Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam YÖK Sabancı'yı tehdit mi ediyor?

        Prof. Dr. Üstün Ergüder, Prof. Dr. Mehmet Şahin, Prof. Dr. Tosun Terzioğlu ve Prof.Dr. Öktem Vardar’ın imzasını taşıyan bu rapora düşünsel olarak destek olan isimler arasında kimler yok ki… Hüsnü Özyeğin’den Can Paker’e, Selçuk Pehlivanoğlu’ndan İsa Eşme’ye kadar bir çok isim var listede.

        Dört profesör de diyor ki “Amacımız doğru bilinen yanlışları değiştirmek, kalıpların dışına çıkmak ve tartışma başlatmak.”

        Raporda tartışma başlatacak bir çok unsur ve öneri var. Dikkatimi çekenler

        1-İmam Hatip Liseleri’nin kontenjanı din adamı ihtiyacı ile sınırlandırılmalı

        2-İmam Hatip Liseleri’ne kız öğrenci alımına son verilmeli.

        3-Türban sorununun çözümü başka bir bahara bırakılmalı.

        4-Devlet üniversiteleri eşittir iyi eğitim diye bir şey yok

        5-Kral çıplak: “Sistem sosyal adaletsizliği finanse ediyor.”

        İstanbul Politikalar Merkezi logosu taşıyan bu rapor, üzerinde durup düşünmeyi, tartışmayı ve yükseköğrenimi tekrar masaya yatırmayı tetikleyecek kadar önemli ve detaylı bir çalışma. Umarım hak ettiği platforma tartışmayı başarırız.

        Şimdi gelelim YÖK ile Sabancı Üniversitesi tartışmasına…

        Her ne kadar raporda “Farklılaşma önemlidir, tek tip olunmamalıdır” yorumları yapılsa da bırakın yüksek öğrenimi tartışmayı YÖK mevcut eğitimin tekdüzeliğini bozacak her türlü müfredata karşı. Duyduğuma göre yaklaşık 10 gün önce, belirli aralıklara tekrarlanan uyarılardan nasibini alan üniversiteler arasında Sabancı, Işık ve Okan üniversiteleri var.

        Peki nedir bu tehdit içeren uyarılar? YÖK diyor ki:

        -Sizin sistemleriniz farklı, müfredatlar değişik hemen bizim sisteme geçiş yapın.

        -Neden?

        -Başka üniversiteler kıskanıyor da ondan.

        -Bizim kuruluş amacımıza aykırı bu söylediğiniz, yapamayız.

        -Biz de kontenjanlarınızı azaltırız.

        Bildiğim kadarıyla Işık ve Okan üniversiteleri bu tehdide karşı koyacak lükse sahip değiller. Ama Sabancı ayak diriyor, “Hayır değiştirmem” diyor.

        Meğer böylesine kötü bir örnek YÖK Başkanı Erdoğan Teziç döneminde de yaşanmış. Rahmetli Sakıp Sabancı, “Vakıf üniversitelerinin rektörünü Cumhurbaşkanı atasın cümlesine şiddetle karşı koyan bir açıklama yapınca, YÖK o yıl Sabancı Üniversitesi’nin 54 kontenjanını iptal etmiş. Üstelik 6 tanesi de bursluymuş. Hadi bakalım buradan buyurun, olan çocuklara olmuyor mu?

        Sabancı Üniversitesi Rektörü imzası taşıyan ve İmam Hatipleri sınırlayın kız öğrenci alımını durdurun önerisi taşıyan bir rapor var ortada…

        Gelin şeytanın avukatlığını yapalım…

        Bu Sabancı Üniversitesi’nin YÖK ve hükümete açıkça meydan okuması niteliğinde bir alt yazı değil midir? Bir iki gün içerisinde YÖK ve vakıf üniversiteleri cephesinde sıcak gelişmeler yaşanacağını düşünüyorum.

        Röportajı okurken o kadar ağladım ki…

        12 Eylül’de Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşadıklarını anlatan Selim Dindar röportajına gösterdiğiniz yoğun ilgi için özellikle teşekkür ediyorum. Dün geç saatlere kadar maillerinizi okudum. “Ben de işkence gördüm, kürt değilim” diyene de hak verdim, kürt eşittir PKK mıdır sorusun sorana da başımı salladım. Okuduklarımdan edindiğim izlenim Türkiye’de artık bir şeyler değişiyor. Öyle hızlı değil, üstelik sancılı ama iyi bir şeyler oluyor. Gelen tepkilerden, yaptığınız yorumlardan anlıyorum ki karşımızdakini, etiketlerinden sıyırarak sadece “İnsan” olarak görmeye başlamışız. Bu da bir gelişmedir diye düşünüyorum. Maillerin hepsini yayınlamaya kalksam değil köşe gazete bile yetmez. Hülya Alnıak’ın hislerini bir çoğunuza tercüman olur nitelikte.

        “Bolu'da avukatlık yapan, Trabzon kökenli 43 yaşında bir bayanım. Yıllardır ülkemin hiç görmediğim doğusundaki kürt vatandaşlarımıza önyargıyla yaklaşan ve “Kürt=PKK” dır diyen buralardaki insanlarla kendi çapımda mücadele edip, "Uzaktan ahkam kesmek kolay, devlet benim güvenliğimi sağlayamıyorsa ben çocuğum güvenliği için her şeyi yapardım" benzeri tartışmaların içinde oldum. Ancak, röportajı okurken o kadar ağladım ki, “İşte budur!” dedim, nasıl şehit cenazeleri için hüngür hüngür ağlayıp yanıyorsam, haksızlığa uğrayan kürt kardeşlerim için de aynı acıyla ağladım. Yıllardır önyargı ve genellemelerle birbirimizin canını yakarak bunu isteyenlerin ekmeğine yağ sürdük.”

        NE ÖĞRENDİM?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ