Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Nurdan Büyükak: En büyük sıkıntı birbirleriyle temas içinde olama
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Psikolog, çocuk ve ergen terapisti Nurdan Büyükak, ‘Doru Macera Ormanı’nın danışmanlığını yapıyor. Filmin galasında bir araya geldiğimiz Büyükak, anne - babaların çocuklara yönelik yapımlarda en çok nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerine konuştuk.

        Nurdan Büyükak, en çok merak edilen diğer konular üzerine de sorularımızı cevapladı. O konular şöyle; “toplum olarak en büyük psikolojik sorunumuz nedir?”, “çocuklar, pandemiden psikolojik olarak nasıl etkilendi?” ve “teknolojik araç - gereçlerin çocukların psikolojisi üzerindeki etkileri nelerdir?

        ‘Doru Macera Ormanı’ filminin danışmanlığını üstlendin, aynı zamanda televizyonda yayınlanan bölümlerin de danışmanlığını yapıyorsun. Çocuk ve ergen psikoloğunun görevleri nedir? Çocukları ve ergenleri hangi konularda koruma altına almak için çalışmalar yapar?

        Her konuyla ilgili çocuk ve ergen psikoloğuna danışmaya gidilebilir. Okul sorunlarıyla ilgili ya da aile sorunlarıyla ilgili gidebilirsiniz. Aslında çocuk doğduğu andan itibaren her türlü sorunu danışmak için gidilebilir. İlle de çok ciddi bir tanı olmasına gerek yok, sadece danışmak için de gidilebilir. Örneğin; çocuğunuz ilkokula başladı, okula gitmekle ilgili öncesinde neler yapabileceği, okula nasıl alışabileceği gibi nedenlerden de gidilebilir. Onun dışında; öğrenme bozuklukları, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi birçok şey için çocuk ve ergen psikoloğuna gidilebilir.

        REKLAM

        O halde ille de bir sorun olması gerekmiyor, değil mi?

        “Sorun olmasına gerek yok” derken aslında bir tanı olması gerekmiyor, danışmak için de gidilebilir. Ergenlik zaten başlı başına sıkıntılı bir dönem. Bu sebeple belirgin bir hastalık ya da rahatsızlık olmasına gerek yok. Her zaman “Daha iyi neler yapabiliriz, nasıl anlaşabiliriz, ailecek nasıl konuşabiliriz, çocuğun duygusal ve ruhsal dünyası daha iyi nasıl olur?” konularında aileler her zaman başvuruda bulunabilir. Ben aynı zamanda oyun terapistiyim, bu anlamda da çocuklara yardım ediyorum, oyun terapisi üzerine çalışıyorum, o da çok keyiflidir.

        Oyun terapisi nedir?

        Oyun üzerinden yapılan bir terapi şekli. Çocuklar tüm hayatı aslında oyun üzerinden öğreniyorlar. Biz yetişkinler gibi tüm duygularını sözel olarak ifade edemedikleri için oyunlar üzerinden ifade ediyorlar. Bunlar tabii ki terapi odasında yaşanıyor. Biz buna anlam yüklüyoruz ve çocuğun derdini anlıyoruz. Diyelim ki evde ciddi bir problem var, çocuk bunu bize oyuncaklar üzerinden gösteriyor. Terapi de bunun üzerinden oluyor.

        Günümüzde çocukların yaşadığı en büyük sıkıntı nedir?

        Bence bu dönemde pandemi nedeniyle evde olmaktı, birbirleriyle görüşememek, okula gidememekti, en büyük problem buydu. Hâlâ da öyle. Okullar bu sene de çok sık tatil oldu, evde kalmak zorunda kaldılar, hâlâ okullarda ara sıra kapanmalar yaşanıyor. Şu anda en büyük sıkıntı birbirleriyle temas içinde olamamaları. Onun yanı sıra tabii ki ekran çok ciddi bir sorun, çocuklar neredeyse doğduğu andan itibaren kontrolsüz bir şekilde ekrana maruz kalıyorlar. Teknolojiyi kullanmak tabii ki önemli ama doğru kullanmalı. Bu durumun birazcık ayarı ve dengesi kaçıyor galiba.

        REKLAM

        Aileler de zor durumda kalıyorlar, teknolojiden uzak kalmaları da bir sorun ama bir yandan bütün vaktini orada geçirmesi de bir sorun.

        Evet, yeni model anne - babalara çocuklarının teknolojiyi hiç öğrenmemeleri de iyi gelmiyor. Tabii ki teknolojiyi öğrenmesini istiyorlar, tabletleri vs. Ne var ki onların bir sınırlanması lazım, bu çok önemli. Korku ve kaygılar biraz daha arttı. Buna bağlı olarak evdeki gerginlikler öyle. Anne - babalar ister istemez daha çok birlikte yaşadı, çocukların rahatlayacak alanları olmadı, açık havaya çıkamadılar, arkadaşlarıyla birlikte zaman geçiremediler, bunlar çok önemli. Bu dönem özellikle ergenlik çağındaki, 12 yaş ve üstü gençlerimiz için çok daha sıkıntılıydı. Ben düşünüyorum da pandemide en olmak istemeyeceğim dönem, lise ve üniversitede dönemlerim olurdu.

        Birçok üniversite öğrencisi okula gidemeden mezun oldu.

        Çok üzücü… Burada söz konusu olan sadece eğitim değil, sosyalleşmek de önemli. Ben en çok bu duruma üzüldüm. Umarım telafi edebilecekleri ve arkadaşlarıyla daha çok görüşebilecekleri zamanları olur. Tabii bunların olduğu dönemde onların yerini sosyal medya aldı, daha çok sosyal medyaya düştüler ama neyse ki oradan temas içinde kalabildiler. Bu da aslında sosyal medyanın güzel bir yönü ve yararı bence. Oyunlar da aynı şekilde, çevrim içi bir şekilde birbirleriyle oynadılar, yine temasta kaldılar. İnsanların birbirlerine dokunamamaları bile çok ciddi sorunlara neden oldu. Çocuklar için birbirlerine sarılamamak, bir şeyler oynayamamak gibi durumlar, hep kaygı bozuklukları olarak geri döndü. Umarım ileride başka sıkıntılar yaşamayız.

        REKLAM

        Ergenlik yaşının düştüğüne yönelik genel bir yargı var. Gerçekten öyle mi?

        Ön ergenlik diye bir şey var artık. 10 - 11 yaşlarında başlıyor gibi aslında 12 yaşında hemen ergenliğe girdi diye net bir sınır yok. Bu durum çocuktan çocuğa değişiyor. Bazı çocuklar biraz daha erken yaşta olgunlaşabilir. Örneğin; ağabeyi ya da ablası olan çocuklar daha çabuk olgunlaşırlar. Bebekken daha çabuk yürürler, daha çabuk konuşurlar. Dolayısıyla böyle genellemek çok doğru değil ama çocuktan çocuğa değişiyor, bazısı da daha geç olgunlaşıyor. Sosyal medyanın etkisiyle dünyayı daha kolay öğreniyorlar, biraz onun da etkisi olmuş olabilir.

        ‘Doru Macera Ormanı’nın danışmanlığını yapıyorsunuz. Çocuklara yönelik yapımlarda özellikle hangi noktalara edilmesi gerekiyor?

        En önemli olan unsur yaş kriterine göre hareket etmektir. Çocuklar, biz yetişkinler gibi düşünemiyorlar, aynı şekilde etkilenmiyorlar. Bizlerden farklı bir zihinsel yapıları var. Bunlar da yaş grubuna göre değişiyor; 3 yaş başka, 3 - 6 yaş başka oluyor. 6’dan sonrası çok daha farklı oluyor, 6 yaş öncesi çocuk televizyonda gördüklerini gerçek zannediyor, çok daha farklı etkilenebiliyor. Dolayısıyla içeriğin hangi yaşa hitap ettiğinin belirlenmesi ve ona göre içerik üretilmesi lazım, en önemli kriter bu. Anne - babaların da çocuklara yönelik yapımlarda içeriği seçerken mutlaka yaş grubuna göre hareket etmeleri gerekiyor. “Bu içerik benim çocuğumun yaşına uygun mu?” diye uzmanlara danışmalılar. Burası çok önemli. Onun dışında tabii ki insani değerlere yer veren, ailenin, arkadaşlığın, yardımseverliğin önemi gibi insani değerleri içinde barındıran yapımları izlemeleri gerekir. Çocuklar güzel bir mesajı olan yapımları izlemeli. Bunlar sadece eğlenceli zaman geçirmek için değil, çocukları duygusal açıdan olgunlaştıran çok eğitici ve öğretici yapımlar. Anne - babalara özellikle tavsiyem çocuklarına mutlaka uygun olan yapımları izletmeleri. Bunun üzerine de çocuklarıyla konuşmalılar. Şöyle; “Bu kahraman sana ne hissettirdi? Sen Doru’nun yerinde olsan ne yapardın? O yardım etti, sen eder miydin? Üzgün olan birine sen olsan nasıl yardım ederdin?” gibi… Aslında bu da bir terapi. Biz de bunu yapıyoruz aslında, çocukların çok sevdiği bir karakter varsa çocuk zaten o karakterle özdeşim kurmuştur. Biz de “Çocuk bu karakteri neden bu kadar sevdi? Onun yerinde olsa ne yapardı?” diye hep konuşuruz. Ben çizgi filmleri, ailelerle çocukların ilişkilerini yakınlaştıran, iyileştiren bir şey olarak görüyorum o yüzden de mutlaka her yaş çocuğa yaşına uygun içerikler tavsiye ediyorum.

        REKLAM

        ‘Doru’dan teklif geldiğinde sizi neler etkiledi de yapmak istediniz?

        Ben yapımcısı sevgili Alper’i tanıyorum, hikâyeyi zaten biliyordum. İlk bölümden itibaren değil daha sonraki bölümlerde dâhil oldum. Dolayısıyla elimde bir malzeme vardı, izleyebildim, karakteri görebildim, çocukların gerçekten ne kadar sevdiğini de gördüm. Bu arada sadece çocuklar değil, yetişkinler de çocuklarıyla beraber izliyorlar. Bana anne - babaların da izlediğiyle ilgili çok fazla mesaj geliyor. Bunları görüp etkilendim. Tabii ki karakteri ve konuları sevdim ve çocuk gelişimi için uygun buldum, benim için önemli olan buydu.

        Psikolog denilince bir tedirginlik olur ya, çocuklar için de böyle bir durum var mı? İşinizi Türkiye’de yeterli düzeyde yapabiliyor musunuz?

        Bence eskiye göre çok daha iyi durumdayız çünkü yeni nesil, artık her şeye çok çabuk ulaşıyor. Terapi sahnelerine dizilerde daha çok yer verilmeye başladı, doğru ya da yanlış ama en azından bu sayede aşinalık arttı. Artık gerçekten çok ciddi bir rahatsızlık olarak görülmüyor. Bu arada öyle de olabilir ama bunların hepsi terapiyle aşılabilecek durumlar. Bunların dışlanmaması gerekiyor, bunlar da normal. Toplumun bir çoğunda her türlü rahatsızlık var. Kaygı bozukluğu dediğimiz şey, bugün 10 kişiden 3’ünde görülüyor. Bunu kabul etmek gerekiyor. Tabii ki çok zor ama bunu kabul edip “Bende bir şey var, bunun üstesinden geleceğim” demek gerekiyor. Ben tam tersi terapiye giden insanların kesinlikle daha güçlü olduklarını düşünüyorum. Çünkü kendinde bir şey görüyor ve “Evet, benim bu yönümü geliştirmem lazım ve mutlaka gitmem lazım” diyerek terapiye gidiyor ve sorununun üstesinden geliyor. Cesaret isteyen ve kendini kabul etmeyi gerektiren bir şey. “Evet, benim kaygım var, evet, benim korkum var. Ben galiba depresyondayım. Bende bir şey var, acaba nedir?” diyerek çözüm arayan biri olmak gerekiyor. Anne -babaların da çocuklarında iyi gitmeyen şeyleri tespit etmeleri gerekiyor, çok zor bir şey bu, anne-babalar çoğunlukla kabul etmek istemiyorlar, biz de böyle durumlarda zorlanıyoruz ama kabul etmek lazım. Çünkü hepimizde iyi ya da kötü huylar, davranışlar ya da değiştirmemiz gereken düşünceler var. Bunları fark edip bunun üzerine giden insanların daha cesur ve daha iyi olduklarını düşünüyorum.

        Nurdan Büyükak - İbrahim Büyükak
        Nurdan Büyükak - İbrahim Büyükak

        Başka bilmemiz gereken neler var?

        Filmin çok güzel bir mesajı var, ana fikri; farklı yollardan da olsa hayallerimize bir şekilde mutlaka ulaşabiliriz. Onun yanı sıra birlikte olmanın, aile olmanın, arkadaş olmanın öneminden bahsediyor. Bence sirklerdeki hayvan zulmüne de çok güzel bir mesajı var. Bunun doğru olmadığıyla ilgili çok güzel bir mesaj veriyor dolayısıyla bu açıdan izlenmeli ve bunlar üzerine konuşulmalı, ailelere bunları tavsiye edebilirim. Az önce sorduğum soruları çocuklarıyla konuşmalarını tavsiye edebilirim. Bazen ‘Doru’ neden çok seviliyor?” diye soruluyor, bence o cesur ve hep iyiliğin, doğruluğun peşinde olan bir karakter o yüzden çocuklar çok empati kuruyor diye düşünüyorum, onun gibi olmaya çalışıyorlar, o yüzden sevildiğini düşünüyorum. Normalde de empati güçleri çok yüksek hayvanlar, tabii ki çok keyifli ve eğlenceli karakterleri de var o da izlenme zevkini artırıyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ