Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik "Teneke her zaman tenekedir"

        AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''CHP'de olanın statükoculuğun popülizme kaymasından başka bir şey olmadığını'' söyledi.

        Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul'un fethinin 557. yıldönümünü kutladı, Necip Fazıl Kısakürek'e ölümünün 27. yıldönümü dolayısıyla rahmet diledi.

        Zonguldak'taki maden kazasında ölen işçiler için başsağlığı dileyen Erdoğan, kaza nedeniyle insafsız eleştiriler yapıldığını belirtti. Erdoğan, acının istismar edildiğini söyleyerek, ''Herkes cibilliyetinin gereğini yapıyor'' dedi. Dünyanın bütün ülkelerinde bu tür kazaların olduğunu kaydeden Erdoğan, Türkiye'de daha önce yaşanan kazalarla ilgili bilgiler verdi. Erdoğan, ''Kimse acılar üzerinden oy avcılığına çıkmasın, istismara kalkışmasın'' diye konuştu. Erdoğan, daha yoğun tedbir ve denetimle kazaların minimize edileceğini kaydetti.

        Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, İstanbul'un fethinin 557., Necip Fazıl Kısakürek'in de ölümünün 27. yıldönümüne değinerek başladı.

        İstanbul'un fethiyle yeni bir çağın kapılarının aralandığını, karanlık bir çağın kapandığını ve aydınlık bir çağa geçiş olduğunu belirten Erdoğan, ''Fatih'in ve onun kahraman askerlerinin ve şehitlerimizin bu en büyük emanetine hakkıyla sahip çıktık ve çıkmaya da devam ediyoruz. Fethin 557. yıldönümü dolayısıyla Sultan Fatih'e bu toprakları bize vatan kılan tüm şehitlerimize, gazilerimize de minnet borcumuzu bir kez daha ifade ediyor, hepsinden Allah razı olsun, Allah rahmetini esirgemesin diyoruz'' diye konuştu.

        Başbakan Erdoğan, bugünün ayrıca Necip Fazıl Kısakürek'in ''hakka yürüyüşünün'' yıldönümü olduğunu hatırlatarak, ''Zaman gerçekten su gibi akıp gidiyor'' dedi. Tam 27 yıl önce 25 Mayıs günü nakış nakış işlediği mücadele dolu hayatını ''üstadın sahibine iade ettiğini'' anlatan Erdoğan, Kısakürek'in şiirinden dizeler okudu. Erdoğan'ın okuduğu Kısakürek şiiri şöyle:

        ''Gideriz, nur dolu izde gideriz/Taş bağırda sular dizde gideriz/Bir gün akşam olur biz de gideriz/Kalır dudaklarda şarkımız bizim...''

        MADEN FACİASI

        Zonguldak'tan gelen haberin yürekleri dağladığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

        ''Milletimizi şüphesiz üzüntüye sevk etti. Grizu patlaması ve ardından meydana gelen göçük sonrasında 28 kardeşimizin cesedi çıkarıldı. 2 kardeşimizin bulunması için de çalışmalar aralıksız devam ediyor. Aramızdan ayrılan kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yadediyor, bir kez daha ailelerinin, yakınlarının, ülkemizin ve milletimizin başı sağolsun diyorum.

        Henüz olay sıcaklığını korurken, kazanın nedenleri tespit edilmeden değerli bakan arkadaşlarım, 'öncelikli gayemiz göçük altında kalan canlarımızı kurtarmaktır' diyerek, orada yoğun bir şekilde çalışırken birileri de insafsız eleştiri oklarını bize yağdırıyordu.

        Böyle acı hadiseler esnasında en son yapılacak şey; hesap sormak, yargısız infaz yapmak, birilerini suçlu ilan etmektir. Devlet ciddiyeti önce kazazedeleri kurtarmayı sonra yaraları telafi etmeyi sonra idari ve hukuki inceleme ve işlemi başlatmayı gerektirir. İnsaniyetin gereği de önce suçlu aramak değil, önce insanları kurtarmaktır. Bu ortamda bizim sarf ettiğimiz sözler, acıları, sıkıntıları paylaşmaya, sabır ve sükuneti sağlamaya dönüktür. Bu tür kazaların madenciliğin kaderinde olduğuna dair sözlerim, işin tabiatı gereği bu tür sıkıntıların yaşanabildiğine dairdir. Ortada bir kusur, ihmal, yanlış varsa bunu örtmeye, küçümsemeye yönelik değildir. Nitekim olayla ilgili merciler her türlü incelemeyi, soruşturmayı en ince ayrıntısıyla yapmaktadırlar. Hukukun gereği neyse o yapılmaktadır. Bundan herkes emin olmalıdır.''

        Ancak, her zaman yapıldığı gibi bir kez daha acının, elemin, kederin istismar edildiğine, siyasi propaganda malzemesine dönüştürülmek istendiğine şahit olduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, ''Herkes cibilliyetinin gereğini yapıyor, ondan hiç şüpheniz olmasın. Onlar bunu da yapmaya devam edecekler her zaman. Bir kez daha söylüyorum; ne Türkiye'de ne de dünyada ilk kez bir grizu faciası yaşanıyor. ABD'de, Çin'de, Rusya'da, Almanya'da daha son zamanlarda büyük kazalar yaşandı. Rusya'da iki hafta önce 9 Mayıs'ta art arda gelen grizu patlamalarında 50'den fazla işçi ve kurtarma ekibi hayatını kaybetti. Şu anda dahi 20'ye yakın işçinin cesedi bulunabilmiş değil'' diye konuştu.

        KAZALARIN TARİHÇESİ

        Erdoğan, konuşmasında Türkiye'de daha önce yaşanan grizu facialarından örnekler verdi. Bu örnekleri o dönemin iktidarını suçlamak için değil, işin kısa geçmişini ortaya koymak için vereceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

        ''1990'de Amasya Merzifon'da 68 işçimizi kaybettik. 1992'de Zonguldak TTK Kozlu işletmesinde tam 263 işçimizi kaybettik. Taşeron yapmıyordu o işleri TTK... Bakın bunu söylüyorum. Ama bu ülkede aşırı uçlar, taşeron deyip, aman yarabbim, onda olduğu zaman işte buyur, TTK... İktidarda hangi partiler vardı? DYP-SHP hükümeti. Yani bugünün CHP'si o gün iktidardaydı. 1995'te Yozgat Sorgun'da 40 kişi hayatını kaybetti. Aynı şekilde iktidarda DY-SHP koalisyonu vardı. Yani bugünün CHP'si... 1999-2002 arasında 4 ayrı patlamada 54 işçimizi kaybettik. İktidarda DSP-MHP-ANAP koalisyonu vardı. O iktidarları eleştirmek için bunları söylemiyorum. Ama bazı gerçeklerin bilinmesi için söylüyorum. Kimse acılar üzerinden, ölen işçi kardeşlerimiz üzerinden oy avcılığına çıkmasın, istismara kalkışmasın.

        Biz iktidara gelinceye kadar bu ülkede çalışma hayatının, endüstri ilişkilerinin nasıl içler acısı durum arz ettiğini hepiniz biliyorsunuz. Birçok kronik meseleye neşter vurduk. Zorunlu tasarruf gibi, konut edindirme yardımı gibi, asgari ücret, emekli maaşları, ekonomik sosyal konsey, sosyal güvenlik gibi on yıllardır konuşulan tartışılan ama çözüm üretilemeyen meselelere biz cesaretle çözüm ürettik. Bütün bu sorunlar, bizden önceki son 20 yılın, 30 yılın, 40 yılın birikmiş sorunlarıydı. Bu ülkede sorumsuzca, popülist politikalarla ihmal edilmiş ve adeta kördüğüm olmuş meselelere biz el attık.''

        ''Bugün işçi dostuymuş gibi işçiyi, emekçiyi, yoksulu, emekliyi istismar politikalarına malzeme edenlerin hem zihniyetleriyle hem yaptıklarıyla geçmişte bu kesimleri nasıl inim inim inlettiğini benim milletim unutmadı'' diyen Erdoğan, ''Ne dediler? 'O ne veriyorsa ben iki katını veriyorum' dediler. Bu zihniyeti biliyoruz değil mi? '5 katını veriyorum diyenler' çıktı ve kaşıkla verdiklerini kepçeyle söke söke aldıklarını benim milletim unutmadı. Merkez Bankasının acımazsızca karşılıksız para bastığını benim milletim unutmadı. Bu basılan paralar nereden çıkıyordu? Benim çitçimin, işçimin, memurumun cebindeki paranın modern şekilde çalınmasıydı'' şeklinde konuştu.

        KILIÇDAROĞLU'NUN GENEL BAŞKAN SEÇİLMESİ

        CHP kurultayına da değinen Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

        ''Zihniyetin bir katre dahi değişmediği ortaya çıktı. Bu vesileyle iki tür medya türedi: Candaş medya, yoldaş medya. Çok yoğun mesai sarf ettiler. Medya egemenliği milletin egemenliği karşısında her zaman avucunu yalayacaktır. Medyanın nasıl alkış tuttuğunu gördük.

        CHP'de olan statükoculuğun popülizme kaymasından başka bir şey değildir. Tenekeyi istediğiniz kadar altın rengine boyayın teneke kalacaktır. 'Cek, cak'lı söylemlerin bir adım sonrası Diyarbakır'a, Sivas'a, Kayseri'ye deniz getirme vaadidir.

        Yaşanan her olayda cilaların döküldüğünü göreceksiniz. Manşetle gelen manşetle gider. Bunu unutmayın. Sabah rüzgarıyla gelen akşam rüzgarıyla gider. Yelkenleri manşetlerle şişenler açık denize çıkınca alabora olurlar.''

        Kendi partisinin kurultaya davet edilmemesini ''nezaketsizlik'' olarak niteleyen Erdoğan, ''Biz davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Davet edilen eve gideriz'' dedi.

        Erdoğan şöyle konuştu:

        "Kendilerine Türkiye'nin kurucu partisiyiz diyen bu parti, kongresine Türkiye'nin iktidar partisine davet göndermemiştir. Ben kendilerini aramayacağım. Çünkü benimd e bir izzeti nefsim ve onurum vardır. Biz davet edilmeyen yere gitmeyiz, aramayız da... Biz gelenek ve göreneklerimizden bunu öğrendik.

        Geçen cuma günü il başkanları toplantısından da söyledim. Önemli olan koltukların değil, zihniyetlerin değişmesi diye. Haftasonu gördük, zihniyet değişmemiş.

        Bize yakıştırdıkları bir medya var. Yandaş medya. Haftasonu gördük ki, iki tür medya türemiş: "Candaş medya", "Yoldaş medya..."

        Bunu bilmenizi istiyorum. Medya egemenliği millet egemenliğini yenemeyecektir.

        Haftasonu gördük, bazı köşe yazarlarının sandalye üzerlerinde çıplak ayaklarıyla nasıl alkış tuttuğunu gördük. Bu yazarların köşelerinde bize nasıl saldırdıklarını zaten biliyoruz.

        Statukoculuk aynen sürüyor. Kişiler değişmiş statukoculuk aynı kalmıştır. Tenekeyi istediğiniz kadar altın sarısına boyayın, teneke tenekedir.

        Bu CHP zihniyeti kolay kolay değişmez. Eğer değişirse geriye CHP kalmaz.

        Biz istiyoruz zihniyet değişsin. Gücünü demokrasiden alan, milletten alan, yapıcı eleştiriler üretebilen bir parti hiç kuşkusuz milletin hayrınadır. Biz iktidara geldiğimizde böyle bir muhalefetin hasretini çektik.

        Söyler misiniz, içinde Ergenekon olan bir kurultaydan halka ne tür bir hayır, fayda olabilir.

        Unutmayın, manşetle gelen, manşetle gider... Sabah rüzgarıyla gelenler, akşam rüzgarıyla giderler...

        Çok değil, iki hafta önce, bir önceki genel başkanlarının nasıl manşetlerle alaşağı edilidğini gördüler.

        Şimdi bu timsahlar yeni bir senaryo hazırladılar. Yeni başbakanımızı tanıyalım manşetlerini iyi bilelim.

        Yelkenlerini manşetlerde şişirenler, açık denizlerde boğulmaya mahkumdurlar.

        İşsizliğe sitem edenler, işsizliğin sebep olduğu statukocunun temsilcisi olduklarını unutmuş gibiler. Her üç kelimesinde halk kelimesini kullananların halk yerine anayasa mahkemesine gittiğini görüyoruz. Biz bu tutarsız sözler karşısında temiz bir dille konuşmaya devam edeceğiz. AK Parti gönül diliyle bir söylem beğenmiştir"

        DIŞ POLİTİKA

        Şimdiye kadar Türkiye'nin ihmal ettiği Latin ülkeleriyle çok ciddi ilişlkiler geliştiriyoruz. Arjantin, Şili ve Brezilya ile ciddi ilişki ve işbirliği içinde olacağız.

        REFARANDUM

        Erdoğan, Anayasa değişikliklerine değindi. Anayasa değişikliğindeki çalışmalarından ötürü milletvekillerine bir kez daha teşekkür eden Erdoğan, ''Sizler bir kez daha tarih yazdınız' diyerek, şöyle konuştu:

        ''Sizler, 1982 Darbe Anayasasında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı ve demokratik değişikliği gerçekleştirdiniz. Sizler, çetelere, mafyaya, hukuk dışılığa boyun eğmediğinizi ve eğmeyeceğinizi bir kez daha gösterdiniz. Diğer partiler kendi arkadaşlarına dahi güvenmezken, inanmazken, itaat noktasında itimat edemezken, sizler, tüm iradenizle, tüm vicdanınızla Türkiye'ye yeni bir ufuk çizdiniz. Sadece Anayasayı değiştirerek değil, dayanışmanızla, kardeşliğinizle, milli ve beraberliğinizle de bir tarih yazdınız. Siyasi tarihimizde en sıkı şekilde ülkü birliği yapmış, en sıkı şekilde kader birliği yapmış parti grubu olarak isimlerinizi yazdırdınız. Siz görevinizi hakkıyla yaptınız değerli arkadaşlarım. Siz, milletin 22 Temmuz'da bize yüklemiş olduğu emaneti hakkıyla taşıdınız, o emanetin hakkını verdiniz. Şimdi artık yetki milletimizde. Şimdi son sözü millet söyleyecek. Yine söylüyorum; medya değil, millet söyleyecek. Son kararı millet verecek. Millet yegane mühür sahibi... Mühür sahibi olarak bütün tartışmalara son noktayı benim aziz milletim koyacak.''

        Erdoğan, bu süreçte kendilerinin de boş durmayacağını belirterek, ''YSK, zorlama bir şekilde referandum süresinin 120 gün olduğu kararını verdi. Buna takılmayacağız. Bunda da bir hayır vardır. Nitekim 12 Eylül'e isabet etmesi, en büyük hayır oldu değil mi? 12 Eylül'ün 30. yıldönümü... Nitekim milletimiz, Ramazan Bayramının hemen ertesinde ikinci bir bayramı yaşayacak. İki bayramı inşallah bir arada kutlayacağız. 12 Eylül Anayasası, 12 Eylül'de, işte bu malum, ağırlıklı yanlışlarından kurtulacaktır'' dedi.

        ''DAĞ TAŞ DOLAŞACAĞIZ''

        Dağ taş dolaşacaklarını söyleyen Erdoğan, atletizmde start ve finişin çok önemli olduğunu vurguladı. ''Startı iyi yapamazsanız işi başaramazsınız. Hem startı hem finişi başarılı gerçekleştirirseniz, sonuç sizi rekora kadar götürebilir'' diyen Erdoğan, kendilerinin startı iyi yaptığı inancını dile getirdi. Erdoğan, önlerinde finişi de aynı şekilde başarıyla tamamlamanın durduğunu kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        ''İşte bu kadro, evel allah bu bayrak yarışında bunu gerçekleştirecek. Milletvekilleriyle, teşkilatıyla, tüm belediye başkanlarıyla, il genel ve belediye meclis üyeleriyle hep birlikte, dağ taş demeden, il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak, hane hane dolaşacağız. Tek tek her vatandaşımıza ulaşacağız. Anayasanın ekmeğimizle, emeğimizle, geleceğimizle yakından ilgili olduğunu anlatacağız. Temel hak ve özgürlüklerle dört dörtlük yakından ilgili olduğunu anlatacağız. Bu değişikliğin Türkiye'yi çok farklı bir kulvara taşıyacağını anlatacağız. CHP, MHP, BDP'nin Mecliste nasıl ittifak yaptıklarını, nasıl kader birliği yaptıklarını, nasıl omuz omuza vererek Türkiye'nin atılımı, şahlanışı, değişimi önünde set çekmeye çalıştıklarını anlatacağız. Millet nasıl olsa 'evet' oyu verecek diye arkadaşlar rehavet içinde olamayacağız. Sabırla, dirayetle, hoşgörüyle, nazik bir dille, yapıcı bir üslupla milletimize gideceğiz.''

        Bu süreçte milletvekillerine bir kez daha görev düştüğüne işaret eden Erdoğan, ''İllerimizi, ilçelerimizi, mahallelerimizi, tek tek köylerimizi sizleri harekete geçirecek, tüm teşkilatımızı sizler bu noktada inşallah aydınlatacaksınız. Ellerinize, bir çok malzemeler hazırlayıp vereceğiz. Bu malzemeler teşkilatımızın da elinde olacak. Bunlarla birlikte yoğun bir gayretin, çabanın içinde olacağız'' dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ