Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Unutulmaz yol filmleri
        7

        UÇAKLAR, TRENLER VE OTOMOBİLLER (1987)
        (Planes, Trains and Automobiles)

        New York’taki iş toplantısı uzayan yönetici Neal Page’in (Steve Martin) tek hedefi, Şükran Günü Yemeği için Chicago’daki evine yetişmek, eşi, çocukları ve ailesiyle olmaktır. Ne var ki, taksi bulmak için çıktığı caddede başlayan terslikler bir türlü peşini bırakmaz. Kar fırtınası nedeniyle uçuşlar ertelenince onun için her şey daha da zorlaşır. Bütün bu süreçte, perde halkaları satan pazarlamacı Del Griffith (John Candy) ile kaderi sürekli kesişir. Neal başlangıçta soğuk ve uzak davrandığı, bir an önce kurtulmak istediği Del Griffith ile yol arkadaşı olmak zorunda kalır. Normal koşullarda asla arkadaş olmayacak çok farklı iki insanı tersliklerle dolu bir yolculukta buluşturan ‘Planes, Trains and Automobiles’, iyi bir komedi olmasının yanı sıra aynı zamanda sağlam bir karakter dramı.

        8

        GECE YARISI AV (1988)
        (Midnight Run)

        George Gallo’nun harika senaryosundan yönetmen Martin Brest’in çektiği ‘Gece Yarısı Av’, sinemalarda iyi iş yapmasının yanı sıra 1990’lı yılların ilk yarısında video kulüplerinin kült filmlerinden biri olmuştu. Kefalet süresi dolmasına rağmen adalete teslim olmayan zanlıları yakalayıp getirmekle görevli olan ‘kelle avcısı’ Jack Walsh (Robert De Niro), mafyanın kara kutusu ‘Dük’ lakaplı muhasebeci Jonathan Mardukas’ı (Charles Grodin) yakalamayı başarır. Ama asıl zor olan onu New York’tan Los Angeles’a götürmektir. Üstelik peşinde mafya tetikçilerinin yanı sıra FBI ve başka ‘kelle avcıları’ da vardır. Son derece iyi yazılmış karakterleri ve akıcı öyküsüyle durum komedisini zirveye taşıyan harika bir yol filmi. Sadece De Niro ve Charles Grodin değil, bütün kadro çok başarılı.

        9

        YAĞMUR ADAM (1988)
        (Rain Man)

        1980’li yılların para ve kariyer düşkünü hırslı yuppie’lerinden biri olan Charlie Babbitt (Tom Cruise) yıllardır görmediği babasının, mirasının önemli bir bölümünü abisi Raymond’a (Dustin Hoffman) bıraktığını öğrendiğinde çok öfkelenir. O güne kadar varlığının farkında dahi olmadığı abisini görmek için bakım evine gittiğinde onun özel biri olduğunu öğrenir. Başlangıçta tek hedefi mirastan payını almaktır ama birlikte çıktığı yolculuk boyunca birçok şey keşfedecek, çocukluğunun Yağmur Adam’ıyla yeniden tanışacaktır. Her ikisi için de zor yolculuktur. Charlie, otistik Raymond'a nasıl ulaşması gerektiğini bilemez. Onunla iletişim kurmakta zorlanır. Raymond, dışarıdan bakıldığında sayılardan, hesaplamalardan oluşan kendi dünyasında yaşar. Charlie'ye karşı kayıtsız gibi görünür. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Kardeş sevgisi her ikisi için de çok önemlidir... 80’lerin en popüler ve duygusal filmlerinden biri olan “Yağmur Adam”, 8 dalda aday olduğu Oscar ödüllerini, en iyi film, yönetmen, senaryo ve erkek oyuncu dallarında kazanmıştı.

        10

        THELMA & LOUISE (1991)

        Eşinin maddi-manevi baskılarından bunalan ev kadını Thelma (Geena Davis) ile garson Louise (Susan Sarandon), her şeyi boşverip yola çıkarlar. Amaçları, birlikte özgürce vakit geçirmektir. Louise, Thelma’ya tecavüze yeltenen bir erkeği öldürür. Polisin ve sistemin onları asla anlamayacağını bilirler. Sonuçta, onları sorgulayacak olanlar da erkektir ve sistem, erkek egemenliği üzerine inşa edilmiştir. Tacizin, baskının, aşağılamanın hiç bitmediği bir dünyadan bıkmışlardır. İki kadının yolculuğu otorite karşıtı, feminist bir isyana dönüşür... Callie Khouri’nin senaryosundan çekilen film, eğlenceli olduğu kadar politik boyut da taşıyor. Ridley Scott’un yönettiği “Thelma ve Louise” kadın dostluğu öykülerine odaklanan Amerikan filmleri için öncü niteliğindeydi. Bugün de modern bir klasik olarak anılıyor.

        11

        MOTORSİKLET GÜNLÜKLERİ (2004)
        (The Motorcycle Diaries)

        Bütün dünyanın tanıdığı efsane Che Guevara’nın Marksist gerilla olmadan önce gençlik yıllarında çıktığı bir yolculuğun öyküsü… 23 yaşında bir tıp öğrencisi olan Ernesto, 1952 yılında fakülteden yakın arkadaşı Alberto Granada ile birlikte külüstür bir motorsikletle Güney Amerika turuna çıkar. İki gencin niyeti eğlenmek ve macera yaşamaktır ama yolculuk ilerledikçe Güney Amerika’daki adaletsizliklere, yoksulluğa ve sömürüye tanık olurlar. Her ikisi için de değişim kaçınılmazdır. Başrollerinde Gael Garcia Bernal ve Rodrigo de la Serna’nın oynadığı, Brezilyalı Walter Salles’in yönettiği film, Guevera’nın günküklerinden sinemaya uyarlandı.

        12

        ZOMBIELAND (2009)

        Deli dana hastalığı olarak başlayıp ABD’yi zombiler ülkesi haline getiren salgından enfekte olmadan kurtulanlardan biridir kolej öğrencisi Columbus (Jesse Eisenberg)… Yüksek paranoyası ve zekâsıyla hayatta kalan Columbus’un yolu, yegâne amacı çörek yemek olan sert erkek Tallahassee (Woody Harrelson) ile kesişir. Zıt karakterli bu ikiliye daha sonra Emma Stone ile Abigail Breslin’in oynadığı iki kız kardeş katılır. Hedefleri zombilerin olmadığı huzurlu bir yuva bulmaktır. Bu yolculuk öyküsünde kara mizah kadar duygusallığa da yer var. Ama tüm bunlar filmin şiddet dozunun düşük olduğu anlamına gelmemeli. Rhett Reese ve Paul Wernick’in yazdığı, Ruben Fleischer’in yönettiği ‘Zombieland’, ABD’de en çok seyirci toplayan zombi filmlerinden biri oldu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ