Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Spor Serdar Turgut ve Ahmet Hakan'ın 'Fenerbahçe ve Cemaat' yazıları, Serdar Turgut Fenerbahçe ve Cemaati yazdı, Ahmet Hakan'ın Fenerbahçe ce Cemaat yazısı

        SERDAR TURGUT'UN YAZISI: Fenerbahçe tartışmalarını düşünmek için notlar

        1- Tanıdığım kadarıyla Gülen Cemaati'nin Türkiye'de hiçbir kuruluşu, kurumu ele geçirmek gibi bir hedefi olduğunu düşünmüyorum.

        2- Düşmanlarının yaydığı gibi cemaatin gizli bir amacı olmadığına inanmış durumdayım.

        3- Bu yüzden Fenerbahçe'yi de ele geçirmek gibi bir amaçları olamayacağı açıktır.

        4- Ancak bunu söylemekle birlikte dün Zaman Gazetesi'nin manşetinde yer alan konuyla ilgili haberi okurken ve demeç veren bazı kişilerin ne dediğine bakarken başta Ali Şen olmak üzere bazı kişilerin "Cemaat Fenerbahçe'yi neden ele geçirmek istesin ki; doğrusu bunun için hiçbir neden göremiyorum" türünden lafları görünce doğrusunu isterseniz içimden, "Aynaya bakın da neden bunu isteyebileceklerini anlarsınız" diye haykırmak geldi. Kimse kimseyi aptal yerine koymaya kalkışmasın.

        5- Geçmişte Fenerbahçe yönetimleri, başkanlarıyla daima hâkim sistemin, yerleşik düzenin güç odaklarıyla, özellikle de askerlerle yakın işbirliği içinde çalışmıştır ve karşılıklı çıkarlar nedeniyle kulüp Gramsci'nin deyimiyle "devletin ideolojik aygıtı" haline dönüşmüştür. Üstelik vesayet düzeninin gereği olarak bu militarist bir ideolojik devlet aygıtıdır.

        6- Bu tür aygıtlar düzenin sürdürülmesi, hâkim ideolojinin yaygınlaşması, ve bazı tavırların meşrulaştırılması için kullanılır ve hâkim düzene hayat verir hale gelirler. Bütün spor kulüplerinin bu şekilde fonksiyonu olduğu söylenebilir, ancak bu fonksiyon Fenerbahçe'de daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır.

        7- Eski Türkiye'deki bütün olumsuzluklardan etkilenmiş, sistemin koruyucularından gelen büyük haksızlığa uğramış ve lideri birçok acı çekmiş olan Gülen Cemaati, sistemin her kurumu ve kuruluşunda eskiden gelen antidemokratik militarist oluşumların artık olmamasını, onların temizlenmesini istemektedir.

        8- Temizlenmesi istenen kuruluşlar içinde Fenerbahçe'de olabilir. Bu çok doğaldır. Ancak bunu istemek ve olması için girişimler yapmak "Fenerbahçe'yi ele geçirmek" diye adlandırılamaz. Bunu böyle söylemek, cemaate karşı bir haksızlık olur ve gerçeğin üstünü örtmek sonucunu doğurur. Eğer böyle bir girişim gerçekten varsa bu Fenerbahçeyi ele geçirmek değil, aksine zaten ele geçmiş bir Fenerbahçe'yi kurtarmak ve özgürleştirmek, demokratikleştirmek olarak düşünülmelidir.

        9- Bu demokratikleşme sürecinden ve vesayet sistemi dışına çıkarılmaktan korkanlar, "Cemaat Fenerbahçe'yi ele geçiriyor" söylentisi çıkararak kendilerini sağlama almaya çalışıyorlar ve bu tavırlarıyla Ergenekon zihniyetine tekrar karışıklıklar çıkarmak için elverişli ortam yaratıyorlar.

        10- Bu ülkede uzun zamandır her fırsatı kullanıp ülkede olabildiğince büyük karışıklıklar, kaos ortamı çıkarmaya hevesli bir zihniyet var. Geçmişte yaratılan ekonomik krizlerin, 28 Şubat'ın, kimin işlediği bulunamayan onlarca cinayetin arkasında bu zihniyet var.

        Bunlar son olarak üzerinde operasyon yapabilecekleri zayıf nokta diye düşündükleri Fenerbahçe'yi buldular ve ilk eylemlerini şampiyonluk maçı sonrasında Kadıköy'de yaptılar. O olaylar normal bir Fenerbahçelinin çıkaracağı bir olay değildi. Olayların profesyonel militanlar tarafından çıkarıldığı her karede apaçık görülüyordu.

        OYUNA GELMEYELİM:

        11- Gülen'in açıklamalarını okuduktan sonra cematin bu oyuna düşmeyeceğini gördüm. Konu hakkında yazı yazanların ve konuşanların da (buna ben de dahilim tabii ki) "ele geçirme" söylemi dışına hemen çıkıp onların da oyuna düşmemeleri ülkenin hayrına olacaktır.

        AHMET HAKAN'IN YAZISI: F.Bahçelilere açık mektup

        Ey Fenerbahçeli kardeşim...

        “Başkanım hapiste” diye, “takımıma haksızlık yapılıyor” diye, “3 Temmuz’dan beri ağır haksızlıklara maruz kalıyorum” diye öfkeleniyorsun.

        Ve kendine bir “hedef” arıyorsun.

        Soruyorum sana:

        Bulunabilecek en ideal hedef “Cemaat” midir?

        * * *

        Bak işte!

        Sen “Cemaat” dedikçe...

        Cemaat mensupları da ayağa kalkıyorlar.

        Diyorlar ki:

        - Fenerbahçe’yi ele geçirip ne yapacağız?

        - Ben de Fenerbahçeliyim, ben de takımıma üzülüyorum.

        - Bizim Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalıştığımıza dair bir kanıtınız var mı?

        - Polisin ve savcının sorumluluğunu bize neden yüklüyorsunuz?

        - Biz neden polisin ve savcılığın uygulamalarının sorumlusu olalım ki?

        - Aziz Yıldırım aleyhine yazıp çizen konuşan kişilerin hepsi cemaat mensubu mu?

        - Aziz Yıldırım’ın dava açtığı gazetecilere bakın, kaçı cemaat’e yakın?

        Fenerbahçeli kardeşim...

        Eğer “olup bitenlerin sorumlusu cemaattir” diyorsan...

        Bu sorulara tatmin edici cevaplar vermelisin.

        * * *

        Bu sorulara tatmin edici cevaplar verilemiyor.

        İşte verilemediğinin kanıtı:

        - Bakın efsanevi başkanınız Ali Şen, “Cemaat Fenerbahçe’yi ele geçirmek istiyor iddiasına beni asla inandıramazlar” diyor.

        - Bakın Kadıköy’de yaşananların ardından polisin tutumunu sert bir şekilde eleştirmekten kaçınmayan Nihat Özdemir, “Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için canı yürekten dua edenleri zan altında bırakmaya kimsenin hakkı yok” diyor.

        - Bakın daha düne kadar asbaşkanınız olan Cihan Kamer, “Hocaefendi’yi ve hizmeti seven milyonlarca Fenerbahçeli var” diyor.

        Uzatmayayım...

        Dünkü Zaman gazetesine bir bakın, aynı renklere sevdalandığınız daha nice şahsiyetin benzer sözlerini okuyun.

        Neden böyle konuşuyorlar, aynı davaya gönül veren bu insanlar.

        Çünkü onlar da biliyorlar ki “Cemaat Fenerbahçe’yi ele geçiriyor” iddiası, kanıtlanabilir bir iddia değildir.

        * * *

        Fenerbahçeli kardeşim...

        “Cemaat” iddiası, kanıtlanamaz bir iddiadır.

        Bir adım daha ileri gidiyorum:

        Bu iddia, doğru olsa bile kanıtlanamaz.

        Teknik olarak imkânsızdır bu.

        Çünkü “Cemaat” denilen yapı, başı sonu belli bir yapı değildir.

        Biraz soyuttur.

        Somut yapılar karşınızda öylece dururken soyut yapılarla uğraşmayı tercih ediyorsanız, işin kolayına kaçıyorsunuz demektir.

        Mücadele, kurum ve kuruluşlara karşı yapılır.

        Başı sonu pek de belirli olmayan ve bu açıdan “soyut kaçan” bir yapıyla mücadele edilmez, edilemez.

        * * *

        Fenerbahçeli kardeşim...

        Bırakın artık “Cemaat” demeyi...

        - “İddianame”de haksızlık yapılmışsa tepkinizi iddianameye yöneltin...

        - Somut bir mağduriyet varsa, somut bir mağdur eden vardır...

        Kimse mağdur eden, ona çıkışın...

        - Polisin tutumundan memnun değilseniz, polisin başındaki kişiyi protesto edin...

        - Savcının tutumundan memnun değilseniz, tepkinizi Adalet Bakanı’na yöneltin...

        - Başkanınızın tutukluluğundan memnun değilseniz, “Başkanımız serbest kalsın” diye bağırın.

        Bunları bir yapmanız, bin kere “Cemaat” diye haykırmanızdan daha hayırlı olacaktır. Yoksa...

        Kulübünüzün ileri gelenleri Zaman gazetesine “Cemaat”i devreden çıkaran demeçler verince, “Peki bize bu haksızlıkları kim yaptı, kim yapıyor?” diye şaşkınlığa ve kararsızlığa düşersiniz.

        Fenerbahçe'nin önde gelen isimlerinden sağduyu çağrısı:

        “Başkanım hapiste” diye, “takımıma haksızlık yapılıyor” diye, “3 Temmuz’dan beri ağır haksızlıklara maruz kalıyorum” diye öfkeleniyorsun.

        Ve kendine bir “hedef” arıyorsun.

        Soruyorum sana:

        Bulunabilecek en ideal hedef “Cemaat” midir?

        * * *

        Bak işte!

        Sen “Cemaat” dedikçe...

        Cemaat mensupları da ayağa kalkıyorlar.

        Diyorlar ki:

        - Fenerbahçe’yi ele geçirip ne yapacağız?

        - Ben de Fenerbahçeliyim, ben de takımıma üzülüyorum.

        - Bizim Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalıştığımıza dair bir kanıtınız var mı?

        - Polisin ve savcının sorumluluğunu bize neden yüklüyorsunuz?

        - Biz neden polisin ve savcılığın uygulamalarının sorumlusu olalım ki?

        - Aziz Yıldırım aleyhine yazıp çizen konuşan kişilerin hepsi cemaat mensubu mu?

        - Aziz Yıldırım’ın dava açtığı gazetecilere bakın, kaçı cemaat’e yakın?

        Fenerbahçeli kardeşim...

        Eğer “olup bitenlerin sorumlusu cemaattir” diyorsan...

        Bu sorulara tatmin edici cevaplar vermelisin.

        * * *

        Bu sorulara tatmin edici cevaplar verilemiyor.

        İşte verilemediğinin kanıtı:

        - Bakın efsanevi başkanınız Ali Şen, “Cemaat Fenerbahçe’yi ele geçirmek istiyor iddiasına beni asla inandıramazlar” diyor.

        - Bakın Kadıköy’de yaşananların ardından polisin tutumunu sert bir şekilde eleştirmekten kaçınmayan Nihat Özdemir, “Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için canı yürekten dua edenleri zan altında bırakmaya kimsenin hakkı yok” diyor.

        - Bakın daha düne kadar asbaşkanınız olan Cihan Kamer, “Hocaefendi’yi ve hizmeti seven milyonlarca Fenerbahçeli var” diyor.

        Uzatmayayım...

        Dünkü Zaman gazetesine bir bakın, aynı renklere sevdalandığınız daha nice şahsiyetin benzer sözlerini okuyun.

        Neden böyle konuşuyorlar, aynı davaya gönül veren bu insanlar.

        Çünkü onlar da biliyorlar ki “Cemaat Fenerbahçe’yi ele geçiriyor” iddiası, kanıtlanabilir bir iddia değildir.

        * * *

        Fenerbahçeli kardeşim...

        “Cemaat” iddiası, kanıtlanamaz bir iddiadır.

        Bir adım daha ileri gidiyorum:

        Bu iddia, doğru olsa bile kanıtlanamaz.

        Teknik olarak imkânsızdır bu.

        Çünkü “Cemaat” denilen yapı, başı sonu belli bir yapı değildir.

        Biraz soyuttur.

        Somut yapılar karşınızda öylece dururken soyut yapılarla uğraşmayı tercih ediyorsanız, işin kolayına kaçıyorsunuz demektir.

        Mücadele, kurum ve kuruluşlara karşı yapılır.

        Başı sonu pek de belirli olmayan ve bu açıdan “soyut kaçan” bir yapıyla mücadele edilmez, edilemez.

        * * *

        Fenerbahçeli kardeşim...

        Bırakın artık “Cemaat” demeyi...

        - “İddianame”de haksızlık yapılmışsa tepkinizi iddianameye yöneltin...

        - Somut bir mağduriyet varsa, somut bir mağdur eden vardır...

        Kimse mağdur eden, ona çıkışın...

        - Polisin tutumundan memnun değilseniz, polisin başındaki kişiyi protesto edin...

        - Savcının tutumundan memnun değilseniz, tepkinizi Adalet Bakanı’na yöneltin...

        - Başkanınızın tutukluluğundan memnun değilseniz, “Başkanımız serbest kalsın” diye bağırın.

        Bunları bir yapmanız, bin kere “Cemaat” diye haykırmanızdan daha hayırlı olacaktır. Yoksa...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ