Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kişiye özel gülümseme

        Dişler artık sadece yaşamı sağlıklı devam ettirmenin aracı deği yaşam enerjisinin de ana noktalarından biri. Bakımlılığın, kendine saygı, sosyallik ve kültürün de bir simgesi olmuş dişleriniz ne kadar sağlıklı ve düzenli ise hayat içindeki rolünüzde de o kadar başarılı ve özgüvene sahip olabilirsiniz. Bu düşünceler Med. Dent. Dr. O jr Fenercioğlu'na ait. Fenercioğlu'na göre gülüş mutluluğun, başarının ve umudun simgesi olarak ön plana çıkarken gülüşteki estetiği dişler üzerindeki birkaç rötuşla yakalamak mümkün.

        2010'a özel teknik ve estetiksel anlamda yenilikler var mı?

        Teknik aletler üzerinde lazer gibi gelişmeler var ama burada daha önemlisi insanoğlunun artık dişlerimi kurtarayım, ağrımdan kurtulayım, sürecini aşmış olması. Şimdi gülüş ön plana çıktı. 1990 yılı da benim estetiğe tam anlamıyla gireceğim yıldı. Gülme felsefesinin insanın hayatı üzerindeki rolü üzerine de bir düşünce yoktu ve mutluluğun, başarının ve umudun simgesi olan gülüş estetik olarak ön plana çıktı. Benim için estetik konusunda en büyük değişiklik daha beyaz, sağlıklı ve inci gibi dizili dişlerle gülüşün ön plana çıkması

        ve sosyal hayatta vurgulanmak istenen imajı aksettirecek olan gülüşün dizaynı çok önemli.

        Size gülüş desinatörü tanımlamasını neden yaptılar?

        1982 yılında bu gülüş üzerine çalışmalara başladığımda Smile Designers International isimli bir dernek kurdum. Amaç yalnızca hastaya iyi bir gülüş vermek değil ayrıca gülebilen dünya diş hekimlerini bir araya toplamaktı. Hastayı iyileştirirken güldürebilen hekimleri bir araya getirmekti. Türkiye ye dönünce bu isim bu olaydan dolayı konumuş olabilir. İşimi tamir hekimliğinden öteye sanat hekimliği olarak görüyorum.

        Aslında diş tedavisinde benim duymadığım ve sizin uyguladığınız anti-aging olarak tanımladığınız bir çalışma var. Bu çalışmayı açıklar mısınız?

        Anti-aging derken kişinin önüne geçemediği yaşlanmışlığı söz konusu. Burada önemli olan yaşlanmışlığı ne şekilde durdurabiliriz,hatta ne kadar geriye çekebiliriz?Benim bu konuda ilk baktığım yer insanın yüzüdür. Burada en fazla yaşlılığı ortaya çıkaran alt ve üst çenenin zamanla kemik ve doku kaybına uğraması, yüzün buruşması, çizgilerin derinleşmesi hatta yüzün aşağıya sarkması. Bunun da nedeni bir yerde alt yapı kemik dokusunun birazcık daha çökmesi. Bunun çaresi dıştan makyaj değil içten düzeltme yapmakla olur. Dişlerimiz de yıllar içinde aşınmaya uğruyor, alt yüz kısalıyor. Bu aşınmalar ile yüzün ifadesi de değişiyor. Bir kaç değişik yöntemle bu çökme ve aşınmaları restore etme imkanımız var.Ağız içinin yükseltilmesi ile cilt gerginleşiyor, dolgun hale geliyor. Cerrahisiz bir şekilde olağanüstü bir estetik çalışması oluyor. Anti-aging olarak siz stediğiniz kadar kesip biçin o aynı şekilde sarkacaktır ama alt apıyı desteklerseniz o gerginlik devam eder, hem de kesip biçmeden çiğneme fonksiyonunuzu da düzelterek.

        Özellikle son dönemlerde talep gören diş beyazlatma konusunda neler düşünüyorsunuz?

        Çok uzun süredir kullanılan bir metot ve bir zararı olmadığını kendi klinik vakalarımdan biliyorum. Ben bir dişlik yapılıp, içine beyazlatıcı madde koyularak hastanın kendi kendine uygulayacağı diş beyazlatma doğru buluyorum. 15-20 dakikada yapılıyor, çok daha iyi netice alıyorsunuz.

        Dişlere yaptığınız rötuşlar ile seksi, masum, sportif, entelektüel gibi gülüşler kazandırıyorsunuz. Bu nasıl bir yöntemdir, özellikleri nelerdir?

        Yağlı boya resim yaparken diyelim fırçayı çok hafif eğik tuttunuz, bütün ifade değişebilir.Dişte de bu durum daha hassas. 80'li yıllarda beyaz dolgu

        malzemeleri taya çıktıktan sonra ön dişlerde çürüklere dolgu olarak kullanıyorduk. onra bununla diş şeklini değiştirebileceğimi düşündüm. Dedim ya, hedefim tamirci diş hekimi değil heykeltıraş diş hekimi olmak.işlere dolgu yaparken sadece çürüğün dolgusunu yapıp da kapatıyım değil,eğer diş eğriyse, aralıksa ben bunu da düzelteyim, demek bu da bir hizmet.

        Şimdi bu uygulamayı yaparken birden bire kişinin havası eğişiyor. Hemen fark ediyorsunuz. Ufacık bir diş kısaltımı ile çok sivri olan köpek dişlerinin törpülenmesiyle agresif bir yüz sempatikleşiyor.Amaçlarımdan biri de olumlu yönde kişinin hayatını değiştirmek. Bunun en kolay yolu özgürce ve güvenle gülebilmektir. Ama dişlerinizin görünümü kötüyse kendinize güveniniz yoktur ve gülemezsiniz. Mesela iş adamının dişlerine entelektüel bir gülüş kazandırdım,kendine gelen güvenden dolayı şirketi ihracat patlaması yaptı ve

        Aslında malımı değil , kendimi sattım' diye açıkladı durumu bana. Aslında ben şekilleri de üç kategoride toplamayı tercih ettim. Entelektüel, sportif ve

        seksi.

        Bu üçüne örnek verebilir misiniz?

        Mesela Ajda'nınki abartılı değil dozunda bir seksi gülüş. Bir dönem Cluadia Schiffer dişleri -önden uzun iki diş- çok modaydı ve gelen talep üzerine hekim arkadaşlar hep böyle dişler yapmaya başladılar. Bana da çok talep geldi ama her yüze uymadığı için anlaşamadım bir türlü hastalarla. Sportifte dişler arasındaki iniş-çıkışları fazlalaştırırsınız, seksiden biraz kısadır. Biraz daha hareket ve canlılık getirirsiniz. Mesela Beyazıt Öztürk de entelektüel-sportif arası yani sempatik bir gülüşe sahip.

        Sizden en çok talep gören hangi model?

        Benim en çok sevdiğimi söyleyeyim; sportif. Böyle olduğu zaman da hastanın yüzüne uygun şekli buluyorum. Ama tabii ki hastanın isteği doğrultusunda hareket ediyoruz.

        Birazda gülme kulübünüzden bahsedelim mi? Nasıl bir kulüp çıkış noktası nedir?

        ilk çıkış noktası 82 yılında gülen diş hekimlerini bir araya toplamaktı.

        Hayatta gülmekten daha güzel bir şey var mı? Mutluluk hormonu salgılıyorsunuz, adaleleriniz gevşiyor, daha çok oksijen alıyorsunuz. Araştımalar gülen çocukların daha zeki cevaplar verdiğini ortaya koyuyor.

        Gülme insanoğlunun giderek yitirdiği en önemli yeteneklerinden biri.

        Peki ne gibi çalışmalar düşünüyorsunuz kulüpte?

        Aslında ben öyle çok espritüel değilimdir ama yaşam sevincimden dolayı neşeliyimdir. 98 yılında Türkiye'ye döndüm ve böyle bir olaya niyetlendim, kulübü de kurduk ama ne yazık ki arkasından çok üzücü bir şekilde bir deprem yaşadık. Bu nedenle o dönemde nasıl yapmamız gerektiğine karar veremedim, isviçre'de bunu seminerlerle çok yapıyordum. Kapıdan girerken ceketinizi asıyormuş gibi hüznünüzü bırakın kapıda diyordum. Birçok büyük şirket bunu kurumsal olarak içlerinde yapıyorlar mesela. 96 senesinde Hintli bir doktor ilk gülme kulübünü kurdu. Dünyada yaklaşık sanırım 3 bin tane gülme kulübü vardır. Batıda artık modern hastanelerde "Gülme Odalan"var. Düşünün ben bunu 82 yılında düşünmüştüm. İlgi olursa ve yardım alacağımı görürsem bunu tekrar gündeme getirmek istiyorum. Hatta kitabını yazdım ve çıkaracağım, ondan sonra yola devam edeceğim. Birlikte gülebilmek en büyük sanat ve hayatın gayesi, iki insan arasındaki en kısa mesafe de bir gülücük. Sağlıklı yaşamın da anahtarı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ