapmış. 2015’ten beri Kadın Kolları Başkanı olarak görev yapıyor.

        - 2 oğlu 1 kızı var.

        KÜBRA PAR/GAZETE HABERTÜRK

        FOTOĞRAFLAR: ECE OĞULTÜRK

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ