2026'da büyük düzeltme riski: Piyasalar kanıt arıyor

2026, küresel ekonominin uzun süredir biriktirdiği bütün streslerin aynı anda masaya döküldüğü bir yıl olabilir. Belirsizlik yalnızca yükselmiyor; artık ekonomik kararların temel parametresine dönüşüyor. Ticaret düzeninin çözülmesi, yeni bloklaşmalar, jeopolitik gerilimler ve Washington’daki politik eksen kayması küresel sistemi yeniden yazıyor.

➔2025 dalgalı bir yıl olarak tarihe geçti ama finansal piyasalar bunu pozitif bilançoyla kapatmayı başardı.

➔Ancak 2026 için aynı rahatlık söz konusu değil. Çünkü bu kez fiyatlanan şey büyüme değil, gerçeklik testi.

➔Yatırımcıların ajandasında artık tek bir soru var: "Hikâye bitti, kanıt nerede?"

➔Donald Trump-Şi Cinping zirvesi yapıldı ama ABD ile Çin’in hâlâ geçici de olsa bir anlaşma imzalamaması, dünyanın en büyük iki ekonomisinin yeni bir hesaplaşmaya doğru ilerlediğini gösteriyor.

➔Trump’ın gümrük vergileri ve “Önce Amerika” doktrini, ticaret akışını yavaşlatarak büyümeyi aşağı çekerken küresel enflasyonu yeniden tetikleyecek.

➔Tüm ithalata uygulanabilecek %10’luk genel tarife ve Çin’e yönelik %60’a varan ek vergiler, yalnızca Asya’yı değil, Avrupa’nın ihracat odaklı ekonomilerini de durgunluğun eşiğine itebilir.

➔2026’da dünya ticareti yalnızca yavaşlamayacak, yapısal bir kopuş da yaşayabilir.

➔Gelişmiş ülkelerin aşırı borç yükü, tahvil piyasalarını kırılgan hâle getirdi. Bu kırılganlık 2026’da bir şoka dönüşebilir.

➔ABD’nin faiz indirme sinyalleri ile Japonya’nın sıkı duruşu arasındaki fark, küresel sermayenin yönünü değiştirebilir. Bu da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ani fiyatlamalar yaratabilir.

➔Trump’a yakın bir ismin Fed başkanlığına geçme ihtimali, para politikasını tahmin edilemez hâle getiriyor. Piyasa için bu, tek kelimeyle tehlikeli.

➔Çünkü politik müdahale ile faiz dinamiklerinin ve piyasa mekanizmasının çatışması kaçınılmaz.

➔Faizi düşürmek için yola çıkan Washington, sonunda daha yüksek faiz ve daha güçlü dolar ile karşılaşabilir.

➔ Asıl faturayı da, doların dünya parası ve ABD’nin de merkezi piyasalar konumundan dolayı diğer ülkeler öder.

➔2026’nın en kritik başlığı, yapay zekaya yapılan dev yatırımların artık sorgulanmaya başlaması. ➔Yatırımcıların %54'ü bu alanda balon riski görüyor. JPMorgan ise toplam yatırım maliyetinin 5 trilyon doları aşacağını hesaplıyor.

➔Üç yıldır devam eden ve borsaları peşinden sürükleyen yapay zekanın “hikâye” kısmı artık sona eriyor, gerçekleşme dönemi başlıyor.

➔Piyasa, performans görmediği her şirketi cezalandırmaya hazırlanıyor.

➔2026’da teknoloji yatırımları ikiye ayrılacak: Gerçek değer üretenler ve köpük olanlar.

➔Bu ayrımın başlaması son yılların en sert düzeltmesini yaratabilir.

➔Otomasyonun hızlanması, beyaz yaka hizmet sektörlerinde ciddi bir istihdam daralması yaratacak. ➔Hukuk, finans, yazılım, müşteri hizmetleri gibi alanlarda yapay zekanın kullanılarak verimlilik artışı sağlanmasının bedeli çalışan sayısında düşüş olacak.

➔Verimlilik artışı büyümeyi artırıcı ama çalışanların işini kaybetmesi tüketici talebi üzerindeki baskı yaratarak büyüme tahminlerini zayıflatabilir.

➔Kısacası teknoloji yalnızca şirket bilançolarını değil, ülkelerin makro dengelerini de yeniden şekillendirecek.

➔Her şeye rağmen bazı sektörler bu dönüşümden güçlenerek çıkacak.

➔Çünkü ileri teknolojinin çalışması, devasa bir altyapı gerektiriyor:

➔Bu şirketler, 2026'nın volatilitesine rağmen gelirlerini koruyabilen nadir oyuncular olacak.

➔Trump’ın dijital varlıklar ve Blockchain teknolojilerine yönelik olumlu yaklaşımı da merkeziyetsiz altyapıları öne çıkarabilir. Bu alan, yılın sürpriz kazananları arasında yer alabilir.

➔2026 “vaat ekonomisinin” bittiği yıl olacak.

➔Gerçekten verimlilik sağlayan, maliyetlerini düşüren, süreçleri otomatikleştiren şirketler ayakta kalacak. Diğerleri için tablo sert:

➔Yatırımcı sabrı tükendi.

➔Artık tek kriter var: Sonuç.

➔Belirsizlik gelecek yılın ana teması ama fırsatlar da aynı oranda büyüyor.

➔Yeni dönemin kazananları, belirsizliğe değil, belirsizliğin içindeki hızla büyüyen boşluklara odaklananlar olacak.