Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Can Bonmo'dan HT MAGAZİN'e özel açıklamalar

        HT MAGAZİN / Ömür SABUNCUOĞLU

        Can Bonomo ile sabahın erken saatlerinde buluştuk. Önce pek uyanamamış gibiydi ama konuştukça kendine geldi, anlattıkça açıldı, açıldıkça anlattı. Fotoğraf çekimimizde ise, poz verirken, havuza atlama konusunda şakalaştık ve ortaya bu komik kare çıktı.

        Albümünüzde ‘Bulunmam Gerek’ diyorsunuz. Nerede bulunmanız gerek?

        Hepimizin ait olduğu hatıralar vardır ve onlardan uzaklaştığımız zaman kendimizi çok güvensiz hissederiz. Bu çocukken sarıldığımız bir battaniye de olabilir, annemizle en son yaşadığımız hatıra da olabilir. Ben 11 senedir İstanbul’da yaşıyorum, ‘Bulunman Gerek’ biraz da bunun özlemi.

        Nereden geldiniz İstanbul’a?

        İzmir’den, 17 yaşımdaydım. Okula başlamadan bir sene önce İstanbul’a gelip çalıştım. Bilgi Üniversitesi’nde ‘Sinema ve Sanat Tarihi’ okudum.

        ‘ANLATACAKLARIM DAHA BITMEDI’

        Son albümünüz öncekine göre çok farklı.

        Bu albüm daha ayakları yere basan ve sakin bir albüm. Ben yaş olarak büyüdükçe müziğim de büyüyor. Her yaptığımız iş, bir öncekinin önüne geçmeli yoksa yeni bir şey yaratmanın anlamı olmaz.

        2 yıl önceki Can’la şimdiki Can arasında nasıl farklar var?

        Dağlar kadar... Hepimizin öfke ve acı eşikleri var. Onlar gittikçe sivriliyor. 28 yaşına bastım. Bu albüm 28 yaşımın maceralarını anlatıyor. 40-47 yaş arasında çok fark yok ama 20-27 arasında var. Yaptığım müzik de benim gibi olgunlaşıyor.

        Albümdeki şarkılar size ait. Başka sanatçılardan şarkı almayı düşünüyor musunuz?

        Umarım böyle devam eder. Çünkü benim anlatacaklarım var ve bitmedi. Bitmesine de bir hayli var. Bir gün biterse, belki başkalarından şarkı alırım.

        İkinci şiir kitabının hazırlıkları nasıl gidiyor?

        Yeni yazmaya başladım. Bir aksilik olmazsa 2016’da çıkar.

        Peki resim çalışmaları?

        Mayıs ayında sergi açmayı düşünüyorum. ‘Tastamam’ klibimdeki tablolar bana ait. Üniversitede grafik tasarım okudum. Resim yapmaya kafa dinlemek için başladım.

        O zaman karşımda dört dörtlük bir sanatçı var.

        Estağfurullah ben icracıyım. Kendimi anlatmayı biliyorum ama iddialı değilim.

        Yazarak mı yoksa konuşarak mı kendinizi daha doğru ifade edebiliyorsunuz?

        Yazarak. Çok yakın tanış olmadığım insanlarla yeni bir dil geliştirmeden ve oturtmadan kendimi çok net ifade edemiyorum. Haklı olduğum bir konuyu, konuşarak kaybedebilirim.

        Bir de oyunculuk tarafınız var.

        Yok canım, o çok başka bir şey. Bir iki dizide oynadım. Aslında ben senaryo doktoruyum.

        Senaryo doktoru?

        Sinema öğrenimimde uzmanlaştığım dal. Senaryo bitmiş haliyle bize geldiğinde hem fizibilite hem karakter, öyküleme gibi öğelerini düzeltmek suretiyle senaryoyu tedavi ediyoruz.

        Eurovision’la birlikte geniş kitleler tarafından tanındınız. Bu özgürlüğünüzü kısıtladı mı?

        Andy Warhol’un , “Herkes bir gün 15 dakikalığına şöhret olacaktır” diye bir sözü vardır. Ben paralel evrende çok uzun bir 15 dakika yaşadım. Ama tamam o artık bitti. Kemikleşmiş kitlem biraz daha büyüdü. ‘Ben bir bakıp çıkacağım’ diyen arkadaşlar çoktan bakıp çıktılar, kalanlarla ve daha önceden bizimle olanlarla yolumuza devam ediyoruz.

        Sokakta rahat dolaşabiliyor musunuz?

        Dışarılarda çok gezen biri değilim. Dolayısıyla bir sıkıntı yaşamıyorum. Bir de, bu niye sorun olsun ki? Beni rahatsız etmiyor, ziyadesiyle mutlu ediyor.

        "İyi kalpli bir insanım"

        Can Bonomo nasıl bir adam?

        En zor soru. Etten kemikten olmanın yanı sıra iyi biriyim ben. İyi kalpli bir insanım.

        Olumsuz yönlerinizi fark edip eleştirir misiniz?

        Gerekirse evet ama kendini manyak gibi tartaklayan bir adam da değilim. Ama obsesiflik derecesinde düzenli bir insanım. Bu da benim hayatımı dışarıdan çok oturaklı gösterse de içeride vakit kayıpları ve kaoslar yaşatan bir şey. Dağınık bir odada çalışamam. 4 saatlik çalışma vaktim varsa, 2 saatini odayı düzenleyerek geçiriyorum.

        Anneniz bu halinizden memnundu herhalde.

        Annem zaten en düzenlimiz, o alıştırdı beni. Tertemizdik (Gülüyor). Hiçbir zaman ‘Odanı topla’ demedi bana.

        Bir de ablanız var. Küçükken kıskanır mıydınız birbirinizi?

        Yok canım. Ablam çok yaramazmış. Beni de bir yere koyarlardı, öylece dururdum.

        Halbuki çok yaramaz bir çocukmuş izlenimi veriyorsunuz.

        Ama hiç alakası yok. Annemle misafirliğe gidermişiz. Elime bir oyuncak ya da kitap verirmiş, öyle otururmuşum.

        Ne zaman değiştiniz?

        Lisede. Deli bir lise 1 ve lise 2 dönemim var. Lise sonda ‘Üniversite kazanılmalı’ diyerek iyi bir öğrenci ve yine uslu bir çocuk oldum.

        O yaramaz dönemleriniz nasıldı?

        Annem, okul müdürünün telefonunda, hızlı arama tuşundaydı. (Gülüyor) Bir iddia sistemi yaratmıştım. ‘Müdür yardımcısının odasındaki tabloyu alıp, yerine resim atölyesinden bir çocuğun çizdiği tablo alınıp konulacak’ diye bir iddia ortaya atıp, bahsi 50 kuruşla açıyorum. 850’ye kadar gidiyordu.

        ‘Serseri gibi ama şık’

        Vücudunuzda kaç dövme var?

        Çok var, 30 tane vardır.

        Pişmanlık var mı?

        Yok canım. Sizin adınızı bile dövme yaptırsam, kim görecek ki?

        Stil danışmanınız var mı?

        Yok, klip çekimlerinde Umut Eker ile çalışıyorum ama ‘Tastamam’ klibinin styling’ini ben yaptım.

        Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

        Sokak serserisi gibi ama şık da.

        Olgunlaşmaya başladım dediniz. Bu anlamda baba olma fikri nasıl geliyor?

        Henüz aklımda öyle bir fikir yok ama sanırım bana doğru geliyor.

        Evlenmeden baba olmak mı? Yoksa bir aile kurmak mı?

        O kadar ince düşünmedim.

        Didem Soydan ile mutlu bir beraberliğiniz var. Ne mutlu.

        Özel hayatımla ilgili konuşmuyorum.

        ‘Uçaktan atlıyorum’

        Ölüme yaklaştığınız bir an oldu mu?

        Geçen yıl Çanakkale’ye konsere gidiyorduk. Hepimiz uyuyorduk. Şoför abi de uyumuş. Yoldan çıktık, bir uçurumun kenarına doğru ilerlerken fırladık, araba havadayken uyandık. Şoför abi araba yere düşünce frene bastı. Bir hafta sonra, ‘Ölüyorduk lan’ diye idrak ettik.

        Araç durunca, hemen kendinizi dışarı mı attınız?

        Evet, araçtan çıktık, kontrol ettik kendimizi. Benim her yerimde kan var ama hiçbir yerim kanamıyor.

        Kazadan sonra hayatınızda bir şeyler değişti mi?

        Hayır, bence o filmlerde oluyor. Ben amatör paraşütçüyüm, uçaktan atlıyorum. Ölmeyelim tabii ama olacaksa da olacak.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ