Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Babalar ve İnci Taneleri

        Kuğu Gölü ve Don Kişot gibi klasik bale eserlerinde onu sahnede her izlediğimde kalbim yerinden çıkacak gibi olurdu. Ben 10’lu yaşlarımda, Hülya Aksular ise başbalerin olarak mesleğinin zirvesindeydi. Anneannemin Türkiye’nin ilk balerinlerinden olması ve o dönem Atatürk Kültür Merkezi’nde çalışması benim için rüya gibiydi. Çünkü hep imrendiğim balerinlerle kulislerde bir arada olma ve onları izleme şansım oldu. O dönem yaşıtlarım popçuların peşinde koşarken benim için sadece Hülya Aksular vardı. Sahnede devleşen, her giydiği kostümle bambaşka biri olabilen ve point’leriyle harikalar yaratan bir kadın... Hülya Aksular şimdilerde kendi adını taşıyan sanat atölyesinde küçük dans tutkunlarını yetiştiriyor.

        Babalar Günü dolayısıyla harika bir proje gerçekleştirdiler. ‘Güneşe Açılan Kapı-Babalar ve İnci Taneleri’ adını taşıyan gösteride minik balerinler babalarıyla birlikte sahneye çıktı. Yani ilk partnerleri babaları oldu. Babasına ithafen bu gösteriyi kurgulayan Hülya Aksular, babasının her zaman kendisine “İnci tanesi” diye seslenmesinden yola çıkarak hazırladığı koreografide küçük balerinler ve babalarını çalıştırdı. Yurtdışındaki bazı videoları gördüğünü ancak babalara tütü giydirildiği için çok da beğenmediğini söyleyen Aksular, “Ben babamla bir dansı paylaşamadığım için bu projeyi yapma fikri doğdu. Benim yapamadığımı onlar yapsın istedim” diyor. Provada ağlamamak için kendini zor tutan sadece Aksular değildi, annelerin de gözleri dolu doluydu. Ancak kıskandıklarını da itiraf etmeden geçemediler.

        REKLAM

        EN ANLAMLI BABALAR GÜNÜ

        Babaların ikna edilmeye hiç ihtiyacı olmamış. Çünkü projeyi duyduklarında müthiş heyecanlanmışlar. Her biri farklı meslekte ve yaşta. Ancak söz konusu kızları olunca hepsi smokinleriyle kızlarının yanındaydı. Sahne tozunu yuttular bir kere ve hiç inmek istemediler.

        13 yaşındaki Aylin Yılmaz’ın babası Nedim Yılmaz turizmci. Üniversite yıllarında halk oyunları ve flamenko dansıyla ilgilenmiş. Dansı çok sevdiği için kızının da en büyük destekçisi. Çalışmalar sırasında kızların babalarını çok fazla ikaz ettiğinden bahseden Yılmaz, “Onları utandırmayalım diye bizi sürekli çekiştirip ‘Baba şöyle yap, dik dur, elini uzat’ dediler. Ama klasik bir eser ve koreografiye çok uyan bir müzik olduğu için kolay adapte olduk, keyif aldık. Kızımla dans etmek müthiş bir aşk” diyor. Kızı Aylin sözü devralıyor: “Projeyi duyunca çok heyecanlandım ve ‘Acaba babam nasıl yapacak?’ diye düşündüm. Babamla dans etmek muhteşemdi.”

        REKLAM

        12 yaşındaki Aydan Alpyıldız’ın babası Burkay Alpaydın ise konservatuar öğrencisi kızı sayesinde haftanın 7 günü dansla yaşadıklarını anlatıyor: “Ailesi olarak çoğunlukla lojistik destek verirken ilk kez sahneye adım attık. Kızımla aynı sahnede olmanın keyfi dışında çok güzel bir anı bırakacağız geride. Bu proje onlar için de bir cesaret örneği.” İlk partnerinin babası olmasından ötürü büyük mutluluk duyduğunu söyleyen Aydan ise babasını dans ederken hiç hayal etmediği için heyecanlıydı.

        Bu projenin bir babanın hayatı boyunca alabileceği en güzel hediyelerden biri olduğunu söyleyen Turhan Irk, 11 yaşındaki Lidya’nın babası. Kızını seyretmekten büyük keyif alan Irk, “Çocukta yetenek varsa onu bulabilirsiniz ama yetenek yoksa spor, dans gibi aktivitelere yönlendirmek bir alana kanalize olmasında etkili oluyor” diyor.

        Dansa meraklı çocuklar için babalara tavsiyeler veren velilerden Burkay Alpyıldız, “Aydan’ın dansa ilgisini 4-5 yaşındayken anladık. Hangi kapıları açabiliriz diye baktık ve o açtığımız her kapıyı geçti. Aileler yeteneği gördüklerinde çocuklara el uzatmalı. Bu zorlamayla, iterek, çekiştirerek, gönül koyarak olmuyor” ifadesini kullanıyor. Babalar ve İnci Taneleri gösterisi çok beğenildi, yaptıkları provalara değdi. Şimdi anneleri, gelecek Anneler Günü’nde sahne sırasını bekliyor.

        REKLAM

        HÜLYA AKSULAR: BİZ ÇOK ŞAŞAALI BİR DÖNEM YAŞADIK

        “Biz bir nevi özel konservatuvarız. Sınırlı sayıda bir salonumuz ve zamanımız olduğu için 120 öğrencimiz var. Çok başvuru var, Türkiye’nin gökgürültülü bugünlerinde bu inanılmaz mutluluk veriyor. İnşallah bizim çocuklarımız da buradan mezun olduktan sonra bale sanatını icra eden, sanatı seven, anlayan insanlar olurlar. Hatta gelip ilk stajlarını burada yaparlar. Biz çok şaşaalı bir dönem yaşadık. Onlar AKM’siz olduğu için kendini şanssız görüyor olabilirler ama uluslararası boyutta fizikler, teknikler, dünya standardında eğitimleri var, hepsiyle gurur duyuyorum. Onlar genetik değişim yüzünden bizim standardımızın da üstündeler. Hiçbir şey durmuyor, aksine devam ediyor. Çocukların geleceğine dokunmak şimdilik önceliğim. Benden beklenen kitap ve belgesel de umarım ben yaşarken yetişir.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ