Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Son Halife’nin son arzusu: Beni Vahideddin’in yanına gömmeyin

        Son Halife Abdülmecid Efendi, 1939’da dünürü olan Haydarâbâd Nizâmı Osman Han’a yazdığı mektupta vasiyette bulunuyor ve “Gurbette öldüğüm takdirde cenazemi Şam’a götürüp Sultan Vahideddin’in yanına gömmeyin. Hindistan’a yahut Beyrut’a defnedin” diyordu.

        On Padişah Sultan Vahideddin ile son Halife Abdülmecid Efendi hem amca çocuğu, hem de dünür idiler... Gençlikleri samimiyet içerisinde geçmiş, birbirlerinin çok yakın dostu olmuşlar ama araları sonraki senelerde siyasî sebepler yüzünden açılmış ve yolları tamamen ayrılmıştı. Öyle ki, Abdülmecid Efendi, Paris’te sürgünde bulunduğu sırada yazdığı bir mektupta “Türkiye’ye dönemeden öldüğü takdirde cenazesinin Sultan Vahideddin’in defnedilmiş olduğu Şam’a kesinlikle götürülmemesini” ve “Hindistan’a yahut Beyrut’a defnedilmeyi arzu ettiğini” söyleyecekti.

        MEDİNE’YE DEFNEDİLDİ

        Abdülmecid Efendi vefatından beş sene önce, 2 Mayıs 1939’da kaleme aldığı mektubu diğer dünürü Haydarâbâd Nizâmı Osman Han’a göndermişti. Halife mektubunda Sultan Vahideddin’e olan kızgınlığını dile getiriyor, Şam’da Osmanoğulları’na ait bir aile mezarlığının olduğunu ama Sultan Vahideddin’in oraya defnedildiğini söylüyor, “Felâketimize sebep olan Sultan Vahideddin ile aynı yerde yatmak istemiyorum” diyor, cenazesinin Hindistan’a yahut Beyrut’a naklini istiyordu...

        23 Ağustos 1944’te Paris’te vefat eden son halifenin cenazesi tahnit edilip Paris Camii’nin altındaki odalardan birine kondu ve kızı Dürrüşehvar Sultan sonraki senelerde cenazeyi Türkiye’ye nakledebilmek için Türk makamları nezdinde uzun sürecek bir çabaya girişti. Hanedan mensuplarının memlekete girmelerinin yasak olmasına rağmen 1945’te “Hindistan Prensesi” unvânıyla İstanbul’a geldi, Ankara’ya gidip Çankaya Köşkü’nde zamanın cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü ziyaret etti ama babasının cenazesinin memleketine getirilmesi iznini alamadı. Abdülmecid Efendi’nin nâaşı bunun üzerine 1954’te Paris’ten Medine’ye nakledildi ve 30 Mart günü Cennetü’l-Bâki mezarlığına defnedildi.

        İşte, son halifenin Haydarâbâd Nizâmı’na gönderdiği mektubun tam metni: “Birader-i muazzezim (Aziz kardeşim), Diyâr-ı gurbette (gurbet diyarlarında) uzun seneler imrâr-ı hayat edişim (hayatımı devam ettirmem) beni âlâm-ı mihnetle dûçâr-ı zaaf eyledi (sıkıntıların elemleriyle kuvvetsiz düşürdü).

        Eğer bu hal devam eder, memlekete avdet mukarrer olmaz ve ömrüm de hitâma (sona) erecek olursa; zât-ı mekârîm-sıfât-ı âlîlerinden (yüksek cömertliğinizden) son bir matlûbum (talebim) vardır ki, icrâsını ulûvv-ı cenâb-ı mekremetlerinden (büyük cömertliğinizden) intizâr eylerim (beklerim). Şam’da Âl-i Osman mezarlığı vardır. Fakat, Devlet-i Osmaniye ve Âl-i Osman’ın bugünkü felâket-i uzmâsına (büyük felâketine) sebeb olan Sultan Vahideddin orada medfundur. Binâenaleyh cesedimin oraya gönderilmemesini sûret-i kat’iyyede sizden rica ederim. Ve eğer bir mahzuru mevcud değilse Hindistan’a veyahud Beyrut’ta bir münasip mahallin tedarikini sizden niyaz ederim. Damadım Âzam Cah hazretlerine şu vasiyetim hakkında bazı tafsilât itâ eyledim (ayrıntı verdim). Lûtfen bu husûsatta (hususlarda) kendisine emir vermenizi temenni eylerim. Sizin ve evlâd ve ahfâdınızın (soyunuzdan gelenlerin) kemâl-i refah ve saadetle memleketinizde hükümrân olmanızı cenâb-ı rabbu’l-müteâl hazretlerinden (yücelik sahibi Rab’dan) tazarrû’ (yakarır) ve niyâz eylerim. 12 Rebiu’l-evvel 1358 (2 Mayıs 1939) Abdülmecid bin Abdülâziz Han”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ