Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 'Cunta' Büyükanıt'a da bulaştı!

        Ergenekon savcılarına gönderen muvazzaf subay ihbar mektubuna, “Cunta tarafından hazırlandı” notu düşerek bir de belge ekledi. “Genelkurmay Başkanı

        emriyle” hazırlandığı bilgisinin yer aldığı belge, TSK’nın 22 Temmuz seçimleri sonrası Türkiye’deki siyasi tabloyu masaya yatırdığını ortaya koyuyor.

        Salih AYDIN/AHT (ÖZEL HABER)

        KAMUOYUNDA “Darbe Belgesi” olarak bilinen ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzasının bulunduğu orijinalini Ergenekon savcılarına gönderen subay, ihbar mektubuna ek olarak bir başka belgeyi daha savcılara yolladı. İhbarcı subayın, “Cunta tarafından hazırlanmış Bilgi Destek çalışması” ifadesi kullandığı bu belgede 22 Temmuz sonrası oluşan siyasi tablo ve seçim sonuçları siyasi olarak değerlendiriliyor, AK Parti Hükümeti’nin politikaları, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na getirilmesi, türban, DTP ve 22 Temmuz seçimleriyle ilgili görüşler ve öneriler yer alıyor. “Genelkurmay Başkanlığı” başlığını

        taşıyan ve altında, dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Nusret

        Taşdeler’in imzası olan belgenin, dönemin Genelkurmay Başkanı emriyle

        hazırlatıldığı bilgisi de yer alıyor. Böylece eski Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar

        Büyükanıt’ın adını, cunta ile bir araya getiren belge Eylül 2007 tarihli. Belgenin

        altında adı olan korgeneral, o dönemde aynı zamanda Başbakan’ın askeri

        danışmanı olarak görev yapıyordu. Gerçek olup olmadığı bilinmeyen ancak üzerinde Sayı: Hrk. 1700-07 numarası yeralan “Bilgi Destek Planı” konulu 5 sayfalık belge “Genel durum” ana başlığı ile başlıyor, altında “İslami Gelişmeler”, “DTP ile ilgili hususlar”, “TSK’ya destek” ve “Sonuç” bölümlerinden oluşuyor.

        Belgede altı çizilen saptamalar şöyle:

        22 Temmuz seçimleri Türkiye’nin ılımlı İslam’a dönüştürülmesi gayretlerinin miladı: 22 Temmuz’da kazanılmış başarının verdiği cesaretle

        AKP’yi ve destekçilerini daha fütursuz ve cüretkâr davranmaya yöneltebilecek din

        eksenli yeni bir dönemin de ötesinde Cumhuriyetin ve milletimizin temek değerlerinin aşındırılmasına yönelik bir cüreci başlatma tehlikesini de ortaya

        çıkarttığını söylemek mümkündür.

        AK Parti TSK’nın hassasiyetini ve itirazlarını dikkate almıyor:

        Hükümetin kendi bildiği yolda yürümeye devam ettiği görülmektedir.

        Hükümet de iç kamuoyu, AB ve Avrupa’nın desteği ile elde ettiği kazançlarını pekiştirmeye kararlı: Bu eğilimi ve İslami demokrasi bağlamında

        kazanılmış olan bu ivmeyi, halen gelmiş olduğu noktadan geri çevirmek son derece zordur.

        Türkiye’ye ‘Yeni Osmanlı rolü’ biçildi: ... Ilımlı İslam, yeni Osmanlıcılık ve kültürel geri dönüşüm süreci veya karşı devrim süreci olarak ifade edilen bir hareketle durdurulmuş ve etkisiz kılınmış, Cumhuriyet’in değerleri ve kazanımları hedef alınmaya başlanmıştır.

        Telkinlere rağmen Gül Cumhurbaşkanı: Bu durumu parti içi dengelerin ve partinin prestijinin korunmasının bir gereği olarak görmek mümkün olsa da Gül’ün cumhurbaşkanlığının yaratacağı sıkıntıları sineye çekmeye ve göğüslemeye hazır oldukları şeklinde anlamak gerekmektedir.

        Kamuoyu türbana alıştı: Cumhurbaşkanının eşinin türbanlı olmasında da bir beis görülmemektedir. Her ne kadar Cumhurbaşkanı, türban ve diğer hassas konularda başlangıçta dikkatli davranmış ise de yavaş yavaş türbanın davetler, karşılama, uğurlama törenleri vs. ile resmi mahalleler ile günlük yaşama girmeye başladığı

        görülmektedir.

        DTP’nin TBMM’ye girmesi talihsizlik: PKK’yı kardeş hatta kendileri ilan eden terörist başının yaşam koşullarını TBMM’ye taşıyacaklarını açıklayan bu kişilerin,

        geçmişten ders almadıkları, amaçlarının kendilerinden öncekiler gibi demokratik

        bir platformda görüşlerini dile getirmek değil, devletle kavga etmek olduğu ilk

        günden anlaşılmıştır... Kasım ayında yayınlanacak AB İlerleme Raporu öncesinde DTP’nin taleplerini artırarak kriz ve gerginlik yaratmaya çalışacağı ve bu suretle Türkiye üzerindeki AB baskısını artırmayı hedeflediği tahmin edilmektedir.

        TSK’ya destek azaldı: (Basın, iş dünyası, ticaret odaları, sendikalar ve üniversite camiasının bir kısmının TSK’nın karşısında olduğu anlatılarak) Hatta halkı da TSK’ya karşı çıkarmaya yönelik çabalar artmaktadır. Bütün bunların içerisinden karakteri sağlam, devletimizin temel niteliklerine bağlı kişi veya kişilerin fikirleri paralellik gösteren STÖ desteklerini sağlamak veya beraber çalışma imkânlarını araştırmak gerekmektedir.

        Komutanlar dışlandı: İftar yemekleri verilerek, Ramazan erzakları dağıtılarak ‘Peygamber ocağı’ olan ordunun halkın ordusu olduğu ancak Genelkurmay Başkanlığı ile kuvvet komutanlarından oluşan komuta kademesinin halkın ordusu olmadığı yönünde mesaj verilmek istendiği ifade edildi. Emekli veya muvazzaf TSK

        mensuplarının karıştığı olayların TSK’nın tamamına mal edilmeye çalışıldığı

        vurgulanan belgede bu kişilerin ifadelerinin ‘neredeyse naklen yayınlandığı’ bildirildi.

        Devlet terbiyemiz gereği işleyişe mani olmamalıyız

        BELGEDE, yeni dönemde TSK’ya öneriler de sıralandı:

        Ilımlı İslam ve demokratik İslam olarak nitelendirilen yeni devlet anlayışı

        içerisinde TSK’nın kendisine nasıl bir yer bulacağı...

        Devlet sisteminin işlemesine devlet terbiyemiz gereği mani olmamak gerektiği

        düşünülmektedir. Ancak seçim sonrasının seçimden daha fazla önem arz ettiği açıktır. Kriz veya gerginlik yaşanıp yaşanmayacağını

        Cumhurbaşkanı ile hükümetin davranışları belirleyecektir.

        TSK’nın siyasi gelişmeleri etkileme ve yönlendirme imkânının ne olduğu, daha doğrusu bu imkânının kalıp kalmadığının belirlenmesi önem taşımaktadır.

        Türbana gösterilecek tepki alt kademeler içinde bir emsal teşkil edecektir.

        Gösterilecek tepki ne olursa olsun kendi manevra sahamızı daraltmayacak ve

        müteakip girişimlerde elimizi bağlamayacak düzeyde kalması önem arz etmektedir. Esasen TSK’nın bugüne kadar devletin niteliklerininn korunması konusunda gösterdği titizliğe aynen devam etmesi izlenebilecek en tutarlı politika

        olacaktır. TSK esasen söylenebilecek her şeyi söylemiş, söylediklerinin arkasında durduğunu ilan etmiştir. Bundan sonraki tepkilerini davranışlarıyla göstermesi doğaldır.

        TSK’nın izleyeceği politikaların Cumhuriyet Halk Partisi politikalarıyla çakışmaması gerekmektedir.

        Haber ‘istihbarat’tan uçmuş

        İHBARCI subay gönderdiği belgeler arasına bir de bilgi notu koydu. HABERTÜRK’ün ulaştığı bilgi notu; 7 Nisan 2008’de Taraf Gazetesi’nde yayınlanan “Koç da andıçlandı ” haberinin ardından TSK için de sürdürülen

        soruşturmayı içeriyor. 3 hafta süren teknik ve idari soruşturmanın ayrıntılarıyla anlatıldığı bilgi notunda İstihbarat Başkanlığı’yla koordineli olarak yürütülen çalışmanın bir adet CD’ye kaydedildiği ve şube müdürüne elden teslim edildiği ifade ediliyor. Bilgisayarlarda yapılan incelemede herhangi bir giriş çıkışın saptanmadığına yer verilen notta İstihbarat Başkanlığı’na ait bilgisayardaki incelemede ise dokümanın CD’den bilgisayara kaydedildiğinin belirlendiği, söz konusu haberdeki bilgilerin kaynağının bu dosya olduğu kaydediliyor. CD’nin işlem

        yapıldığı dairede bir yüzbaşının ordudan atıldığı, bir binbaşının da tayin edildiği

        vurgulanıyor.

        PERSONELİ CAYDIRMAK İÇİN...

        Bilgi notunun son bölümünde ise iz takibini zorlaştıracak başta internet sistemine bağlı olmayan bilgisayarlar olmak üzere personel hatalarını önleyecek ve caydıracak yeni önlemlere ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. “İnternet üzerinden yapılan kayıt, güncelleme ve dağıtım işlemlerinin iz olarak sistem tarafından kaydedildiği ve gerektiğinde bu izlerin süreci sorgulamak maksadıyla kullanıldığı yönündeki bilgilerin, caydırıcılık sağlayacak şekilde personele duyurulması faydalı olacaktır” denildi.

        Başbakan Erdoğan’ın askerî danışmanıydı

        İRTİCAYLA Mücadele Eylem Belgesi’ni kaleme aldığı ileri sürülen Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler, akademi komutanlığına

        atanmadan önce Genelkurmay Harekât Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın Askeri

        danışmanıydı. Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde 1994-1996 yılları

        arasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı görevinde de bulunan Taşdeler, Ağustos 2007- Ağustos 2009 döneminde Genelkurmay Harekât Başkanlığı görevini sürdürürken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın askeri danışmanlığını da üstlenmişti. Başbakanlık ile Genelkurmay arasındaki görüşmeleri yürüten Taşdeler, sınır ötesi operasyonlar hakkında da

        Erdoğan’ı bizzat bilgilendiriyordu. Ağustos 2009’da orgeneralliğe terfi etti

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ