Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya 'Türkiye'ye yaptırım listesi' Brüksel'in masasında
        .png
        .png

        S-400 hava ve füze savunma sistemlerinin Ankara'ya getirilmesinin ardından Washington'la ilişkilerin geleceğine ilişkin taraflardan gelecek açıklamalar dikkatle beklenirken, Türkiye'nin bugün bir gözü de Brüksel'de olacak. Zira Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim ve Türkiye'nin bölgeye gönderdiği Yavuz ve Fatih isimli iki sondaj gemisi, Türkiye-AB ilişkileri açısından yeni bir kırılma yaratma potansiyeli de taşıyor.

        Geçtiğimiz hafta Bloomberg ve ardından Reuters'ın servis ettiği haberlere göre Brüksel yönetimi, Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye'ye yaptırım uygulamayı düşünüyor.

        Reuters'ın Perşembe günü Brüksel'de yapılan AB Büyükelçiler toplantısından çıkan taslak metne dayandırdığı habere göre, Türkiye ile üst düzey görüşmelerin dondurulması, Türkiye'ye aktarılan üyelik öncesi mali yardımın azaltılması, Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye'ye verdiği kredileri yeniden gözden geçirmesi ve Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması için yürütülen müzakerelerin dondurulması gibi seçenekler Brüksel'in masasında bulunuyor.

        Konuyla ilgili son kararın bugün AB Dışişleri Bakanları toplantısında verilebileceği belirtiliyor.

        AB YAPTIRIMLARI NE ANLAMA GELİYOR?

        Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler nedeniyle uygulamayı planladığı yaptırımların ekonomik bir ağırlığının olmadığını ve sembolik bir anlam taşıdığını söylemek mümkün.

        Zira bugün bir araya gelerek olası yaptırımları değerlendirecek olan AB Dışişleri Bakanları'nın masasındaki en önemli maddelerden biri Türkiye'ye yönelik katılım öncesi mali yardım fonlarının (IPA) 2020'den itibaren azaltılması olacak.

        Avrupa Birliği belirli alanları desteklemek için 2014-2020 arasında Türkiye için 4.4 milyar euro fon ayırmıştı. Bu fonlarla demokrasi, temel haklar, rekabetçilik ve büyüme, çevre, iklim, ulaşım, enerji, sosyal politikalar ve tarım gibi alanlar destekleniyordu. Brüksel yönetimi 2018 ve 2019 yıllarında da hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi konusunda yaşanan gelişmeleri gerekçe göstererek Türkiye'ye ayrılan fonlardan 175 ve 146 milyon euro kesinti yapmıştı.

        AB Konseyi Başkanı Donald Tusk: Türkiye'yle iyi komşuluk ilişkilerimizi korumaya yönelik iyi niyetlerimize karşı, Türkiye'nin üye ülkemiz Kıbrıs'ın egemenliğine yönelik tutumu kaçınılmaz olarak AB'yi tam dayanışma içinde bir cevap vermeye götürecek.

        AB'nin kredileri yeniden gözden geçirme tavsiyesi vermeyi planladığı Avrupa Yatırım Bankası ise 2000 yılından bu yana Türkiye'ye 28.9 milyar euro kredi vermişti. Bu kredilerin 385 milyon euroluk kısmı ise 2018 yılı içerisinde kullanılmıştı.

        Avrupa Birliği'nin 'taslak yaptırım listesinde' bulunan Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması ise müzakerelerin başlamasından itibaren ölü doğmuş bir anlaşma olarak gösteriliyor. Zira AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı bu anlaşmaya göre 28 üye ülkenin, anlaşma yapılan ülkenin havaalanları kullanabilmesi öngörülüyor. Ancak Türkiye, AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tanımadığı için Rumları anlaşmanın bir tarafı olarak kabul etmiyor. Brüksel yönetiminin olası bir yaptırım kararı zaten müzakerelerin tıkandığı Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması için yürütülen görüşmelerin askıya alınması anlamına gelecek.

        Reuters'a konuşan bir Avrupa Birliği yetkilisi yaptırımların sondaj faaliyetlerinde bulunan kişileri hedefleyeceğini belirterek, "Hassas bir denge tutturmaya çalışıyoruz çünkü göç, NATO ve terörle mücadelede Türkiye'nin işbirliğine ihtiyacımız var. Bazı üye ülkeler Türkiye'den geçen enerji nakil hatlarına muhtaç, bu yüzden adımlarımızı dikkatli hesaplıyoruz. Daha geniş ekonomik yaptırımlar beklemeyin." ifadelerini kullandı.

        TÜRKİYE'NİN OLASI YAPTIRIMLARA TEPKİSİ NE?

        Doğu Akdeniz'de bir yandan Yavuz ve Fatih gemileri sondaj çalışmalarını devam ettirirken, Kıbrıs'ta da KKTC'nin hidrokarbon önerisi konuşuluyor. KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, BM üzerinden Rum mevkidaşı Anastasiadis'e adadaki hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili bir komite kurulmasını önerdi. Anastiasiadis'in Salı günü Rum parti liderleriyle bir araya gelerek bu öneriyi değerlendirmesi bekleniyor.

        Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dün Kıbrıs Postası'na yazdığı makalede, Rumların işbirliğine yanaşmaması durumunda sondaj faaliyetlerine devam edileceğini duyurmuştu.

        Çavuşoğlu daha önce yaptığı bir açıklamada olası Avrupa Birliği yaptırımlarıyla ilgili, "Beklentimiz son derece net. Kıbrıs Türk tarafının hakları güvence altına alınsın. Bize yönelik adımları ters teper. Bize yönelik bir adım olursa bunun karşılığını veririz, Kıbrıs'taki faaliyetlerimizi daha da artırırız" ifadelerini kullanmıştı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler ve olası AB yaptırımları ile ilgili olarak, "Şimdi çıkmış AB ne diyor? Yaptırım uygulayacakmış. Ne ise senin yaptırımın yap. Kusura bakma. Siz bir defa Kuzey Kıbrıs'taki Türklerin haklarını savunmadınız. Verdiğini sözleri de yerine getirmediniz. Münhasır Ekonomik Bölge noktasında da AB, hala tek taraflı hareket etmeye devam etmektedir. Siz, tek taraflı hareket ederken size 'eyvallah' mı diyeceğiz?" şeklinde konuşmuştu.

        DOĞU AKDENİZ'DE KİM NE DİYOR?

        2010 yılından itibaren Doğu Akdeniz'de keşfedilen doğalgaz rezervleri, bölgedeki ülkelerin yeni ittifaklar kurmasının da yolunu açtı.

        Geçtiğimiz Ocak ayında Mısır'ın başkenti Kahire'de toplanan Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurduklarını ilan etmişti. Bu forum, İsrail ve Mısır'da keşfedilen rezervlerin Avrupa'ya aktarılmasını ve Doğu Akdeniz'in yeni bir enerji üssü haline getirilmesini hedefliyor.

        Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde ABD'li Noble ve Exxon Mobil ile İtalyan ENI ve Fransız TOTAL şirketlerinin bölgeye gelmesi, Türkiye'nin dışında bırakıldığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na ABD ve AB desteği sağladı.

        Hem Washington, hem Brüksel yönetimi Türkiye'nin sondaj faaliyetlerini 'yasa dışı' olarak tanımlarken, bunları durdurma çağrısı yapmıştı. Bununla bağlantılı olarak ABD'de Demokrat Senatör Bob Menendez'in oylamaya sunduğu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasını öngören düzenleme ABD Kongresi'nden geçti. ABD, 1987'den bu yana Rum kesimine silah ambargosu uyguluyordu.

        RUSYA'DAN 'KIBRIS'IN EGEMENLİĞİ' VURGUSU

        Öte yandan Kremlin'de de Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine destek olan bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz hafta Yavuz sondaj gemisinin bölgeye intikal etmesinin ardından Moskova yönetimi bir açıklama yaparak 'Kıbrıs egemenliği' vurgusunu ortaya koymuştu.

        Açıklamada, "Bir başka Türk araştırma gemisinin de Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesine girdiği haberlerinin ardından, bölgedeki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Kıbrıs'ın egemenliğinin ihlâl edilmesinin, Kıbrıs sorununa kalıcı, adil ve uygulanabilir bir çözüm için şartların sağlanmasına yardımcı olmayacağına inanıyoruz." ifadeleri yer almıştı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ