Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar "Golfü sekse tercih ederim!"

        Onunla söyleşi yapmak her şeyden önce eğlenceli olacaktı. Zaten o konuşmasa bile öyle renkli bir mazisi vardı ki, sadece onları anlatsanız beş tam sayfa röportaj ederdi. Her söylediği can kulağıyla dinlenen, TV 8'in sakin, mantıklı, sağduyulu spor yorumcusu Kaya Çilingiroğlu... Bir dönem, gazino günlerinin fırtına gibi esen en karizma, "playboy"u. Ünlü bir babanın kanatları altında, hayatı çılgınca ama dolu dolu tatmış bir aşk adamı. Hülya Avşar gibi bir kadınla yaşanan ve biten bir evlilik ve güzeller güzeli çocukları... Her şeyi Zehra; ardından da Feraye ve Kaya'nın kopyası "3'üncü Kaya"... Ama ben yine de tüm bu bilinenlere bilinmeyenleri eklemek niyetindeyim. Şimdiden gazam mübarek olsun!

        İZZET ÇAPA - HT PAZAR

        "Sürmene yolun uzak, kurdular bize tuzak" diye bir türkü vardır, bilir misin?

        Bilmez miyim? Nereden aklına geldi simdi?

        2 saattir yoldayım, 3 kere kayboldum. Sahi sen de Sürmeneli'ydin değil mi?

        Elhamdülillah Sürmeneli'yim. Eşkıya torunuyum.

        O ne demek simdi?

        Babam, dedem için "Eşkıya" derdi. At sırtında gezen, 2 metreye yakın bir adammış rahmetli. Kabadayılıkla racon keser, zenginden alıp fakire verirmiş.

        Karadenizli Robin Hood… Neyse ki senin eşkıyalık yapmana gerek kalmadı, rahmetli baban çok para bıraktı değil mi?

        Babamdan bana çok para kaldığı sanılır ama durum tam tersi. Zaten öyle olsa çalışmazdım. "Bedavacı Kaya Hoca" derlerdi rahmetliye. Düşün, 40 binin üzerinde ameliyat yapmış, bunun yüzde 90’ı eş dost hatırına, hayrına… Tek kuruş almamış.

        Sen doktor olsan ne yapardın?

        Az kalsın oluyordum zaten ama ne yapardım bilemiyorum.

        "Az kalsın" ne demek?

        Tıp okudum ama yarıda bıraktım.

        Neredeyse Dr. Kaya Çilingiroglu ekolü devam edecekti desene. Niye caydın?

        Sevemedim doktorluğu. Babam bana bir rol modeli belirlemiş. Kendi yapamadığı şeyleri benim yapabileceğimi düşünmüş. Bu yüzden de adımı Kaya koymuş. Biraz da seviyordu ismini galiba. Ben de oğlumun adını babamdan dolayı Kaya koydum.

        Kaya Junior da geleneğe uyup oğluna aynı ismi mi verecek?

        "Kaya Junior" benim İzzet. Bizim oğlan Kaya the Third. Ne isterse yapar, bilemem.

        ‘6 YIL TIP OKUDUM AMA'

        Aslında çocuklara sormak lazım ama, nasıl bir baba Kaya Çilingiroğlu?

        Geç baba oldum. Zehra'da durumu hiç algılayamamıştım neredeyse. Şimdi daha tecrübeliyim. İki evladımı da çok isteyerek yaptım ama çocuklarına aşırı ilgi gösteren bir baba değilim.

        Oysa despot bir görünüşün var. Ben bile bakarken tırstım.

        Hiç değilim. Zehra'ya bir kez bile bağırdığımı hatırlamam. Oğlana da ya bir ya ikidir sesimi yükselttiğim.

        İnsanların isimlerinin karakterlerine yansıdığı konuşuluyor. Adın gibi sert misin?

        Tanımayanlar öyle sanıyor. Aslında yumuşak başlı bir adamım. Eskiden gençliğin verdiği duygularla çabuk sinirlenip ani tepkiler veriyordum. Simdi de gerekirse tepkimi gösteririm aslında, "insanlar ne diyecek" diye düşünmem.

        E o zaman ne değişti?

        Kendimi eğittim. Eskisi kadar fevri değilim. Ancak çok gerekirse ipleri anında koparı veririm.

        Kendini eğitmek falan değil bu, yaşlanıyoruz Kaya... Neyse Hipokrat'la yarım kalan maceranı anlatsana biraz daha.

        Rahmetli babam istedi diye sınavlara girerken tıbbı da yazdım. "Nasılsa kazanamam" diyordum ama bir baktım kazanmışım.

        Kaç sene sürdü zoraki sevdan?

        6 yıl zorladım, zorladım olmuyor. 4'üncü sınıfta ayrıldım. Sonradan sadece aşağıdan birkaç sınava girdiğim dedikoduları çıktı, insanların ağzı torba değil ki!

        Bitirseydin iyi bir doktor olur muydun?

        Sanmıyorum. Doktorluk kişiliğime aykırı. Daha çok sosyal hayatı, yemeyi, içmeyi, gezmeyi seven bir tiptim. Mesela babam 20 senelik profesörken bile hâla son derece düzenli, kendine iyi bakan biriydi. Onu görünce anladım ki doktorluk bana göre değil.

        Üniversiteyi bırakınca kızdı mı?

        Kızmadı ama üzüldü. Aslında hazır bir tezgah vardı; isim aynı, muayenehane aynı. Orada oturacaktım. Ama tüccar doktorlardan olamazdım zaten. Dünyaya 40 kere gelsem doktor olmak istemem ama çocuğumun olmasını isterim.

        ‘FUTBOLCU OLACAKKEN 17 YAŞINDA HAPSE GİRDİM'

        Bir bakarsın bir gün onlar da spor yorumcusu olur... Sahi nasıl kendini birdenbire spor otoritesi ilan ettin?

        Birdenbire olur mu? 6 yaşında spora başladım, önce jimnastik, sonra yüzme... Hatta birçok Türkiye şampiyonluğum var, yüzlerce kez milli oldum. Dövüş ve ekstrem sporlar dışında hepsini yaptım. Yurtdışındaki her türlü müsabakayı da izlemeye çalışırım.

        Rahmetli "Peder" de meraklıymış galiba spora?

        Futbol Federasyonu'nun Sağlık Kurulu'nu babam kurdu. Sporcu babanın sporcu oğlu olarak yetiştim. Sonra rica ettiler, gazetede yazmaya başladım. Aslında iyi de top oynardım ama olmadı.

        Neden?

        17 yaşında İstanbulspor’a girmiştim. Babam bir BMW almış. Diğer çocuklar minibüslerle antrenmanlara giderken benim altımda son model araba.

        O zamanlar "Gencim, hatiften şımarığım, zora gelemem" diyorsun.

        Bir de o günlerde başıma talihsiz bir olay geldi, Sağmalcılar’da 1 ay yatmak zorunda kaldım,

        Şu meşhur hikâye...

        Bir kavga dövüş hikayesi. Bugün baktığımda haksız olduğumu düşünüyorum ama daha 17 yaşındaydım. Zaten ciddi bir ceza da aldım. 5 yıl verdiler. 2 seneye düşürdüler, sonra tecil falan...

        ‘NAZLİ ILICAK VE KASTELLİ'YLE BERABER YATTIM'

        Dönüp baktığında o günlere neler geçiyor aklından?

        Allah kimseyi düşürmesin ama ciddi bir tecrübe oldu. Çocuk sayılırdım. Sağmalcılar'da karantinaya alınmışım, tutuklanmışım. Korkuyorum. Üstelik yıl 1980. Tam sıkıyönetim dönemi.

        Siyasi tutuklular da vardı tabii...

        Nazlı Ilıcak oradaydı mesela. Sonra Banker Kastelli ve kadın doğum uzmanı Cumhur Kent vardı hatırladığım. Derken beni revire aldılar, Dündar (Kılıç) Ağabey, yeğeni rahmetli Nurullah Çınar'a geleceğimi önceden haber vermiş. Onu görür görmez "Beni sizin koğuşa alsana" dedim. Aldı almasına da meğer orası C7’ymiş.

        C7 ne?

        Cinayet koğuşu. Dakika bir, gol bir. Bir girdim içeri kimsenin yüzü gülmüyor.

        Sen orayı Maksim mi sandın?

        "Neden böyle" diye sordum. "Oğlum burada gülünmez, geleni de gideni de azdır" dedi, Nurullah Ağabey. 17 yasında girmişim...

        Sübyan koğuşu yok muydu?

        Vardı ama beni oraya aldılar iste.

        CİNAYET KOĞUŞUNDA FALÇATALAR ÇEKİLİNCE...

        Sen rahat durmayıp başını bela içinde belaya da sokmuşsundur.

        Sokmaz mıyım? Bir gün bahçede top oynuyoruz, adamın biri sert girdi, "Yavaş oynasana" dedim. Adam "Futbol erkek oyunudur sert oynanır" deyip geçti yanımdan. Bir pozisyon sonra herife bir koydum. Önce duvara vurdu, sonra yere yığıldı.

        Al başına belayı…

        Ortam gerildi. Arkadaşları sinirlendi. Herifler üzerime geliyor. Nurullah Ağabey "Yürü yukarı çıkıyoruz" dedi. Bir baktım falçatalar çekilmeye hazırlanıyor.

        Tüymenin tam zamanı...

        Nereye tüyeceksin ki? Beni korumak için 8-10 kişi etrafımı çevirdi, oturduk sandalyelerde televizyon seyreder gibi yapıyoruz. Derken Nurullah Çınar falçatasını yere düşürdü. Sonra sakin sakin eğilip aldı. Millet durdu. Biz de yürüdük gittik.

        Anlayacağım dilde anlatsana...

        Racon öyleymiş. Falçatayı düşürürsen olay bitiyor. Karşı tarafa biz de donanımlıyız, hazırız mesajını veriyorsun. Hapishane anıları unutulmazdır.

        ‘İÇKİ DE İÇERİM, CUMAYA DA GİDERİM, ORUÇ DA TUTARIM'

        O günlerin travmasını hâlâ hissediyor musun?

        Hayır, ben her şeyin bir tecrübe olduğunu düşünürüm. Hiç pişmanlık duymam. İnanan insanların da ölümden korkmalarını aklım almıyor. Korksan da öleceksin, korkmasan da...

        İnançlı bir adamsın…

        Hem de çok. "Günahların var mı" dersen, var... İçki de içerim, cumaya da giderim, oruç da tutarım,

        Sadece cuma namazı mı?

        Vaktinde kalkabilirsem sabah namazını da kaçırmam. Dine Kuran-ı Kerim'de yazdığı gibi inanırım. Benim için anayasadır Kuran, Fatih Çarşamba’daki sakallılar nasıl inanıyorsa, ben de öyle inanıyorum. Kul hakkı yememeye, yalan söylememeye çalışırım.

        Allah kabul etsin. Az önce futboldan söz ediyorduk. Gelecek vaat eden bir oyuncu muydun?

        Bilmem ama o zamanlar lisansım olmadığı halde Genç Milli Takım antrenörü Fethi Demircan Milli Takım’a çağırmıştı. Gitmedim.

        'Gençliğimde resmen kumardan geçinirdim'

        Yaşlanmış gibi hissediyor musun?

        Hayır, hiç.

        Antidepresan kullanıyor musun?

        Kullanmadım. Rahatlamak için birkaç kadeh viski ve golf yetiyor. İyi bir golfü sekse tercih ederim.

        Herkesin içinde söyleme bari...

        İyi bir 18 çukuru 4-5 saatte oynarsın, bir o kadar da konuşursun. Nerede görülmüş 9 saatlik seks?

        Peki kumarbaz mı Kaya Çilingiroğlu?

        Artık hiç oynamıyorum. Ama gençliğimde kahveden çıkmazdım. Resmen kumardan geçinirdim. Uzun yıllar önce bıraktım. En son Las Vegas'a gittiğimde bir dolar bile kumara harcamadım, düşünebiliyor musun?

        'Tayyip Erdoğan'ı 30 yıl öncesinden tanırım'

        Sahi sen ne iş yapıyorsun?

        Biliyorsun, spor yorumculuğu yapıyorum. Ondan evvel 2009'a kadar binaların dış cephelerini yapıyordum, krizden etkilenince gayrimenkul ve enerji işine döndüm.

        Sanırım Kaya'ya daha çok zaman ayırıyorsun.

        Orası öyle. Zehra büyürken evde huzursuzluklar vardı. Geceleri çıkıp gezerdim. Hülya'ya da sevdirmek istedim ama olmadı işte.

        Bu kadar iş yaptın siyasete de gelecek mi sıra?

        AK Parti'nin kuruluşunda teklif gelmişti ama o zaman hazır olmadığımı düşünmüştüm. Tayyip Bey'i 30 sene öncesinden tanırım. O zaman bir arkadaşımızın babasının işinde çalışıyordu. Sonra Ak Parti'nin kuruluşunda Hülya ile beraber bir yemek yemiştik. O günlerden beri sürer dostluğumuz.

        Arada Başbakan'dan isteklerin oluyor mu?

        Bugüne kadar hiçbir şey istemedim. Tayyip Bey'i çok seviyorum ve kendisini son derece başarılı buluyorum. İlk günden beri de oyumu ona verdim.

        Diyelim politikaya gönül koydun, hangi partiden atılırsın siyasete?

        Başka parti mi var?

        'Hülya, Elif’in sütannesi...'

        "Az kalsın milli olacaktım" diyorsun... Kim bilir belki de o zamanların Arda'sı olacaktın…

        Yok canım, Arda Avrupa çapında, yetenekli bir oyuncu. Ama ben de iyiydim, iki ayağımı kullanırdım, iyi sıçrardım, kuvvetliydim… Çok çabuktum. Bu yönüm bilinmiyor. O yüzden programa başladığımda "Bu herifin burada ne işi var" dediler.

        Programdan sıkılıp gitmişsin.

        Bir kere oldu; aslında çok eğleniyoruz Telegol’de. Müthiş bir ekibimiz var. Düşünebiliyor musun, Alex'in heykeliyle röportaj yapıyoruz. Erman Hoca’ya cacık yaptırıyoruz.

        O zaman ben de sorulardan çorba yapayını. Hülya’yı tenise sen mi başlattın?

        Yok. Önceden birkaç ders almıştı ama benimle çok ilerletti. Tenise çok katkıda bulunduğunu düşünüyorum Hülya'nın.

        Etrafındaki kilolu insanlara hep vıdı vıdı edermişsin fit olmaları için.

        Çok değil ama şaka yollu baskı yaparım.

        Niye? Hoşlanmıyor musun şişmanlardan?

        Yoo! Hoşlanmıyorum demek yanlış olur. Ama beğenemiyorum. Ne çevremde ne ailemde bir tane göbekli yok.

        Ama karşında şu anda biri oturuyor. Aile demişken, Zehra'dan girelim konuya…

        Zehra'nın doğumu çok zor geçti. Hülya’nın kanaması vardı, fark etmesem az daha gidiyordu. Zehra'yı yapmak için 3 sene kadar uğraşmıştık. Sonunda doğal yollardan doğdu, iyi ki de doğmuş.

        Bir de kaybettiğiniz bebek vardı Hülya'yla. O da kız mıydı?

        Bilmiyorum, istememiştim ama oldu. Tatsız bir anı benim için. Geçelim.

        Kankan Sinan'la (Engin) aynı zamanda kız babası olmuştunuz.

        Ayşe'nin (Engin) sütü gelmiyordu bir ara. Hülya’nın iyiydi. Çok değil ama bir süre Hülya emzirdi Ayşe'yi, pardon Elif’i. Anlayacağın Hülya, Elif’in sütannesi.

        'Hülya Avşar'ın kocası denmesinden hep gurur duydum'

        Prof. Dr Kaya Çilingiroğlu gibi ünlü bir babanın evladı olup "Hülya Avşar'ın kocası” diye anılmak rahatsız etmiyor muydu?

        Hiç etmiyordu. Hülya'yla birlikteyken ben de çok tanınan bir adamdım. Ama Hülya o dönemin süperstarıydı. Dolayısıyla "Kaya'nın karısı” değil, "Hülya'nın kocası" denecekti. Bu hep hoşuma gitti, hem de gurur duydum.

        Aran nasıl kızının annesiyle?

        Hâlâ zaman zaman kavga etmemize rağmen Hülya hayatımdaki en iyi dostlarımdan biridir.

        Sizinki gibi egolarla değil kavga, 3'üncü dünya muharebesi çıkar...

        (Gülüyor...) Egosu olmayan insan hiçbir zaman 1 numara olamaz. Mesela babam da egosu yüksek bir adamdı, nitekim ben de öyleyim. Kendimi beğeniyorum, çok bildiğimi de biliyorum.

        Tak bir boncuk da nazar değmesin! Zehra ile ‘3’üncü Kaya' iyi anlaşıyor mu?

        Hem de çok. Zehra istediği zaman gelip bizde kalıyor. Feraye ile Zehra'nın da arası çok iyi. Zaten öyle olmak zorunda, biri evladım...

        Anladık, evladın yeri ayrıdır da bu biraz ağır olmadı mı?

        Neden? Ben de Feraye'nin babasını sevmesem de saygı göstermek zorundayım. Tabii yanlış anlaşılmasın, Feraye Zehra'yı, ben de onun babasını seviyorum.

        'Zehra tesettüre girmek isterse karşı çıkmam'

        Galiba bu evlilik seni iyice toparlamış...

        Hiç dağıtmadım ki toparlanayım...

        Gece kuşu değilsin artık…

        10 senedir gezmiyorum eskisi gibi.

        Feraye'yle ne değişti hayatında?

        Çok fazla şey değişmedi. Yine aynı şeyleri yapıyorum, işe gidiyorum, golf oynuyorum... Zaten golften başka spor da yapamıyorum.

        Golf tutkuyu aşmış, saplantın olmuş senin...

        Gotf zaten bir tutkudur Hayat biçimi gibi bakıyorum. Zehra'nın büyüme çağında öyle bağlanmışım ki bu spora, şimdi kız nefret ediyor golften.

        Banu Alkan "Kaya ile Hülya benden görüp golfe başladı” demişti...

        (Gülüyor...) Doğrudur. Banu çok iyi bir insan. Severim.

        Kız babası olmak zordur derler. Zehra'ya çok karışıyor musun?

        Yok. O olgun bir kız. Hayatına karışmamı gerektirecek bir şey yapmıyor. Ama mesela beğendiği bir çocuk varsa getirip tanıştırmasını isterim.

        Senin karakterinde bir koca adayıyla karşına gelse ne dersin?

        Ne diyeceğim? Keşke öyle bir şey olsa ama nereden bulacak benim gibi koca adayını? Kaç tane böyle adam var ki?

        Yarın gelip "Tesettüre girmek istiyorum baba" dese…

        Asla "Hayır" demem. Kendi tercihidir, beni ilgilendirmez. Ama dövme yaptırmak istese karşı çıkarım.

        Ya seni dinlemeyip yaptırırsa?

        Yapmaz. O terbiyeli bir çocuktur. Kendi kızım diye demiyorum.

        ‘Hülya ile evliyken Feraye ile imam nikahlıydık’

        Hülya senden daha baskıcı ve disiplinli olabilir mi?

        Zehra annesiyle yaşıyor. Haliyle Hülya’nın terbiyesini alıyor Bu durumdan hiç pişman değilim. Hülya çok iyi bir anne.

        Hülya dominant bir anne, sen dediğim dedik bir babasın. Zehra üzerine kavganız olmuştur.

        Bu ayrılık sebeplerimizden biri. O kadar anlaşmazlığımız vardı ki… Daha fazla kavga etmek istemedim.

        Bir dakika sen bırakmadın. Hülya seni boşadı.

        "Anlaşarak ayrıldık" diyelim.

        "Anlaşarak ayrılmadan" önce Feraye'yle de ayrı bir evin varmış.

        Ayrı bir ev tutmadım. Feraye'nin evine gidip geliyordum.

        İmam nikâhı var mıydı?

        Evet. Hülya'yla da resmiden önce imam nikâhı kıydırmıştık. Savcı çağıracak senin yüzünden şimdi.

        Feraye için de zor değil miydi?

        Zordu tabii. Ama Feraye çok ketumdur. Hülya'yla da kopmuştuk.

        Sana Osmanlı erkeği mi, Kazanova mı diyeyim bilemedim.

        Evlerin birinde oturmuyordum ki… O meşhur gece Lucca'dan çıkarken Ferrari ile Feraye'yi karıştırınca iş bitti zaten.

        İzleyince ne hissettin?

        Hâlâ seyretmedim o kasedi.

        Ve hayatın değişti…

        Biraz karizmayı çizdirdik ama.

        ‘Yüksek egolular psikoloğa gitmeli, Terim de, Sayın Başbakan da’

        Biraz anket sorusu gibi olacak ama, vazgeçemediğin 3 şey ne?

        Dişçi, avukat, psikolog.

        Psikolog sana mı yoksa yakın çevrene mi lazım?

        Özellikle başarılı kişilerin emekliliklerine hazırlanmak için psikologa gitmelerini öneriyorum. Hülya'ya da söylemiştim bunu.

        Dinledi mi sözünü?

        Zaman zaman gitti. Güzelliğiyle ön planda olan bir kadın. Bunlar bitince her şey aleyhine işleyecek. Buna kendini hazırlaması açısından psikologa gitmesini söylemiştim, o da yanlış anlamıştı tabi…

        Söylediklerin sadece Hülya için geçerli değil ama...

        Onun durumundaki herkes için geçerli. Fatih Terim’in de. Sayın Başbakan’ın da gitmesi lazım. Koca bir güç var ellerinde.

        Kolay mı onlann psikologu olmak?

        Kabullensinler gerisi kolay. Mesela dünyada en son olmak isteyeceğim şey ABD Başkanlığı...

        Amerikalılar da çok üzülecek.

        8 sene dünyanın kralısın. Sonra birden normal vatandaş oluyorsun. Önünde sıraya giren devlet başkanlan filan birden kesiliyor.

        ‘Feraye’nin tüm giysilerini ben alırım’

        Feraye çalışıyor mu bu aralar?

        Şu anda çalışmıyor ama birkaç projesi var televizyon için.

        Hoşuna gidiyor mu evde oturması?

        Bilemem, kendisine soracaksın. Kaya'ya bakmak başlı başına bir iş.

        Büyük Kaya'ya bakmak da kolay değildir eminim, Takıntıların filan var mı?

        Garip takıntılarım vardır. Feraye'nin kıyafetlerine bile karışırım.

        Senin gibi maço adam elinde mezura etek boyunu ölçüyordur herhalde.

        Yok canım. "Üstündeki altındakine uymadı" filan derim. Çok şık olmasını isterim. Alışverişlerini bile çoğunlukla ben yaparım.

        Yemek de yapar mısın?

        Hiç anlamam. Ama yumurta kırmakta üstüme yoktur. Evde yemeği ya kadın yapar, ya Feraye.

        Güzel kadın mı akıllı kadın mı tercihin?

        Hem güzel hem akıllı.

        O da Feraye mi?

        Şimdilik öyle.

        Peki Zehra'ya anne babasının şöhreti ağır geliyor mu?

        Yok canım. O benden daha meşhur zaten. Geçen gün sokakta beni gösterip "Bak Zehra'nın babası" dediler.

        Zehra ile paylaşamayıp da Kaya ile paylaştığın neler var?

        Zehra büyürken kendimi golfe vermiştim, şu günlerde de işlerimle iç içeyim. Dolayısıyla çocuklarımla istediğim gibi zaman geçiremedim. Ama onlara sarılıp öpmeyi çok seviyorum.

        'ESKİ EŞİMİ ALDATTIM DERKEN HÜLYAYI KASTETMEDİM'

        Geçen gün "Hayatımda sadece Feraye'yi aldatmadım" demişsin. Gel beraber ayıklayalım pirincin taşını…

        Ya, Öyle bir şey yok aslında. Telegol’de bir adam "Yalan söyleyeni anlarım" dedi. "Bir soru sor o zaman" dedim. Malum soruyu sordu: "Eşinizi aldattınız mı?" Ben de "Çoook, ama eski eşimi" dedim, Zaten şu anki 3'üncü evliliğim...

        Hülya'yla Feraye'yi biliyoruz, ilki kim?

        Ayşem. Öyle bir saçmalamışım işte gençliğimde, ikimiz de ufaktık- 4 sene filan sürdü ama hiç anlaşamadık zaten.

        Peki Feraye'yi neden aldatmıyorsun?

        İhtiyaç hissetmiyorum demek ki.

        "Aldatmak izafî bir kavram" demişsin nasıl oluyor?

        Biriyle yatıp kalkmak aldatmak mıdır acaba? Bir ruhen aldatmak var, bir de bedenen… Herhalde o yüzden demişimdir öyle.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ