Kaliteli yemek, şarap ve suç

Serdar TURGUT / HT PAZAR

Napa bölgesinde bulunan French Laundry adlı restoran, birçok değerlendirmeye göre dünyanın en iyi restoranı olarak kabul edilir.

3 Michelin yıldızı bulunuyor. Sahibi ve şefi Thomas Keller. Zaten bir restoranın Michelin yıldızı alabilmesi için şefinin aynı zamanda restoranın sahibi olması gerekiyor. Yani öyle, "Parayı bastırırım, restoranı alıp içine de iyi şef koyduktan sonra Michelin yıldızı alırım" demek filan yok. Sahip olarak bizzat mutfağa girip ter dökeceksiniz.

Thomas Keller'in yemekte neler yarattığını çok da iyi bilirim. Kendisi New York'taki Per Se restoranının da sahibi, tabii aynı zamanda şefi. Bu Per Se restoranı, Central Park'ın güneyindeki 59'uncu Cadde'nin batı tarafındaki Time Warner binasının içinde bulunuyor. Aynı binada yine dünyanın en iyi suşi restoranı olarak sayılan Masa da var. Yani Time Warner, bir medya merkezi olmaktan çok kaliteli bir yemek mabedi olup çıkmış durumda.

Per Se restoranında iki kez yemek yeme şansına kavuştum. 10-12 ayrı yemekten oluşan şefin mönüsü var; bir de vejetaryen şefin mönüsü bulunuyor. Siz her tabakta aldığınız lezzetlere şaşırıp kalıyorsunuz. Muhteşem bir deney bu. Şarap mönüsü de muhteşem, o kadar geniş bir mönüleri var ki bunu kâğıda basmak mümkün değil. Size iPad'le mönüyü sunuyorlar, ama en iyisi yemekle uyumu sağlamak açısından tercihi şefe bırakmak. İşte bu Thomas Keller'in California'daki French Laundry restoranı geçenlerde soyuldu.

Restoran, restorasyondan geçirilmek üzere bir müddet kapalı kalacaktı. Kapandığı gece hırsızlar, kapıdaki kilidi kırıp içeriye girdiler. Alarmın o gece kurulmadığı daha sonra ortaya çıktı. Hırsızlar doğruca çok kıymetli markaların bulunduğu şarap mahzenine yöneldiler. Toplam 76 şişe şarap çaldılar. “Nasıl şaraplar?” diyorsanız, Napa’nın meşhur markalarından ve her bir şişenin fiyatı 15 bin dolar civarında.

Bölge Napa olduğundan ve çok sayıda şaraba ağırlık veren restoran bulunduğundan polis bu hırsızlığı çok ciddiye aldı, çözmek için adeta seferber oldu. Ama işleri zor görünüyor. Çünkü hırsızlar şarapları piyasada satmadıkları takdirde onları tespit etmek neredeyse imkânsız. Sattıkları anda ise yakayı ele verecekler; çünkü her bir şişe kayıtlı ve dünyanın neresinde açılırsa açılsın yine kayıtlara geçiyor. Şimdi korkulan, hırsızların bu şişeleri önceden anlaştıkları zengin müşterilere el altından satmaları. O zaman da olan Thomas Keller’e olacak ve bütün zararı sineye çekecek. O da bu ihtimali şimdiden kabul etmiş gibi görünüyor.